Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/581 E. 2021/1003 K. 03.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/581 Esas – 2021/1003
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/581 Esas
KARAR NO : 2021/1003Karar

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : …

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/08/2020
KARAR TARİHİ : 02/12/2021
KARARIN YAZ. TARİH : 24/12/2021

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 26.08.2020 tarihli dava dilekçseinde özetle, müvekkili davacı banka ile davalı arasında akdedilen kredi kartı sözleşmesi uyarınca davalıya tahsis edilen kredi kartının kullanıldığını ancak borcun ödenmediğini, akabinde hesap kat edilerek hesap kat ihtarnamesinin davalıya tebliğ edildiği ancak borcun yine ödenmediğini, davalı aleyhine başlatılan takibin de itiraz üzerine durduğunu, davadan önceki zorunlu arabuluculuk görüşmelerinin olumsuz sonuçlandığını beyanla, Samsun İcra Dairesi’nin 2019/99973 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın 27.542,78 TL yönünden iptalini ve takibin devamını, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalı yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkememizce delil ve belgeler toplanmış; Samsun İcra Dairesi’nin 2019/99973 esas sayılı takip dosyası, …’ndan taraflar arasındaki kredi kartı sözleşmesi, ihtarname, tebliğ şerhi, kredi kartı ekstreleri dosya arasına alınmıştır.
Vakıflar Bankası 07/06/2021 tarihli yazı cevabında Vakıfbank Kredi Kartı’nın bireysel nitelikte olduğunu, davalı ile aralarında bireysel kredi kartı sözleşmesinden başka sözleşme bulunmadığını belirtmiştir.
Davalını tacir sıfatının bulunup bulunmadığının araştırılması için Çarşamba Vergi Dairesi’ne ve Esnaf Ve Sanatkar Sicil Müdürlüğü’ne, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı’na yazılan yazı cevapları dosya arasına alınmış, gelen yazı cevaplarının incelenmesinde; davalının oda kaydının bulunmadığı, 19/06/2019 tarihinde vergi mükellefiyetinin sonlandırıldığı belirtilmiştir.
Samsun İcra Dairesi’nin 2019/99973 esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde davacının davalı aleyhine 25/10/2019 tarihinde 25.148,22 TL asıl alacak, 1.873,36 TL işlemiş akdi faiz, 482,85 TL temerrüt faizi, 30,85 TL bsmv, 7,50 TL masraf olmak üzere toplam 27.542,78 TL üzerinden genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine giriştiği, 01/11/2019 tarihinde davalının itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce bankacı bilirkişi …’den alınan 10.06.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle, dava dosyasında taraflar arasında düzenlenmiş Genel Kredi Sözleşmesi niteliğinde bir sözleşme bulunmadığını, T.Vakıflar Bank.T.A.O. K.Kart. Üyelik Sözleşmesi sunulduğunu, davalının ticari faaliyeti ile ilgili (Ticaret San. Odası/Esnaf San. Odası kaydı, Ticari faaliyete ilişkin hesap özeti, vergi dairesi kaydı v.b.) başkaca bir belgede bulunmadığından değerlendirmelerin bireysel kredi kartı esaslarına göre yapıldığını, davalıya ait en son hesap özetinde taraflar arasında yapılmış yeniden yapılandırma kredisi bulunmadığından alternatifli olarak “Tüketici kredisi” olarak hesaplama yapılmadığını, davacı banka tarafından; takip sonrası asıl alacaklara, takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık %24,00 (Değişen oranlarda) oranında gecikme faizi ile faizin %5’i kadar gider vergisinin talep edilebileceğini, icra talebinde daha yüksek olarak ihtarname ve kat tarihinde geçerli olan yıllık %28,80 oranında gecikme faizinin talep edildiğini, 27.297,51TL tutarındaki likit alacakla ilgili %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Dava, davacı bankanın davalı ile yapmış olduğu sözleşme kapsamında kredi kartı kullanımından kaynaklanan borcun tahsili için başlatılan ilamsız icra takiplerine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Ticari davalar TTK’nun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesinin k bendinde tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi, l bendinde de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmış, anılan kanunun 73. maddesinde de tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3.maddesinde bankacılık işlemlerinin de tüketici işlemi olarak sayıldığı ve aynı kanunun geçici 1/1.maddesinde “bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce açılan davaların, açılmış oldukları Mahkemelerde görülmeye devam edeceği” hükmünün mevcut olduğu görüldüğünden, ticari olmayıp bireysel nitelikli kredi kartı sözleşmesi nedeni ile açılan davalarda, dava tarihine göre görevli mahkeme belirlenmelidir. 28/05/2014 tarihinden önce kredi kartından kaynaklı olarak açılan davalarda Ticaret Mahkemesi görevli olacak, 28/05/2014 tarihinden sonra bireysel nitelikli kredi kartından kaynaklı olarak açılan davalarda ise Tüketici Mahkemesi görevli olacaktır.
Somut dosyamızda; kredi kartı başvuru formundaki kimlik, adres ve meslek bilgileri ile kredi kartı ektresindeki harcamalar ve kredi kartı limitinden, davalının ticari veya mesleki olmayan amaçla hareket ettiği ve kredi kartının ticari olmayıp bireysel nitelikli olduğu, banka yazı cevabında gönderilen kredi kartı sözleşmesi ön bilgilendirme formunda da kullandırılan kredi kartından ” tüketici kredisi kapsamına giren kredi kartı” olarak bahsedildiği, davanın 6502 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 28/05/2014 tarihinden sonra olmak üzere 26/08/2020 tarihinde açıldığı Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu (bkz. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/18812 esas 2018/4467 karar sayılı ilamı, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/233 esas 2017/242 karar sayılı ilamı)
kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin eldeki davaya bakmakta görevsizliği nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114(1)-c), 115/(2), 138(1) maddeleri gereğince davacının dava dilekçesinin dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Davaya bakmakta görevli mahkemenin Samsun Tüketici Mahkemesi olduğuna,
3-Kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli Samsun Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
4-Gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
5-Mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş olduğundan 6100 sayılı yasanın 331/2 hükmü gereğince davaya başka bir mahkeme tarafından bakılması halinde yargılama harç ve giderlerinin söz konusu mahkeme tarafından hüküm altına alınmasına, mahkememiz kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden bu durumun tespiti ile yargılama harç ve giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair;davacı vekilinin yüzünde, davalının yokluğunda verilen kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin ilgili hukuk dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.
02/12/2021

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza