Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/946 E. 2021/1008 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/946 Esas – 2021/1008
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/946 Esas
KARAR NO : 2021/1008

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLİ :…
DAVALI : …
VEKİLİ : …
DAVA : Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZ. TARİH : 20/12/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesini özetle; davalının müvekkili kooperatifin üyesi olduğunu, müvekkili kooperatifin muhtelif genel kurullarında üyelerden aidat toplanmasına karar verildiğini, ancak davalının kooperatif genel kurullarında alınan kararlara aykırı davranarak aidat ödeme borcunu yerine getirmediğini, müvekkili kooperatifin tüm iyiniyetli çabalarına rağmen davalının söz konusu genel kurul kararlarına aykırı davranarak aidat borcunu ödemediğini, davalının müvekkili kooperatifte 2 hisse/pay sahibi olduğunu belirterek, aidat bedellerinin toplamı olan 34.000,00TL ‘nin %2,5 gecikme zammı ve yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın taleplerinin zamanışımına uğradığını, müvekkilinin satın aldığı dairelerin birini 18/10/2016 tarihinde diğerini ise 24/02/2016 tarihinde sattığını, bu tarihlerden sonra müvekkilinin dava konusu yerde herhangi bir taşınmazı bulunmadığını, taşınmazının bulunmadığı bir yer için bir takım sebeplerle kendisinden para talep edilmesinin usul ve yasaya tamamen aykırı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ekinde genel kurul toplantı tutanakları sunulmuştur.
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne yazılan yazıya 19/01/2021 tarihli yazı ile cevap verilmiş, ekinde davalının söz konusu kooperatife üyeliğini gösteren 26/01/2019 tarihli kooperatif genel kuruluna ait hazirun cetvelinin gönderildiği görülmüştür.
Cevap dilekçesi ekinde davalı ile davacı arasında düzenlenmiş olan 01/04/2013 tarihli “Daire Sözleşmesi” ibraz edilmiştir.
Davacı vekili tarafından arabuluculuk son tutanak aslı sunulmuştur.
İlkadım Tapu Müdürlüğüne yazılan yazıya E-7173496-622.03-1940453 sayılı yazı ile cevap verilmiş, ekinde 2 sayfadan ibaret tapu kaydı sunulmuştur.
Mali Müşavir bilirkişiden … tarihli rapor aldırılmıştır.
Davacı vekili tarafından 06/08/2021 tarihli ıslah dilekçesi sunulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalının parasal yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle birikmiş aidat alacağının tahsili için açılan alacak davasıdır.
Tüzel kişilik sahibi kooperatifler, ana sözleşmesinde yazılı amaca ulaşma konusunda organları ile organize olmuş ve bu yapılaşması ile ortaklarından bağımsız bir varlığa sahip hak sujesi hukuki varlıklardır. Türk Medeni Hukuku’nun tanıdığı hak ve yükümlülüklerin sahibi olma imkanının tanınmış olması, bizi tüzel kişilik kavramına götürür (Kooperatifler Kanunu’nun m. 7). Tüzel kişilerde, hak ve borçlara sahip olma imkanı amaç (gaye) ile sınırlandırılmıştır. Bu genel prensip, kooperatifler için Kooperatifler Kanunu’nun m. 6/2 hükmü ile “Kooperatifin faaliyeti kooperatifin amacı ve çalışma konusuyla sınırlıdır” şeklinde tekrar edilmiştir. Ana sözleşmesi ile belirli veya belirtilmese de amacı ve çalışma konusuyla sınırlı olarak belirlenecek faaliyeti, kooperatifin medeni hakları kullanma ehliyetinin sınırını oluşturacaktır. İşte kooperatif bu sınır çerçevesinde, tüzel kişiliğin zorunlu unsuru organları iradesi aracılığıyla alacaklı konuma geçebileceği borç ilişkileri yaratabilecektir. Yani ana sözleşme ile birlik ilişkisi içine giren ortaklardan her biri ortaklık amacı çerçevesinde borç altına girer.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesine göre GK bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir. Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi’nin 23/1. maddesinin 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir. Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. GK kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece GK’ya katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar (Bkz; Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2016/8894 Esas 2020/396 Karar sayılı kararı). Bu durumda, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 117. maddesi hükmü karşısında, GK’nın belirlediği tarih kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 21.01.2015 tarih ve 8905/360 sayılı ilamında da aynı şekilde değerlendirme yapılmıştır.
Burada aidat borcuna işletilecek faiz türü ve oranı konusuna da değinmekte yarar vardır. Temerrüt faizi, borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. Anapara faizi ise, borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir. Bu durumda, GK’da kararlaştırılan faiz oranı, TBK’nun 88. maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Temerrüt faizi oranına gelince; TBK’nun 88. ve 120. maddeleri ile 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/1. maddesi hükümlerine göre, GK tarafından belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizi yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabilecek, ancak uygulanacak temerrüt faizi oranı belirlenirken TBK’nun 120/2. maddesinde öngörülen tavan aşılamayacaktır.
