Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/489 E. 2022/224 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/489 Esas – 2022/224
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/489 Esas
KARAR NO : 2022/224

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/07/2020

MAHKEMEMİZİN BİRLEŞEN 2020/892 E. SAYILI DOSYASI BAKIMINDAN;

DAVACI :
VEKİLLERİ
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/12/2020
KARAR TARİHİ : 01/03/2022
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 29/03/2022

Mahkememizde görülen Alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Müvekkil şirketin, davalı idare nezdindeki … kayıt numaralı ihaleye teklif verdiğini ve ihalenin müvekkil şirketin uhdesinde kaldığını, davalı idare ile 19.09.2019 tarihinde sözleşme imzalandığını ve ödenmesi gerekli vergi, harç ve masrafların davacıya bildirilmesi üzerine 13.09.2019 tarihinde 8.281,80-TL KİK katılım payı, 17.09.2019 tarihinde 94.246,86-TL ihale kararı damga vergisi, 19.09.2019 tarihinde 157.022,89-TL sözleşme damga vergisi ve 18.716,86-TL noter harcı ve 4.536-TL değerli kağıt bedeli ve 8.169,19-TL sair tahsilat ve 1.470,45-TL KDV olmak üzere toplam 189.915,39-TL ödeme yapıldığını, ancak üçüncü kişiler tarafından idari yargı yerlerinde açılan davalar üzerine ve bu davalar sebebiyle ihalenin feshedildiğini ve işin üçüncü bir kişiye bırakıldığını, işin davacı dışındaki sebeplerle imkansız hale gelmiş olmasına göre ödediği tutarların ve yaptığı masrafların ihalenin feshi tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davacıya iade edilmesi / ödenmesi gerektiğini, ayrıca davacının oluşan kazanç kaybının da tazmini gerektiğini, davalı idareye müracaat edildiğini ancak sonuç alınamadığını, davadan önceki zorunlu arabuluculuk görüşmelerinin de olumsuz sonuçlandığını beyanla, 8.281,80-TL kik katılım payı, 94.246,86-TL ihale kararı damga vergisi ve 189.915,39-TL toplam Noter Masrafı
olmak üzere toplam 292.444,05-TL ile kazanç kaybı olarak 1.000-TL’nin fesih tarihi olan 10.12.2019 tarihinden itibaren işleyacek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Davanın idari yargı yerlerinde görülmesi gerektiğini, aksinin kabulü durumunda dahi görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, iade isteminin muhatabının Hazine olduğunu ve davalının pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davaya konu taleplerin zamanaşımına uğradığını, ihalenin davalının kusuru bulunmaksızın feshedildiğini beyanla, davanın reddini dilemiştir.
Davacı vekili BİRLEŞEN DAVA dilekçesinde özetle: Taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından feshedilmiş olması sebebiyle davacının davalı idareye verdiği teminat mektupları sırasında bankaya ödemek zorunda kaldığı toplam 13.662,84-TL teminat komisyon bedelleri ile ve sözleşmenin feshine kadar çalıştırılan işçilerle ilgili olarak ödenen toplam 19.547,24-TL SGK prim tahsilat tutarlarının da faizi ile birlikte iade edilmesi gerektiğini, ancak davalının buna yanaşmadığını ve davadan önceki zorunlu arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını beyanla, toplam 33.209,98-TL’nin sözleşmenin feshi tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
İhale dosyası ile Ankara 2. İdaresi Mahkemesi’nin 2019/1501 Esas sayılı dosyası ve davacının SGK işyeri dosyası celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce alınan 18.01.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacının talep edebileceği tutarın ana davada 292.444,05-TL ve birleşen davada 33.209,98-TL olmak üzere toplam 325.654,03-TL olduğu, birleşen davada teknik personel çalıştırılmamış olması durumunda ise talep edilebilecek tutarın 306.106,89-TL olarak hesaplandığı mütala edilmiştir.
