Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/2 E. 2021/686 K. 08.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …Esas
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : …

DAVA : Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : …

Mahkememizde görülen Alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Davalının, davacı kooperatifin üyesi olduğunu ve kooperatife karşı akçeli yükümlülüklerinin bulunduğunu, bu kapsamda 2017 yılının Haziran ilâ Aralık döneminde her ay için 500-TL olmak üzere toplam 3.500-TL, 2018 yılında her ay için 500-TL olmak üzere toplam 6.000-TL ve 2019 yılında her ay için 250-TL olmak üzere toplam 3.000-TL tutarında aidat ödemesi gerektiğini, ayrıca gecikilen her ay için aylık %2,5 oranında gecikme zammı ödeneceğinin Genel Kurul’da (GK) kararlaştırıldığını, ancak davacının belirtilen aylara ait 12.500-TL tutarındaki aidatlarını ödemediğini ve davadan önceki zorunlu arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını beyanla, fazlaya dair talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla 12.500-TL tutarındaki aidat borcunun tahakkuk tarihlerinden itibaren işleyecek aylık %2,5 oranındaki gecikme zammı ve yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Müvekkili davalının, davacı kooperatif üyesi iken kendisine tahsis edilen daireyi 2014 yılına üçüncü bir kişiye satıp teslim ettiğini ve bu suretle kooperatiften ayrıldığını, ancak … tarihli GK’da kaydının devam ettirildiğini öğrendiğini ve kooperatif tarafından aleyhine başlatılan Samsun İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına o güne kadar doğmuş aidat borçlarını ödediğini, bunun üzerine …’nin … tarihli … y.nolu ihtarnamesi ile üyelikten istifa ettiğini kooperatife bildirdiğini, ancak kaydının silinmeyip üyeliğinin devam ettirildiğini ve istifadan sonraki dönem aidat borcundan da sorumlu tutulduğunu, oysa üyeliğinin istifa iradesinin kooperatife ulaşması ile birlikte sona erdiğini ve ancak bu tarihe kadar doğmuş borçlardan sorumlu tutulabileceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Kooperatif dosyası celp edilerek dosyamız arasına alınmış, Samsun İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası tetkik için dosyaya kazandırılmıştır.
Mahkememizce, koooperatif alanında uzman bilirkişiden alınan kök ve ek raporda, özetle: Davalının, davacı kooperatifin ortağı olduğu ve ortakların … tarihli GK’da alınan karara göre 2017 yılı Ocak ayı için 2.000-TL vd. eden her ay için 500-TL, … tarihli GK’da alınan karara göre 2018 yılında her ay için 500-TL ve … tarihli GK’da alınan karara göre 2019 yılında her ay için 250-TL tutarında aidat ödemesi gerektiği, talebe göre davacının 2017 yılı Haziran ilâ Aralık dönemi için ödemesi gerekli aidat tutarı 3.500-TL olmak üzere toplam borcunun 12.500-TL olduğu, ancak davalının kooperatif üyeliğinin … tarihli istifa ihtarnamesi ile sona erdiği kabul edilecek ise 2017 yılı Haziran ayı ilâ 2018 yılı Mart ayı dönemine ilişkin 10 aylık aidat borcunun 5.000-TL olduğu, aidatların ait olduğu ayın son günü itibariyle muaccel olduğu nazara alınarak her ayın aidat borcuna ayın son gününden itibaren faiz yürütüldüğü, 09.06.2013 tarihli GK’da ödenmeyen aidatlar için aylık %2,5 gecikme zammı uygulanacağına ilişkin karar alındığı ve fakat anılan faiz oranının 6098 sayılı TBK’nun 120/2. maddesi karşısında geçersiz olduğu, aylık %1,5 ve yıllık %18 faiz oranı esas alınarak hesaplama yapıldığı ve buna göre davalının 5.000-TL tutarındaki aidat borcunun … tarihi itibariyle faizinin 2.737,50-TL ve buna göre toplam borcunun 7.737,50-TL olduğu mütala edilmiştir.
Bilirkişi kök ve ek raporu taraflara usulünce tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile talep miktarını kök raporda belirtilen 17.806,25-TL’ye artırmış ve ıslah dilekçesi davalı vekiline tebliğ edilmiştir.
