Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1053 E. 2021/1022 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/1053 Esas – 2021/1022
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/1053 Esas
KARAR NO : 2021/1022

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : …
DAVA : …
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Davalının, geçmişte davacıya ait iş yerinde çalıştığını ve bu dönem zarfında davacının müşteri portföyüne ve müşterilerin telefon numarası dahil kişisel bilgilerine erişim sağlayıp ücret politikasına vakıf olduğunu, işten ayrıldıktan sonra kendine ait bir iş yeri kurduğunu ve davacıya ait iş yerinde çalıştığı dönemde eriştiği müşteri portföyünden yetkisiz yararlanıp davacının müşterilerine telefon, sosyal medya gibi iletişim araçları ile ulaşarak onları kendi iş yerine davet ettiğini, davacının iş yerinde çalıştığı dönem zarfında edindiği bilgileri kendisine menfaat sağlamak amacıyla izinsiz kullandığını ve davacıyı kötülemek suretiyle de haksız rekabete sebebiyet verdiğini beyanla, 50.000-TL manevi tazminatın rekabetin vaki olduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalının hizmet döküm cetveli ile sigorta bilgilerine Uyap Entegrasyon Ekranı’ndan ulaşılarak dosyaya kazandırılmış olup; davacının … tarihinden … tarihine kadar davacıya ait iş yerinde çalıştığı ve … tarihi itibariyle 4b (Bağkur) sigortalısı olduğu görülmüştür.
Dava, haksız rekabetten kaynaklı manevi tazminat istemine ilişkindir.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesinde; İş Mahkemelerinin, işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında “iş akdinden doğan” veya “iş kanuna dayanan” her türlü hak iddialarından doğan hukuki uyuşmazlıkların bu mahkemelerde çözümleneceği açıklanmıştır. Buna göre, bir uyuşmazlığın iş mahkemelerinde görülebilmesi için, işçi sayılan kişilerle işveren arasında iş sözleşmesinden doğan veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukukî uyuşmazlığın bulunması gerekir.
Rekabet etmeme borcu, işçinin öteki borçları gibi her iş sözleşmesi için söz konusu olan borçlardan olmayıp, iş sözleşmesinin devamı süresince işçinin işverenle rekabet etmemesi sadakat borcu içinde yer alan bir yükümlülüktür. Buna karşılık, taraflar iş ilişkisi devam ederken sözleşmenin bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün iş sözleşmesine konulmasını veya bu konuda ayrı bir sözleşme (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılmasını kararlaştırabilirler. İş sözleşmesi sona erdikten sonra işçinin işverenle rekabet etmeme borcu ancak böyle bir yükümlülük sözleşmesi ile kararlaştırıldığı takdirde söz konusu olacaktır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1 ve c maddelerinde “…tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; …(c.) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun…rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,…maddelerinde;…öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır” hükmü bulunmaktadır.
Yukarıdaki ayrıntılı açıklamalar göstermektedir ki, iş sözleşmesinin devamı sırasında işçinin sadakat borcundan kaynaklanan rekabet etmeme yasağına aykırılık halinde, bu tür davalara bakmakla görevli mahkeme İş Mahkemesi’dir. İş sözleşmesinin sona ermesinden sonra rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi halinde ise, buna dayalı olarak açılacak davalar, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-c. maddesinin açık hükmü karşısında tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari davalardan olmakla, bu tür davaların ticaret mahkemesinde incelenip karara bağlanması gerekir.
Somut olayda; haksız rekabet oluşturduğu iddia olunan eylemlerin taraflar arasındaki iş akdinin sona ermesinden önce başladığı (davalının çalıştığı süre zarfında davacının müşteri portföyüne ve müşterilerin telefon numarası dahil kişisel bilgilerine erişim sağlayıp, ücret politikasına vakıf olduğu) ve sürdürüldüğü (davalının; davacıya ait iş yerinde çalıştığı dönem boyunca eriştiği müşteri portföyünden yetkisiz yararlanıp, davacının müşterilerine telefon, sosyal medya gibi iletişim araçları ile ulaşarak onları kendi iş yerine davet ettiği, edindiği bilgileri kendi iş yerini açtıktan sonra kişisel menfaat sağlamak amacıyla izinsiz kullandığı) vakıa olarak ileri sürülmektedir.
Buna göre, dava İş Mahkemesinde görülmelidir. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 16.03.2016 tarih ve 685/3344 sayılı kararı ile 11. Hukuk Dairesi’nin 11.04.2016 tarih ve 8307/3978 sayılı kararı da bu yöndedir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin mahkememizin görevsizliği nedeniyle REDDİNE,
2-Dosyanın, kararın kesinleşmesini müteakip 2 haftalık kesin süre içinde ve HMK’nın 20. maddesinde vazolunan usule uygun başvuru olması halinde görevli SAMSUN İŞ MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. …
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.