Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1163 E. 2023/62 K. 16.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : … Esas
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ :…
DAVALI : …

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/12/2021
KARAR TARİHİ : 16/01/2023
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 16/01/2023

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Davalı …’ın sevk ve idaresinde bulunan ve sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olan … plakalı aracın, davacının sevk ve idaresindeki motosiklete çarpması şeklinde gerçekleşen 15.09.2020 tarihli trafik kazasında davacının yaralandığını, geçici ve sürekli olacak şekilde iş-güçten kaldığını, ayrıca manevi olarak zarar gördüğünü, kazanın davalı …’ın kusuru ile gerçekleştiğini ve zararın karşılanması için davalıya müracaat edildiğini, ancak sonuç alınamadığını, davadan önceki zorunlu arabuluculuk sürecinin de olumsuz sonuçlandığını beyanla, talep miktarını artırma hakkı saklı kalmak kaydıyla 100-TL geçici işgöremezlik (kazanç kaybı) ile 100-TL sürekli işgöremezlik (efor kaybı) olmak üzere şimdilik 200-TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan, manevi tazminat olarak 3.000-TL’nin ise kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’tan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Davalı sigorta şirketine müracaat edilmeksizin dava açıldığını ve buna göre davanın reddi gerektiğini, davaya konu taleplerin zamanaşımına uğradığını, … plakalı aracın davalı sigorta şirketine 08.06.2020-2021 vade tarihli ZMMS ile sigortalandığını, ancak sorumluluğun sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur, maluliyet ve aktüerya konusunda rapor aldırılması gerektiğini, geçici işgöremezlik zararının teminat kapsamında olmadığını, davacının müterafik kusurunun gözetilmesi gerektiğini beyanla, davanın reddini dilemiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiş, duruşmalara dahi katılmamıştır.
Davacının hizmet döküm cetveli ile ücret bordroları, ayrıca tarafların sosyo-ekonomik durumları hakkında düzenlenen tutanaklar dosyaya kazandırılmıştır.
Davacıya ait hasta dosyası ile hasar dosyası celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Davaya konu kaza sebebiyle davacıya rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı SGK’dan sorulmuş olup, 10.01.2022 tarihli cevabi yazı ile; ödeme yapılmadığı ve rücuya tabi bir işlem bulunmadığı bildirilmiştir.
Davaya konu kazaya ilişkin…Ceza Mahkemesi’nin 07.09.2021 tarih ve … sayılı kararı celp edilmiş olup incelenmesinden: (davacı) …’in müşteki ve (davalı) …’ın sanık sıfatıyla taraf olduğu kovuşturmada, soruşturmada trafik bilirkişisinden alınan 19.11.2020 tarihli rapordaki kazanın münhasıran sanığın kusuru ile gerçekleştiği yönündeki tespite dayanılarak sonuca gidildiği ve sanığın 1.680-TL APC ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 07.10.2021 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Mahkememizce trafik bilirkişisinden alınan 18.07.2022 tarihli raporda özetle: Kazanın münhasıran davalı …’ın kusuru ile gerçekleştiği mütala edilmiştir.
Mahkememizce OMÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Adli Tıp ABD’ndan alınan 05.08.2022 tarihli raporda özetle: Davacının, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre, sürekli engel oranının %1 olduğu ve iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceği mütala edilmiştir.
Mahkememizce aktüerya alanında uzman bilirkişiden alınan 08.11.2022 tarihli raporda özetle: Davacının, TRH 2010 yaşam tablosuna ve progresif rant hesaplama yöntemine göre zararın 6.974,10-TL geçici işgöremezlik ve 3320.896,65-TL sürekli işgöremezlik olmak üzere toplam 27.870,75-TL olduğu mütala edilmiştir.
Davacı vekili bedel artırım dilekçesi ile talep miktarını 27.870,75-TL’ye artırmıştır.
Bilirkişi raporları ve bedel artırım dilekçesi davalılara usulünce tebliğ edilmiştir.
Dava, trafik kazası sebebiyle oluşan maluliyete dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının 15.09.2020 tarihli trafik kazası sebebiyle oluşan geçici işgöremezlik (kazanç kaybı) ile sürekli işgöremezlik (efor kaybı) zararının tazminini talep etmiş, talep miktarlarını bedel artırım dilekçesi ile artırmıştır. Davalı sigorta şirketi vekili usul ve esas yönlerden davanın reddini dilemiş, diğer davalı … ise davaya cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamıştır.
Burada öncelikle davalı sigorta şirketi vekilinin dava şartı itirazı ile zamanaşımı def’i irdelenecek, akabinde davanın esası hakkında değerlendirmelerde bulunulacaktır.
Davacının, davanın ikamesinden evvel 13.11.2020 tarihinde, davalı sigorta şirketine müracaat ettiği, ancak davacıya cevap verilmediği ve zararın 15 günlük yasal süre içinde de karşılanmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Buna göre, davalı vekilinin zorunlu başvuruya ilişkin dava şartı itirazı (2918 s. KTK m.97) yerinde değildir ve reddedilmelidir.
Zamanaşımı, maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i ve savunma aracı olup, davanın başında, süresinde verilecek cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. Aksi takdirde, savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı nedeniyle, karşı tarafın açık izni olmaksızın ileri sürülmesi mümkün değildir. Eldeki davada, dava dilekçesi davalı sigorta şirketine 10.01.2022 tebliğ edilmiş, ancak davalı 2 haftalık yasal süreden sonra 13.02.2022 tarihinde davaya cevap vermiştir. Davalının zamanaşımı def’i süresinde değildir ve davacının savunmanın genişletilmesi itirazı ile karşılaşmıştır. Kaldı ki, davada, 2918 sayılı KTK m.109/2 gereğince 8 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmektedir. Bu sebeplerle, davalı vekilinin zamanaşımı def’i yerinde görülmemiş ve reddedilmiştir.