Dava, kooperatifin aidat ve işlemiş faiz alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Burada öncelikle, davalının kooperatiften istifa ederek üyelikten ayrıldığı iddiasının yerinde olup olmadığı irdelenecek ve ortaklıktan istifa ile ayrıldığı saptanır ise istifadan sonraki dönem için aidat ödeme zorunluluğu bulunup bulunmadığı değerlendirilecektir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 13. maddesinde ortağın ana sözleşmeye uygun olarak istifa etmesine rağmen kooperatifin istifayı kabulden kaçınması hâlinde ortağın çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirmesiyle çıkmanın gerçekleşeceği düzenlenmiş olup, davacı kooperatif ana sözleşmesinin 13. maddesinde de bu hükme paralel bir düzenleme yer almıştır. Ortağın istifa bildirimi yenilik doğurucu nitelikte olup, kooperatife ulaştığı anda sonuç doğurur. Bu durumda ortağın yenilik doğurucu nitelikteki istifa iradesini ilk olarak noter vasıtasıyla kooperatife duyurması ortaklıktan çıkmanın gerçekleşmesi için yeterlidir. Ne var ki KK’nun 16/son maddesindeki “…ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.” düzenlemesi uyarınca, kooperatif ortağının aidat borçlarından kaynaklanan sorumluluğu, istifanın noter ihtarı ile kooperatife ulaştığı tarihe kadar devam eder.
Görüleceği üzere; kural olarak ortak, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği aidat borçlarının, sonradan istifa etmiş olsa dahi istifanın ulaştığı tarihe kadar doğan kısmından sorumludur. Davanın salt istifanın ulaşmasından önce ya da sonra açılması olgusu, istifanın ulaşmasından önce doğan bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Nitekim, KK’un 27/son cümlesinde, ortaklığın düşmesinin ortağın ana sözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının sona ermesini gerektirmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nun 07.03.2018 tarih ve 23-2538/440 sk.nda da aynı ilke ve esaslar benimsenmiştir.
Somut olayda, davalı, kendisine tahsis edilen daireyi 2014 yılında üçüncü kişiye devretmek suretiyle kooperatiften ayrıldığını ileri sürmüş ise de, kooperatif tarafından tahsis edilen veya tapusu verilen dairenin üçüncü kişiye devredilmesi üyeliği kendiliğinden sona erdirmez. Nitekim, davalı da 2017 yılı GK’da üyeliğinin devam ediyor olduğunu görüp, …’nin … tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile istifa iradesini kooperatife ulaştırmıştır. İhtarnamenin, kooperatife … tarihinde ulaştığı anlaşıldığına göre, davalının kooperatif üyeliğinin anılan tarihe kadar devam ettiği ve bu tarih itibariye sona erdiği kabul edilmelidir. Ortak, istifanın ulaştığı tarihten sonra doğan aidat borçlarından sorumlu değildir.
1163 sayılı KK’nun 42. maddesine göre, GK bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir. Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi’nin 23/1. maddesinin 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek GK’nın yetkisi dahilindedir. GK tarafından ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. GK kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca GK tarafından kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece GK’ya katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, 6098 sayılı TBK’nın 117. maddesi hükmü karşısında, GK’nın belirlediği tarih kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 21.01.2015 tarih ve 8905/360 sayılı ilamında da aynı şekilde değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Burada aidat borcuna işletilecek faiz türü ve oranı konusuna da değinmekte yarar vardır. Temerrüt faizi, borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. Anapara faizi ise, borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir. Bu durumda, GK’da kararlaştırılan faiz oranı, TBK’nun 88. maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Temerrüt faizi oranına gelince; TBK’nın 88. ve 120. maddeleri ile 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/1. maddesi hükümlerine göre, GK tarafından belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizi yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabilecek, ancak uygulanacak temerrüt faizi oranı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülen tavanı aşmayacaktır.
Somut olayda, dava konusu aidat miktarı GK kararlarıyla belirlendiğinden ve GK kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan, dava konusu alacak kalemlerine uygulanması gerekli azami faiz oranı 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/1. maddesi uyarınca belirlenen yasal temerrüt faizi oranı %9’un yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır ve bu sebeple somut olayda uygulanması gerekli yasal temerrüt faizi oranının aylık %1,5 ve yıllık %18 olduğu kabul edilmelidir.
