Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/873 E. 2021/605 K. 11.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/873 Esas – 2021/605
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/873 Esas
KARAR NO : 2021/605

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ :…
DAVALI :…

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ …
KARAR TARİHİ :…
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : …

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Müvekkili davacının, aralarındaki satış sözleşmesine uygun olarak davalıya su malzemesi satıp teslim ettiğini ancak davalının düzenlenen fatura bedelini ödemediğini, alacağın tahsili için başlatılan takibe de itiraz ettiğini, davadan önceki zorunlu arabuluculuk görüşmelerinin davalının katılım göstermemesi sebebiyle olumsuz sonuçlandığını beyanla, Samsun İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin davamını ve davalının icra-inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Samsun İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş olup incelenmesinden: Takip alacaklısı davacı tarafından, takip borçlusu davalı aleyhine, “… tarihli fatura 40.002-TL” açıklaması ile 40.002-TL asıl alacak ve 11.934,84-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 51.936,84-TL üzerinden ilamsız icra yoluyla takibe girişildiği, ancak takip borçlusu davalının süresinde ileri sürdüğü itirazı üzerine takibin durduğu ve işbu davanın süresi içinde açıldığı görülmüştür.
Tarafların 2015 yılına ait Ba / Bs formları celp edilmiş olup incelenmesinden; takibe konu faturanın her iki tarafın bildirimine konu edildiği görülmüştür.
Davalıya, ticari defterlerini ibraz etmesi için meşruhatlı davetiye çıkarılıp tebliğ edilmiş, ancak davalı defterlerini ibraz etmemiştir.
Davacının ticari defterleri üzerinde bilirkişi marifetiyle incelemesi yapılmış olup, düzenlenen raporda özetle: Takibe konu … tarihli faturanın davacının ticari defterinde kayıtlı olduğu, anılan faturadan başka 06.02.2015 tarihli 4.425-TL bedelli faturanın da defterde kaydı bulunduğu, ayrıca 06.02.2015 tarihinde 3.564,03-TL bedelli kredi kartı ödemesi ile 09.03.2015 tarihli 4.425-TL bedelli İş Bankası ödemesinin kaydına yer verildiği, takibe konu faturanın deftere kaydedilmesinden sonra yapılmış bir ödeme olmadığı mütala edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara usulünce tebliğ edilmiştir.
Dava, satış sözleşmesinden kaynaklı faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı, davalıya satışı yapılıp teslim edilen malların bedelinin ödenmediğini ileri sürerek alacaklı olduğunu iddia etmiş, davalı ise davaya cevap vermemiştir. Bu durumda, davalı münkir sayılmalı ve davacı önce taraflar arasında var olduğu ileri sürülen akdi ilişkiyi, akabinde de takibe konu … tarihli fatura içeriğindeki malları davalıya teslim ettiğini yazılı delille ispat etmelidir.
Ba formu, bilanço esasına göre defter tutan kişilerin, 5.000-TL ve üzerinde mal ve hizmet aldıkları durumda kendi adlarına düzenlenen fatura karşılığında yaptıkları bildirime ilişkin olup, somut olayda davalının 2015 yılına ait Ba formu ile davacıdan 33.900-TL tutarında mal-hizmet satın aldığına ilişkin bildirimde bulunduğu görülmektedir. Buna göre, davalı, bildirimde bulunmakla, davacıdan 33.900-TL tutarında mal aldığını kabul etmiştir; bu tutarın takibe konu fatura bedeli ile aynı olduğu görülmektedir.
6100 sayılı HMK’nın “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesinin ilk üç fıkrasına göre; mahkeme, ticari davalarda, kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine tarafların ticari defterlerinin ibrazına karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Bir önceki cümlede belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Somut olayda, davacının ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinden, defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun tutulduğu, açılış ve kapanış onaylarının yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı görülmüş, takibe konu faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Davalının ticari defterlerinin incelenmesi için davalıya meşruhatlı davetiye çıkarılıp tebliğ edilmiş ise de davalı defterlerini ibraz etmemiştir.
Burada, davalının ihtara ve tebliğe rağmen ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olmasının hukuki sonuçlarına değinmekte yarar vardır. Şöyle ki, davalının tacir olduğu ve ticari defter tutma yükümlülüğünün bulunduğu, uyuşmazlığın tarafı davalının ticari defterleri olduğu halde bunları mahkemeye ibraz etmek istememesi durumunda, defterleri kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş ve açılış ve kapanış tasdikleri yapılmış olan davacının birbirini doğrulayan defterlerindeki kayıtların davalı aleyhine delil kabul edilmesi gereklidir (Bkz: Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, Legal Yayınevi, Ağustos 2016, syf: 387). Buna göre, davacının ticari defterlerindeki kayıtlara göre değerlendirme yapılıp sonuca gidilmelidir (Bkz: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04.10.2017 tarih ve 2759/5005 sayılı kararı).
Bu tespit ve değerlendirmeler muvacehesinde; taraflar arasında satış sözleşmesi bulunduğu ve takibe konu … tarihli 40.002-TL bedelli fatura içeriğinin davalıya teslim edildiği kabul edilmiş, davalının takip tutarı kadar asıl alacağı davacıya ödemede temerrüte düştüğü sonucuna ulaşılmıştır.
Davacının defterinde 06.02.2015 tarihinde kredi kartı ile 3.564,03-TL ve 09.03.2015 tarihinde İş Bankası ödemesi olarak 4.425-TL ödeme yapıldığı kayıtlı ise de, defterde kayıtlı ilk fatura 06.02.2015 tarihli olup bedeli 4.425-TL’dir ve 09.03.2015 tarihinde gerçekleşen 4.425-TL tutarındaki ödemenin bu fatura için yapıldığı anlaşılmaktadır. Takibe konu fatura ise … tarihli olup bu faturadan sonra yapılmış bir ödeme olmadığı görülmektedir. İtirazın iptali davasının takiple sıkı sıkıya bağlı olması ve takibe konu faturanın deftere kaydından sonra yapılmış bir ödeme bulunmaması karşısında, davacının fatura tutarı kadar alacaklı olduğunun kabulü gerekmektedir.
Takip öncesi dönem için temerrüt faizi istenebilmesinin temel koşulu, borcun belli bir günde ödenmesi taahhüt edilmemişse, borçlunun temerrüde düşürülmesidir. Eldeki davada, davalı borçlunun 6098 sayılı TBK’nun 117. maddesinde öngörülen şekilde temerrüte düşürüldüğü ileri sürülmemiş ve bu yönde herhangi bir delil bildirilmemiştir. Bununla birlikte, 6102 sayılı TTK’nun 1530. maddesinde, ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklının, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlunun, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemediği durumda ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşeceği ve aynı maddenin 3. fıkrasında mütemerrit borçlunun alacaklısının sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanacağı vazedilmiş, 4. fıkrada da sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse borçlunun faturayı veya eş değer ödeme talebini aldığı tarihi takip eden otuz günlük sürenin sonunda ihtara dahi gerek kalmaksızın mütemerrit sayılacağı ve alacaklının faize hak kazanacağı belirtilmiştir. Somut olayda, takibe konu fatura … tarihli olup, davalı işaret edilen 4. fıkra hükmü uyarınca otuz günlük sürenin sonunda yani 18.05.2015 tarihinde temerrüte düşmüştür ve bu tarihten takip tarihine kadar faiz işletilmelidir. Bu sebeplerle, birikmiş faiz toplamının takip talebindeki gibi 11.934,84-TL değil, 11.790,59-TL olduğu kabul edilmiş, 40.002-TL asıl alacak ve 11.790,59-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 51.792,59-TL üzerinden hüküm kurulmuştur.
Davadan önceki zorunlu arabuluculuk ücreti dahil yargılama giderlerinin tamamı, davalının zorunlu arabuluculuk görüşmelerine katılmadığı veçhile 6325 sayılı Kanun’un 18/A maddesinin 11. fıkrasının ilk cümlesi ile 13. fıkrasının son cümlesi uyarınca yargılama gideri olarak davalıya tahmil edilmiştir.
Takibin faturaya dayalı olduğu nazara alınarak alacağın likit kabul edilmesi gerektiği değerlendirilmiş, hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden davacı yararına % 20 oranında icra-inkar tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE;
i-Samsun İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın kısmen iptali ile 40.002-TL asıl alacak ve 11.790,59-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 51.792,59-TL üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle takibin devamına,
ii-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-2004 sayılı İİK’nun 67. maddesi uyarınca 8.004-TL icra-inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 3.537,95-TL karar ve ilam harcından peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.910,67-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.543,18-TL yargılama giderinden davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 7.533-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, davacı yönünden 6100 sayılı HMK’nın 341/2. maddesi uyarınca KESİN, davalı yönünden gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı. …

Katip …
¸

Hakim …
¸
5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5’inci maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.