Eldeki davada, dava konusu aidat miktarı GK kararlarıyla belirlendiğinden ve GK kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan, dava konusu alacak kalemlerine uygulanması gerekli azami faiz oranı 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/1. maddesi uyarınca belirlenen yasal temerrüt faizi oranı %9’un yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır ve bu sebeple somut olayda uygulanması gerekli yasal temerrüt faizi oranının aylık %1,5 ve yıllık %18 olduğu kabul edilmiştir.
Davalı tarafça süresinde sunulan cevap dilekçesinde kooperatife ait dairelerin 18/10/2016 ve 24/02/2016 tarihlerinde tapuda satışlarının yapıldığı ve bu nedenle taşınmazı bulunmayan bir yer sebebi ile para talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülmüştür. 1163 sayılı yasanın 15/2. maddesinde taşınmaz malın mülkiyetinin veya işletmenin üçüncü şahıslara devir veya temliki ile ortaklık sıfatının bir hak olarak yeni malike veya işletmeyi alana geçebileceğinin anasözleşme ile hüküm altına alınabileceği düzenlenmiştir. Mahkememizin benzer nitelikteki 2020/938 Esas sayılı dosyasına sunulan Konut Yapı Kooperatifi Ana Sözleşmesi dosyamız arasına alınmış olup, sözleşmenin 17. maddesi incelendiğinde ortaklığın, yazılı olarak yönetim kuruluna bildirilmek suretiyle 10. maddedeki ortaklık şartlarını taşıyan kişilere devredilebileceği düzenlemesinin yer aldığı anlaşılmıştır. Buna göre yalnızca satış yolu ile tapu devri yapılmasının aynı zamanda ortaklığın devri anlamına gelmeyeceği görülmektedir. Dosya arasına alınan müzekkere cevaplarında da görüldüğü üzere davalının kooperatif ortaklığını devretmediği, devrin kooperatif nezdinde gerçekleşmediği, davalının kooperatif ortaklığı olarak 2019 tarihli genel kurula katıldığı anlaşılmıştır.
Toplanan delillerden; davacı kooperatif ortaklarından her birinin 18/03/2016 tarihli GK’da alınan karara göre 2016 yılında her ay için 500-TL, 07/01/2017 tarihli GK’da alınan karara göre 2017 yılında her ay için 500-TL, 27.01.2018 tarihli GK’da alınan karara göre 2018 yılında her ay için 500-TL ve 26.01.2019 tarihli GK’da alınan karara göre 2019 yılında her ay için 250-TL tutarında aidat ödemesi gerektiği, buna göre davalının 2016, 2017, 2018 ve 2019 yılı için ödemesi gerekli aidat borcu toplam tutarının 17.000,00-TL olduğu, davalının 2016- 2017 yılı için ödemesi gerekli gecikme zammı borcunun 5.092,50-TL olduğu, 2018 yılı için ödemesi gerekli gecikme zammının 2.565,00 TL olduğu, 2019 yılı gecikme zammının ise 746,25-TL olduğu, aidatların hangi tarihte ödeneceği konusunda bir karar alınmadığı veçhile her ayın aidat borcunun ait olduğu ayın son günü itibariyle muaccel olduğu ve vadenin kesin vade olması sebebiyle ortağın bir ihtarla ayrıca temerrüte düşürülmesi gerekmediği anlaşılmaktadır. Buna göre, davalının tek hissesi kapsamında, dava tarihi itibariyle kooperatife olan borcu 17.000,00-TL asıl alacak ve 8.403,75-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 25.403,75-TL olup, davalının 2 hisse sahibi olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmadığından her hissesi bakımından 25.403,75 TL olmak üzere toplam 50.807,50 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın KABULÜNE; 34.000-TL asıl alacak ve 16.807,50-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 50.807,50-TL’nin, asıl alacağa dava tarihi olan 31.12.2020 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.470,66 TL karar ilam harcından peşin alınan 580,64 TL’nin mahsubu ile bakiye karar ilam harcı olan 2.890,02 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı ile peşin karar ilam harcı olarak yatırılan 580,64 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından ödenen 53,60 TL tebligat ve posta gideri, 500,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 553,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 7.404,98 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
8-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
9-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde, müracaat etmeleri halinde kalemde, müracaat etmemeleri halinde dosyaya hesap numarası bildirmiş ise hesaba aktarmak sureti ile, hesap numarası da bildirilmemiş ise masrafı gider avansından karşılanmak sureti ile PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Samsun Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usülen anlatıldı.

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.