Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/456 E. 2021/1038 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/456 Esas – 2021/1038
T.C.

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/456
KARAR NO : 2021/1038

HAKİM :…
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLLERİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : …
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : :..
KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZ. TARİH : …
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin eski ünvanı “… A.Ş” olan Tasfiye Halinde … A.Ş … Şubesinin … sayılı hesap numarası ile … tarihinde kar ve zarara katılma hesabı açtıklarını, söz konusu hesaba yatırılan kar payları hariç 16.203 USD nin ödenmediğini, ödenmemesi sebebiyle ihtarname keşide edildiğini, ihtarnameye rağmen ödeme yapılmadığını belirterek, şimdilik 100-TL alacağın, … tarihinden ödeme gününe kadar işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket adresinin …/İSTANBUL olduğunu, başkaca bir yerde de şubesi bulunmadığını, yetkili mahkemelerin Bakırköy Mahkemeleri olduğundan davanın yetkisizlik nedeniyle reddi gerektiğini, kısmı dava olarak açılan davanın harç eksikliği sebebiyle reddi gerektiğini, dava konusu alacağın haksız olduğunu, davacının müvekkili şirket nezdindeki hesabı kar ve zarara katılım akdine dayanmakta olup, davacının dava tarihi itibariyle müvekkili şirketten henüz kesinleşmiş, muaccel ve likit bir alacağı bulunmadığını, müvekkili şirketin tasfiye halinde olduğunu ve alacak ve miktarın tasfiye süreci sonunda belli olacağından bu tarihten önce talep edilemeyeceğini, müvekkili şirketin münfesih olduğundan açılan davanın reddi gerektiğini, dava konusu alacağın dava tarihi itibariyle maccel ve talep edilebilir, likit bir alacak olmadığından, bu alacağa ilişkin herhangi bir faiz de talep edilmeyeceğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ekinde, … 4. Noterliğinin … yevmiye sayılı ve … tarihli ihtarnamesi ve tebliğ evrakı, arabuluculuk son tutanağı, hesap cüzdanı sunulmuştur.
Tasfiye Halinde … A.Ş’ye yazılan yazıya 19/08/2020 tarihli yazı ile cevap verilmiş, ekinde davacıların kar ve zarara katılım hesabına ait hesap ekstresi gönderilmiştir.
Davacılar vekili 15/01/2021 tarihli dilekçesi ile yargılama aşamasında vefat eden … mirasçılarına ait vekaletname örneğini dosyaya ibraz etmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan yazıya 29/06/2021 tarihli yazı ile cevap verilmiş, ekinde davalı şirketin tasfiyesinin sona ermediğine ilişkin yazışma örnekleri sunulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava taraflar arasında kar ve zarara katılma hesabından kaynaklanan alacak talebine ilişkindir.
Davalı vekilince süresinde sunulan cevap dilekçesinde; davalının adresinin …/İstanbul olduğu, başka yerde şubesinin bulunmadığı, yetkili mahkemenin Bakırköy Mahkemeleri olduğundan bahisle yetki itirazında bulunmuş olup; dosya içerisinde sunulan hesap cüzdanı örneği incelendiğinde davacının … Şubesinden işlem yaptığı ve dava dilekçesine göre davacının adresinin Atakum/… olduğu anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nun 14.maddesine göre şubenin işlemlerinden doğan davalarda o şubenin bulunduğu yer mahkemeside yetkilidir. Yine 6098 sayılı TBK’nun “ifa yeri” başlıklı 89. maddesine göre, borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir ve aksine bir anlaşma yoksa para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Şu halde işlem yapılan şubenin … olması ve davacının adresinin Atakum/… olması birlikte değerlendirilmiş, davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Eldeki dosyanın niteliğine göre öncelikle kar ve zarara katılma hesabının üzerinde durulmalıdır. Kar ve zarara katılma hesabı sözleşmesi çerçevesinde açılan hesaplara katılma hesabı adı verilir. Tasarrufunu faizsiz bankaya yatırarak katılma hesabı açtıran kişi, vade sonunda ne miktarda kar payı alacağını önceden bilemez. Hatta karın yanında anaparanın da aynen ödeneceği garantisi verilmemektedir. Katılma hesaplarında biriken para, aynı vade ve döviz türündekilerle birleşerek bir havuz oluşturur ve katılım bankası tarafından çeşitli kredi usûlleriyle işletilir. Bir kredi kârla sonuçlanırsa havuza kâr gelir. Zararla sonuçlanırsa da havuz bu ölçüde zarar etmiş olur. Havuz kendi dönemini kârla kapatırsa banka hesap sahibine anapara ile birlikte kâr dağıtır. Banka dönemi zararla kapatırsa dönem sonunda hesap sahibinin anaparasının bir kısmı eksilmiş olur. Zaten işlemin niteliği kâr kadar zarar riskinin de varlığıdır. Bu bakımdan kar ve zarara katılım hesaplarının tasfiye sonucu beklenmeden talep edilmesi mümkün değildir.
Davacıya ait davalı nezdindeki kar ve zarara katılma hesap cüzdanı ve hesap ekstresinin incelenmesinde; taraflar arasındaki ilişkinin kar ve zarar ortaklığına dayandığı görülmüştür. Davalı şirketin, B.D.D. Kurumunun 10.02.2001 tarihli 171 sayılı kararı ile faaliyet izni kaldırılmış, bilahare davalı şirket aldığı karar uyarınca tasfiye haline girmiştir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne davalının tasfiyenin sona erip ermediği hususu sorulmuş olup, gelen cevabi yazı uyarınca davalı şirketin tasfiye işlemlerinin henüz tamamlanmamış olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki kar ve zarar ortaklığı ilişkisi nazara alındığında; davacının ancak davalı şirketin tasfiyesinin tamamlanmasından sonra ortaya çıkacak sonuca göre alacaklı yada borçlu olup olmadığının tespit edilebileceği, dava tarihi itibariyle henüz tasfiye işlemleri tamamlanmadığından davacının alacağının muaccel olduğundan söz edilemeyeceği anlaşılmakla davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur (Bkz; Yargıtay 19.HD’nin 23/11/2015 tarih, 2015/2915 Esas ve 2015/15255 Karar sayılı ilamı, … BAM 3. HD’nin 26/10/2017 tarih, 2017/729 Esas, 2017/834 Karar sayılı ilamı, İstanbul BAM 12. HD’nin 2018/2582 Esas, 2021/140 Karar sayılı ilamı, İstanbul BAM 12. HD’nin 2018/402 Esas, 2018/834 Karar sayılı ilamı vs.)
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 4,90TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafın sarf ettiği yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde, müracaat etmeleri halinde kalemde, müracaat etmemeleri halinde dosyaya hesap numarası bildirmiş ise hesaba aktarmak sureti ile, hesap numarası da bildirilmemiş ise masrafı gider avansından karşılanmak sureti ile PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usülen anlatıldı…

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.