Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/541 E. 2021/798 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/541 Esas – 2021/798
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/541
KARAR NO: 2021/798

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit/İstirdat
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM T. : …
Mahkememizde görülmekte bulunan menfi tespit/istirdat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili … havale tarihli dava dilekçesinde özetle; … tarafından müvekkili … ……aracılığı ile …tarihli ve…yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, davalı ile … tarihli kullananı ve borçlusu … İmar İnşaat San. Tic. Ltd.Şti. olan kefil olarak müvekkili … Belediyesi Başkanlığı gösterilmiş olan 2.500.000,00 TL bedelli BCH kredi sözleşmesi tanzim edildiği, bu kredi sözleşmesi kapsamında değişik tarihlerde krediler çekildiğinin keşide edilen ihtarname ve hesap özetinden anlaşıldığını, davalı bankanın müvekkili Belediyeyi bu sözleşmeyi müşterek ve müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu gerekçesi ile sorumlu tuttuğunu, söz konusu sözleşmede … adına yetkisiz bir biçimde ve hukuken geçersiz bir imza olduğundan müvekkil Belediyenin ihtarnamede belirtilen borçtan hukuken bir sorumluluğunun bulunmadığını, adı geçen şirket borcuna kefil olacağına ilişkin alınmış bir … Meclisi kararı bulunmadığını, kanuna aykırı bir şekilde kefil gösterildiğini, kefalet sözleşmesi için yasaca belirlenen şartların geçerlilik şartı olduğunu, kredi kefalet sözleşmesinin yasada belirlenen şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmemesi nedeniyle kesin hükümsüz olduğunu bu nedenle kefillikten kaynaklanan ve davalı bankaca söz konusu ihtarname ile talep edilen borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili … tarihli cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafın söz konusu iddialarının gerçek dışı ve borçtan kurtulmaya yönelik olup, davacı …’nin imzalamış olduğu kefalet sözleşmesinin geçerli olduğunu, davacı … Başkanlığı, Belediyenin %100 hissedarı olduğu … İmar İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’nin kullanmış olduğu kredilere ilişkin …, …ve … kefalet sözleşmeleri imzalandığı ve dava dışı … İmar İnş. San. Tic. Ltd.Şti.nin kullanmış olduğu kredilere kefil olduğu, …tarihli toplantıda … Meclisi tarafından … İmar İnş. San. Tic. Ltd. Şti.nin kullanacağı kredi ile ilgili her türlü işlemi yapması için … Başkanına yetki verildiği, bu yetkiye istinaden davacı … Başkanlığı tarafından kefalet sözleşmesinin imzalandığı, … Başkanlığı tarafından imzalanan kefalet sözleşmesinin geçerli olduğu, davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan deliller:
Dava dilekçesine ekli Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İller Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün 30/12/2019 tarihli, Türkiye Belediyeler Birliği Hukuk İşleri Müdürlüğü’nün 16/02/2016 tarihli görüş yazıları, davalı ile dava dışı … İmar İnşaat San. Tic. Ltd. Şti. arasında yapılan …, … ve … tarihli KÇS’leri, ……’nden keşide edilen …tarih…yevmiye numaralı ihtarname, ticaret sicil kayıtları, … Meclisinin … tarihli kararı, … tarihli yapılandırma sözleşmesi, ödemelere ilişkin davalı banka cevabı ve davacı tarafından sunulan dekontlar, dava dışı Belediyelerde yapılan örnek amaçlı sunulan Sayıştay raporları … ait 2015-2018 yılı Sayıştay denetim raporları, iki bankacı bir nitelikli hesap uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden alınan … tarihli rapor ve aynı heyetten alınan 06/10/2021 tarihli ek rapor. … mevzuatı ve sair mevzuat ile tüm dosya kapsamı.
Delillerin tartışılması, değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava, İİK 72. madde gereği takipten önce açılan menfi tespit davasıdır.
