Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/239 E. 2021/583 K. 04.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/239 Esas – 2021/583
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/239 Esas
KARAR NO : 2021/583

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI :…
VEKİLİ : …

DAVA : Tazminat (Değer Kaybından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ :…

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı … plakalı aracın, davacıya ait … plakalı araç ile çarpışması şeklinde gerçekleşen … tarihli trafik kazasında, davacıya ait aracın hasar gördüğünü ve değer kaybına uğradığını, maddi hasara ilişkin zararın yanında değer kaybı zararının da karşılanması gerektiğini, bunun için davadan önce davalıya müracaat edildiğini ancak sonuç alınamadığını, davadan önceki zorunlu arabuluculuk görüşmelerinin de olumsuz sonuçlandığını beyanla, gerçek zarar belirlendiğinde dava değerini artırma hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500-TL’nin işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Davalı sigorta şirketinin yerleşim yerine göre davanın İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinde açılması gerektiğini, … plakalı aracın davalıya 29.05.2020-2021 vade tarihli ZMMS poliçesi ile sigortalandığını ancak sorumluluğun gerçek zarar miktarı ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, ayrıca davacıya … tarihinde 16.416-TL tutarında ödeme yapıldığını ve sorumluluğun bu suretle sona erdiğini, aksinin kabul edilecek olması halinde dahi gerçek zararın belirlenmesi için tahkikat yürütülmesi gerektiğini beyanla, davanın reddini dilemiştir.
Hasar ve servis dosyaları ile davacıya ait aracın tramer ve sicil kayıtları celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda, özetle: Kazanın, davacının kavşaklara yaklaşırken hızın azaltılması ve kontrollü şekilde seyredilmesi kuralını, sigortalı araç sürücüsünün ise sokaktan kavşağa çıkılırken dur işaret levhasına uyulup durakladıktan ve yol kontrol edildikten sonra kavşağa girilmesi kuralını ihlal ettiği; davacıya ait araçta ZMMS Genel Şartları Ek-1’deki esaslara göre 16.603,50-TL tutarında değer kaybı oluştuğu, ancak davacıya ait aracın kaza tarihindeki hasarsız 2.el piyasa değeri 216.000-TL olup kazadan sonraki 2.el piyasa değerine göre 16.000-TL değer kaybettiği, sigorta şirketince davadan sonra yapılan 16.416-TL tutarındaki ödemeye göre davacının oluşan zararının ziyadesiyle karşılandığı mütala edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara usulünce tebliğ edilmiştir.
Dava, trafik kazası sebebiyle oluşan değer kaybı zararının tazminine ilişkindir.
Dava dilekçesi ile, … tarihli trafik kazası sebebiyle davacıya ait araçta oluşan değer kaybı zararının tazmini talep edilmiş, cevap dilekçesi ile de davanın reddi dilenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın haksız fiillerde yetkiyi düzenleyen 16. maddesine göre; “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” Bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Eldeki davada, davacının yerleşim yeri ile kazanın gerçekleştiği yer Samsun olduğuna göre, davanın mahkememizde ikame edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur ve davalı vekilinin yetki itirazı yerinde değildir.
2918 s. KTK’nın “Maddi ve Manevi Tazminat” başlıklı 90. maddesi, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 6098 sayılı TBK’nın haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklinde olup, maddede italik olarak yazılı kısımların, Anayasa Mahkemesi’nin 09.10.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2019/40 Esas ve 2020/40 sayılı kararı ile Anayasaya aykırı olduklarına karar verilmiştir. Buna göre ve kararın gerekçesinde belirtildiği üzere, tazminat sorumluluğu ve kapsamının belirlenmesine ilişkin 6098 sayılı TBK’daki genel esaslara aykırı olan Genel Şartlar’ın ilgili hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.
Trafik kazalarından kaynaklı değer kayıplarına ilişkin tazminat kapsamının ne olduğu konusunda TBK’daki genel hükümlerde bir açıklık yoktur. Bu konuda, Yargıtay’ın müstakar hale gelmiş içtihatları bulunmakta olup, yüksek yargı kararlarında değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki fark olarak tanımlanmış ve araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki farkın göz önüne alınması gerektiği yerleşik hale gelmiştir.
… tarihinde yürürlüğe giren ve yürürlük tarihinden sonra akdedilen sözleşmelere uygulanacağı öngörülen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın “kapsama giren teminat türleri” başlıklı A.5 maddesinde “değer kaybı”, maddi zararlar teminatı içerisinde düzenlenmiş, sigortalının sorumlu olduğu araç kazalarında değer kaybının, ilgili branşta ruhsat sahibi sigorta eksperleri tarafından tespit edileceğine ve değer kaybının tespitinin bu Genel Şart ekinde yer alan esaslara göre yapılacağına işaret edilmiş, değer kaybının ne şekilde hesaplanacağı Genel Şartlar Ek-1’de ifade edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda işaret edilen iptal kararına kadar gerek ilk derece ve gerekse istinaf mahkemeleri, değer kaybının ne şekilde hesaplanacağının poliçe tarihine göre belirlenmesi ve zararın … tarihinden önce düzenlenen poliçeler için “objektif değer kaybı” esasına, sonrasında düzenlenen poliçeler için ise Genel Şartlar’a göre tayin edilmesi gerektiği yönünde kararlar vermiş ve bu kararlarda görülmüştür ki Genel Şartlar ekindeki esaslara göre belirlenen tazminat tutarı zarara uğrayanın gerçek zararının çok altında tespit edilmekte, zarara uğrayanın gerçek zararı karşılanamamaktadır. Buna göre, Genel Şartlar ekindeki esaslara göre hesaplanan tazminat tutarı, genel hükümlere göre tayin edilecek objektif değer kaybı esasına göre belirlenen tutarın çok altında kalmaktadır ve Genel Şartlar’daki bu yöne ilişkin düzenlemelerin tam tazmin ilkesi ile örtüşmeyip genel hükümlere aykırı olduğundan uygulanması mümkün değildir.
Bu sebeplerle, ZMMS Genel Şartları Ek-1’deki esasların somut olayda uygulanamayacağı ve değer kaybının objektif değer kaybı esasına göre belirlenmesi gerektiği değerlendirilmiş (Bkz: Ankara BAM 26. HD.nin 24.12.2020 tarih 3184/2069 sk; İzmir BAM 4. HD.nin 19.02.2021 tarih 85/379 sk; İstanbul BAM 8.HD.nin 04.02.2021 tarih 868/203 sk; Antalya BAM 4. HD.nin 03.02.2021 tarih 868/203; Gaziantep BAM 17. HD.nin 22.01.2021 tarih 1054/80 sk), hal böyle olunca davacıya ait aracın kaza tarihindeki 2. el piyasa değeri ile kazadan sonraki 2.el piyasa değeri arasındaki farkın (16.000-TL) davacının gerçek zararı olduğu kabul edilmiştir.
Davanın … tarihinde ikame edilmesinden sonra … tarihinde davacıya 16.416-TL tutarında ödeme yapıldığı görülmekte olup, kazanın gerçekleşmesindeki kural ihlaline göre davacının % 25 ve sigortalı araç sürücüsünün % 75 oranında kusurlu olduğu mahkememizce değerlendirilmiştir. Bu halde, davacıya (16.000-TL x % 75) 12.000-TL tutarında ödeme yapılması gerekir iken 16.416-TL ödenmiş ve anlaşıldığı üzere davacının zararı ziyadesiyle karşılanmıştır. Kazanın münhasıran sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile gerçekleştiği kabul edilse bile oluşan değer kaybına ve ödenen tutara göre davacının karşılanmayan zararı yoktur.
Bu sebeplerle, davadan sonra ödeme yapıldığı veçhile davanın konusuz kaldığı değerlendirilmiş, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmuştur. Davacının, dava tarihi itibariyle haklı olduğu değerlendirilmiş, davadan önceki zorunlu arabuluculuk ücreti dahil yargılama giderlerinin tamamı davalıya tahmil edilmiştir. Davacı yararına, müddeabih nazara alınarak vekalet ücretine hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan toplam 1.035,80-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 500-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı. …
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5’inci maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.