Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/16 E. 2022/184 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/16 Esas – 2022/184
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/16 Esas
KARAR NO : 2022/184

HAKİM …
KATİP …

DAVACI …
VEKİLİ …
DAVALI …
VEKİLİ …
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 07/01/2021
KARAR TARİHİ : 17/02/2022
KARARIN YAZ. TARİH : 11/03/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesini özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında 13/04/2018 yürürlük tarihli 01/05/2018 ve 31/05/2021 tarihi arasında geçerli olmak üzere OSGB sözleşmesi imzalandığını, sözleşme maddesi gereği davalı şirketin aylık 17.000,00 TL + KDV olmak üzere 19.785,00 TL ödeme yapacağının kararlaştırıldığını, hizmetin eksiksiz sunulduğunu, müvekkili firmanın 04/07/2019 tarihine kadar aylık sunulan hizmet karşılığı fatura kesilerek davalı şirkete gönderildiğini, sözleşme gereği 2019 mayıs ayında davalının bilgisi dahilinde enflasyon oranında artış yapılarak ödemenin 25.121,02 TL ‘ye çıkarıldığını, davalının 04/07/2019 tarihli yazısı ile sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmenin 6.maddesi ile davalı şirketin sözleşmenin feshi halinde sözleşmenin bittiği tarihe kadar kalan ücretin %25’i oranında cezai şart ödeyeceğini taahhüt ettiğini, ödenmesi gerekin ücretin %25’lik kısmı son alınan ücret üzerinden hesaplandığında 143.399,27 TL olduğunu, müvekkil şirketin cezai şart üzerinde zarar ettiğini beyanla, davanın kabulüne, 13/04/2018 tarihli OSGB sözleşmesinin haksız feshi sebebiyle şimdilik 10.000,00 TL cezai şartın sözleşmenin fesih tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacı arasında 13/04/2018 yürürlük tarihli OSGB sözleşmesi imzalandığını ve sözleşmenin maddeleri gereği ücret ödemeyi taahhüt ettiğini, ancak tarafların sözleşmeyi sona erdirme iradelerini her zaman ortaya koyabileceğini ve taraflardan birinin sözleşmeyi sürdürmesinde menfaatinin bulunmadığı hallerde sözleşmeyi feshedebileceğini, müvekkilinin sözleşmenin devamında şirketin menfaatinin bulunmadığını, bu sebeple sözleşmenin feshedildiğini beyanla, davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ekinde, dava konusu sözleşmenin, fesih beyanına ilişkin dilekçenin, arabuluculuk tutanak aslının ve vekaletnamenin sunulduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin 26/01/2021 tarihli cevap dilekçesi sunduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili Av. …’ın 26/01/2021 tarihli dilekçesi vekillikten çekildiği anlaşılmıştır.
Mahkememiz dosyasının bilirkişi …’a tevdi edildiği, bilirkişinin 04/10/2021 havale tarihli raporunu ibraz ettiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin 03/01/2022 tarihli ıslah dilekçesini sunduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin 18/01/2022 tarihli dilekçesi ile ıslah dilekçesine karşı beyanlarını sunduğu anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; sözleşmenin haksız feshi iddiasına dayalı cezai şart talebine ilişkin alacak davasıdır.
Tüm dosya kapsamından; taraflar arasında 13/04/2018 tarihli İşyeri Hekimliği ve İş Güvenliği Uzmanlığı Hizmet Sözleşmesi imzalandığı, davalı şirketin 04/07/2019 tarihli fesih beyanı ile taraflar arasındaki sözleşmeyi feshettiği, davacı yanın sözleşmenin haksız feshi nedeni ile kararlaştırılan cezai şartın ödenmesi talebine ilişkin eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde her ne kadar TBK 435. madde hükmünden bahsedilmekte ise de, söz konusu hüküm kanunun açıkça belirttiği üzere işçi işveren ilişkilerinde uygulanmakta olan hizmet sözleşmeleri kapsamında kalmakta olup eldeki davanın ticari şirketler arasındaki hizmet sözleşmesi olması nedeni ile uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
Davalı şirketin 04/07/2019 tarihli fesih beyanın incelenmesinde; şirketçe başkaca teklif araştırmaları yapıldığı, tekliflerin değerlendirilmesi sonucunda daha uygun tekliflerin alınmış olması nedeni ile taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiğinin beyan edildiği görülmüştür.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin incelenmesinde; 6.maddesinin “Taraflardan her biri herhangi bir neden göstermeksizin bir ay (otuz gün) önceden ihbar etmek şartıyla sözleşmeyi feshedebilir. Yüklenici, sözleşmenin bu yolla feshi halinde, sözleşmenin bittiği tarihe kadar kalan süre ücretin %25’ini talep edebilir. İşveren, bu ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt ettiğini beyan eder.” hükmünü içerdiği görülmüştür. Şu halde sözleşmenin herhangi bir sebep göstermeksizin derhal feshi halinde dahi davacı yanın sözleşmenin bittiği tarihe kadar belirlenen kriterler çerçevesinde cezai şart talep edebileceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Şayet belirli bir miktarda bedel ödeyerek sürekli borç ilişkisini sona erdirme hakkı kararlaştırılmışsa, TBK m.179/3’te belirtilen dönme cezası burada “fesih cezası” olarak uygulanacaktır (Borçlar Hukuku, Oğuzman/Öz, 2021, s.563). Tarafların haklı neden olmaksızın belirli bir süre önceden ihbar ile sözleşmeyi feshetme durumunda bir fesih cezası kararlaştırmış olması halinde, somut olaydaki gibi süre verilmeksizin derhal yapılan bir haksız fesih nazara alındığında, çoğun içinde az da vardır kuralından mülhem davacının sözleşme maddesi kapsamında fesih cezası isteminde bulunduğu kabul edilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin “sözleşme süresi” başlıklı 5. maddesinde sözleşmenin 01.05.2018 ile 31.05.2021 tarihleri arasında geçerli olacağı kararlaştırılmıştır. Cevap dilekçesinde de belirtildiği üzere, davalı tarafça 04.07.2019 tarihli fesih beyanı ile sözleşmenin derhal feshedildiği ve bahsi geçen tarihten itibaren hizmet alınmadığı hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır.

Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, alınan 04/10/2021 tarihli raporda; sözleşme hükümleri çerçevesinde fesih tarihi olan 04/07/2018 ile sözleşme bitiş tarihi olan 31/05/2021 tarihleri arasında enflasyon oranı da dikkate alınarak yapılan hesaplamada davacı şirketin davalı şirketten talep edebileceği KDV dahil toplam cezai miktarın 125.515,56 TL olduğu tespit edilmiş, raporun dosya içeriğine ve hüküm kurmaya elverişli olduğu değerlendirilmiş, tarafların rapora karşı itiraz dilekçesi sunmadıkları da anlaşılmış olmakla dosya içeriğine uygun bulunan rapor çerçevesinde hüküm kurulmuştur.
Yine sözleşmenin her iki tarafı tacir olması sebebi ile 6102 sayılı TTK’nun 18/2. maddesi uyarınca her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi zorunludur. Davalının tacir olarak her türlü işlemlerinde en üst seviyede dikkat ve özen göstermek yükümlülüğü bulunmaktadır ve gerekli her türlü değerlendirmeyi yaptıktan sonra imzalamış olduğu sözleşme sebebiyle sorumlu olduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle davalı şirketin yönetim kurulunun değiştiği, yapılan teklif araştırması sonucunda davacı ile yapılan sözleşmenin şirketi zarara uğrattığı gerekçeleri ile sözleşmeyi feshettiği savunmasının kararlaştırılan cezai şartın bağlayıcılığını etkilemeyeceği değerlendirilmiştir.
Davacı vekilince 03/01/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarı artırılmış olup, davalı yanca ıslah ile artırılan kısım için zamanaşımı def’inin ileri sürüldüğü görülmüştür. Her ne kadar dava açıldığı anda konunun rücuen tazminat olarak belirlenmesi sebebi ile düzenlenen tensip zaptında da davanın rücuen tazminat olarak nitelendirildiği görülmekte ise de, yapılan yargılama neticesinde davanın tazminat davası olmadığı, sözleşmeden kaynaklanan bir alacak davası olduğu anlaşılmıştır. TBK’nın 146.maddesi uyarınca kanunda aksine bir düzenleme bulunmadıkça her alacak 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Şu halde taraflar arasında imzalanan sözleşme ve fesih tarihi ile bitim süresi dikkate alındığında 10 yıllık sürenin dolmadığı anlaşılmış, davalı vekilinin zamanaşımı def’isine itibar edilmemiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın KABULÜNE, 125.515,46 TL’nin 10.000,00 TL’sine dava tarihinden, 115.515,46 TL’sine ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 8.573,96 TL karar ilam harcından peşin alınan 2.143,50 TL ‘nin mahsubu ile bakiye karar ilam harcı olan 6.430,46 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 170,78 TL başvurma harcı, 1.972,72 TL ıslah harcı ile peşin karar ilam harcı olarak yatırılan 170,78 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından ödenen 500,00 TL bilirkişi gideri, 65,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 565,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 15.873,97 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-Davalı tarafın sarf ettiği yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
8-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
9-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde, müracaat etmeleri halinde kalemde, müracaat etmemeleri halinde dosyaya hesap numarası bildirmiş ise hesaba aktarmak sureti ile, hesap numarası da bildirilmemiş ise masrafı gider avansından karşılanmak sureti ile PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Samsun Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usülen anlatıldı.17/02/2022

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.