Tüm dosya kapsamından, davalı Banka ile dava dışı … İmar İnş. San. Tic. Ltd. Şti. arasında çeşitli tarihlerde KÇS’lerin yapıldığı, sözleşmeleri davacı … adına … Başkanının müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, davalının …tarihli ihtarnamesi ile … tarihi itibari ile hesabı kat ettiği, … tarihinde ise kredilerin yapılandırıldığı, davacı Belediyenin iş bu dava ile kefil olma ehliyetinin bulunmadığı gerekçesi ile ihtarnamede belirtilen nakdi ve gayri nakdi alacak toplamı 2.206.301,26 TL ile borçlu olmadığının tespiti için iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Dosyada çözülmesi gereken sorun davacı …’nin %100’üne ortak olduğu … İmar İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’nin davalı Bankadan kullandığı kredilere kefalet ehliyetinin bulunup bulunmadığı ile yapılan ödemeler var ise istirdatına ilişkindir.
Dosya kapsamından; Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 18/02/2019 tarih 9769 sayısından tek ortağının davalı … olduğu anlaşılan … İmar İnş. San. Tic. Ltd. Şti. ile davacı Banka arasında …, … ve … tarihli sözleşmelerin akdedildiği, davalı … adına dönemin … Başkanın ise müşterek borçlu müteselsil kefil olarak sözleşmeleri imzaladığı, kefalet limitlerinin sırasıyla 500.000,00 TL, 650.000,00 TL, 2.500.000,00 TL olmak üzere toplam 3.650.000,00 TL olduğu, sözleşmeler kapsamında dava dışı şirkete … tarihli bilirkişi raporunun 4. sayfasında açıklanan nakdi ve gayri nakdi kredilerin kullandırıldığı, davalı Banka tarafından… …tarafından çekilen …tarihli ihtarname ile … tarihi itibarıyla hesabın kat edilerek 2.036.080,26 TL nakdi, 170.220,00 TL alacağının bulunduğunun bildirildiği, … tarihinde ise banka alacağının 2.290.684,98 TL olarak yapılandırıldığı, bilirkişi raporu ve ek raporu ile 2.290.684,98 TL asıl alacak olmak üzere toplam 2.645.661,93 TL nakdi alacak tespit edildiği, gayri nakdi alacak yönünden sözleşmelerde açık hüküm bulunmadığından sorumluluğun bulunmadığının tespit edildiği görülmektedir.
5393 sayılı … Kanunun 70. maddesine göre … kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre şirket kurabilir. Yasa’nın 15. maddesinde Belediyenin yetkileri ve imtiyazları sayılmış olup, i bendinde “borç almak, bağış kabul etmek” bu kapsamda sayılmıştır. Kanunun 18. maddesinde … Meclisinin görev ve yetkileri sıralanmış, d bendinde “borçlanmaya karar vermek” görev ve yetkileri arasında gösterilmiştir. … Kanunun 38. maddesinde ise … Başkanının görev ve yetkileri arasında g bendinde “yetkili organların kararlarını almak şartıyla sözleşme yapmak” bulunmaktadır. Aynı Yasa’nın 68. maddesi gereği “… görev ve hizmetlerinin gerektirdiği giderleri karşılamak amacıyla Kanunda belirtilen usul ve esaslara göre borçlanma yapabilir, tahvil ihraç edebilir.” Bu kapsamda maddenin e fıkrası gereği … ve bağlı kuruluşları ile bunların sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip oldukları şirketler, en son kesinleşmiş bütçe gelirlerinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre belirlenecek yeniden değerleme oranıyla artırılan miktarının yılı içinde toplam yüzde onunu geçmeyen iç borçlanmayı … meclisinin kararı; yüzde onunu geçen iç borçlanma için ise meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onayı ile yapabilir.