Tarafların itirazları üzerine mahkememizce alınan ikinci kök raporda özetle: Davalı idarenin, ihaleyi, idari karar mercileri ile yargı makamlarınca alınan kararlar üzerine feshettiğini ve bu sebeple kendisine atfedilebilecek kusur bulunmadığını, buna göre müspet zarar talep edilemeyeceği, ancak davacının oluşan menfi zararlarının tazmini gerektiği ve bu kapsamda davacıya kik katılım payı, damga vergisi ve noterde yapılan masraflar dahil olmak üzere toplam 292.444,56-TL ödenmesi gerektiği, yine iadesi gerekli teminat komisyon bedelleri toplamının 13.662,84-TL ve SGK prim tahsilat tutarlarının ise 19.547,24-TL olduğu mütala edilmiştir.
Bilirkişi raporları taraflara usulünce tebliğ edilmiştir.
Dava, eser sözleşmesinin feshinden doğan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili uhdesinde kalan ihalenin iş sahibinden kaynaklı sebeplerle ve onun tarafından feshedildiğini ileri sürüp, yapılan masrafların idesini ve fesih sebebiyle oluşan kâr kaybının tazminini talep etmiş, davalı vekili ise davanın reddini dilemiştir.
Burada, öncelikle davalının usuli itirazları irdelenecek, akabinde davanın esasına yönelik değerlendirmelerde bulunulacaktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2001 gün 2001/257-285 sayılı kararı, Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulama ve içtihatları ile Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 03.02.1997 gün 4/3 sayılı kararlarına göre, kamu kurumlarının taraf olduğu eser sözleşmesinden doğan davalarda feshin sözleşmeden önce veya sonraki sebeplere göre yapılıp yapılmadığı değerlendirilmeksizin sözleşmenin imzalanmasından önce ortaya çıkacak ihtilâflarda idari yargı, sonra ortaya çıkacak uyuşmazlıklarda ise adli yargı görevlidir. Somut olayda; uyuşmazlığın, sözleşmenin imzalanmasından sonra ortaya çıktığı anlaşıldığına göre, davanın adli yargı yerlerinde görülmesi gereklidir ve davalı vekilinin yargı yolunun caiz olmadığına dair itirazı yersizdir.
Nispi ticari davalar, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Somut olayda; davacının tüzel kişi tacir olduğu ve uyuşmazlığın davalının da ticari işletmesi ile ilgili bulunduğu anlaşılmakta olup, uyuşmazlığın mahkememizde görülmesinde bir isabetsizlik yoktur. Nitekim, Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 07.11.2019 tarih ve 1523/4463 sk. ile 12.06.2017 tarih ve 121/2508 sk.na konu uyuşmazlıklar hakkındaki yargılamalar da asliye ticaret mahkemelerinde görülmüş ve karara bağlanmıştır.
Davada, eser sözleşmesinin haksız feshedildiği ileri sürülerek, sözleşme kapsamında yapılan masrafların ve ayrıca kazanç kaybının tazmini talep edilmektedir. Davacı, sözleşme kapsamında ödediği vergi ve harçların iadesini menfi zararın tazmini talebi içinde ileri sürmektedir. Zarar sorumlusunun sözleşmenin tarafı olması hasebiyle davalı olduğu ileri sürüldüğüne göre, husumet davalıya tevcih edilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı vekilinin husumet itirazı yerinde değildir.
6098 sayılı TBK’nun 147. maddesinde, yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacakların beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu vazedilmiştir. Somut olayda, sözleşmenin 10.12.2019 tarihinde feshedildiği ve davanın 21.07.2020 ve birleşen davanın 15.12.2020 tarihinde ikame edildiği anlaşıldığına göre dava süresi içinde açılmıştır ve davalı vekilinin bu yöne ilişkin def’i yersizdir.
Davanın esasına gelince; davacı şirketin, davalı nezdindeki … kayıt numaralı ihaleye teklif verdiği ve ihalenin davacı şirketin uhdesinde kaldığı, taraflar arasındaki eser sözleşmesinin 19.09.2019 tarihinde imzalandığı, ancak ihalenin üçüncü kişiler tarafından idari mercilere yapılan başvurular ve yargı yerlerinde açılan davalar üzerine ve bu davalar sebebiyle 10.12.2019 tarihinde davalı tarafından feshedildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık; feshin, sonradan ortaya çıkan imkansızlığa bağlı olup olmadığı ve bu durumun taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini nasıl etkilediği, davalıya atfı kabil kusur bulunup bulunmadığı ve buna göre davacının tazmin talebinin içeriğinin ne olacağı, müspet zarar talebinde bulunulup bulunulamayacağı hususlarında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin, davalı tarafından feshedildiği anlaşılmaktadır. 6098 sayılı TBK’nun 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olan davaya konu sözleşmede davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Yüklenici, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle sözleşmenin ifa olunacağına güvenerek yaptığı masraflar ile mahrum bırakıldığı kâr kaybı zararını istemektedir. Anılan Yasa’nın 112. maddesine göre, borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. Görülüyor ki davacının zararının karşılanabilmesi için davalının fesihte kusuru bulunduğunun kabulü gerekir. Başka deyişle davalı iş sahibi fesihte kusurlu bulunmadığını kanıtlamadıkça davacı zararını ödemekten kaçınamaz. Davalı iş sahibi kesinleşen yargı kararı uyarınca davacının sözleşmesini feshetmek zorunda kaldığını ve kusursuzluğunu savunmaktadır.
Davalı idarenin ihaleyi önce davacıya verdiği, ancak ihalenin diğer katılımcı firmalardan birinin itirazı üzerine KİK kararına ve Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin 2019/1501 Esas sayılı dosyasındaki YD ve ardından verilen iptal kararına uyulmak suretiyle feshedildiği dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Bu sebeple, davalı tarafından önce işin yapımı durdurulmuş, sonra KİK ve idare mahkemesi kararı gerekçe gösterilerek davacı ile yapılan sözleşme feshedilmiştir. Bu haliyle feshin subjektif imkânsızlık sebebine bağlı olarak ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. TBK’nın 136. maddesi hükmüne göre, davalı iş sahibi açısından edimin yerine getirilmesi imkânsız olmakla aynı yasanın 112. maddesine göre davalının kusursuz olduğu açıktır. Ne var ki, karşılıklı borçlanmayı içeren sözleşmelerde borcundan böylece kurtulan davalının, almış olduğu edimi, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermesi gereklidir (TBK m. 136/1).
Sözleşme, dava dışı üçüncü kişinin Kamu İhale Kurumu kararı ile Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin 2019/1501 Esas sayılı dosyasındaki YD ve ardından verdiği iptal kararı üzerine feshedilmiş olup, davacıya kusur izafe edilmesine olanak yoktur ve davacının yapmış olduğu masrafları menfi zarar kapsamında isteyebileceği kabul edilmelidir. Nitekim, Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 20.02.2017 tarih ve 3144/679 sk.nda, 16.09.2020 tarih ve 1557/2455 sk.nda ve 23.05.2017 tarih ve 313/2183 sk.nda da aynı şekilde içtihat edilmiştir.
Bu tespit ve değerlendirmeler muvacehesinde; davacının, 13.09.2019 tarihinde KİK katılım payı olarak ödediği 8.281,80-TL’yi, 17.09.2019 tarihinde damga vergisi olarak ödediği 94.246,86-TL’yi, 19.09.2019 tarihinde sözleşme damga vergisi olarak ödediği 157.022,89-TL’yi, noter harcı olarak ödediği 18.716,86-TL’yi, değerli kağıt bedeli olarak ödediği 4.536-TL’yi, sair tahsilat olarak ödediği 8.169,19-TL’yi ve KDV olarak ödediği 1.470,45-TL’yi, yani toplam 292.444,56-TL’yi talep edebileceği kabul edilmiştir. Yine, birleşen dava yönünden, aynı şekilde, davalı idareye sunulan teminat mektupları sebebiyle Vakıf Katılım Bankası’na ödenen komisyon bedelleri toplamı 13.662,84-TL ile SGK prim tahsilat tutarları toplamı 19.547,24-TL’nin, yani 33.210,08-TL’nin davacıya ödenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
Davacı, SGK primlerini ödediği teknik personel listesini davalıya ulaştırdığını ispat edememiş ise de, açılan iş yerinin ihale dosyası kapsamındaki iş yeri olduğu ve ödenen SGK primlerinin bu iş yerinde çalıştırılan işçilerle ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, davalı vekilinin bu yöne ilişkin savunması yerinde değildir ve SGK prim tahsilatı toplam tutarı 19.547,24-TL’nin de davacıya iade edilmesi gereklidir.
Davacının kâr kaybı talebine gelince; yukarıda ifade edildiği üzere sözleşme dava dışı üçüncü kişinin KİK’e yaptığı itiraz ve idare mahkemesine açılan davada YD ve ardından iptal kararı verilmesi üzerine davalı tarafça feshedilmiş olup, davalıya kusur izafe edilmesi mümkün değildir. Yani; davalı, idari yargı merci kararına uyma zorunluluğu nedeniyle sözleşmeyi feshetmiştir ve kusursuz imkânsızlık nedeniyle davacının müspet zarar isteminden sorumlu tutulmasına olanak yoktur. Buna göre, davacı yüklenici, müspet zarar kapsamındaki kâr kaybını talep edemeyecektir ve davacının bu yöne ilişkin talebinin reddi gerekmektedir. Nitekim Karayolları Genel Müdürlüğü’ne karşı açılan benzer davaları konu edinen Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 24.04.2018 tarih ve 5887/1691 sk. ile 16.09.2020 tarih ve 1557/2455 sk.nda da aynı değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Bu sebeplerle; esas davada davanın 292.444,01-TL üzerinden kabulüne karar verilmiş, kâr kaybı istemi reddedilmiştir. Birleşen davada ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
Alacağa temerrüt faizi uygulanabilmesi için dava tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nın 117. maddesi hükmü gereğince usulüne uygun temerrüde düşürülmesi zorunludur. Alacağın bir kısmının dava edilmesi, ancak dava edilen kısım için dava tarihi itibariyle temerrüt oluşturur. Somut olayda; davalı iş sahibinin davadan önce temerrüte düşürüldüğü ileri sürülüp ispat edilmiş değildir ve buna göre temerrütün dava tarihi itibariyle gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Nitekim, Karayolları Genel Müdürlüğü’ne karşı açılan benzer bir davayı konu edinen Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 24.12.2015 tarih ve 4199/6618 sk.da da aynı şekilde değerlendirme yapılmıştır.
Bu sebeplerle ve her nevi inşaat işinin ticari iş olduğu nazara alınarak (Bkz: Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 12.06.2017 tarih ve 121/2508 sk. ile 16.01.2013 tarih ve 1667/134 sk.), dava tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Mahkememizin 2020/489 Esas sayılı dosyası bakımından;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; 292.444,01-TL’nin dava tarihi olan 21/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan alınan 5.011,30-TL tutarındaki peşin harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan toplam 1.621-TL yargılama giderinin davanın kabul-ret oranına göre belirlenen 1.615,47-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 28.921,08-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 1.000-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Zorunlu Arabulucuk sürecinde bütçeden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin 5-TL’sinin davacıdan ve 1.315-TL’sinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
B-Mahkememizin birleşen 2020/892 Esas sayılı dosyası bakımından;
1-Davanın KABULÜNE; 33.209,98-TL’nin dava tarihi olan 15/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan alınan 567,15-TL tutarındaki peşin harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan toplam 54,40-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 5.100-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Zorunlu Arabulucuk sürecinde bütçeden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
C-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı. 01/03/2022
Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5’inci maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.