Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/197 E. 2021/967 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/197 Esas – 2021/967
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/197 Esas
KARAR NO : 2021/967

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVA : Tazminat (Değer Kaybından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2021
KARAR TARİHİ : 29/11/2021
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 23/12/2021

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı … plakalı araç ile davacıya ait … plakalı aracın çapışması şeklinde gerçekleşen 16.11.2020 tarihli trafik kazasında, davacıya ait aracın hasar gördüğünü ve buna bağlı olarak değer kaybına uğradığını, hasarın yanında değer kaybı zararının da karşılanması gerektiğini, kazanın davalı …’in kusuru imiş ise de sonuç alınamadığını, davadan önceki zorunlu arabuluculuk görüşmelerinin de olumsuz sonuçlandığını beyanla, talep miktarını artırma hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000-TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Davanın asliye hukuk ve davalı sigorta şirketinin yerleşim yerine göre İstanbul Anadolu mahkemelerinde açılması gerektiğini, … plakalı aracın davalıya 09.03.2020-2021 vade tarihli ZMMS ile sigortalandığını ancak sorumluluğun gerçek zarar miktarı ve sigortalının kusuru, ayrıca poliçe ile sınırlı olduğunu, davadan önce davacının kasko sigortacısına toplam 27.567,15-TL tutarında rücu ödemesi yapıldığını ve değerlendirmenin davalının ZMMS’den kaynaklı bakiye sorumluluğu nazara alınarak yapılması gerektiğini, değer kaybının teminat kapsamında olmadığını, aksinin kabulü durumunda ise Genel Şartlar’a uygun olarak belirlenmesi gerektiğini beyanla, davanın reddini dilemiştir.
Davalı …, CEVAP dilekçesinde özetle: … plakalı aracının 09.03.2020-2021 vade tarihli ZMMS ile ….ye sigortalandığını ve buna göre değer kaybının zorunlu trafik sigortacısı ….den talep edilebileceğini, sorumluluk kabul etmediğini beyanla, davanın reddini dilemiştir.
Hasar ve servis dosyaları ile davacıya ait aracın tramer kaydı, ayrıca davacının kasko sigortacısı olan Unico Sigorta A.Ş.nin davalı ….den tahsil ettiği rücu ödemelerine ilişkin belgeler celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizce, trafik kazalarında kusur tespiti alanında uzman adli trafik bilirkişisi ile otomotiv konusunda uzman makine mühendisi bilirkişiden alınan raporda özetle: Kazanın, davalı Emine Oznur Şahin’in kural ihlali sebebiyle gerçekleştiği ve davacının herhangi bir kural ihlalinin bulunmadığı; davacıya ait araçta ZMMS Genel Şartları Ek-1’deki esaslara göre 10.730-TL tutarında değer kaybı oluştuğu, ayrıca davacıya ait aracın kaza tarihindeki hasarsız 2.el piyasa değerinin 280.000-TL ver hasarlı değerinin ise 270.000-TL olduğu mütala edilmiştir.
Davacı vekili bedel artırım dilekçesi ile; talep miktarını 10.730-TL’ye artırdıklarını bildirmiş ve bu tutarın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Bilirkişi raporu ve bedel artırım dilekçesi davalı vekiline usulünce tebliğ edilmiştir.
Dava, trafik kazası sebebiyle oluşan değer kaybı zararının tazmini istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile, 16.11.2020 tarihli trafik kazası sebebiyle müvekkiline ait araçta oluşan değer kaybı zararının tazminini talep etmiş, talep miktarını bedel artırım dilekçesi ile artırmıştır. Davalı vekili ise davanın reddini dilemiştir.
Burada öncelikle davalı sigorta şirketi vekilinin görev dava şartı itirazı ile yetki ilk itirazı irdelenecek, akabinde davanın esası hakkında değerlendirmelerde bulunulacaktır.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 s. Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın TTK’da düzenlenen hususlardan doğan uyuşmazlıklar ticari dava olarak görülür. TTK’nın 5/1. maddesi gereği, ticari davalara bakmakla görevli mahkeme de Asliye Ticaret Mahkemeleridir. 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Eldeki davada, davalı sigorta şirketine, zarara sebep olduğu ileri sürülen aracın zorunlu trafik sigortacısı olması sebebiyle husumet tevcih edilmiştir. Sigorta hukuku TTK’nın 6. kitabında 1401 vd.nda, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 vd.nda düzenlenmiştir. Bu durumda, TTK’da düzenlenen hususlardan olduğu veçhile uyuşmazlık ticari dava olarak Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülecektir (Bkz: Yargıtay 17. HD.nin 14.10.2019 tarih ve 18839/9369 sk.). Davalı vekilinin görev dava şartı itirazı yersizdir.
6100 sayılı HMK’nın 16. maddesinde, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır. Diğer taraftan, 2918 sayılı KTK’nın “Hukuki Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı sekizinci kısmının beşinci bölümünde “Ortak Hükümler” ana başlığı altında “Yetkili Mahkeme” alt başlıklı 110. maddesinde ise; “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” ifadesine yer verilmiştir. HMK’nın haksız fiillerde yetkiyi düzenleyen anılan 16. maddesinde esasen HMK’nın 7/I-2. cümlesindeki düzenleme anlamında kesin yetkinin sözkonusu olmadığı da açıktır. Bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Eldeki davada, kazanın gerçekleştiği yerin İlkadım ve davacının ikamet ettiği yerin Atakum olduğu anlaşıldığına göre, davanın mahkememizde ikame edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur; davalı vekilinin yetki itirazı yerinde değildir.