Öte yandan, kefalet sözleşmesi TBK’nun 581. maddesinde “kefilin alacaklıya karşı borçlunun borcunu ifa etmemesinin hukuki sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşme” şeklinde tanımlanmıştır. Doktrinde ise “kefilin alacaklıya borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşme” şeklinde ifade edilmiştir. (Haluk Tandoğan Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri c.2 s.693; Necip Bilge Özel Borç Münasebetleri s.364) Kefalet sözleşmesinde amaç alacağın teminat altına alınmasıdır. Kefalet sözleşmesinin asli amacını, hukuki sebebini bu teminat fonksiyonu oluşturur. Bundan dolayı kefilin bu sözleşmeden doğan borcunun hukuki sebebi teminattır. Bu durumda borçlu borcunu ifa etmediği takdirde alacaklı kefile başvuracaktır. Yani kefil alacaklı karşısında ikinci bir borçlu olarak ortaya çıkmaktadır. (Fikret Eren Borçlar Hukuku Özel Hükümler s.171) Kefil kefalet sözleşmesinde alacaklıya karşı sadece teminat borcu altına girdiği için hiçbir zaman asıl borçlunun yerine geçmez bu sebeple borçlu borcunu ifa etmediği takdirde kefil alacaklı tarafından aynen ifaya zorlanamaz. (Seza Reisoğlu Türk Kefalet Hukuku s.27) Kefilin borçlandığı edim, asıl borçlunun borçlandığı edim değildir. Burada kefilin üstlendiği edim borçlunun borcunu yerine getirmemesinden dolayı alacaklının uğradığı müspet zararının gidermek olacaktır. (Fikret Eren Borçlar Hukuku Özel Hükümler s.772)
Davalı … bir kamu tüzel kişisi olup, yetki ve görevleri özel Kanunlarda tanınmaktadır. Özel hukuk tüzel kişilerinden farklı olarak kamu tüzel kişilerinin ehliyetleri kural olarak sadece onlara tüzel kişilik tanıyan Yasaların açıkça buna imkan vermeleri ile sınırlı olarak kabul edilebilir. Bu nedenle kamu tüzel kişilerinin ancak Kanunla açıkça yetkili kılındığı takdirde kefil olma ehliyetlerinin bulunduğunun kabulü gerekir. (Seza Reisoğlu Türk Kefalet Hukuku Ankara 2013 s.57) Kamu tüzel kişilerinin kefil olma ehliyetleri özel hukuk tüzel kişilerinden farklı olarak kendi kuruluş Kanun ve Kararnamelerde açık hüküm bulunması halinde söz konusudur. Aksi takdirde kefil olma ehliyetinin bulunmadığı kabul edilmelidir. (Müteselsil Kefalet Av. Nahide Siller Ankara 2019 s.75, benzer şekilde Kasım Buluş 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa Göre Birlikte Kefaletin Türleri Ve Hükümleri s.75, Mahmut Bilgen Öğreti ve Uygulamada Kefalet ve Yargılama Hukukuna İlişkin Uyuşmazlıklar Ankara 2017 s.106)
Açıklanan yasal mevzuat ve doktrin görüşleri ile … Kanunun ilgili 15, 18, 38, 60, 68. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde yasal mevzuatta davalı Belediyenin kefil olabileceğine ilişkin açık bir hükmün bulunmadığı, kefaletin=borçlanma olarak kabul edilemeyeceği, Yasanın 15. maddesinde açıkça borç almak ibaresinin bulunduğu, keza 18. maddede borçlanmaya karar vermek ibaresi olup, kefaletle ilgili hiçbir ibarenin bulunmadığı, 68. maddesinde dahi borçlanma ibaresinin geçtiği, kefalete ilişkin bir ifadenin bulunmadığı tespit edilmekle davalı Belediyenin … tarihli, … tarihli ve … tarihli sözleşmelerindeki kefaletinin bu nedenle geçersiz olduğu kanaatine varılmıştır.
