Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/681 E. 2021/786 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/681 Esas – 2021/786
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/681
KARAR NO : 2021/786

HAKİM :
KATİP :

DAVACILAR: 1- …
2- …
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZ. TARİH : …

Mahkememizde görülmekte bulunan alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili mahkememize verdiği … tarihli dava dilekçesinde özetle; davacıların desteği ve murisi …’nun trafik kazası sonucu vefat etmesi nedeniyle …tarihinde davalı sigorta şirketi aleyhine açılan destekten yoksun kalmaya yönelik tazminat davasının mahkememizin …E. sayılı dosyasında görülerek … tarihinde karara bağlandığını, davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraflarınca temyiz edildiğini, temyiz edilen karar için aynı zamanda icra takibine de başvurulduğunu ve mahkemece hükmedilen tazminat bedellerinin temerrüt faizi ile birlikte … tarihinde davalı tarafından icra dosyasına ödendiğini, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 12.02.2018 tarih ve 2015/6636 E.-2018/776 K. Sayılı kararı ile temyiz taleplerinin kabulüne karar verilerek hükmün bozulduğunu ve yargılamanın 2018/331 E. sayılı dosya üzerinden devamına karar verildiğini, bozma ilamından önceki ile ilamdan sonra hükmedilen destek tazminatı yönünden 64.408,76 TL davacılar lehine fark doğduğunu, 64.408,76 TL asıl alacak tutarı temerrüt faizi ile birlikte … tarihinde icra dosyasına ödendiğini, davalı şirketin temerrüte düştüğü tarihin … tarihi olduğunu, davalının temerrüt tarihinde ödeme yapmaması nedeniyle davacıların zarara uğradığını beyanla HMK’nun 107. Maddesi uyarınca tahkikat sonucunda davacıların almaya hak kazandığı miktarın tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere asgari 500 TL munzam zarar tutarının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize verdiği … tarihli cevap dilekçesinde özetle; öncelikle dava zamanaşımı süreleri geçtikten sonra açıldığından zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacı tarafa sorumluluğu kapsamında tüm ödemeler yapıldığından davacı tarafın munzam zarar talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafa … tarihli gerekçeli kararda hükmedilen tazminat bedellerinin temerrüt faizleriyle birlikte ödendiğini, bozma sonrası talep edilen tazminat miktarlarının ise temerrüt faizleriyle birlikte … tarihinde icra dosyasına ödendiğini, icraya yapılan ödemeler haricinde, davalı şirket tarafından davacı vekiline ibra yolu ile … tarihinde 50.077,67 TL tutarında tazminat ödemesi yapıldığını ve davacı taraf ile davalı şirket arasında ibraname düzenlendiğini beyanla öncelikle zamanaşımı def’i dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Toplanan deliller;
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından 09 Nisan 2013-06 Ekim 2020 dönemine ilişkin Devlet İç Borçlanma Senetleri ihalelerinde gerçekleşen faiz oranlarını gösterir liste temin edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığından 2013-2019 yılları aylık ve yıllık, 2020 yılı Ocak-Eylül ayları, 2003 Temel Yılı (2003=100) Tüketici Fiyatları Endeksiz sayıları ve değişim oranlarına ilişkin tablolar celp edilmiştir.
Hesap bilirkişisi Av…. …tarihli raporunda özetle, davanın munzam zarara ilişkin olup, davacı vekilinin mahkemece önce 124.800,58 TL tazminata hükmedildiğini, bu kararın temyiz üzerine bozularak mahkemece yapılan yargılama sonunda bu sefer toplam 189.209,34 TL tazminata hükmedildiğini, bu şekilde davacılar lehine 64.408,76 TL fark oluştuğunu, davalı sigorta şirketi tarafından hükmedilen 189.209,34 TL tazminatın mahkeme kararında belirtilen … tarihinde ödenmeyip, bir kısmı olan 124.800,58 TL asıl alacağın faiz ve ferileri ile beraber … tarihinde, kalan kısım olan 64.408,76 TL asıl alacağın ise faiz ve ferileri ile beraber … tarihinde ödendiğini, bu nedenle davacıların faiz ile karşılanamayan munzam zararının tahsilinin talep edildiğini, munzam zararın yani aşkın zararın borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüdün sonunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farkın temerrüt faizi ile karşılanmayan, onu aşan bölüme tekabül eden zarar olduğunu, davacılar lehine hükmedilen toplam 189.209,34 TL tazminatın çeşitli ekonomik değişkenler esas alınmak suretiyle, ödeme tarihleri itibariyle güncellenmiş değerinin 334.811,30 TL olduğunun tespit edildiğini beyanla davacılar lehine hükmedilen toplam 189.209,34 TL tazminatın çeşitli ekonomik veriler dikkate alındığında, ödeme tarihleri itibari ile güncellenmiş değerinin 334.811,30 TL olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından davacılara toplam 330.750,00 TL ödeme yapıldığı, ancak yapılan iş bu ödemenin ne kadarının asıl alacağa işletilen faiz, ne kadarının harç, masraf ve diğer ferilere ilişkin olduğunun dosya içerisindeki belgelerden anlaşılamadığı, bu nedenle davacıların faiz ile karşılanamayan zararlarının hesaplanabilmesi için icra dosyalarının, ödeme emirlerinin dosyaya sunulması yada taraflardan bu konuda beyan alınması gerektiği bildirilmiştir.
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu … tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 61.487,54 TL ye yükseltmiştir.
Delillerin tartışılması, değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava, munzam zararın tazmini istemine yöneliktir.
Davacının mahkeme kararı ile kesinleşen 189.209,34 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı tarafından temerrüte düştüğü 16/04/2013 tarihinden sonra 124.800,58 TL’sinin temerrüt faizi ile birlikte … tarihinde 64.408,76 TL’sinin temerrüt faizi ile birlikte … tarihinde ödenmesinden kaynaklı enflasyon oranı, paranın alım gücü, tefe-tüfe oranları, banka faiz oranlarının değişkenlik göstermesi nedeniyle temerrüt tarihinde yapılmayan ödemeden kaynaklı munzam zarar istemi ile iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK’nın 122/1. maddesinde de “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Alacaklının zararı her zaman temerrüt faizi ile karşılanmayabilir ve alacaklı, temerrüt faizini aşar şekilde zarara uğramış olabilir. Munzam zarar, borçlu temerrüde düşmemiş ve borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Munzam zarardan sorumluluk, borçlunun temerrüde düşmekteki kusuruna dayanan bir sorumluluk olup kural olarak munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağının varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faizi ile karşılanmayan zararını, zarar ile borçlunun temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmekle yükümlü olup borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olduğunu ispatla yükümlü değildir. Borçlu ancak, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını kanıtlayarak munzam zarar sorumluluğundan kurtulabilir.
Toplanan kanıtlara ve dosyadan oluşan kanaate göre; her ne kadar davacı ülkemizde yaşanan enflasyon, paranın alım gücü, Tefe-Tüfe oranları, faiz oranları dikkate alınarak temerrüt tarihinden sonra yapılan ödeme nedeni ile temerrüt faizi ile karşılanmayan zararı olduğunu belirtmiş ise de TBK’nun yukarıda belirtilen maddesi uyarınca borçlunun munzam zarardan sorumlu tutulabilmesi için uğranılan zararın varlığı ile miktarının davacı tarafından kanıtlanması gerekmekte olup soyut olarak aşkın zarar iddiası, enflasyon oranı, paranın alım gücü gibi değişkenlik arz eden durumlar bu zararın varlık ve miktarı için yeterli değildir. Örneğin davacının burada alacağını gününde alamaması nedeni ile başka bir bankadan kredi aldığını ve özellikle bu krediyi davalının borcunu vaktinde ödememesi nedeni ile aynı gün vadesi gelmiş başka bir borcunu ödemek üzere aldığını ispatlamış olması gerekir. (Bkz: Fikret Eren Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2015,Yetkin yayınları syf:1106-1107). Yargıtay da genellikle sadece faiz oranını aşan enflasyon oranını aşkın zarar saymamakta ve daha somut unsurlar aramaktadır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/2916 esas ve 2021/3278 Eldeki davada davacı zararının varlığını ve miktarını somut bir şekilde ispatlayamamış olup TMK’nun 6. Maddesinde belirtilen “tarafların her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” hükmü de dikkate alınarak ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar davalı tarafından zamanaşımı definde bulunulmuş ise de davalının … tarihinde temerrüde düştüğü, bir kısım ödemenin … tarihinde bir kısım ödemenin … tarihinde yapıldığı, davanın … tarihinde açıldığı, on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmış ve bu defi dikkate alınmamıştır.
Eldeki dava açılmadan önce TTK’nın 5/A maddesi gereğince zorunlu arabuluculuğa başvurulduğu, anlaşamama son tutanağının dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulduğu, incelenmesinde davalının toplantıya katıldığı, anlaşma sağlanamadığından bahisle son tutanağın düzenlendiği görülmüştür. Belirtilen gerekçeyle arabuluculuk ücreti de dahil olmak üzere tüm yargılama giderleri davacıya yükletilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ilam harcın peşin alınan 54,40 TL ve ıslah ile alınan 1.050,05 TL’den mahsubu ile bakiye 1.045,15 TL’nin talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 8.793,38-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
7-Kullanılmayan gider avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili davacı vekilinin yüzünde davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı….
Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza