Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/138 E. 2022/310 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/138 Esas – 2022/310
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/138 Esas
KARAR NO : 2022/310

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :

VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/02/2021
KARAR TARİHİ : 17/03/2022
KARARIN YAZ. TARİH : 12/04/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesini özetle; müvekkili kurumun davalı şirketlerden güvenlik konusunda hizmet alımı yaptığını, Özel Güvenlik Hizmetleri Alımı İhalesine ait sözleşme ve Teknik Şartnamede, sözleşmeden doğan hukuki cezai sorumlulukların yükleniciye ait olacağını belirterek, iş kanunu ile işçi ve iş güvenliği gereklerini yerine getirmek ve tüm önlemleri almaktan şirketin sorumlu olduğunun düzenlendiğini, sözleşme gereği Mehmet Gülsu’ya ödenen 7.165,09TL kıdem tazminatı ve 54,80TL damga vergisi olmak üzere toplam 7.219,89TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunduklarını, dava konusu alacaktan müvekkili şirketin sorumlu olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalı şirketler tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ekinde, arabuluculuk son tutanağı, ödeme dekontları, sözleşmeler-şartnameler sunulmuştur.
Samsun Sosyal Güvenlik Kurumu’na yazılan yazıya cevap verilmiştir.
Davacı vekili 06/12/2021 tarihli beyan dilekçesi ile ekinde 01/09/2018-31/08/2019 tarihleri arasını kapsayan teknik şartnamenin bir suretini ibraz etmiştir.
Bilirkişi …’tan 25/01/2022 tarihli rapor aldırılmıştır.
Davalı … vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içerir 27/01/2019 tarihli dilekçe sunulmuştur.
Davalılar … vekili bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içerir 07/02/2022 tarihli dilekçe sunmuştur.
Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içerir 23/02/2022 tarihli dilekçe sunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, işçi alacağından kaynaklanan rücuen tazminat talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından, davacının davalı şirketlerle hizmet alım sözleşmesi yaptığı, bu sözleşmeler kapsamında çalışan dava dışı işçi Mehmet Gülsu’ya ödenen kıdem tazminatı ve damga vergisi olmak üzere toplam 7.219,89 TL’nin davalılardan rücuen tahsilini talep ettiği anlaşılmaktadır.
Burada öncelikle davalı … ve …. vekilinin yetki ilk itirazının değerlendirilmesi gerekli olup; 6100 sayılı HMK’nun 17. maddesine göre, tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemede açılır. Taraflar arasındaki 28.06.2018 tarihli sözleşmenin 37. maddesinde, “Bu sözleşme ve eklerinin uygulanmasından doğabilecek her tülü anlaşmazlığın çözümünde Ankara Mahkemeleri ve icra daireleri yetkilidir.” şeklinde yetki kaydı bulunmaktadır. Anlaşıldığı üzere; taraflar tacir olup, aralarında vaki olacak ihtilafların çözümünde Ankara mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğunu kabul etmişlerdir. Davalı vekili, yetki ilk itirazında, müvekkilinin yerleşim yerine işaretle davanın Bakırköy mahkemelerinde görülmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de, sözleşmedeki yetki kaydına ve kaydın münhasırlık içeriyor olmasına göre yetki itirazı yerinde değildir.
Taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmamakta olup, işçiye karşı işveren ve taşeronun birlikte sorumlu olması İş Kanunundan kaynaklanmaktadır. Ancak taraflar arasında bu nev’i bir uyuşmazlık bulunmadığından iş bu davada sözleşme, teknik şartname ve diğer yazılı belgelere göre; sözleşme, teknik şartname ve diğer yazılı belgelerde hüküm bulunmaması halinde ise TBK hükümlerine göre sorumluluğunun tespiti gerekmektedir. Esasen sözleşmelerde işçi alacaklarından hangi tarafın sorumlu olacağına ilişkin bir hüküm bulunmaması bu alacakların bir kısmından asıl işveren davacının sorumlu olacağı sonucunu da doğurmaz. Hizmeti yerine getiren davalılar kendi işçileriyle hizmeti vermesi sözleşmenin bir unsuru olması nedeniyle işçi ücreti ve sair ödendiler davalıların sorumluluğundadır. Hizmet sözleşmesi bedeli içinde bu ücretler bulunmaktadır. (Yargıtay 23. HD’nin 2016/7428 Esas 2019/4869 Karar ve 2016/30035 Esas 2018/52022 Karar sayılı ilamı).
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde taraflar arasında imzalanan sözleşmeler ve teknik şartnameler incelenmiş olup, teknik şartnamelerin m.8/E-6. fıkrasında “Hizmet personelinin (kıdem tazminatı hariç olmak üzere) maaşları, yol, yemek, ödül, ceza, maaş artışı ve buna benzer tüm sosyal hakları ile iş hukuku mevzuatında belirtilen her türlü sorumluluk, vergi, harcama işlemleri yüklenici tarafından sözleşme kapsamında yapılacaktır.” denilmek suretiyle davalı şirketlerin kıdem tazminatı sorumluluğunun kaldırıldığına ilişkin hüküm düzenlendiği anlaşılmaktadır. Şu halde davacı kurumun dava dışı işçiye ödemiş olduğu kıdem tazminatı nedeni ile taraflar arasındaki sözleşme hükümleri çerçevesinde rücu etme imkanı bulunmamaktadır.
Her ne kadar bilirkişi raporunda davalıların sorumluluğuna ilişkin hesaplamalar yapılmış ise de yukarıda açıklandığı üzere teknik şartnamenin gösterilen maddesi açık düzenleme olup, bu nedenle bilirkişi raporuna itibar edilmemiştir.
7155 sayılı yasanın 23. maddesi ile değişik 6325 sayılı kanunun 18/A-13 maddesi gereği davadan önce davacının arabuluculuk başvurusu yaptığı, davalı …. vekilinin arabuluculuk görüşmelerine katıldığı, diğer davalıların katılmadığı, anlaşma sağlanamadığı görülmekle, aynı yasanın 11. maddesi gereği tespit edilen arabuluculuk ücretinin davalılar …., …. ve …. …’den yargılama gideri olarak tahsiline karar vermek gerekmiş ayrıca arabuluculuk görüşmesine katılmayan iş bu davalılara vekalet ücreti takdir edilmemiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-DAVANIN REDDİNE
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ilam harcın peşin alınan 123,30 TL’den mahsubu ile bakiye 42,60 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,,
3-Davalı … ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … ve …’ne ödenmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 650,00 TL bilirkişi ücreti, 229,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 879,50 TL’nin davalılar …., …. ve …. …’den alınarak davacı yana verilmesine,
5-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360-TL arabulucuk ücretinin davalılar …., …. ve …. …’den alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Davalı taraflarca yapılan gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde, müracaat etmeleri halinde kalemde, müracaat etmemeleri halinde dosyaya hesap numarası bildirmiş ise hesaba aktarmak sureti ile, hesap numarası da bildirilmemiş ise masrafı gider avansından karşılanmak sureti ile PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekillerinin yokluğunda HMK 341. Maddesi gereğince KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usülen anlatıldı.17/03/2022
Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.