Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/472 E. 2022/444 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/472 Esas – 2022/444
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARs
ESAS NO : 2020/472 Esas
KARAR NO : 2022/444

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : …

DAVA : Menfi Tespit (İşletme Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/07/2020
KARAR TARİHİ : 18/04/2022
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 18/05/2022

Mahkememizde görülen Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Müvekkili davacının davalıya ait işletmeyi 365.000-TL karşılığında devraldığını, devir bedelinin 165.000-TL’sini davalıya ait banka hesabına iki ayrı tarihte havale yaptığını ve bakiye 200.000-TL’si için de davalıya onun emrine düzenlenmiş her biri 50.000-TL bedelinde 4 adet çek verdiğini, devrin gerçekleştiğini, ancak işletmeye özgülenen ve devrin kapsamı içinde olan 100 adet buzdolabının (… marka, şişe soğutucu özellikli aydınlatmalı reklam ve pano alanı olan ayran, kola, su vb. ürünlerin muhafazası için market ve bakkallarda kullanan tarzda) kendilerine teslim edilmediğini, oysa davalının kocası … ile yapılan görüşmelere ilişkin mesaj içeriklerinden anlaşıldığı üzere buz dolaplarının davacıya devri gerektiğini, toplam tutarı 200.000-TL olan çeklerin dolaplar için verildiğini ve teslimden imtina edilmiş olması karşısında … numaralı çeklerin bedelsiz kaldığını, …numaralı çekin davadan önce ibraz edildiğini ve ödendiğini, işbu davanın … numaralı çekler için açıldığını beyanla, çeklerin ibrazda ödenmemesine yönelik tedbir kararı verilmesini ve davacının çekler sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitini dava etmiştir.
Davalı vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Müvekkili davalıya ait …’da faaliyet gösteren esnaf işletmesinin, işletmeye özgülenen malvarlığı ve müşteri çevresi ile birlikte davalıya devredildiğini ve devir bedeli 365.000-TL’nin de tahsil edildiğini, işletmeye özgülenen malvarlığı içinde iddiaya konu şekilde buzdolabı bulunmadığını, davacı ile davalının kocası …arasında geçtiği ileri sürülen mesajları kabul etmediklerini ve ayrıca …nın davacı ile davalı arasındaki ilişkinin dışında üçüncü bir kişi olduğunu beyanla, davanın reddini dilemiştir.
Mahkememizin 21.07.2020 tarihli ara kararı ile, … numaralı çeklerin davalı tarafından ibraz edilmesi halinde ödenmemesi, arkasının yazılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve teminat yatırılarak karar infaz edilmiştir.
Davaya konu … numaralı çeklerin akıbetleri muhatap bankadan sorulmuş olup, cevabi yazılardan: Çeklerin davacı tarafından davalı emrine düzenlendiği ve … numaralı çekin davadan önce ödendiği, …numaralı çeklerin 28.07.2020 tarihinde … isimli üçüncü kişiye ödendiği,… numaralı çekin ise müşteride olduğu ve ibrazının henüz gerçekleşmediği bildirilmiştir.
Davalının işletme defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi tarafından inceleme yapılmış olup, düzenlenen bilirkişi raporunda özetle: Davalının tacir olmadığı ve ticari defterlerinin bulunmadığı, işletme defteri tuttuğu, defterlerde işletme devrine dair bir kaydın veya faturanın yer almadığı ve taraflar arasında bir ticari ilişki kurulduğuna dair kayıt da bulunmadığı mütala edilmiştir.
Rapor taraflara tebliğ edilmiş, davalının tacir olmaması hasebiyle sonuca etki etmeyeceğinden davacının ticari defterleri incelenmemiştir.
Davalı, buzdolaplarının işletmeye sürekli özgülenen malvarlığı unsurlarına dahil olup olmadığı ve devrin kapsamı içinde bulunup bulunmadığı konusunda isticvap edilmiştir.
Dava, işletme devrinden kaynaklı menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraflar arasında, davalıya ait …da bulunan esnaf işletmesinin 365.000-TL karşılığında davacıya devredildiği ve devir bedelinin 165.000-TL’si nakit olarak, bakiye kısmı ise her biri 50.000-TL bedelli 4 çek ile ödendiği konusunda ihtilaf yok.
Ticari işletme, 6102 s. TTK’nın 11. maddesinin ilk fıkrasında, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme olarak tanımlanmış, maddenin üçüncü fıkrasında da, ticari işletmelerin devri sözleşmesinin yazılı olarak yapılacağı ve ticaret siciline tescil ve ilan edileceği vazedilmiştir. Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 132. maddesinde de, bir ticari işletmenin devrine ilişkin sözleşmenin yazılı şekilde yapılması gerektiği, sözleşme dışında bırakılan unsurların, ayrıca ticari işletmenin bir bütün olarak ve devamlılığını sağlayacak şekilde devredildiğine ilişkin şartsız beyanın sözleşmede yazılı olması gerektiği açıkça belirtilmiştir.
