Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/522 E. 2022/220 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/522 Esas – 2022/220
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/522 Esas
KARAR NO : 2022/220

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLLERİ :…

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/08/2020
KARAR TARİHİ : 28/02/2022
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 17/03/2022

Mahkememizde görülen Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Samsun 9. İcra Dairesi’nin 2018/74231 Esas sayılı takip dosyası üzerinden müvekkili davacı aleyhine takibe girişildiğini, ancak takibe dayanak ve davaya konu … keşide ve …vade tarihli 6.230-TL bedelli bonodaki keşideci imzalarının davacıya ait olmadığını beyanla, davacının mezkur takip dosyasına konu bono sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Davanın süresinden sonra açıldığını ve imzanın keşideciye ait olmadığı yönündeki iddianın yazılı delille ispatı gerektiğini, ayrıca davacının kambiyo evrakı keşide etme konusunda bir başkasını yetki verip vermediği konusunda tahkikat yürütülmesi gerektiğini beyanla, kötü niyetle ikame edilen davanın reddini ve davacının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Samsun 9. İcra Dairesi’nin 2018/74231 Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş olup incelenmesinden: Takip alacaklısı davalı tarafından takip borçlusu davacı aleyhine … keşide ve … vade tarihli …-TL bedelli bonoya istinaden takibe girişildiği ve bononun takip borçlusu davacı tarafından takip alacaklısı davalı emrine düzenlenmiş bono olduğu görülmüştür.
Davacının tatbike medar ıslak imzalarının bulunduğu belge asılları ilgili yerlerden celp edilerek dosya arasına alındıktan ve davacı istiktap edildikten sonra dosya takip dosyasına konu bono üzerindeki keşideci imzalarının davacıya aidiyeti hususunda rapor düzenlenmesi için ATK Fizik İhtisas Dairesine gönderilmiş olup, … tarihli raporda özetle; keşideci imzalarının davacının eli ürünü olmadığı belirtilmiştir.
ATK raporu taraflara usulünce tebliğ edilmiştir.
Dava, sahtecilik iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile, takip dosyasına dayanak ve davaya konu bonodaki keşideci imzalarının müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek menfi tespit isteminde bulunmuş, davalı vekili ise davanın reddini dilemiştir.
Senede karşı mutlak def’iler senede hamil olan herkese karşı ileri sürülebilir. Senedin hükümsüzlüğünü gerektiren defiler senet ve eklentilerinden anlaşılsın anlaşılmasın bütün ya da bir kısım sorunları bakımından hükümsüz sayılmasını gerektiren def’ilerdir. Bu def’ilerin bir kısmı mutlak, bir kısmı nispi (kişisel) def’i niteliğindedir. Hangisinin mutlak, hangisinin nisbi def’i sayılacağı, “görünüşe itimat (güven)”, “iyiniyet” ilkesiyle, “kambiyo senetlerine ilişkin işlemlerdeki emniyetin korunması” ilkelerinden hangisine öncelik tanınacağı sorunuyla ilgilidir. Bu iki çıkarın karşılıklı olarak çatıştığı bazı durumları yasa yapıcı özel olarak ele alıp hangi çıkarın korunacağını kendisi (örneğin; TTK m. 659/2, 680, TBK m. 19/2, 605/2, TMK m. 990’da olduğu gibi) düzenlemiştir. Kanunda öngörülüp açık bir hükümle düzenlenen bu durumların dışında gerek doktrinde ve gerekse de uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış olması” vb. def’iler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. Bu nedenledir ki, borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde sahtekarlık (tahrifat) iddiası mutlak def’idir ve mahkemece bu iddia incelenmelidir. Nitekim Hukuk Genel Kurulu’nun 05.05.2010 tarih ve 12-74/243 sayılı kararı ile 06.07.2011 tarih ve 19-413/476 sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Somut olayda; takibe dayanak ve davaya konu bononun görünüşte davacı tarafından davalı emrine düzenlendiği anlaşılmakta ise de, bono üzerindeki keşideci imzalarının davacıya ait olmadığı ATK’dan alınan rapor ile saptanmıştır. Davalı vekili, her ne kadar davacının üçüncü kişilere bono düzenlenme konusunda yetki verdiğinden bahisle bononun üçüncü kişi tarafından imzalandığını ve geçerli sayılması gerektiğini ileri sürmüş ise de, bu yöndeki iddiasını ispat edememiştir. Bu halde, davaya konu bono üzerindeki keşideci imzalarının davacıya ait olmadığı ve ayrıca davacının bononun düzenlenmesine icazetinin bulunduğu yönündeki davalı iddiasının ispat edilemediği değerlendirilmelidir.
Bu sebeplerle; davanın kabulüne karar verilmiş, bonoda davacının keşideci ve davalının lehtar konumunda olduğundan hareketle davalının bonodaki imzaların davacıya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğu değerlendirilmiş, davalının imzaların davacıya ait olmadığını bilerek onun hakkında icra takibine geçmiş olması nedeniyle icra takibinde haksız ve kötüniyetli olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Bkz: Yargıtay 11. HD.nin 13.10.2020 tarih ve 2450/4040 sk.). Hal böyle olunca, davacı yararına %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmiştir.
Yargılama giderleri davalıya tahmil edilmiş, ancak ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa müracaatın zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının dava şartı olarak kabul edilmediği veçhile (Bkz: Yargıtay 19. HD.nin 13.02.2020 tarih ve 85/454 sk.), zorunlu arabuluculuk ücreti davacı üzerinde bırakılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davacının Samsun 9. İcra Dairesi’nin 2018/74231 Esas sayılı takip dosyası ve takibe dayanak …-TL bedelli bono sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca 1.290,96-TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınası gerekli 54,40-TL başvurma harcı ile 440,92-TL karar ve ilam harcı toplamı 495,32-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 56-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Adli Yardım hükümleri uyarınca yargılama gideri olarak resmî ödenekten karşılanan 173,58-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜY’ye göre belirlenen 5.100-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
9-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK’nun 341/2. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi, anlatıldı.
28/02/2022

Katip …

Hakim …

5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5’inci maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.