Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/68 E. 2022/129 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/68 Esas – 2022/129
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/68 Esas
KARAR NO : 2022/129

HAKİM :…
KATİP : …

DAVACILAR : 1- …
2- …
3- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/01/2020
KARAR TARİHİ : 03/02/2022
KARARIN YAZ. TARİH : 17/02/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesini özetle; 18/11/2010 tarihinde müvekkillerinin murisi …’un … plaklı … seyir halinde iken kaza yaptığını ve hayatını kaybettiğini, müteveffa …’un müvekkillerinin murisi olup tek taraflı trafik kazasına karışan … plakalı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmadığı için müvekkillerinin murislerinin vefatı sonucunda oluşan zararın tazmini için davalı … başvuru yaptıklarını, ancak başvurularının reddedildiğini, arabuluculuk görüşmeleri neticesinde anlaşma sağlanamadığını belirterek belirsiz alacak davası olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müteveffa sürücünün dava konusu olayda %100 kusurlu olduğunu, bu sebeple müteveffanın mirasçısı olan davacıların tazminat talebinin teminat kapsamı dışında olduğunu, yargılamaya konu kazanın karayolu sayılmayan özel bir alanda olmasından dolayı söz konusu kazanın ZMMS Genel Şartlarının A-1 maddesi kapsamı dışında olduğunu, bu sebeple anılan kazada müvekkilinin sorumluluğundan bahsedilmeyeceğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla … plakalı aracın kaza tarihini kapsar şekilde ZMMS poliçesi ile sigortalı olup olmadığının tespiti gerektiğini, kusur oranlarının Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi vasıtasıyla tespiti gerektiğini, tazminat hesaplamalarının TRH 2010 tabloları yanında %1,8 teknik faizin esas alınarak Hazine Müsteşarlığı listesine kayıtlı aktüerler vasıtasıyla yapılması gerektiğini, olayda müterafik kusur bulunup bulunmadığı hususunun araştırılarak şayet var ise hesaplanan tazminattan uygun bir oranda indirim yapılması gerektiğini, şayet SGK tarafından davacılara yapılmış bir ödeme var ise bu tutarın tenzil edilmesi gerektiğini, Güvence hesabının sorumluluğunun poliçe teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, haksız faiz talebinin reddi gerektiğinin belirterek, davanın reddine talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ekinde arabuluculuk son tutanağı sunulmuştur.
Erbaa Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/2482 soruşturma sayılı dosyası uyap sistemi üzerinden celb edilmiştir.
Samsun Sosyal Güvenlik Kurumuna yazılan yazıya 14/02/2020 tarihli yazı ile cevap verildiği görülmüştür.
Erbaa İlçe Emniyet Müdürlüğüne yazılan yazıya 27/02/2020 tarihli yazı ile ekinde ekonomik sosyal durum araştırması tutanağı gönderilmiştir.
Davacı vekili talebini bildirir 10/02/2020 tarihli dilekçe sunmuştur.
… hesabına yazılan yazıya 06/10/2020 tarihli 29818 sayılı yazı ile cevap verildiği, ekinde hasar dosyasının bir suretinin gönderildiği görülmüştür.
Adli Trafik uzmanı bilirkişiden 02/11/2020 tarihli rapor aldırılmıştır.
Davalı vekili kusur raporuna ilişkin itirazlarını içerir 20/01/2020 tarihli dilekçe sunmuştur.
Aktüer bilirkişiden 04/11/2021 tarihli rapor aldırılmıştır.
Davalı vekili aktüer bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içerir 19/11/2021 tarihli dilekçe sunmuştur.
Davacılar vekili 30/12/2021 tarihli bedel artırım dilekçesi sunmuş ve harcını tamamlamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sebebiyle oluşan destekten yoksun kalmaya dayalı maddi tazminat ile manevi tazminata ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacıların 18/11/2010 tarihli trafik kazası sebebiyle destekleri …’u kaybetmiş olmaları sebebi ile oluşan destek zararlarının tazminini talep etmiş, davalı …Hesabı vekili ise davanın reddini dilemiştir.
Mahkememizce alınan 02/11/2020 tarihli kusur raporunda; kazanın tarlalık alanda meydana geldiği, müteveffanın çalışma yaptığı tarlalık alanın fazla eğimli olmasına rağmen traktörünü dikkatsiz ve tedbirsiz şekilde kullanması nedeni ile … devrilmesi ve kendisinin de … altında kalarak vefat etmesi olayında %100 kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde desteğin %100 kusurlu olması nedeni ile meydana gelen zararın sigorta kapsamı dışında kaldığı, 20/01/2021 tarihli bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde ise meydana gelen olayın trafik kazası olmadığına ilişkin itirazları bulunmakta olup, öncelikle bu hususların değerlendirilmesi gerekmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 2. maddesinde bu Kanunun, karayollarında uygulanacağı belirtildikten sonra, bu kural biraz daha genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da uygulanabileceği öngörülmüş; karayolu tanımına girmediği halde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler “karayolu gibi” kabul edilmiştir.
Bu bağlamda, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile, erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı; bu haliyle, toplu trafiğin bulunduğu yerler ile karayoluyla bağlantısı olan yerlerin de bu kapsama alındığı belirtilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler gereğince kamunun yararlandığı tüm yollar karayolu tanımı içindedir. Bu açıdan karayolunda taşıt trafiğine kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmayıp fiilen bu amaçla kullanılması yeterlidir. Yine karayolu zemininin asfalt, beton, taş veya toprak olması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Bu açıdan köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da karayoludur (Bkz; Yargıtay 4. HD. 2021/3618 Esas, 2021/3487 Karar, Konya BAM 3. HD’nin 07/07/2021 tarih, 2021/770 Esas, 2021/954 Karar sayılı ilamları)
Somut olayda; zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmayan traktör tarlaya giden toprak yolda devrilmiş ve destek vefat etmiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere; Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip, karayolu ile bağlantısı olan, bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir. (H.G.K’nun 28.09.2011 tarihli, 2011/17-499-2011/557 sayılı kararı da bu yöndedir). Açıklanan nedenlerle davalı yanın kazanın karayolunda meydana gelmediği savunmasına itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin desteğin kusurlu olmasına ilişkin itirazının incelenmesinde; TBK’nın 53/3. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişilerin, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK’nın 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E.-411 K.sayılı ilamı). Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdikleri zarar; desteğin ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte destek üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve somut olayda kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, zorunlu sorumluluk sigortası bulunmayan aracın sorumluluğunu üstlenen davalı kurum, işletenin ve dolayısıyla sürücünün üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğuna göre, davalı … zararın tamamından sorumlu olacağından, davacılar davalı … destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecektir. (YHGK., 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas -411 karar; YHGK., 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas, 2012/92 karar; YHGK., 16.01.2013 gün, 2012/17-1491 esas, 2013/74 karar vs.).
Nitekim eldeki davada davaya konu kaza 18/11/2010 tarihinde meydana gelmiş olup, bu tarihte yürürlükte olan ve yukarıda açıklanan Yasa ve Genel Şartlar hükümleri ve konuya ilişkin Yargıtayın yerleşiklik kazanan içtihatlarına göre; davacıların talebinin trafik sigortası teminatı kapsamında kaldığı gözetilerek, davacıların davalı kurumdan destek tazminatı talep etme hakkı bulunduğu kabul edilmiştir (Bkz; Yargıtay 4. HD’nin 05/07/2021 tarih, 2021/9664 Esas, 2021/4167 Karar, Yargıtay 17. HD’nin 25/03/2021 tarih, 2020/913 Esas, 2021/3291 Karar, Yargıtay 4. HD’nin 06/10/2021 tarih, 2021/5734 Esas, 2021/6331 Karar sayılı ilamları).
Davalı kurumun sorumlu olduğu kabulü üzerinde zarar hesabına geçilmiş olup, alınan 04/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; evlenme ihtimali ve dava dışı anne-babanın destek paylarının Yargıtay uygulamalarına uygun olarak tespit edilerek hesaplama yapıldığı, poliçe limiti dahilinde garameten yapılan paylaştırmada, eş…’a 113.191,21 TL, çocuk …’a 19.543,50 TL, çocuk …’a 23.790,78 TL destekten yoksun kalma tazminatı belirlendiği anlaşılmış, rapor taraflara tebliğ edilmiş, davalı vekilince rapora karşı 19/11/2021 tarihli itiraz dilekçesi sunduğu görülmüş ise de, açıkça hesaplamaya itiraz edilmediği, önceki beyanlar çerçevesinde savunma yapıldığı görülmüş, itirazların karşılanmış olduğu ve raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu değerlendirilerek davalı yan itirazları mahkememizce kabul edilmemiştir.
Davacı vekilince 30/12/2021 tarihli bedel artırım dilekçesi ile talepleri eş … yönünden 113.191,21 TL, çocuk … yönünden 19.543,50 TL, çocuk … yönünden 23.790,78 TL olacak şekilde artırılmış, bedel artırım dilekçesi davalı yana tebliğ edilmiş, davalı vekilince bedel artırım dilekçesine karşı beyanda bulunulmadığı görülmüştür.
Davacı vekilince her ne kadar kaza tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz ile tahsili talep edilmiş ise de, davalı kuruma 11/12/2017 tarihinde başvuru yapıldığı anlaşılmış, davalı kurumun 22/12/2017 tarihinde temerrüde düştüğü anlaşılmış olmakla, aracın yük nakli amacıyla kullanılıyor olması dikkate alınarak kabul edilen tazminat miktarlarının temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
6325 sayılı kanunun 18/A-11 maddesi gereği dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması dava şartı olduğundan davacılar vekili tarafından arabuluculuk başvurusu yapılmış davalı kurumun vekili aracılığı ile arabuluculuk görüşmelerine katıldığı anlaşılmış olmakla tespit edilen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri olarak davalı kurumdan tahsiline karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın KABULÜ ile; davacı … için 113.191,21 TL, davacı … için 19.543,50 TL ve davacı … için 23.790,78 TL’nin temerrüt tarihi olan 22/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 10.692,26 TL karar ilam harcından peşin ve ıslahla alınan 589,40 TL’nin mahsubu ile bakiye karar ilam harcı olan 10.102,86 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı ile peşin karar ilam harcı olarak peşin ve ıslahla yatırılan 589,40 TL’nin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
4-Davacılar tarafından ödenen 900,00 TL tebligat ve posta gideri, 131,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.031,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
5-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 14.703,16 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’a ödenmesine,
6-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’a ödenmesine,
7-Davacı …kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’a ödenmesine,
8-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
9-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.644,41-TL arabulucuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
10-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
11-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde, müracaat etmeleri halinde kalemde, müracaat etmemeleri halinde dosyaya hesap numarası bildirmiş ise hesaba aktarmak sureti ile, hesap numarası da bildirilmemiş ise masrafı gider avansından karşılanmak sureti ile PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak taraflara iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.03/02/2022

Katip …

Hakim…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.