Somut olayda, devre konu işletme “ticari işletme” değil “esnaf işletmesi” olup, taraflar işletme devrini açıkça kabul etmektedir; bu halde, sözleşmenin geçerli olduğunun kabulü gerekir. Buna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık, 100 adet buzdolabının devrin kapsamı içinde olup olmadığı ve bedelsizlik iddiasına konu çeklerin buzdolapları için verilip verilmediği, davacının bedelsizlik def’inin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında yazılı bir devir sözleşmesi bulunmamakta olup, davacının iddiası ve davalının savunması karşısında devrin kapsamı anlaşılamamaktadır. Davacı, 100 adet buzdolabının işletmeye sürekli özgülenen malvarlığı içinde bulunduğunu ve devrin kapsamında olduğunu iddia etmekte, davalı ise hem savunmasında hem de isticvap beyanında işletmede hiçbir zaman ileri sürülen nitelikte buzdolabı bulunmadığını belirtmektedir. Buna göre, davacı, 100 adet buzdolabının devre konu işletmeye sürekli özgülenen malvarlığı içinde olduğunu ve devrin kapsamında kaldığını ispatla yükümlüdür.
Davacı, bir kısım mesaj içeriği gösterir belge ibraz ederek, devir görüşmelerinin davacı şirket adına … ile davalı adına kocası … arasında geçtiğini ve çeklerin …’ya teslim edildiğini, buzdolaplarının da davacıya teslim edileceği konusunun mesaj içerikleri ile sabit olduğunu ileri sürmüş ise de; davalı, …ı’nın davacı ve davalı arasındaki devir ilişkisi karşısında üçüncü kişi konumunda olduğunu ve ibraz edilen mesaj içeriklerini kabul etmediğini savunma yolu ile ileri sürmüştür.
Mesaj içeriklerinin; davalının isticvabındaki, işletmenin yoğunlukla kocası …tarafından işletildiğine ve devir görüşmelerinin kocası tarafından yürütüldüğüne dair beyanları, ayrıca çeklerin …’ya teslim edilmiş olması karşısında kuşkusuz delil özelliği vardır. Ancak, yazışmaların gerçekte kimler arasında geçtiği konusunda kesin bir sonuca varılamamış, metinler birbirinden kopuk olduğundan devrin kapsamı tam olarak anlaşılamamıştır. HMK’nın 139/1-ç maddesindeki “delil ibraz yükümlülüğü” taraflara 11.09.2020 tarihli tensip zaptı ile ihtar edilmiş olmasına ve davacı vekiline 13.09.2021 tarihli celse 1 nolu ara karar ile mesajlaşan kişilerin telefon numarasını bildirmek ve metinleri içeriğine vakıf olunabilecek şekilde birbiri ardına sıralayıp ibraz etmek üzere kesin süre verilmiş olmasına rağmen, davacı vekili ihtar gereğini yerine getirmemiştir. Hal böyle olunca, bu yöne ilişkin delil ikamesinden vazgeçilmiş sayılmasına karar verilmiştir.
Davacı, tanık bildirmiş ve dinlenilmelerini istemiş ise de, HMK’nın 200. maddesindeki “senetle ispat zorunluluğu” karşısında somut olayda tanık dinlenilmesine olanak yoktur. Kaldı ki, 13.09.2021 tarihli celse 2 nolu ara karar ile davacı vekiline, tanık isim ve adresleri ile tanıkları hangi maddi vakıa konusunda dinletmek istediğini beyan etmek üzere kesin süre verilip ihtar çekilmiş, ancak davacı vekili tanıkların isim ve adreslerini bildirmekle yetinmiş, tanıkları hangi maddi vakıa konusunda dinletmek istediğini bildirmemiştir. Oysa, HMK’nın “tanık gösterme şekli” başlıklı 240/1. maddesinde, tanıkların isim ve adreslerinden evvel hangi maddi vakıa konusunda dinletilmek istendiğinin gösterilmesi gerektiği vazedilmiştir.
Davacı vekiline, 28.02.2022 tarihli celse 2 nolu ara karar ile, yemin deliline müracaat edip etmeyeceği ve edecek ise yemine konu maddi vakıaların neler olduğu konusunda yazılı beyanda bulunmak üzere kesin süre verilip ihtar çekilmiş, ancak davacı vekili bu konuda herhangi bir beyanda bulunmamıştır. Böyle olunca, davacının yemin delilinden de vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir.
Bu tespit ve değerlendirmeler muvacehesinde; davacının (mahkememizce var olup olmadığı konusunda bile kanaate ulaşılamayan) 100 adet buzdolabının devre konu işletmeye sürekli olarak özgülenen malvarlığı unsurları içinde olduğunu usulü dairesinde ispat edemediği değerlendirilmiş, somut olayda TTK’nın 11/3. maddesindeki karineden yararlanılamayacağı, yani dolapların işletme devri kapsamında olduğunun kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu sebeplerle, dava reddedilmiş ve yargılama giderleri davacıya tahmil edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile bakiye 2.480,93-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı, davayı vekil marifetiyle rakip ettiğinden karar tarihindeki AAÜT’ye göre belirlenen 18.200-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.
18/04/2022
Katip …

Hakim …
5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5. maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.