Mahkememizin kefaletinin geçersizliğine ilişkin görüşünü Sayıştaş raporları da doğrulamaktadır. Örneğin Ordu 6. nolu Belediyesi’nin 2018 yılı Sayıştaş denetim raporunda, …Büyükşehir Belediyesi’nin 2017 yılı Sayıştay denetim raporunda aynı hususlar vurgulanmış, dava dilekçesine ekli görüş yazılarında da aynı ilkeler dile getirilmiştir. Sayıştay Temyiz Kurulu’nun 18/01/2011 tarih 2011/32731 sayılı kararında da “… anılan Kanun maddesinde belirtilen borçlanmalar dışında borçlanma mümkün değildir ve Belediyenin cari hesap şeklinde kısa vadeli borçlanmasına izin veren bir düzenleneme bulunmamaktadır…”, “… genel bir yetki devri ile gerek 1580 sayılı Kanun gerekse 5393 sayılı Kanunun 68. maddesinde yer almayan bir usulle borçlanılması mümkün değildir…” şeklindeki gerekçe ile Belediyelerin kefalet yoluyla borçlanması mevzuata uygun bulunmamıştır.
Öte yandan ve ayrıca davalının kefaletinin 5393 sayılı Yasanın 68/e maddesindeki şartlara uygun olup olmadığınında değerlendirilmesinde yarar görülmüştür. Bilirkişi ek raporundan 68/e maddesindeki limitlerin aşılmadığı dolayısıyla meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın onayının gerekmediği tespit edilmiş ise de … tarihli KÇS ve … tarihli KÇS’ne ilişkin olarak … Meclis Kararının bulunmadığı bu nedenle iş bu sözleşmeler kapsamında kullanılan kredilere ilişkin kefaletin Yasa maddesine aykırılık sebebiyle de geçerli olmadığı görülmektedir.
… ve … KÇS’lere ilişkin … Meclis Kararı bulunmadığından kefalet limitlerinin bu yönden değerlendirilmesi mümkün olmamış ise de … tarihli KÇS’deki kefalet limiti 2.500.000,00 TL olup, … tarihli … Meclis kararında borçlanma limiti olarak 1.200.000,00 TL gösterilmesi sebebiyle bu yönden de yasal mevzuata uygun olmadığı değerlendirilmiştir.
Dava dilekçesinin dayanağı, davalı tarafından keşide edilen… …’nin …tarihli ihtarnamesinde nakdi alacak yanında 170.220.000,00 TL gayri nakdi alacak talebinde bulunulmuştur. Ancak bilirkişi raporundan analaşıldığı üzere 20.000,00 TL bedelli teminat mektubunun iade edilmesi sonucu dava tarihi itibari ile herhangi bir risk kalmadığı, çek depo bedeli yönünden ise kefilin sorumluluğunu gerektirir açık bir hüküm bulunmadığı tespiti yapılmıştır. Bilindiği üzere gayri nakdi alacaklarla ilgili kefilin sorumluluğu için kefalet sözleşmesinde açık hüküm bulunması gerekmekte olup, incelenen kefalet sözleşmelerinde bu şekilde açık bir hükme rastlanılmadığından ve esasen teminat mektupları yönünden risk kalmadığından davalının gayri nakdi alacak yönünden bu gerekçe ile de geçerli bir kefaleti mevcut değildir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporuna göre toplam alacak 2.645.661,93 TL belirlenmiş, hesabın katından sonra yapılan 29/09/2019 tarihli yapılandırmada ise borç miktarı 2.290.685,00 TL tespit edilmiştir. Ancak davacı… …’nden keşide edilen … tarihli ihtarname toplamı olan 2.206.301,26 TL ile borçlu olmadığını talep ettiğinden taleple bağlı kalınarak bu miktar ile borçlu olmadığı yönünde hüküm kurulmuştur.