2918 s. KTK’nın “Maddi ve Manevi Tazminat” başlıklı 90. maddesi, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 6098 sayılı TBK’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklinde olup, maddede italik olarak yazılı kısımların, Anayasa Mahkemesi’nin 09.10.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2019/40 Esas ve 2020/40 sayılı kararı ile Anayasaya aykırı olduklarına karar verilmiştir. Buna göre ve kararın gerekçesinde belirtildiği üzere, tazminat sorumluluğu ve kapsamının belirlenmesine ilişkin 6098 sayılı TBK’daki genel esaslara aykırı olan Genel Şartlar’ın ilgili hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.
Trafik kazalarından kaynaklı değer kayıplarına ilişkin tazminat kapsamının ne olduğu konusunda TBK’daki genel hükümlerde bir açıklık yoktur. Bu konuda, Yargıtay’ın müstakar hale gelmiş içtihatları bulunmakta olup, yüksek yargı kararlarında değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki fark olarak tanımlanmış ve araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki farkın göz önüne alınması gerektiği yerleşik hale gelmiştir.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ve yürürlük tarihinden sonra akdedilen sözleşmelere uygulanacağı öngörülen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın “kapsama giren teminat türleri” başlıklı A.5 maddesinde “değer kaybı”, maddi zararlar teminatı içerisinde düzenlenmiş, sigortalının sorumlu olduğu araç kazalarında değer kaybının, ilgili branşta ruhsat sahibi sigorta eksperleri tarafından tespit edileceğine ve değer kaybının tespitinin bu Genel Şart ekinde yer alan esaslara göre yapılacağına işaret edilmiş, değer kaybının ne şekilde hesaplanacağı Genel Şartlar Ek-1’de ifade edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda işaret edilen iptal kararına kadar gerek ilk derece ve gerekse istinaf mahkemeleri, değer kaybının ne şekilde hesaplanacağının poliçe tarihine göre belirlenmesi ve zararın 01.06.2015 tarihinden önce düzenlenen poliçeler için “objektif değer kaybı” esasına, sonrasında düzenlenen poliçeler için ise Genel Şartlar’a göre tayin edilmesi gerektiği yönünde kararlar vermiş ve bu kararlarda görülmüştür ki Genel Şartlar ekindeki esaslara göre belirlenen tazminat tutarı zarara uğrayanın gerçek zararının çok altında tespit edilmekte, zarara uğrayanın gerçek zararı karşılanamamaktadır. Buna göre, Genel Şartlar ekindeki esaslara göre hesaplanan tazminat tutarı, genel hükümlere göre tayin edilecek objektif değer kaybı esasına göre belirlenen tutarın çok altında kalmaktadır ve Genel Şartlar’daki bu yöne ilişkin düzenlemelerin tam tazmin ilkesi ile örtüşmeyip genel hükümlere aykırı olduğundan uygulanması mümkün değildir.
Bu sebeplerle, ZMMS Genel Şartları Ek-1’deki esasların somut olayda uygulanamayacağı ve değer kaybının objektif değer kaybı esasına göre belirlenmesi gerektiği değerlendirilmiş (Bkz: Ankara BAM 26. HD.nin 24.12.2020 tarih 3184/2069 sk.; İzmir BAM 4. HD.nin 19.02.2021 tarih 85/379 sk.; İstanbul BAM 8.HD.nin 04.02.2021 tarih 868/203 sk.; Antalya BAM 4. HD.nin 03.02.2021 tarih 868/203 sk.; Gaziantep BAM 17. HD.nin 22.01.2021 tarih 1054/80 sk.), hal böyle olunca davacıya ait aracın kaza tarihindeki 2. el piyasa değeri 280.000-TL ile kazadan sonraki 2. el piyasa değeri 270.000-TL arasındaki fark 10.000-TL’nin davacının gerçek zararı olduğu kabul edilmiştir.
Davacının kasko sigortacısı Unico Sigorta A.Ş.ye davalı sigorta şirketi tarafından toplam 27.567,15-TL tutarında rücu ödemesi yapıldığı ve buna göre davalı sigorta şirketinin bakiye sorumluluğunun (41.000-TL – 27.567,15-TL) 13.432,85-TL olduğu görülmüş, hükme esas alınan değer kaybı zarar tutarının ZMMS poliçe limiti dahilinde olduğu nazara alınarak 10.000-TL üzerinden hüküm kurulmuştur.
Bu sebeplerle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davadan önce 2918 s. KTK’nın 97. maddesine uygun olarak davalıya müracaat edilmediği ve bu yöne ilişkin dava şartı eksikliğinin davadan sonra yapılan müracaat ile giderildiği görülmüş, temerrütün sigorta şirketi yönünden dava ve sigortalı araç maliki … yönünden kaza tarihinde gerçekleştiği kabul edilerek, sigortalı aracın hususi araç olduğu da nazara alınıp belirtilen tarihlerden itibaren yasal faize hükmedilmiştir.
Yargılama giderleri davanın kabul-ret oranına göre taraflara tahmil edilmiş, davadan önceki zorunlu arabuluculuk ücreti ise davanın sadece davacı ve davalı sigorta şirketi yönünden ticari olduğu nazara alınarak davanın kabul-ret oranına göre davacı ile sigorta şirketi arasında paylaştırılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE;
i-10.000-TL’nin davalı … yönünden kaza (16.11.2020) ve …. yönünden dava (09.03.2021) tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
ii-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 683,10-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 225,46-TL’nin mahsubu ile bakiye 457,64-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından ödenen 225,46-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,

4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.046,20-TL yargılama giderinden davanın kabul-ret oranına göre belirlenen 975,02-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,

5-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 5.100-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı …., davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 730-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
7-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinden 90-TL’nin davacıdan ve 1.230-TL’nin müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
8-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, davacı yönünden 6100 sayılı HMK’nun 341/2. maddesi uyarınca KESİN, davalılar yönünden gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.
29/11/2021
Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5’inci maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.