Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/62 E. 2021/232 K. 12.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/62 Esas – 2021/232
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/62 Esas
KARAR NO : 2021/232

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI : T
VEKİLLERİ : Av.
Av.

DAVA : Tazminat (Değer Kaybından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/01/2020
KARAR TARİHİ : 12/04/2021
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 16/04/2021

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı … plakalı aracın, davacıya ait … plakalı araç ile çapışması şeklinde gerçekleşen … tarihli trafik kazasında davacıya ait aracın hasar gördüğünü ve oluşan hasar sebebiyle değer kaybına uğradığını, zararın tazmini için davadan önce davalıya müracaat edilmiş ise de sonuç alınamadığını, davadan önceki zorunlu arabuluculuk görüşmelerinin de olumsuz sonuçlandığını beyanla, gerçek zarar belirlendiğinde dava değerini artırma hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100-TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: … plakalı aracın davalıya 31.12.2018-2019 tarihleri arasında ZMMS ile sigortalandığını ancak sorumluluğun sigortalının kusuru ve teminat limitleri ile sınırlı olduğunu, değer kaybı zararının teminat kapsamında bulunmadığını, davanın davalının sicilde kayıtlı adresi olan İstanbul mahkemelerinde açılması gerektiğini ve taleplerin zamanaşımına uğradığını, kazanın davacının kusuru ile meydana geldiğini ve bu sebeğle tazminat talebinin yerinde olmadığını beyanla, davanın reddini dilemiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda özetle: Kazanın, davalıya ZMMS ile sigortalı araç sürücüsünün kural ihlali ile gerçekleştiği ve davacının kural ihlalinin bulunmadığı, davacıya ait araçta 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları Ek-1’deki esaslara göre 7.974,13-TL tutarında değer kaybı oluştuğu mütala edilmiştir.
Davacı vekili bedel artırım dilekçesi ile; talep miktarını 7.974,13-TL’ye artırdıklarını bildirmiş ve bu tutarın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Bedel artırım dilekçesi ile bilirkişi raporu davalı vekiline usulünce tebliğ edilmiştir.
Dava, trafik kazası sebebine dayalı değer kaybı zararının tazmini istemine ilişkindir.
Burada öncelikle davalı vekilinin yetki ilk itirazının incelenmesi gerekmekte olup, 6100 sayılı HMK’nın 16. maddesinde “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır. Diğer taraftan, 2918 sayılı KTK’nın “Hukuki Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı sekizinci kısmının beşinci bölümünde “Ortak Hükümler” ana başlığı altında “Yetkili Mahkeme” alt başlıklı 110. maddesinde ise; “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” ifadesine yer verilmiştir. HMK’nın haksız fiillerde yetkiyi düzenleyen anılan 16. maddesinde esasen HMK’nın 7/I-2. cümlesindeki düzenleme anlamında kesin yetkinin sözkonusu olmadığı da açıktır. Bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Eldeki davada, hem davacının yerleşim yerinin hem de davaya konu kazanın gerçekleştiği yerin Samsun olduğu anlaşıldığına göre davanın mahkememizde ikame edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Davalı vekilinin zamanaşımı def’ine gelince; 2918 sayılı KTK’nın 109.maddesinin ilk iki fıkrasına göre; Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Eldeki davada, trafik kazası … tarihinde gerçekleşmiş ve işbu dava 21.01.2020 tarihinde açılmıştır. Davanın iki yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşıldığına göre, davalı vekilinin zamanaşımı def’i yerinde değildir.
Değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır. Bununla birlikte, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ve yürürlük tarihinden sonra akdedilen sözleşmelere uygulanacağı öngörülen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın “kapsama giren teminat türleri” başlıklı A.5 bölümünde “değer kaybı”, maddi zararlar teminatı içerisinde düzenlenmiş, sigortalının sorumlu olduğu araç kazalarında değer kaybının, ilgili branşta ruhsat sahibi sigorta eksperleri tarafından tespit edileceğine ve ZMMS Genel Şartları Ek-1’deki esaslara göre belirleneceğine işaret edilmiştir. Başka bir deyişle, değer kaybının ne şekilde hesaplanacağı Genel Şartlar Ek-1’de açıkça ifade edilmiştir.
Eldeki davada, kazanın davalıya ZMMS ile sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile gerçekleştiği ve davacıya ait araçta 7.974,13-TL tutarında değer kaybı oluştuğu alınan rapordan anlaşılmaktadır. Yukarıda işaret edilen Genel Şartlar’ın “kapsama giren teminat türleri” başlıklı A.5. maddesi karşısında, davalı vekilinin değer kaybının teminat kapsamında bulunmadığına dair itirazı yerinde değildir.
Bu sebeplerle, Genel Şartlar Ek-1’deki esaslar dahilinde belirlenen 7.974,13-TL’nin değer kaybı olarak davacıya ödenmesi gerektiği düşüncesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, davalının 09.09.2019 tarihli müracaattan 8 iş günü sonrasına tekabül eden 20.09.2019 tarihinde temerrüte düştüğü kabul edilerek ve sigortalı aracın hususi olduğu nazara alınarak bu tarihten itibaren yasal faize hükmedilmiştir.
Zorunlu arabulucuk sürecinde, Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabuluculuk ücreti, 6325 sayılı Kanun’un 18/A maddesinin 13.fıkrasının son cümlesi ile 14.fıkrası gereğince, yargılama gideri olarak davalıya tahmil edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile 7.974,13-TL’nin 20.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 544,71-TL karar ve ilam harcından peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 408,31-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan toplam 991,40-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 4.080-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; davacının yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsuns BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı. 12/04/2021

Katip
¸

Hakim
¸

5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5’inci maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.