Davanın esasına gelince;
2918 sayılı KTK’nın 85. maddesinde, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı vazedilmiştir. Somut olayda; davaya konu kazanın, davacının sevk ve idaresindeki motosiklete davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpması şeklinde gerçekleştiği ve davalı sigorta şirketine bu aracın zorunlu trafik sigortacısı, …’a ise aracın sürücüsü olması hasebiyle husumet yöneltildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, uyuşmazlığın, 2918 sayılı KTK ve 6098 sayılı TBK hükümleri ile ZMMS Genel Şartları’nın Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih ve 2019/40-2020/40 sayılı kararı uyarınca TBK’ya aykırı olmayan hükümlerine uygun şekilde çözüme kavuşturulması gereklidir.
Toplanan delillerden; kazanın münhasıran davalı …’ın kusuru ile gerçekleştiği, davacının kaza tarihi itibariyle geçerli Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre sürekli engel oranının %1 olduğu ve iyileşme süresi olay tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabilecek şekilde yaralandığı, TRH 2010 yaşam tablosuna ve progresif rant hesaplama yöntemine, ayrıca davacının asgari ücretten fazla geliri olduğunu usulü dairesinde ispat edememiş olması karşısında vergilendirilmiş geliri yani asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerekmesine göre, 6.974,10-TL geçici işgöremezlik (kazanç kaybı) ve 20.896,65-TL sürekli işgöremezlik (efor kaybı) zararının oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu halde, davacıya geçici ve sürekli işgöremezlik zararı olarak toplam (6.974,10-TL + 20.896,65-TL) 27.870,75-TL tazminat ödenmelidir. Davacı vekili de geçici ve sürekli işgöremezlik yönünden talep miktarını bedel artırım dilekçesi ile 27.870,75-TL’ye artırmıştır.
Davalı sigorta şirketi vekili, ZMMS Genel Şartlarına atıfla, geçici işgöremezlik zararının teminat kapsamında olmadığını ileri sürmüş ise de; 6098 sayılı TBK’nın 54. maddesinde, tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıpların, bedensel zararlar kapsamında olduğu vazedilmiştir. Kanun’un mezkur hükmü ile Anayasa Mahkemesi’nin 09.10.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2019/40 Esas ve 2020/40 sayılı kararı karşısında, Genel Şartların atıf yapılan maddelerindeki hükümlerin uygulanma olanağı yoktur. Buna göre, davalı vekilinin bu husustaki itirazları yerinde değildir ve reddedilmelidir (Bkz: Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 31.05.2021 tarih ve 3131/2015 sk. ile 03.11.2021 tarih ve 6030/8056 sk.).
6098 sayılı TBK’nın 52. maddesine göre, zarara uğrayan, zararı doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim, tazminat miktarını hafifletebilir. Somut olayda; davacının sağ el 5.parmağından yaralandığı ve engel durumunun buna bağlı olarak ortaya çıktığı anlaşılmış olup, yaralanmanın kask ya da koruyucu ekipman kullanmakla ilgisi bulunmamaktadır. Bu halde, davalı sigorta şirketi vekilinin davacının müterafik kusurunun bulunduğu itirazı da yerinde değildir.
Bu tespit ve değerlendirmeler muvacehesinde; davacının geçici ve sürekli işgöremezlik zararı olarak toplam 27.870,75-TL tutarında tazminat talep edebileceği sonucuna ulaşılmış ve davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı …’ın kaza tarihinde (TBK m.117), sigorta şirketinin ise 13.11.2020 tarihli müracaattan 8 iş günü sonrasına tekabül eden 26.11.2020 tarihinde temerrüte düştüğü değerlendirilmiş, sigortalı araç malikinin tüzel kişi tacir olduğu gözetilerek mezkur tarihlerden itibaren avans faizine hükmedilmiştir.
Manevi tazminat, zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünde tutularak 6098 sayılı TBK’nın 56. maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, TMK’nın 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olayda; işaret edilen hususlar ve Yargıtay’ın 22.06.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtilen esaslar dahilinde inceleme yapılmış, tarafların kazadaki kusur oranları ile davacının maluliyet durumu, paranın kaza tarihindeki alım gücü ve tarafların sosyo-ekonomik durumları gibi hususlar hep birlikte değerlendirilmiş, talep edilen miktarın makul olduğu da gözetilerek, bu yöndeki davanın kabulüne karar verilmiştir. Temerrütün kaza tarihinde gerçekleştiği gözetilip, faiz türü yönünden taleple bağlı kalınarak, kaza tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Maddi Tazminat davası hakkında olmak üzere;
1-Davanın kabulüne; 27.870,75-TL’nin davalı … yönünden 15.09.2020 ve sigorta şirketi yönünden 26.11.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 1.903,85-TL karar ve ilam harcından peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 1.750,04-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan toplam 2.737,01-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihindeki AAÜT’ye göre belirlenen 9.200-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin, dava sadece sigorta şirketi yönünden ticari dava niteliğinde olduğundan, davalı sigorta şirketinden alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
B-Manevi Tazminat davası hakkında olmak üzere;
1-Davanın kabulüne; 3.000-TL’nin 15.09.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 204,93-TL karar ve ilam harcından peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 124,23-TL’nin davalı …’tan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan toplam 80,70-TL yargılama giderinin davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihindeki AAÜT’ye göre belirlenen 3.000-TL vekalet ücretinin davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.
16/01/2023
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5. maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.