Yargılama aşamasında davalı tarafından ödemelerin yapıldığı anlaşılmakla bu kısım yönünden İİK 72/6 maddesi gereği davanın “istirdata” dönüştüğü anlaşılmış, davacı vekili de yargılama aşamasında ödemeler yönünden davaya istirdat davacı olarak devam etmek istediğini bildirmiş, herhangi bir faiz başlangıç tarihi zikretmemiştir. Bu durumda davalı tarafından ödendiği dosyaya sunulan dekontlarla tevsik edilen 1.550.757,88 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı tarafın istirdat yönünden faiz talebi bulunmamakta ise de ayrıca açılacak bir davayla talep edilmesi mümkündür.
… tarihli yapılandırma sözleşmesinde davalı … adına imza atılmadığı görülmekte ise de sözleşmenin matbu nitelikte olması ve açıkça TBK 133 maddesi gereği önceki kredi sözleşmelerinden doğan borcun sona erdirildiğine ilişkin açıklama bulunmadığından bu yöne ilişkin iddialar yerinde görülmemiştir.
Davalı Banka … Kanunu 68 ve TBK hükümlerine dayanarak kefaletin geçerli olduğunu ileri sürmüş ise de yukarıda açıklanan mevzuat ve doktrin görüşleri çerçevesinde kefalet sözleşmesinin şekil ve şartlarının TBK’nda düzenlendiği, borçlanma=kefalet olmadığı, davalı yönünden kuruluş kanununda açık hüküm bulunmasının gerektiği, bu nedenle kefaletin geçerli olmadığı, öte yandan davalının basiretli tacir olup, davacının kefalet ehliyetinin araştırarak buna göre hareket etmesinin gerektiği nazara alınarak beyan ve savunmalarına itibar edilmemiştir.
Dava tarihinden önce arabuluculuk başvurusu yapılmış ise de Yargıtay 19. HD’nin “Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Dairelerinin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine yönelik” 2020/237 Esas 2020/805 Karar sayılı ilamı gereği menfi tespit davaları arabuluculuğa tabi değildir. Ancak dava tarihi itibari ile menfi tespit davalarının arabuluculuk kapsamında olup olmadığı hususunda İlk Derece Mahkemeleri, Bölge Adliye Mahkemeleri ve hatta Yargıtay Daireleri arasında farklı kararlar verilmiştir. Davacı taraf ise hak kaybına uğramamak adına arabuluculuk başvurusu yaptıktan sonra davasını ikame etmiştir. Bu durumda hukuki belirsizliğin olduğu bir dönemde açılan menfi tespit davasında sonradan verilen ve Bölge Adliye Mahkemelerini bağlayıcı olan Yargıtay 19. HD kararı sebebiyle arabuluculuk zorunlu olmadığı gerekçesi ile arabuluculuk ücretinin davacıya yüklenmesi “hukuki güvenlik” ilkesiyle bağdaşmayacağından bu ücretinden yargılama gideri olarak davalıdan tahsili gerektiği kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile,
1-Dava dışı … İmar İnşaat San. Tic. A.Ş.’nin davalı bankadan kullandığı kredilere kefil olan davacı Belediyenin… …’nin …tarihli…yevmiye nolu ihtarnamesinde belirtilen 2.036.081,26 TL nakdi 170.220,00 TL gayri nakdi olmak üzere toplam 2.206.301,26 TL ile kefaleten BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacı … tarafından ödenen toplam 1.550.757,88 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 150.712,44 TL harçtan peşin alınan 37.678,11 TL harcın mahsubu ile bakiye 113.034,33 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına.
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 103.538,42 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine.
5-Davacı tarafça yatırılan 37.678,11 TL peşin harç, 89,60 TL ihtiyati tedbir harcı, 56,70 TL posta masrafı ve 1.800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 39.624,41 TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine.
6-1.320,00 TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına.
7-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine.
8-Kullanılmayan gider avansının talep halinde davacı tarafa iadesine.
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı mahkememiz gerekçeli kararının taraflara tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı….

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye 153082
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır!