Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/194 E. 2021/800 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/194 Esas – 2021/800
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/194
KARAR NO : 2021/800

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 08/03/2021
KARAR TARİHİ : 17/11/2021
KARAR YAZIM T. : 22/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan genel kurul kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacılar vekili 08.03.2021 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davacıların davalı … Şirketinde pay sahibi olduğunu, davalı şirketin hissedarları arasında …’nun çoğunluk pay sahibi, Zümrüt Alp Yaman, Ahmet Alp, Harika Çoker, Neslihan Buharalı ve Aslı Kılıç’ın ise azınlık pay sahibi olduğunu yönetim çoğunluğunu ellerinde bulunduran Çoğunluk Pay Sahiplerinin davacılar ile sağlıklı bilgi paylaşımını tercih etmediklerini ve hatalarını başka hatalarla düzeltmeye çalıştıklarını, davalı şirketin 08.12.2020 tarihinde geçekleşen 2019 yılı olağan genel kurul toplantısında faaliyet müzakeresine ve finansal tabloların onaylanmasına ilişkin olarak alınan 2 ve 3 numaralı kararların kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, faaliyet raporunun önemli eksiklikler içerdiğini beyanla davalı şirketin 08.12.2020 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan 2 ve 3 numaralı kararların kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle TTK 445 maddesi uyarınca iptaline, 08.12.2020 tarihli genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olarak alınan 4 nolu karar kapsamında, Özköseoğlu A.Ş’nin oy haklarının donması gerektiği hususu gözetilerek, Ahmet Alp hakkındaki ibra etmeme kararının alınmadığının tespiti ile …hakkındaki ibra etme kararının alınmadığının tespitine, mahkeme aksi kanaatte ise 4 numaralı kararın dürüstlük kuralına aykırılık nedeniyle TTK 445 md.uyarınca iptaline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili 07.04.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle, davacılar tarafından ileri sürülen şirket içinde çoğunluk-azınlık gruplaşmasına yönelik açıklamaların tümüyle zorlama bir yorumun eseri olduğunu, davanın davacıların şahsi ve yapay husumeti nedeniyle açıldığını, genel kurul toplantısında alınan kararlarla ilgisinin olmadığını, davacıların 2 numaralı gündem maddesi çerçevesinde ileri sürdükleri iptal talebinin reddinin gerektiğini, faaliyet raporunun bütün yönetim kurulu üyeleri tarafından imzalanmamış olması yönündeki iddilarının ise hukuken hiçbir değer ifade etmediğini, şirketin finansal durumuna dair bilgi ve verilerin gerek finansal tablolardan gerekse yıllık faaliyet raporundan açıkça anlaşıldığını beyanla davacılar aleyhine davacı başına 5.000.000 TL den toplamda 25.000.000 TL den az olmamak üzere nakdi teminat hükmedilmesine, nakdi teminatın uygun görülmemesi halinde davacıların davalı şirket sermayesindeki tüm paylarının rehin kurulmak suretiyle teminat altına alınmasına, davacıların haksız ve hukuki mesnetten yoksun davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 30.04.2021 tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle, cevap dilekçesinde davanın kötü niyetle ve davalı şirket bünyesinde suni ihtilaflar yaratılmak amacıyla açıldığı ileri sürülerek TTK 448/III uyarınca her bir davacı bakımından teminata hükmedilmesi talebinin haksız olduğunu ve davacıların hak arama özgürlüğünü engellemeye yönelik olduğunu beyanla davanın kabulüne, davalı şirketin haksız teminat talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan deliller:
Samsun Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 12/03/2021 tarihli yazısı ekinde gönderilen davalı şirkete ait 08/12/2020 tarihli genel kurula ait evraklar, ana sözleşme örneği ve 08/12/2020 tarihli ortaklarını gösteren hazır bulunanlar listesi örneği, mali müşavir bilirkişi Kenan Çelik, nitelikli hesap uzmanı Av. Refik Moral, bağımsız denetçi mali müşavir Cemalettin Kola’dan oluşan heyetten alınan 24/06/2021 tarihli rapor ve 15/10/2021 tarihli ek rapor alınmış, “Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantıda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik”, “Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporlarının Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik” ve tüm dosya kapsamı.
Delillerin tartışılması, değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava, davalı şirket Genel Kurul Kararının İptali talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından; davalı şirketin 08/12/2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2 ve 3 nolu kararların iptali, 4 nolu karar bakımından davacı Ahmet Alp hakkındaki ibra etmeme kararının alınmadığının Mehmet Özköseoğlu, Zeynep Ayşe Mumtas ve Murat Özköseoğlu hakkındaki ibra etme kararının alınmadığının tespiti aksi halde 4 nolu kararın iptalinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
TTK’nun 445. maddesine göre 446. maddede belirtilen kişiler Kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurulu kararları aleyhine karar tarihinden itibaren 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi’nde iptal davası açabilirler. TTK 446. maddesi gereği ise toplantıda hazır bulunup karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten pay sahiplerinin dava hakkı vardır.