Toplanan delillerden; davacı kooperatif ortaklarından her birinin … tarihli GK’da alınan karara göre 2017 yılı Ocak ayı için 2.000-TL vd. eden her ay için 500-TL, … tarihli GK’da alınan karara göre 2018 yılında her ay için 500-TL ve … tarihli GK’da alınan karara göre de 2019 yılında her ay için 250-TL aidat ödemesi gerektiği, aidatların hangi tarihte ödeneceği konusunda bir karar alınmadığı veçhile her ayın aidat borcunun ait olduğu ayın son günü itibariyle muaccel olduğu ve vadenin kesin vade olması sebebiyle ortağın bir ihtarla ayrıca temerrüte düşürülmesi gerekmediği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde, davalının 2017 yılı Haziran vd. eden aylara ait aidat borcunu ödemediği ileri sürüldüğüne göre, taleple bağlı kalınarak belirtilen döneme özgü değerlendirme yapılmalıdır. Davalının, Samsun İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına yaptığını söylediği 4.500-TL tutarındaki ödeme dava konusu dönemden önceki dönemlere ilişkindir.
Yukarıda işaret edilen ilke ve esaslara ve yapılan değerlendirmelere göre; davalı, 2017 yılı Haziran ayı ilâ üyeliğinin sona erdiği 2018 yılı Mart ayı dönemine ilişkin 10 aylık aidat borcu 5.000-TL ile faizi olarak hesaplanan 2.737,50-TL’den sorumludur ve toplam 7.737,50-TL’yi kooperatife ödemekle yükümlüdür.
Davalının 2018 yılı Mart ayından sonraki dönem aidat borçlarından sorumlu olup olmadığına gelince; dava konusunun “2017 yılı Haziran vd. eden aylara ait aidat borcu” olduğu dosya kapsamından ve özellikle davacı vekilinin hüküm celsesindeki beyanından anlaşılmakta olup, “aidat borcu” içeriğinin “genel hizmetlerden yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerle ilgili” olduğu konusunda bir iddia ileri sürülüp ispat edilmiş değildir. Buna göre, davalının, daireyi üçüncü kişiye devredip etmediğinin ve dahi istifanın kooperatife ulaşmasından sonra daireyi kooperatife geri verip vermediğinin bir önemi yoktur ve bu sebeple bu konuda ayrıca tahkikat yürütülmemiştir. Ortak, istifanın kooperatife ulaştığı tarihten sonra doğan aidat borçlarından sorumlu olmayacağından, davalının da 2018 yılı Mart ayından sonraki dönem aidat borçlarından sorumlu tutulmayacağı değerlendirilmiştir.
Bilirkişi raporlarında, faiz hesaplanırken faizin son günü olarak dava tarihi yerine … tarihi esas alınmış, ancak taraflar ve özellikle davacı bu yöne ilişkin bir itirazda bulunmamıştır. Böyle olunca, oluşan durumun davalı bakımından usuli müktesep hak teşkil ettiği değerlendirilmiş, bilirkişi tarafından yapılan faiz hesabı nazara alınıp sonuca gidilmiştir. Bilirkişi kök raporunda, davalının aidat borçlarını davadan önce … tarihinde ödediği belirtilmiş ise de, davalının dahi bu yönde bir iddiası yoktur ve davaya konu döneme ilişkin ödeme yapıldığı konusunda dosyada bir delil bulunmamaktadır. Bilirkişinin bu yöndeki tespitinin maddi hataya dayalı olduğu değerlendirilmiştir.
Bu sebeplerle, 7.737,50-TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş, asıl alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine yönelik hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE;
i-7.737,50-TL’nin, 5.000-TL’sine dava tarihi olan 04.01.2021 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
ii-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gerekli 528,54-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 304,47-TL’nin mahsubu ile bakiye 224,07-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından ödenen 304,47-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 883-TL yargılama giderinden davanın kabul-ret oranına göre belirlenen 383,69-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 4.080-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 4.080-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360-TL arabulucuk ücretinden 770-TL’nin davacıdan ve 590-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
8-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır
5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5’inci maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.