Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/786 E. 2022/125 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/786 Esas – 2022/125
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/786 Esas
KARAR NO : 2022/125

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/11/2020
KARAR TARİHİ : 03/02/2022
KARARIN YAZ. TARİH : 03/03/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesini özetle; müvekkili …’nin ünvan değiştirdiğini eski ünvanın …olduğunu, müvekkili şirketin özel okul olarak ticari faaliyetini sürdürdüğünü, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 04/06/2018 tarihli satış sözleşmesi bulunduğunu, söz konusu sözleşme uyarınca müvekkiline ait okulun bahçesine kauçuk zemin yapıldığını, müvekkili şirketi söz konusu sözleşme uyarınca sözleşme bedelini davalı şirkete ödediğini, ancak yapılan bu zeminin yapıldıktan kısa bir süre sonra sökülmeye başladığını, bu durumun düzeltilmesi için davalı tarafa sözlü olarak ulaşılmasına rağmen davalı tarafın bu duruma herhangi bir cevap vermediğini, bu nedenle davalı tarafa ihtarname çekildiğini ve davalının ihtarnamedeki talepleri reddettiğini, davalı tarafından yapılan kauçuk zeminin sözleşmeye aykırı olarak ayıplı olması nedeniyle Samsun 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/5 Diş sayılı dosyasından tespit yapıldığını, bilirkişi raporuna göre davalının yapmış olduğu zeminin sözleşmeye aykırı ve ayıplı olduğunun tespit edildiğini ve müvekkilinin zararının 11.853,10TL olduğunun belirtildiğini, davalı tarafından yapılan zeminin eksik imalatlı ve ayıplı olması nedeniyle müvekkilinin zararının tazmini ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde yer alan taleplerine yönelik zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğinden taleplerin reddi gerektiğini, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında 11/06/2020 tarihli fatura ile ürün satışı gerçekleştiğini, söz konusu satış sonrası müvekkili şirketin yükümlülüklerine uygun davrandığını ve bahsi geçen ürünlerin tamamını süre içinde eksiksiz ve ayıpsız olarak teslim ettiğini, teslimi gerçekleştirilen ürünlerde herhangi bir hata ya da ayıp bulunmadığını, bu hususun davacıya gönderilen ihtarnamede de ifade edildiğini, davacı tarafın tacir olup basiretli bir iş adamı gibi hareket etmekle yükümlü olduğunu, bu kapsamda davacının ürün tesliminin tüm aşamaları dahil müvekkiline herhangi bir itirazda bulunmadığını ve teslim edilen ürünlerin hatasız ve ayıpsız olduğunu kabul ederek ürünleri teslim aldığını, davacının iş bu davaya dayanak olarak gösterdiği tespit raporlarının ise hatalı olduğunu, dava konusu olayla müvekkili şirketin edimini eksiksiz ve ayıpsız olarak gerçekleştirdiğini, ayıpsız olarak teslim edilen ürünlerin kullanımından ve bakımından kaynaklanan eksikliklerin müvekkiline yüklenmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, haksız ve hukuka aykırı iş bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ekinde, 04/06/2018 tarihli satış sözleşmesi, ödeme dekontları, ihtarnameler, tespit raporu ve arabuluculuk son tutanağı suretleri ibraz edilmiştir.
Samsun 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/5 D.iş sayılı dosyası uyap sistemi üzerinden celb edilmiştir.
Cevap dilekçesi ekinde 11/06/2020 tarihli fatura, ihtarname, tespit raporunun bir sureti sunulmuştur.
Davacı vekili 04/12/2020 tarihli delil dilekçesi sunulmuştur.
… Bankası A.Ş’ye yazılan yazıya 24/05/2021 tarihli yazı ile cevap verildiği ekinde dekont suretlerinin gönderildiği görülmüştür.
İnşaat mühendisi bilirkişi … ile mimar bilirkişi … refakate alınarak 28/05/2021 tarihinde mahallinde keşif yapılmış, bilirkişi heyetinden 16/06/2021 havale tarihli rapor aldırılmıştır.
Davacı vekili 16/07/2021 havale tarihli ıslah dilekçesi sunmuştur.
Davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içerir 30/06/2021 tarihli dilekçe sunulmuştur.
Bilirkişi heyetinden 30/11/2021 havale tarihli ek rapor aldırılmıştır.
Davalı vekili tarafından bilirkişi ek raporuna itirazlarını içerir 08/12/2021 tarihli dilekçe sunulmuştur.
Davacı vekili tarafından bilirkişi ek raporuna karşı itirazlarını içerir 13/12/2021 tarihli dilekçe sunulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; eser sözleşmesinde ayıplı ifa nedenine dayalı alacak davasıdır.
Tüm dosya kapsamından; taraflar arasında 04/06/2018 tarihli “Satış Sözleşmesi” başlıklı sözleşme imzalandığı, davalı şirketin sözleşme çerçevesinde davacıya ait okulun bahçesinde kauçuk zemin döşemesi işlemi gerçekleştirdiği, zeminin kısa bir süre sonra sökülmeye başladığı, davalı şirkete çekilen ihtarnameye rağmen zararın giderimine ilişkin işlem yapılmadığından bahisle eldeki davayı ikame ettiği anlaşılmıştır.
Dava dilekçesinde ve taraflar arasındaki sözleşmede her ne kadar satım sözleşmesi ibaresi geçmekte ise de, edimlerin niteliği gereği sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, bu nedenle satış sözleşmesinden değil eser sözleşmesinden kaynaklı ayıba karşı tekeffül hükümlerinin uygulanması gerektiği değerlendirilmiştir.
Davalı vekilince cevap dilekçesi ile zamanaşımı def’i ile hak düşürücü süre itirazı ileri sürülmüş ise de; TBK’nun m.478 düzenlemesine göre, “Yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse, bu sebeple açılacak davalar, teslim tarihinden başlayarak, taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde iki yılın; taşınmaz yapılarda ise beş yılın ve yüklenicinin ağır kusuru varsa, ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın yirmi yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar”. Somut olayda sözleşme tarihi ve dava tarihi dikkate alındığında 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin zamanaşımı def’i ve hak düşürücü süreye itirazının reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce mahallinde bir inşaat mühendisi ve bir mimar bilirkişi eşliğinde keşif yapılmış, alınan 16/06/2021 tarihli raporda özetle; okulun toplam 350,00 m2 alanına SBR kauçuk malzeme ile yüzey kaplamasının yapıldığı, kauçuk kaplamanın yer yer soyulduğu, aşındığı, süpürge ile dahi kopmaların görüldüğü, spor yapan öğrencilerin düşme ve sakatlanma riskinin bulunduğu, söz konusu bozulmaların yanlış kullanımdan kaynaklı olamayacağı, yanlış uygulama ve çevresel koşullardan kaynaklanabileceği, kauçuk uygulamasının malzemenin yeterince ısıtılıp sıkıştırılarak uygulanmadığının anlaşıldığı, bu hali ile kauçuk zeminin amacına uygun hizmet veremeyeceği, yapılan işin kusurlu imalat olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekilince 16/07/2021 tarihli ıslah dilekçesi sunulmuş, davalı vekilince rapora karşı 30/06/2021 tarihli itiraz dilekçesi ibraz edilmiştir. Davacı vekilinin ıslah dilekçesinin de yukarıda açıklanan 5 yıllık süre içerisinde sunulduğu anlaşılmakla, talebin zamanaşımına uğramadığı değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere TBK’nun m.477 uyarınca “Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder. İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır. Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa işsahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır”. Bu çerçevede gizli ayıplarla ilgili sorumluluk, teslimden sonra açık veya örtülü kabule rağmen devam edecektir ve iş sahibi ayıbın ortaya çıktığını öğrendiğinde gecikmeksizin durumu yükleniciye yazılı ya da sözlü olarak bildirmek durumundadır (…, Usul ve Esaslarıyla Eser Sözleşmesi Uygulaması, 3. Bası, s.187).
Yine TBK’nun m.472/3 uyarınca “Eser meydana getirilirken, işsahibinin sağladığı malzemenin veya eserin yapılması için gösterdiği yerin ayıplı olduğu anlaşılır veya eserin gereği gibi ya da zamanında meydana getirilmesini tehlikeye düşürecek başka bir durum ortaya çıkarsa, yüklenici bu durumu hemen işsahibine bildirmek zorundadır; bildirmezse bundan doğacak sonuçlardan sorumlu olur.” ve aynı kanunun 476. maddesi uyarınca “Eserin ayıplı olması, yüklenicinin açıkça yaptığı ihtara karşın, işsahibinin verdiği talimattan doğmuş bulunur veya herhangi bir sebeple işsahibine yüklenebilecek olursa işsahibi, eserin ayıplı olmasından doğan haklarını kullanamaz.” hükümlerini haizdir. Buna göre, ayıbın iş sahibinin verdiği talimatın uygulanması sonucu ortaya çıkması halinde, yüklenicinin ayıp nedeni ile sorumluluktan kurtulabilmesi için talimatın doğru olmadığı ve yerine getirilmesi halinde eserin ayıplı olacağı konusunda iş sahibini açıkça uyarmış olması gerekmektedir.
Somut olayda davalı vekilince her ne kadar eserin davacı yanca çekincesiz teslim alındığı ve okul zemininin eğimli olması nedeni ile eserin bozulduğu iddia edilmiş ise de; ayıbın gizli olduğu, yüklenici davalının sorumluluğunun devam ettiği, davalının eseri meydana getirmeden evvel davacıya zeminden kaynaklanan hususlara ilişkin açıkça ihtarda bulunduğuna ilişkin dosyada belge bulunmaması hususları birlikte değerlendirilmiş, davalı vekilinin itirazları kabul edilmemiştir.
Davacı vekilinin talebi çerçevesinde TBK’nun 475.maddesindeki seçimlik hakkının değerlendirilmesi amacıyla, dava konusu kauçuk sahanın sökülüp/kaldırılması ve onarımı için gereken bedellerin belirlenmesi amacıyla dosya önceki bilirkişilere tevdi edilmiş, düzenlenen 26/11/2021 tarihli ek raporda; kauçuk sahanın kaldırılması için gereken bedelin KDV dahil 3.482,50 TL olduğu, onarılması için gereken bedelin ise 17.818,47 TL olduğu kanaati bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporları ve taraflar arasındaki sözleşme birlikte değerlendirilmiş, TBK’nun 475/1.fıkrasının 1.bendi gereği eserin işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı olduğu, TBK’nun 475/son fıkrası gereği davaya konu kauçuk sahanın sökülüp kaldırılmasının aşırı bir zarar doğurmayacağı, onarımın ise sözleşme bedeli dikkate alındığında aşırı masraf gerektirdiği anlaşılmakla işsahibinin sözleşmeden dönme hakkını kullanabileceği değerlendirilmiş, bu nedenle belirlenen sözleşme bedeli üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş, davacı vekilince delil tespitine ilişkin yapılan masrafların da harca esas değer olarak gösterilmesi sebebi ile davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tarafların tacir olduğu dikkate alınarak, alacağın 11.853,10 TL’sine davalının ihtarname nedeni ile temerrüde düştüğü tarih olan 20/11/2019 tarihinden, 17.779,65 TL’sine ıslah tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi işletilmesine, tarafların arabuluculuk görüşmesine katıldıkları anlaşılmakla, yargılama gideri ve arabuluculuk ücretinin kabul/ret oranına göre taraflardan tahmiline karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; 29.632,75 TL alacağın 11.853,10 TL’sinin 20/11/2019 temerrüt tarihinden, 17.779,65 TL’sinin 16/07/2021 ıslah tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.024,21 TL karar ilam harcından peşin alınan 220,74 TL’nin mahsubu ile bakiye karar ilam harcı olan 1.803,47 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı ile peşin karar ilam harcı olarak yatırılan 220,74 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından ödenen 157,50 TL tebligat ve posta gideri, 419,90TL keşif harcı, 1.200,00 TL bilirkişi gideri, 1.001,80 TL delil tespiti masrafı olmak üzere toplam 2.779,20TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 2.682,14TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 1.072,30TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davalı tarafın sarf ettiği yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
9-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde, müracaat etmeleri halinde kalemde, müracaat etmemeleri halinde dosyaya hesap numarası bildirmiş ise hesaba aktarmak sureti ile, hesap numarası da bildirilmemiş ise masrafı gider avansından karşılanmak sureti ile PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, davacı yönünden HMK m.341/4 uyarınca KESİN, davalı yönünden gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.03/02/2022

Katip …

Hakim…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.