Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/844 E. 2021/661 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/844 Esas – 2021/661
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/844
KARAR NO : 2021/661

HAKİM :…
KATİP :…

DAVACI : …
VEKİLİ …
DAVALI : …
VEKİLİ : …
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZ. TARİH : …
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesini özetle; davalı tarafça, müvekkili aleyhine İstanbul İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası nezdinde … düzenleme tarihli … vade tarihli 950.000,00TL bedelli bono dayanak yapılarak 354.113,70 TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, iş bu icra takibi kesinleşmişse de müvekkilinin alacaklı görünen davacıya takibe konu bonoya dayalı herhangi bir borcu bulunmadığını, takibe konu senedin teminat senedi niteliğinde olduğunu ve kambiyo vasfını taşımadığını belirterek, müvekkilinin İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası nezdinde icra takibine konu edilen bono ile ilgili davalı Rahmi Şenyer’e borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili ve görevli mahkemede açılmadığını, yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini, yetkisizlik nedeniyle davanın reddi gerektiğini, takibe konu kıymetli evrakın teminat senedi olmadığını, davacının ileri sürdüğü hususu tümden reddettiklerini, davacının bu hususu ileri sürmesinin tamamen kötüniyetli olduğunu, davanın reddi ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, davacının … tarihli sözleşmeden kaynaklı ileri sürdüğü hususların gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin icra takibinin haklı alacaklısı olduğunu, müvekkilinin borcunu ödediğine dair dosyaya bir belge ibraz edilmediğini belirterek, davanın arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden, görevsiz ve yetkisiz mahkemede ikame edilmesi nedeniyle müvekkilinin alacağını sürüncemede bırakmak amacıyla mesnetsiz nedenlerle açılmış olması nedeniyle reddine, davacının %40’tan aşağı olmamak üzere davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER:
Dava dilekçesi ekinde, ticaret sicil gazeteleri, 950.000,00TL bedelli bono sureti, ödeme emri, protokol sözleşme sureti ibraz edilmiştir.
İstanbul İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Samsun Ticaret ve Sanayi Odasına yazılan yazıya cevap verilmiş, ekinde ticaret sicil gazetesi örnekleri gönderilmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazıla yazıya cevap verilmiştir.
Davacı vekili tarafından 29/05/2021 tarihli dilekçe ile ekinde … tarihli satış sözleşmesi, … tarihli protokol, dava konusu bono sureti, Çarşamba 2. Noterliğinin … tarihli … yevmiye numaralı limited şirketi pay devri sözleşmesi, tapu senedi örneği ibraz edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, bononun teminat senedi olduğu iddiasına dayalı menfi tespit davasıdır.
Davacı, takibe konu senedin davalı ile dava dışı Sezen Sezgin, Nevzat Gürbüz ve Erol Şenyer arasında yapılan şirket hisse devri nedeni ile teminat olarak verildiğini, buna ilişkin taraflar arasında protokol düzenlendiğini iddia etmektedir. Davalı ise, senedin teminat senedi olmadığını, davacının senet sebebi ile borçlu olduğunu ve borcunu ödemediğini, davanın haksız olduğunu belirtmektedir.
Öncelikle davalı yanın süresinde sunmuş olduğu görev, yetki ve arabuluculuk itirazı çerçevesinde inceleme yapılmalıdır. 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde ticari davalar sayılmıştır. Yasa metni incelendiğinde maddede belirtilen davaların mutlak ticari dava olduğu ve ticaret mahkemesinde bakılması gerektiği anlaşılmaktadır. Eldeki davanın kambiyo senedine dayalı menfi tespit davası olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevli olduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilince icra takibinin İstanbul Adliyesinden başlatıldığını bu nedenle davanın icra dairesinin olduğu mahkemede açılması gerektiğini ileri sürmüş ise de; İİK m.72/son gereğince menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davalıya ilişkin olarak dosyaya ibraz edilen vekaletname örneğinde davalının Samsun adresinde ikamet ettiği anlaşılmış, davanın yetkili mahkemede açıldığı değerlendirilmiş olup, davalı vekilinin yetki itirazı reddedilmiştir. Yine davalı vekili tarafından dava şartı olarak arabuluculuğa başvurulmadığı itirazı ileri sürülmüş ise de; menfi tespit davası olarak açılan eldeki davada arabuluculuk sürecinin zorunlu olmaması nedeni ile davalının itirazına itibar edilmemiştir (Bkz: Yarg. 19. HD 13/02/2020 tarih 2020/85 Esas, 2020/454 Karar sayılı ilamı).
Eldeki davada takibe konu bononun keşidecilerinden birinin davacı olduğu, senedin davalı emrine keşide edildiği ve malen kaydını taşıdığı görülmektedir.
Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senet olup, senette bedel kaydının mevcut olması halinde ispat yükü kaydın aksini savunan taraftadır. Davacı senedin teminat senedi olduğunu ve senedin malen düzenlenmediğini savunduğuna göre, TMK’nun 6. ve HMK’nun 190. maddesi uyarınca ispat yükü davacı senet borçlusundadır ve davacının senedin teminat senedi olduğunu ispat etmesi gereklidir.
