Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/495 E. 2022/82 K. 14.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/495 Esas – 2022/82
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/495 Esas
KARAR NO : 2022/82Karar

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALILAR : …

DAVA : Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması
DAVA TARİHİ : 19/11/2019
KARAR TARİHİ : 20/01/2022
KARARIN YAZ. TARİH : 20/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmanın özeti;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacının eşi ile davalının eski arkadaş olduklarını, eşinin vefat etmeden önce davalı …’nun, müvekkili davacının eşine, kendisinin başlamış olduğu … daire satışında bulunduğunu, …’nun ödemelerde kolaylık sağlayacağını da belirttiğini, … ada … parselde kain …Blok ön yan ikinci kat …numaralı dairenin 85.000,00-TL bedelle satışı konusunda anlaşıldığını, müvekkili davacının tüm ödemeleri yaptığını, bu sürecin her aşamasında … ile muhatap olunduğunu, müvekkili davacının eşinin bu süreçte vefat ettiğini, müvekkili davacının 2012 yılının Mayıs ayında dairenin başkasına satıldığını öğrendiğini, bundan sonraki aşamada da hiçbir şekilde davalının parasını kurtaramadığını, tüzel kişinin üyelerinin art niyetli, hesaplı bir davranışla, sırf sorumluluktan sıyrılmak amacıyla tüzel kişilik perdesinin arkasına sinip sığınmaları durumunda, alacaklıların tüzel kişilik perdesini aralayarak aradan tüzel kişinin üyelerine uzanabileceklerinin kabul edildiğini, bir anonim ortaklığın tek hakiminin bir pay sahibi olması halinde de bu ilkenin geçerliliğini koruyacağını, tek hakim pay sahibinin anonim ortaklığının malvarlığını basiretli bir tacirin özeni ile yönetmesinin gerekeceğini, aksi takdirde sorumluluğunun doğacağını, perdenin aralanması kuramının hukuki temelinin Medeni Kanunun 2.maddesinde düzenlenen dürüstlük kurallarına aykırılık ve hakkın kötüye kullanıldığını, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması hususunda Türk Hukukunun subjektif kötüye kullanma teorisini benimsediğinin söylenebileceğini, Samsun 2.Tüketici Mahkemesinin 2014/860 Esas sayılı dosya ile davalılar hakkında alacak davası açıldığını, … yönünden davanın kabulüne karar verildiğini, … yönünden ise reddine karar verildiğini, … görünürde var olan bir şirket olması nedeniyle tahsil kabiliyetinin doğmadığını belirterek davalıların tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak birlikte sorumlu tutulmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Davalıya dava dilekçesinin tebliğ edildiği ancak cevap dilekçesini sunmadığı anlaşılmıştır.
Samsun 2.Tüketici Mahkemesinin 2019/486 Esas 2019/628 Karar sayılı 06/01/2020 tarihli kararı ile görevsizlik kararı verilmiş, dosya Mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Dava; davalı şirketler arasındaki organik bağın tespiti ile Samsun 2.Tüketici Mahkemesinin 2014/860 Esas sayılı dosya ile davalı şirket hakkında alacak davası açıldığını, … yönünde alacağı kabul edilen alacak istemiyle başlatılan takipten her iki davalının da sorumlu olduğu tespiti, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması istemine ilişkindir.
Ticari davalar TTK’nun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Eldeki davada davacı tacir vasfında değildir. Davanın tüm tarafları tacir olmadığı gibi tüzel kişilik perdesinin aralanması TTK da düzenlenmemiştir. Dava konusu 6102 sayılı TTK nın 4-5.maddeleri kapsamında mutlak ve/veya nispi ticari dava niteliğinde olmadığından uyuşmazlığın çözümünde genel görevli Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğundan mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. HD 01/04/2021 tarih 2021/586 karar )
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Gerekçesi gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
1-Mahkememizin eldeki davaya bakmakta görevsizliği nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114(1)-c), 115/(2), 138(1) maddeleri gereğince davacının dava dilekçesinin dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Davaya bakmakta görevli mahkemenin Samsun Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-Kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli Samsun Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-Gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
5-Mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş olduğundan 6100 sayılı yasanın 331/2 hükmü gereğince davaya başka bir mahkeme tarafından bakılması halinde yargılama harç ve giderlerinin söz konusu mahkeme tarafından hüküm altına alınmasına, mahkememiz kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden bu durumun tespiti ile yargılama harç ve giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair;davacı vekilinin yüzünde, davalının yokluğunda verilen kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe ile Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin ilgili hukuk dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.
20/01/2022 13:57:56

Katip …
¸

Hakim …
¸