Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/625 E. 2021/535 K. 20.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/625 Esas – 2021/535
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/625 Esas
KARAR NO : 2021/535

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACILAR : …
VEKİLİ …
DAVALI : …
VEKİLİ : …
DAVALILAR : …

VEKİLİ : …

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : …

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı … plakalı araç sürücüsü davalı …’ün, davacı …’nin kocası ve diğer davacının babası …’e çarpıp ölümüne sebep olması şeklindeki gelişip sonuçlanan … tarihli trafik kazası sebebiyle davacı …’nin destekten yoksun kaldığını ve … ile birlikte davacıların manevi zarara uğradıklarını, davalı …’ün de zarardan aracın maliki olması sebebiyle sorumlu olduğunu, zararın karşılanması için sigorta şirketine müracaat edilmiş ise de sonuç alınamadığını, davadan önceki zorunlu arabuluculuk görüşmelerinin de olumsuz sonuçlandığını beyanla, fazlaya dair talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla davacı … yönünden 50.000-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan ve davacı … için 100.000-TL ve diğer davacıların her biri için 50.000-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte işleten ve sürücüden tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı işleten ve sürücü vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, davadan önceki arabuluculuk görüşmelerinin sonuncusuna davet edilmedikleri veçhile dava şartının yerine getirilmediğini, davalı (sürücü) Feyza’nın yerleşim yerine göre davada yetkili yer mahkemesinin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, taleplerin ayrı ayrı zamanaşımına uğradığını, kazanın desteğin kusuru ile gerçekleştiğini ve bu sebeple tazminat talep edilemeyeceğini, ayrıca davalı (sürücü) …’nın kazadan sonraki süreçte davacılara karşı olan manevi yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve bu sebeple manevi tazminat koşullarının da oluşmadığını beyanla, davanın reddini dilemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Davadan önce davalı sigorta şirketine yapılan müracaatın davacılardan kaynaklı sebeplerle sonuçlandırılamadığını ve buna göre dava şartının yerine getirilmediğini, taleplerin zamanaşımına uğradığını, … plakalı aracın davalıya 22.02.2018-22.02.2019 vade tarihli ZMMS ile sigortalandığını ancak sorumluluğun sigortalının kusuru ve gerçek zarar ile sınırlı olduğunu, buna göre kusur ve zarara ilişkin rapor aldırılması gerektiğini, ayrıca davadan önce … tarihinde davacıya 45.948,69-TL tutarında ödeme yapılmak suretiyle sorumluluğun sona erdiğini beyanla, davanın külliyen reddini dilemiştir.
Davaya konu kaza sebebiyle davacılara rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı SGK’dan sorulmuş olup, SGK’nın cevabi yazısı ile ödeme yapılmadığı ve peşin sermaye değerli gelir bağlanmadığı bildirilmiştir.
Kazaya karışan … plakalı araç sicil kayıtları celbedilmiş ve kaza tarihi itibariyle davalı … adına kayıtlı olduğu görülmüştür.
Tarafların sosyo-ekonomik durumları hakkında yapılan araştırma neticesinde düzenlenen tutanaklar dosya arasına alınmıştır.
Davaya konu trafik kazasına ilişkin Samsun 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/471 Esas sayılı dosyası celbedilmiş olup, incelenmesinden: (davalı) … hakkında neticeten HAGB kararı verildiği ve kararın kesinleştiği, hükme esas alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 29.03.2019 tarihli raporu ile Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın … tarihli raporunda (destek) …’in asli ve (davalı) …’ün tali kusurlu olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Mahkememizce alınan kusur bilirkişi raporunda özetle: (destek) …’in kendisine kırmızı ışık yanıyor iken yola inip karşıya geçmeye çalıştığı sırada gerçekleşen kazada KTK’nın yayaların uyacakları kurallar başlıklı 68. maddesini ihlal ettiği, (davalı) …’ün ise kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmak zorunda olmasına rağmen KTK’nın 52. maddesindeki bu yöne ilişkin kuralı ihlal ettiği mütala edilmiştir.
Mahkememizce alınan aktüerya bilirkişi raporunda özetle: Hesaplamanın TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant hesaplama yöntemi esas alınarak yapıldığı, davacı …’ye sigorta şirketi tarafından ödeme yapıldığı … tarihi itibariyle oluşan destek zararının 109.261,84-TL olduğu ve desteğin %75 kusurlu olduğu kabul edilir ise ödenmesi gerekli tazminat tutarının 27.315,46-TL olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme tutarının ise 45.948,69-TL olup davacının destek zararının karşılandığı mütala edilmiştir.
Bilirkişi raporları taraflara usulünce tebliğ edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatına ve ayrıca manevi tazminata ilişkindir.
Dava dilekçesi ile, davacı …’nin kocası ve diğer davacıların babası olan …’in vefatı ile davacı …’nin destekten yoksun kaldığı ve tüm davacıların manevi zarara uğradığı ileri sürülerek davacı … için maddi tazminat ve tüm davacılar için manevi tazminat talep edilmiş, davalılar ise davanın reddini dilemişlerdir.
Sigorta hukuku 6102 sayılı TTK’nun 6. kitabında 1401 vd. maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda, TTK’da düzenlenen hususlardan olması veçhile uyuşmazlığın ticari dava olarak Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesinde bir isabetsizlik yoktur (Bkz: Yargıtay 17. HD.nin 14/10/2019 tarih ve 18839/9369 sayılı kararı) ve buna göre davalı işleten ve sürücü vekilinin görev dava şartı itirazı yerinde değildir.
TTK’nın “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesinin ilk fıkrasına göre; TTK’nın 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Eldeki dava, davalı sigorta şirketi yönünden ticari dava ise de davalı işleten ve sürücü yönünden ticari nitelikte değildir. Davalı işleten ve sürücü hakkındaki davanın mahkememizde görülüyor olmasının sebebi, ihtiyari dava arkadaşlarından biri yönünden mahkememizin görevli olması durumunda diğerleri hakkında açılacak davanın da mahkememizde görülebileceği şeklindeki usul gereğidir. Yani, davadan önce davalı işleten ve sürücü ile zorunlu arabuluculuk görüşmesi yapılması dava şartı değildir. Kaldı ki somut olayda, davadan önceki zorunlu arabuluculuk görüşmelerini yürüten arabulucu tarafından dosyaya ibraz edilen 04.03.2021 havale tarihli beyan dilekçesi ve ekindeki belgelerden, davalı işleten ve sürücünün zorunlu arabuluculuk son toplantısına da çağrıldığı anlaşılmaktadır. Bu halde, davalı işleten ve sürücü vekilinin zorunlu arabuluculuk dava şartına yönelik itirazları yerinde değildir.
Davalı sigorta şirketi vekili, 2918 sayılı KTK’nın 97.maddesindeki başvuru şartının gerçekleşmediğini ileri sürmüş ise de; davalı sigorta şirketine davanın ikamesinden evvel müracaat edildiği ve buna mukabil davalı sigorta şirketince … tarihinde ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre, davalı sigorta şirketi vekilinin bu yöne ilişkin dava itirazı yerinde değildir.
2918 sayılı KTK’nun “Hukuki Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı sekizinci kısmının beşinci bölümünde “Ortak Hükümler” ana başlığı altında “Yetkili Mahkeme” alt başlıklı 110. maddesinde; “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” ifadesine yer verilmiştir. Bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Eldeki davada, hem davacıların yerleşim yeri hem de davaya konu kazanın gerçekleştiği yer Samsun olduğuna göre davanın mahkememizde ikame edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur; davalı işleten ve sürücü vekilinin yetki ilk itiraz yerinde değildir.
2918 sayılı KTK m. 109’un ilk iki fıkrası; Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” şeklindedir. Buna göre, KTK m.109/2, 6098 sayılı TBK m.72/1, c.2’ye koşut bir hüküm içermektedir. Anılan maddeye göre; tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. 2918 sayılı KTK m. 109/2 gereğince ve 5237 sayılı TCK m. 66’ya göre, bir kazada bir ölü dahi olsa zamanaşımı süresi 15 yıl, bir veya birden fazla yaralı varsa 8 yıl, aynı kazada hem ölü hem de yararlı varsa ölenler ve yaralananlar bakımından zamanaşımı süresi 15 yıldır. Eldeki davada, kaza … tarihinde gerçekleşmiş olup destek … vefat etmiştir. Buna göre, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’da öngörülen ceza zamanaşımı süresi dolmamıştır; davalı işleten ve sürücü vekili ile sigorta şirketi vekilinin zamanaşımı def’i yerinde değildir.
Toplanan delillerden ve kusur bilirkişi raporlarından, kazanın destek …’in kendisine kırmızı ışık yandığı sırada yola inip karşıya geçmeye çalışırken ve davalı …’ya yeşil ışıktan kırmızı ışığa geçiş için sarı ışık yanıyor iken gerçekleştiği, destek …’in KTK’nın yayaların uyacakları kurallar başlıklı 68. maddesini, davalı …’nın ise KTK’nın 52. maddesindeki sürücülerin kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmak zorunda olduğu kuralını ihlal ettiği anlaşılmaktadır. Buna göre, kazanın gerçekleşmesinde destek … %75 ve davalı … %25 oranında kusurlu kabul edilmelidir. Nitekim, kazaya ilişkin Samsun 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/471 Esas sayılı dosyasında hükme esas alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 29.03.2019 tarihli raporu ile Ankara Trafik İhtisas Dairesi Bşk.nın 21.08.2019 tarihli raporunda destek …’in asli ve davalı …’nın tali kusurlu olduğum saptanmıştır.
Davalı …’nin, kocası …’in vefatı ile desteğini yitirdiğinin kabulü, farazi destek karinesinin gereğidir. Davacı …’ye davalı sigorta şirketi tarafından davadan önce … tarihinde 45.948,69-TL tutarında ödeme yapıldığı tarafların kabulünde olup, davacı …’nin destek zararı … tarihi itibariyle kusur indirimsiz 109.261,84-TL’dir. Desteğin %75 kusurlu olduğu kabul edildiğine göre davacıya 27.315,46-TL tutarında tazminat ödenmelidir. Bir an, mahkememizce belirlenen kusur oranının hatalı olduğu değerlendirilse bile, ATK raporlarında desteğin asli ve davalı …’nın tali kusurlu olduğu saptanmış olup bundan ayrılınamayacağından desteğin alt düzeyde asli yani %60 oranında kusurlu olduğu kabul edilecek olması durumunda dahi davacı …’ye (109.261,84-TL / %40) 43.704,73-TL tutarında tazminat ödenecektir. Oysa, davacıya bu miktarların üzerinde 45.948,69-TL tutarında tazminat ödendiği görülmektedir. Anlaşılıyor ki, davacı …’nin oluşan destek zararı, sigorta şirketi tarafından davadan önce yapılan ödeme ile ziyadesiyle karşılanmıştır. Bu halde, davacının destek zararına ilişkin maddi tazminat davasının reddedilmesi gereklidir. Davacı vekili, desteğin emekli olduğunu ancak oğullarına ait işyerine gidip geldiğini ve bu suretle ek gelir elde ettiğini ileri sürmüş ise de, bu yöne ilişkin iddia resmi belgelerle ispatlanamadığından, desteğin vergilendirilmiş geliri esas alınıp düzenlenen aktüerya raporundaki tespitlerin dosya kapsamına uygun düştüğü değerlendirilmiştir.
Manevi tazminat, zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünde tutularak 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, TMK’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olayda; işaret edilen hususlar dahilinde inceleme yapılmış, destek ve davalı …’nın kazadaki kusur oranları ile destek ve davacıların yaşı ve aralarındaki karı-koca, baba-çocuk ilişkisi, paranın kaza tarihindeki alım gücü ve tarafların sosyo-ekonomik durumları gibi hususlar hep birlikte değerlendirilmiş, kazada kocasını kaybeden davacı … için 12.000-TL ve babalarını kaybeden davacıların her biri için 3.000-TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Temerrütün, kaza tarihinde gerçekleştiği değerlendirilmiş, hüküm altına alınan manevi tazminat tutarlarına kaza tarihinden itibaren yasal faiz işletilmiştir.
Gerek harç ve gerekse gider avansı yatırılırken davacılar arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı nazara alınmaksızın işlem yapılmış olup (örn. bütün harç davacı …. tarafından ve masraflar davacı … ile … tarafından yatırılmış, harcama yapılırken tüm avans nazara alınarak harcama yapılmış), yapılan masrafların tümünün maddi tazminat ile ilgili olduğu anlaşıldığından, dosya kapsamında yapılan tüm masrafların davacı üzerinde bırakılması gerektiği değerlendirilmiştir. Maddi tazminat ile ilgili olduğundan zorunlu arabuluculuk ücreti de davacı …’ye tahmil edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Maddi Tazminat davası hakkında olmak üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 170,77-TL’den mahsubu ile bakiye 111,47-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı … …’e iadesine,
3-Davacılar tarafından yapılan tüm masrafların kendi üzerilerinde bırakılmasına,
4-Davalılar davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 4.080-TL vekalet ücretinin davacı … …’den alınarak davalılara verilmesine,
5-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin davacı … …’den alınarak Hazineye gelir kaydına,
B-Manevi Tazminat davası hakkında olmak üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE;
i-Davacı … … için 12.000-TL, … … için 3.000-TL, … için 3.000-TL, Efsun … için 3.000-TL, Hayrullah … için 3.000-TL, … için 3.000-TL ve … için 3.000-TL olmak üzere toplam 30.000-TL’nin kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ile …’ten müştereken ve müteselsilsen alınarak davacılara verilmesine,
ii-Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli toplam 2.049,30-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.366,21-TL’nin mahsubu ile bakiye 683,09-TL’nin davalı … ile …’ten müştereken ve müteselsilsen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından ödenen 1.366,21-TL’nin davalı … ile …’ten müştereken ve müteselsilsen alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacı … … davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 4.080-TL vekalet ücretinin davalı … ile …’ten müştereken ve müteselsilsen alınarak anılan davacıya verilmesine,
5-Davacı … … dışındaki davacılar, davayı vekil marifetiyle takip ettiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen (3.000-TL*6) 18.000-TL vekalet ücretinin davalı … ile …’ten müştereken ve müteselsilsen alınarak davacı … … dışındaki davacılara paylaştırılmasına,
6-Davalı … ile … davayı vekil marifetiyle takip ettiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 4.080-TL vekalet ücretinin davacı … …’den alınarak anılan davalılara verilmesine,
7-Davalı … ile … davayı vekil marifetiyle takip ettiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 18.000-TL vekalet ücretinin, her birinden 3.000-TL tahsil edilmek suretiyle davacı … … dışındaki davacılardan alınarak anılan davalılara verilmesine,
C-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı işleten ve sürücü vekilinin yüzüne karşı, davalı sigorta şirketi vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.
….
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır
5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5’inci maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.