Yargıtay HGK’nun 14.03.2001 tarih, 2001/12-233 sayılı kararı, 20.06.2001 tarih, 2001/12-496 sayılı kararı ve 22.06.2021 tarih, 2017/12-357 esas sayılı kararında da benimsendiği üzere, bir senedin teminat senedi olduğunun kabulü için, senedin hangi ilişkinin teminatı olarak verildiği senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. Buna göre; senedin teminat için verildiğini gösterir belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için de senedin, vade ve tanzim tarihleri ile miktarının belirtilmesi gereklidir.
Somut olayda, takibe dayanak bono davacı tarafından keşide edilmiş olup, bononun lehtarı davalı görünmektedir. Bononun ön-arka yüzünde teminat için verildiğine ilişkin herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Davacı vekili teminat senedi iddiasına ilişkin dava dilekçesi ekinde … tarihli protokol sunmuş ise de, protokolün incelenmesinde, senedin keşide ve vade tarihlerinin belirtilmediği, yalnızca miktardan bahsedildiği görülmüş olup, Yargıtay’ın müstekar kararlarında kabul ettiği şekli ile davacı vekili teminat iddiasını ispatlar herhangi bir yazılı delil ibraz edememiştir. Oysa, bononun teminat ve dahi neyin teminatı için verildiğini ispat yükü bunu ileri süren tarafta yani davacıdadır. Dava dilekçesi ile açıkça yemin deliline dayanmadığından bu delile de müracaat edemeyeceği değerlendirilmiştir (Bkz: Yargıtay İBHGK’nun 03.03.2017 tarih ve 2/1 sayılı kararı).
Davacı tarafça dava dilekçesinde senedin verilmesine neden olan tüm borçlarına ödenmiş olduğu iddiası ileri sürülmüş ise de; dava dilekçesi ekinde ödeme hususunu gösterir herhangi bir belge sunulmamıştır. Davacı vekilince sunulan 28/01/2021 tarihli delil listesinde çek/bono kayıtları, banka kayıtları ve ödeme makbuzlarından bahsedildiği, mahkememizce usulüne uygun olarak tebliğ edilen 12/01/2021 tarihli ön inceleme tensip zaptında bildirilen tüm delillerin sunulması için taraflara iki haftalık kesin süre verildiği, aksi halde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtar edildiği, davacı tarafça süresi içerisinde herhangi bir belgenin sunulmadığı anlaşılmış, yine ön inceleme duruşmasında celbi istenen belgeleri somutlaştırılması için davacı vekiline süre verilmiş olup, davacı vekilince banka kayıtları ve ödeme belgeleri somutlaştırılmadığından davacı tarafça davaya konu bononun ödendiği iddiası da HMK m.200 gereği yazılı delille ispatlanamamıştır.
Davacı tarafça her ne kadar dava dışı … San. Paz. Tic. Ltd. Şti.’nin devrine yönelik satış ve devir sözleşmeleri, tapu senedi sunulmuş ise de, şirket hisse devrinin tarafının davacı olmadığı anlaşılmıştır. Dava konusu, İstanbul 3. İcra Dairesinin … Esas sayılı takibine konu senet nedeni ile borçlu olunmadığının tespiti olup, eldeki davada davalının dava dışı 3.kişilerle yapmış olduğu şirket ve tapu devri hususundaki uyuşmazlık davamızın konusunu oluşturmamaktadır. Bilindiği üzere kambiyo senedi olarak bono, içerdiği hakkın senetten ayrı olarak ileri sürülemediği ve başkalarına da devredilemediği vasıflı ve soyut bir borç ikrarıdır. Bononun keşidecisi bonoda gösterdiği belirli bir bedeli kayıtsız ve şartsız olarak bizzat ödemek konusunda soyut bir taahhütte bulunmaktadır. Soyutluk (mücerretlik) ise senedin içerdiği hakkın doğumuna sebep olan temel hukuki ilişkinin senet metninden anlaşılamaması anlamına gelir. Soyutluğun senede yüklediği ilk özellik, hamilin artık senette gösterilen alacağın alacaklısı olduğu konusunda, senetten başka bir delil sunmasına gerek bulunmaması; alacağını sadece bu senetle ispatlayabilmesidir. Buna karşın davacı imza inkarında bulunmadığından ancak ödediğini veya senedin teminat senedi olduğunu ispat ederek borçtan kurtulabilir. Davacının bu yöndeki iddialarını ispatlayamamış olması ve ileri sürdüğü temel ilişkinin tarafı olmaması nedeni ile davacı davasını ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmiştir (Yargıtay 11. HD 08/04/2021 tarih, 2020/5281 Esas, 2021/3460 Karar sayılı ilamı).
Menfi tespit davalarında, davalı alacaklı yararına tazminata hükmedilebilmesi, alacaklının borçluya karşı bir icra takibi yapmış olması ve borçlunun bu icra takibinin durdurulması veya icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı almış ve bu kararın infaz edilmiş olmasına bağlıdır. Somut olayda davacının ihtiyati tedbir talebinin 27/11/2020 tarihli ara karar ile reddedildiği görülmüş, şartları oluşmadığından davalı tarafın tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. (Bkz; Yargıtay 19.HD’nin 16.02.2017 tarih ve 2016/12169 Esas – 2017/1231 Karar sayılı ilamı)
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın tazminat talebinin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ilam harcının peşin alınan 6.047,38 TL’den mahsubu ile bakiye 5.988,08TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafın sarf ettiği yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 33.237,96TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde, müracaat etmeleri halinde kalemde, müracaat etmemeleri halinde dosyaya hesap numarası bildirmiş ise hesaba aktarmak sureti ile, hesap numarası da bildirilmemiş ise masrafı gider avansından karşılanmak sureti ile PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Samsun Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usülen anlatıldı….

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.