Dosya kapsamından iptali istenen 08/12/2020 tarihli genel kurula davacıların tamamının asaleten/vekaleten iştirak ettiği, iptali istenen 2, 3, 4 nolu kararlara karşı muhalefetlerini tutanağı geçirdiklerini, davanın yasal süresi içinde açıldığı görülmekle usuli şartların gerçekleştiği, aktif dava ehliyetinin bulunduğu tespit edilmiştir.
2 nolu karar yönünden yapılan değerlendirme;
08/12/2021 tarihli genel kurulun 2. maddesi ile şirket yönetim kurulunca hazırlanan 2019 yılına ait faaliyet raporu okunmuş ve müzakere edilmiş, bu maddeyle ilgili herhangi bir oylamanın yapılmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle iptale konu edilebilecek bir genel kurul kararı bulunmadığı görülmektedir. Nitekim Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantıda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik’in gündem başlıklı 13. maddesinde finansal tabloların okunması, müzakeresi ve tasdiki, yönetim kurulu üyelerinin ibrası yer almasına karşın yıllık faaliyet raporu yönünden okunması ve müzakeresi söz konusu olup, tasdiki yahut ibrası gibi bir ibare bulunmamaktadır. Buradan da anlaşılacağı üzere yıllık faaliyet raporlarının müzakere edilmesi ile yetinileceği, ibrası yahut tasdiki gibi bir karar alınmadığı için iptali kabil bulunmadığı kanaatine varılarak 2. maddenin iptali talebinin öncelikle iş bu gerekçe ile reddi gerekmiştir.
Gündeminin 2 maddesinin iptali kabil bir karar olduğunun kabulü halinde yapılan değerlendirme;
Bu halde öncelikle iptal talepleri incelenmelidir. Dava dilekçesine göre iptal gerekçesi olarak yönetim kurulu üyelerinden Ahmet Alp’in imzasının bulunmaması, sermayenin karşılıksız kalıp kalmadığına ilişkin değerlendirmenin olmaması, şirketler topluluğunun ve dolaylı iştiraklerin mevcudiyetinin net olarak ortaya konulmaması ileri sürülmüştür.
“Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporlarının Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik’in” 16. maddesine göre yıllık faaliyet raporu ilgili olduğu hesap döneminin bitimini izleyen 2 ay içinde hazırlanır, şirket yönetim organı başkanı ve üyeleri tarafından imzalanarak onaylanır. Yönetim üyelerinden herhangi birisinin yıllık faaliyet raporunda yer alan bilgilerle ilgili farklı görüşler olması halinde itiraz ettiği hususların gerekçe ile birlikte yıllık faaliyet raporunda belirtilmesi gerekir. Yıllık faaliyet raporu incelendiğinde yönetim kurulu üyelerinden davacı Ahmet Alp’in imzasının bulunmadığı ancak herhangi bir itiraza da yer verilmediği yani bir muhalefet şerhi bulunmadığı görülmektedir. Bu halde davacı Ahmet Alp’in hem yönetim kurulu kararını imzalamayarak şekil eksikliği yaratması hem de bu gerekçe ile iptalini talep etmesi MK’nun 2 maddesinde düzenlenen dürüstlük kurallarına uygun düşmemektedir.
Öte yandan mahkememizce iş bu maddedeki düzenlemenin emredici bir kuraldan ziyade düzenleyici mahiyette olduğu değerlendirilmektedir, zira yönetmeliğin daha üst norm olan Kanuna aykırı olması düşünülemez. TTK’nun 390. maddesinde esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde yönetim kurulunun üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanacağı ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alacağı düzenlenmiştir. Kanunun bu düzenlemesi ve yukarıda açıklanan hükümler birlikte değerlendirildiğinde yönetmelikteki hükmün daha ziyade düzenleyici bir hüküm olduğu, faaliyet raporundan yönetim kurulu başkan ve 3 üyenin imzasının bulunduğu görülmekle imza eksikliğine ilişkin gerekçe yerinde görülmemiştir.
“Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporlarının Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik’in” 7. maddesinde yıllık faaliyet raporunun bölümleri ayrı ayrı açıklanmış olup, yönetmeliğin d bendinde geçen “finansal durum” faaliyet raporunda yine “finansal durum başlığı” ile yer almıştır. Mahkememizce alınan bilirkişi rapor ve ek raporunda da imzaya ilişkin itirazlar dışında diğer hususlar yerinde görülmemiş, raporun bu kısımları dosya kapsamına ve mevzuat hükümlerine uygun, yasal ve yeterli bulunmakla iptal gerekçelerinin bu kısımları da yerinde görülmemiştir.
Böylece 2 nolu karar yönünden öncelikle iptali kabil bir karar olmaması gerekçesi ile aksinin düşünülmesi halinde yukarıdaki gerekçelerle iptal talibinin reddi gerekmiştir.
3 nolu karar yönünden yapılan değerlendirmede;
08/12/2020 tarihli 2019 yılı olağan genel kurul toplantısının iptali istenen 3. maddesi şirketin 2019 yılına ait finansal tabloların okunması, müzakeresi ve oy çokluğuyla tasdikine ilişkindir. Dava dilekçesinde özetle; iptal gerekçesi olarak finansal tabloların açık ve anlaşılır olmadığı gösterilmiştir. Mahkememizce alınan bilirkişi rapor ve ek raporundan da finansal tabloların gerçek mali durumu açıklamaktan uzak olduğu, dipnotların bulunmadığı görülmektedir.
” Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporlarının Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik’in” 3. maddesinde tanımlar yapılmış olup, finansal tabloların Türkiye muhasebe standartlarında ön görülmüş bulunan finansal tabloları ifade ettiği açıklanmış, yönetmeliğin 7/d maddesinde yıllık faaliyet raporunun bölümleri arasında finansal durum gösterilmiştir. Yönetmeliğin 12. maddesi ise finansal durum başlıklı olup, bu bölümünde hangi hususların zorunlu olarak yer alması gerektiği açıklanmaktadır. Dosyadaki faaliyet raporunun 5. kısmının finansal duruma ayrıldığı görülmektedir. Yönetmeliğin 12. maddesinde 5 bent halinde gösterilen ve bulunması zorunlu hususlar başlıklar halinde finansal durum adı altında gösterilmiş ancak yapılan değerlendirmeler oldukça yüzeysel ve gerçek durumu açıklamaktan uzak nitelikte olduğu görülmüştür. Bu cümleden olmak üzere yönetmeliğin b bendinde belirtilen “ileriye dönük beklentiler” başlığı altında hiçbir açıklamanın bulunmadığı görülmektedir. C bendinde geçen borca batıklık hususunda da herhangi bir bilgi mevcut değildir. Her ne kadar bu bölümde şirketin sermayesi gösterilerek öz varlığın -21.930.513,64 TL olduğu gösterilmiş ise de bu mali sonuçtan şirketin borca batık olup olmadığına ilişkin orta zeka düzeyindeki herkes yönünden aynı şekilde anlaşılacağını çıkartmak mümkün değildir. Keza her pay sahibinden mali bilgileri okuma yeterliliğine sahip olmasını beklemek mümkün değildir. Yönetmelik hükmü açıkça borca batık olup olmadığına ilişkin tespit yapılmasını ve yönetim organı değerlendirmesini istemekte olup, anılan düzenlemeye uygun bir bilginin yer almadığı kanaatine varılmıştır.
Anılan yönetmeliğin 12. maddesinin 12/d fıkrası faaliyet raporunda ise e bendinde düzenlenmiş ancak hiçbir açıklamaya yer verilmemekle yönetmelik hükümlerine açıkça aykırı hareket edilmiştir. Mahkememizce alınan bilirkişi rapor ve ek raporunda da 3. maddeyle ilgili yapılan değerlendirmede farklı gerekçeler ileri sürülmüş ise de sonuç olarak finansal tabloların şirketin mali durumunu açıklamaktan uzak olduğu sonucuna varılmıştır. Böylece genel kurulda alınan 3 nolu kararın açıklanan gerekçelerle iptali gerekmiş, davalı tarafın aksine iddiaları gerekçeye göre yerinde bulunmamıştır.
4 nolu karar yönünden yapılan değerlendirmede;
08/12/2020 tarihli 2019 yılı olağan genel kurul toplantısının iptali istenen 4. maddesi şirket yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibrasına ilişkin olup, davacı Ahmet Alp ibra edilmemiş, diğer yönetim kurulu üyeleri ibra edilmiştir.
Davacı ..’in ibra edilmemesiyle ilgili dava dilekçesindeki taleplerinin dayanağı, hiçbir gerekçe gösterilmemesi bu hususu kanıtlayacak delil bulunmaması; diğerleri yönünden ise Özkösoğlu A.Ş.’nin oylarıyla ibra edilip, bu oyların ibrada dürüstlük kuralı uyarınca donması gerektiği ve davalı şirketin uğradığı zarardan ibra edilen yönetim kurulu üyelerinin sorumlu olduklarına ilişkindir.
Oydan yoksunluk ve … yönünden ibra edilme kararının alınmadığının/ibra kararının iptali talebi yönünden yapılan incelemede;
TTK’nun 436/2. maddesine göre şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisine haiz kişiler yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz. Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantıda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik’in 19/4 maddesinde de aynı husus açıklanmış, ayrıca yönetim kurulu üyesi olmayan pay sahiplerinin oyunu vekaleten kullanabilecekleri düzenlenmiştir.
İbra oylamasında Özköseoğlu A.Ş.’nin oylarını- ki adı geçen şirket davalı yönetim şirket yönetim kurulu üyesi değildir- yönetim kurulu üyesi Mehmet Özköseoğlu vekaleten kullanmış olup, yönetim kurulu üyeleri kendilerinin ibrasında oy kullanmamıştır. Bu nedenle ibra oylaması yönünden TTK’nun 436/2 ve yukarıda açıklanan yönetmeliğin 19. maddesine aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bilirkişi rapor ve ek raporda da aynı hususlar teyit edilmiştir. Diğer yandan ibra edilen yönetim kurulu üyelerinin, ibra edilmemesini gerektirecek eylem, fiil vs. ileri sürülüp kanıtlanmamıştır. Bu kapsamda şirketin zarar etmesi faaliyetleri ile ilgili olup, yalnız başına ibra etmeme gerekçesi olamaz. Açıklanan nedenlerle 4 nolu kararın şirket yönetim kurulu üyeleri ..yönünden ibra etme kararının alınmadığının tespiti olmazsa iptali talebinin reddi gerekmiştir.
Davacı Ahmet Alp’in ibra edilmemesine yönelik karar alınmadığının tespiti/iptali yönünden yapılan incelemede;
08/12/2020 tarihli genel kurulda Mehmet Özköseoğlu, davacı Ahmet Alp’in neden ibra edilmediğine ilişkin açıklamalar yapmıştır. Ancak yapılan açıklamadaki gerekçelerin doğruluğu hakkında dosyada bilgi/belge bulunmamaktadır. İbra edilmeyen Ahmet Alp’in faaliyet raporunu imzalamaması ise yeterli bir gerekçe olamaz zira ilgili yönetmelik bu hakkı yönetim kurulu üyelerine vermektedir. Öte yandan Ahmet Alp’in şirketi zarara uğrattığına yönelik başkaca eylemi, fiili bulunduğu hakkında kanıt uyandıracak delil ibraz edilmemiş, ileri sürülen hususlar iddiadan ibaret kalmıştır. Kaldı ki yönetim kurulu üyeliğinin sorumluğunun gerektiği tespiti halinde ayrıca TTK’da düzenlenen “sorumluluk davası” açılması yönünde bir karar alınması gerekirdi ki bu yönde bir kararda mevcut değildir. İş bu gerekçelerle davacı Ahmet Alp yönünden ibra etmeme kararı alındığının tespiti talebinin reddi ile birlikte 4 nolu genel kurul kararının bu yönden iptaline karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar bilirkişi ek raporunda bu hususta gerekçe bulunduğu bildirilmiş ise de ileri sürülen bir takım iddialar yalnız başına ibra etmeme yönünde yeterli görülmemiş, raporun bu kısmına itibar edilmemiş, tüm dosya kapsamında gösterilen gerekçelere göre taraf vekillerinin ileri sürdüğü iddia ve savunmalar yerinde görülmemiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,
1-Davalı şirketin 08/12/2020 tarihli genel kurulunda alınan 2 nolu karar ile 4 nolu kararın Mehmet Özköseoğlu, Zeynep Ayşe Mumtas, Murat Özköseoğlu yönünden ibra kararı alınmadığının tespiti olmazsa kararın iptali taleplerinin ayrı ayrı reddine,
2-Davalı şirketin 08/12/2020 tarihli genel kurulunda alınan 3 nolu karar ile 4 nolu kararın Ahmet Alp’in ibra edilmemesine ilişkin kısmın iptaline, (ibra etmeme kararı alınmadığının tespiti talebinin reddine)
3-Alınması gerekli harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davacı tarafça yapılan 55,60 TL posta gideri ve 2.250,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.305,6 TL yargılama giderinden kabul/red oranına göre takdiren 1/2 oranında olmak üzere hesaplanan 1.152,8 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazla kısmın davacı üzerinde bırakılmasına.
5-Davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak iş bu davacıya verilmesine.
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine.
7-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine.
8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine.
Dair, davacı vekilleri ve davalı vekilinin yüzüne karşı mahkememiz gerekçeli kararının taraflara tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/11/2021

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır!