Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/788 E. 2023/380 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/788 Esas – 2023/380
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/788 Esas
KARAR NO : 2023/380

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/11/2020
KARAR TARİHİ : 23/03/2023
KARARIN YAZ. TARİH : 14/04/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesini özetle; 11/03/2018 tarihinde … plaka sayılı aracın yaya olan müvekkiline çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin malul kalacak şekilde yaralandığını, kazanın oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, oluşan zararın tazmini için davalı sigorta şirketine başvuru yaptıklarını ve fakat herhangi bir ödeme yapılmadığını, arabuluculuğa başvurduklarını, ancak arabuluculuk sürecinin olumsuz sonuçlandığını belirterek, sürekli maluliyet nedeni ile 1.000TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin itirazlarının yanı sıra 01/03/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde …’in ifade tutanağında, meydana gelen kaza ile ilgili … plakalı araç sürücüsü …’ın tüm masrafları karşıladığına dair ifade verdiğinin görüldüğünü, müvekkili Güvence Hesabı tarafından 28/03/2019 tarihli yazı ile başvuru sahibine yazı gönderildiğini ve kendisine herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının, yapıldı ise gerekçesi ve miktarının bildirilmesinin istendiğini, başvuru sahibi tarafından müvekkili Güvence Hesabı’na gönderilen cevabi yazıda başvuru sahibi …’in … plakalı araç sürücüsü …’dan 7.000TL ödeme aldığının belirtildiğini, bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda tazminat tutarı değerlendirilecek ise her ne kadar davacı …, … plakalı araç sürücüsü …’dan 7.000TL ödeme aldığını belirtmiş ise de, davacı …’in … plakalı araç sürücüsü …’dan hangi miktarda ve gerekçe ile ödeme aldığının mahkememiz tarafından net olarak belirlenmesi gerektiğini, … plakalı araç sürücüsü …’ın kusurlu olmadığını iddia etmiş ise de, vuku bulan zararın maddi karşılığının konusunda uzman kusur ve tazminat oranının tespiti gerektiğini, müvekkili Güvence Hesabının sorumluluğunun kaza tarihinde geçerli olan teminat limiti ile sigortasız aracın kusur oranı ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ekinde, arabuluculuk son tutanağı, KTÜ raporu ve arabuluculuk son tutanağı ibraz edilmiştir.
Çarşamba CBS’nın 2018/2000 soruşturma sayılı dosyası uyap sistemi üzerinden celb edilmiştir.
Güvence Hesabı’na yazılan yazıya cevap verilmiş, ekinde hasar dosyasının tamamının gönderildiği görülmüştür.
İhbar olunanlar vekili tarafından cevap dilekçesi sunulmuştur.
Ankara ATK’dan 09/05/2022 tarihli rapor aldırılmıştır.
OMÜ’den 22/08/2022 tarihli maluliyet raporu aldırılmıştır.
Samsun SGK’na yazılan yazıya cevap verilmiş, ekinde davacıya ait hizmet cetveli ve işyeri ünvan listesinin gönderildiği görülmüştür.
Bolu SGK’na yazılan yazıya cevap verilmiş, ekinde davacıya ait hizmet döküm cetveli gönderilmiştir.
Aktüerya uzmanı bilirkişiden 27/01/2023 tarihli rapor aldırılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasına dayalı maddi tazminat davasıdır.
Tüm dosya kapsamından; 11/03/2018 tarihinde dava dışı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın yaya konumunda bulunan davacıya çarpması neticesinde yaralamalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, davacının yaralama sebebi ile uğradığı maddi zararın tazmini talebi ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Burada öncelikle, davalı vekilinin görev dava şartı itirazı ile 2918 s. KTK’nın 97. maddesinden kaynaklı dava şartı itirazı irdelenecek, akabinde davanın esasına yönelik değerlendirmelerde bulunulacaktır.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 s. Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın TTK’da düzenlenen hususlardan doğan uyuşmazlıklar ticari dava olarak görülür. TTK’nın 5/1. maddesi gereği, ticari davalara bakmakla görevli mahkeme de Asliye Ticaret Mahkemeleridir. 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Eldeki davada, davalı Güvence Hesabı’na, zarara sebep olan aracın trafik sigortası bulunmaması sebebiyle husumet tevcih edilmiştir. Sigorta hukuku TTK’nın 6. kitabında 1401 vd. maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda, TTK’da düzenlenen hususlardan olması nedeniyle uyuşmazlık ticari dava olarak Asliye Ticaret Mahkemesi’nde çözümlenecektir (Bkz: Yargıtay 17. HD.nin 14.10.2019 tarih ve 18839/9369 sk.) ve görev dava şartı itirazı yerinde değildir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, 2918 s. KTK m. 97’deki başvuru şartının gerçekleşmediğini ileri sürmüş ise de; davanın ikamesinden evvel 25/03/2019 tarihinde davalıya müracaat edildiği ancak bir kısım eksiklikler gerekçe gösterilerek müracaatın reddedildiği ve zararın 15 günlük yasal süre içinde karşılanmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Buna göre, davalı isteminin davacının haklarının sürüncemede kalmasına yol açacak nitelikte olduğu ve bu sebeple başvurunun sonuçsuz kaldığının kabulü gerektiği açıktır (Bkz: İzmir BAM 11.HD.nin 04.05.2017 tarih ve 645/464 sk.). Bu halde, davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazı da yersizdir.
Çarşamba Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/2000 soruşturma numaralı dosyası ile hasar dosyası dosyamız arasına alınmış, kusur tespiti için dosya Ankara ATK’ya gönderilmiş, alınan 09/05/2022 tarihli raporda; sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonet ile seyir halinde iken kaza mahalli olan yere geldiği esnada aracının sağ yan ön kısmıyla; seyir istikametine göre ön ilerisinde yolun sağında aynı yöne doğru yan yana yürüyen yayalardan davacı yaya …’e çarpması ile neticelenen dava konusu trafik kazası meydana geldiği, sürücü … sevk ve idaresindeki alkollü vaziyette seyirle geldiği kaza mahallinde yola gereken dikkatini vermediği, görüş alanını kontrol altında bulundurmadığı, sağ ilerisinde yürüyen yayayı zamanında fark etmediği, bu nedenle yayaya önlemsiz şekilde çarparak kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği anlaşılmakla kazada %85 oranında asli kusurlu olduğu, davacı yaya …’in taşıt yolu dışında yürümesi gerekirken kendi can güvenliğini tehlikeye düşürecek şekilde yol içerisinde yürüdüğü anlaşılmakla kazada %15 oranında alt düzey tali kusurlu kanaati bildirilmiş, raporun kaza tespit tutanağı, savcılık ifadeleri ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu anlaşılmakla, taraf vekillerinin itirazlarına itibar edilmemiş, kusur durumu bilirkişi raporundaki şekliyle kabul edilmiştir.
Davacının maluliyet durumunun tespiti amacıyla ilgili birimlerden tedavi evrakları dosyamız arasına alınmış, dosya kül halinde OMÜ’ye gönderilmiş, düzenlenen 22/08/2022 tarihli raporda; tüm tedavi evrakları ve bizzat kurum tarafından yapılan muayene sonuçları değerlendirilmek suretiyle davacının kaza sebebi ile sürekli maluliyetinin olmadığı, iyileşme süresinin ise 3 haftaya kadar uzayabileceğinin bildirildiği görülmüştür. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerince rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmuştur.
Davacı vekilince sunulan sağlık raporu, KTÜ raporu ile OMÜ den alınan maluliyet raporu arasında ilk bakışta, çelişki oluştuğu düşünülebilir ise de, mahkememizce alınan 22/08/2022 tarihli maluliyet raporunda söz konusu sağlık raporlarının da dikkate alındığı, mahkememizce alınan rapor heyetinde mevzuatın aradığı şekilde adli tıp uzmanının bulunduğu, heyetçe davacının öyküsü dinlenmek ve geçmiş tedavi süreçleri incelenmek suretiyle değerlendirme yapıldığı, tüm tedavi evrakları çerçevesinde rapor düzenlendiği, 05/04/2019 tarihli KTÜ raporunda her ne kadar travmatik beyin hasarı nedeni ile nöbeti olmayan ancak nöbet geçirme riski bulunanlar için %5 maluliyet bulunduğu iddia edilmiş ise de, davacının 08/08/2022 tarihli OMÜ muayenesinde epilepsi(nöbet) geçirdiğine ilişkin bir iddiasının olmadığı, bu yönde ilaç kullanmadığını bildirdiği, şikayetinin omuzları nedeni ile kollarını kullanamamaktan kaynaklandığına ilişkin olduğu görülmüş, kişinin yaralanması ve şikayetleri nazara alınarak, kaza öncesi tedavi süreci değerlendirilmeden tek taraflı talep üzerine düzenlenen KTÜ raporuna itibar edilememiş, yine davacı yanca sunulan Gazi Devlet Hastanesi sağlık raporunun kaza tarihinde geçerli olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’e göre düzenlenmediği, şu halde alınan 22/08/2022 tarihli raporda kaza tarihine uygun olduğu tespit edilen yönetmelik uyarınca belirlenen maluliyet oranı ile davacı tarafça sunulan sağlık raporu arasında hükme etki edecek çelişki bulunmadığı nazara alınarak davacı vekilinin bu yöndeki itirazlarına itibar edilmemiştir.
Diğer yandan davacı vekilince müvekkilinin omuz, diz ve ayak kemiklerinde kırıklar oluştuğu ileri sürülmüş ise de buna ilişkin dosya içerisinde hiçbir belge bulunmadığı, soruşturma dosyasının müşteki hakkında aldırılan kati hekim raporunda meydana gelen olay sonrası yaralanmasının yaşamını tehlikeye sokan nitelikte olmadığı, BTM ile giderilebilecek şekilde yaralandığı, herhangi bir kemir kırığı tespit edilemediği gerekçeleri ile şikayet yokluğundan takipsizlik kararı verildiği anlaşılmakla davacı yanın rapora karşı itirazlarına itibar edilmemiş, taraf vekillerinin itirazlarının reddine karar verilmiştir.

Her ne kadar davacının geçici işgöremezlik zararının hesabı için dosyanın aktüer bilirkişiye verildiği anlaşılmış ise de, dava dilekçesinin incelenmesinde davacı yanın sürekli maluliyet tazminatı talebinde bulunduğu, geçici iş göremezlik talebine ilişkin usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı anlaşılmakla aktüer raporu hükme esas alınamamış, yukarıda açıklanan nedenlerle davacının sürekli maluliyetinin bulunmadığı kabul edilmiş, davanın reddine karar verilmiştir.
7155 sayılı yasanın 23. maddesi ile değişik 6125 sayılı kanunun 18/A-13 maddesi gereği davadan önce davacının arabuluculuk başvurusu yaptığı, davalının görüşmelere katıldığı, anlaşma sağlanamadığı görülmekle, tespit edilen arabuluculuk ücretinin davacıdan yargılama gideri olarak tahsili ile hazineye irat kaydına karar verilmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL karar ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye karar ilam harcı olan 125,50 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 1.000TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan 38,00TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine
7-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde, müracaat etmeleri halinde kalemde, müracaat etmemeleri halinde dosyaya hesap numarası bildirmiş ise hesaba aktarmak sureti ile, hesap numarası da bildirilmemiş ise masrafı gider avansından karşılanmak sureti ile PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Samsun Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usülen anlatıldı.23/03/2023

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.