Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/415 E. 2022/27 K. 10.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/415 Esas – 2022/27
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/415 Esas
KARAR NO : 2022/27 Karar

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : …
DAVALI :…
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZ. TARİH : …
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; … tarihinde Samsun’da meydana gelen kuvvetli yağış ve sel neticesinde müvekkili sigortaya inşaat … poliçesi ile sigortalı bulunan …’ın … iş yerinin bulunduğu … ilçesindeki … … Merkezindeki mağazasında büyük bir hasar meydana geldiğini, eksper tarafından düzenlenen 06/09/2012 tarihli ekpertiz raporuna göre iş yerinde 38.236,00 TL hasar meydana geldiğini, hasarın rücuen ödenmesi talep ettiklerini, ancak davalının sorumluluğun kendisinde olmadığından ödemekten imtia ettiğini, aynı olayla ilgili Samsun 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/58 D.İş sayılı dosyasına sunulan bilirkişi heyet raporu ile davalı şirket ile birlikte …, … Belediyesi ve … Belediyesinin kusurlu ve hatalı bulunduğunu, savcılık soruşturmasında da iş bu kurumların kusurlu ve sorumlu olduğunun tespit edildiğini belirterek, davalı firmaların meydana gelen hasardan sorulmu olması nedeniyle, 38.236,00 TLnin 01/10/2012 tarihinden itibaren itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayların ve zararların davalı olarak gösterilen müvekkili … A.ş ile hiç bir yükümlülüğünün bulunmadığını, tespit dosyasında ilgili belediyelerin, … ve proje sahiplerinin hatalı olduğunun tespit edildiğini, hatalı olan iş bu kurumların davalı olarak gösterilmediğini, projenin … Müh. MüşLtd.Ştine ait olduğunu, müvekkili … Turizmin, ne dava konusu taşınmazın, ne de Lovolet … merkezinin maliki olmadığını, diğer müvekkili idolün ise hukuki bir sorumluluğunun bulunmaması nedeniyle davanın esasa girilmeksizin husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, tespit dosyasına itirazlarını sunduklarını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizin 2013/434 Esas, 2013/393 Karar, 17/09/2013 tarihli ilamı ile görevsizlik kararı verilerek, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmekle, dosya Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmiş olup, Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2013/592 Esas, 2014/81 Karar numarasını almış ve 06/05/2014 tarihli kararı ile görevsizlik kararı verilmekle, görevli Mahkeme’nin Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu kararı verilerek, dosya Mahkememize gönderilmiş olup, Mahkememizde 2014/307 Esas, 2014/164 Karar numarasını almış ve 04/07/2014 tarihli kararı ile, dosyanın merci tayini için ilgili Yargıtay Dairesine gönderilmesi gerektiğinden, eksikliği gidermek üzere dosyanın 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne iadesine kararı verilmiş ve dosya Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmiş olup, Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2014/270 Esas, 2014/263 Karar numarasını almış ve 11/07/2014 tarihli kararı ile görevsizlik kararı verilmekle, görevli Mahkeme’nin Samsun 1. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu kararı verilmiş, bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 2015/4335 Esas, 2015/8535 Karar, 06/10/2015 tarihli ilamı ile bozulmuş olup, Yargıtay bozması üzerine davaya Mahkememizde devam olunmuştur.
Bu kez mahkememizin 2015/963 Esas 2017/490 Karar sayılı ilamıyla davanın kabulüne dair karar Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 04/12/2019 tarih 2017/4085 Esas 2019/11497Karar sayılı ilamı ile özetle “… Davacı tarafın aynı zarar için, zararın meydana geldiği yapıyı inşa eden davalı … İnşaat A.Ş’ye yapım izni veren, yapıyı yeterince denetlemeyen ve hizmet kusuru olduğu iddia edilen idareler aleyhine de idari yargıda dava açtığı (mahkemenin kabulünde olduğu üzere); idareler aleyhine açılan dava hakkında idari yargıda verilen kabul/ kısmen kabul kararlarının bozulduğu; idari yargıda verilen bozma kararında, yapıya ilişkin yapım izni ile kullanım belgesini veren idarelerin zarardan sorumlu olup olmadıkları ve zarar ile idarelerin eylemi arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığına ilişkin araştırmanın yetersiz bulunduğu; sigortalı işyerinin bulunduğu ana yapıyı inşa eden- işleten davalıların, idareler tarafından verilen izin ve onaylara bağlı olarak yapıyı inşa ettiği ve işlettiği dikkate alındığında; idareler yönünden yapılacak illiyet bağına ilişkin araştırmanın, eldeki davanın davalılarının durumunu da etkileyeceği gözetilip, idari yargıda süren davanın tespitiyle sonuçlanmasının beklenmesi, orada yapılacak tespitler ve verilecek karar dikkate alınmak suretiyle, davalıların hukuki durumlarının takdir edilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir” şeklinde gerekçe ile bozularak dosya mahkememize gönderilmiş, yeniden yapılan yargılamada bozmaya uyularak dosya esasın yukarıdaki sırasına kayıt edilmiştir.
Toplanan deliller:

İnşaat ve yapı ruhsatı, davalılar arasında yapılan kira sözleşmesi, ödeme dekontları, iş yeri açma ve çalışma ruhsatı,Ekspertiz Raporu, Faturalar, Sevk edilen ürünlerin detaylı Kontrol Listesi, Demişbaş Listesi, Stok Envanteri, Fotoğraflar, Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma dosyası, İş Yeri … Poliçesi, Samsun 2. İdare Mahkemesi’nin 2017/739 esas sayılı dosyası, Samsun 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/58 D.İş sayılı dosyası, mahkememiz 2014/587 Esas sayılı dosyasında alınan … oluşan bilirkişi heyetinden alınan … tarihli rapor, :.. alınan … tarihli rapor, mahkememizin aynı olaya ilişkin Yargıtay 11. HD. tarafından onanarak kesinleşen 2014/593 Esas 2016/204 Karar ve tüm dosya kapsamı.
Dava, rücuen tazminat talebine ilişkindir.

Dava, davaya konu davacıya sigortalı iş yerinde … tarihinde meydana gelen aşırı yağış neticesi dava dışı sigortalının uğradığı zararın, davacı tarafından ödendikten sonra, zarara sebebiyet verdiği iddia edilen bina malikine ve işleticisine-bina malik temsilcisine karşı açılmış rücu davasıdır.
Davacı tarafından dosyaya sunulan Samsun 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/58 D.İş dosyasında aldırılan bilirkişi raporunun incelenmesinde; meydana gelen sel nedeniyle … Belediyesi, … Belediyesi, proje sahipleri ve … nin kusurlu olduğu rapor edilmiştir.
Bozmadan önce 2015/963 Esas sayılı dosyasındaki yargılama esnasında Bilirkişiler Adem Temiz ve Bülent Köksaldan alınan 02/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Samsun ili, … İlçesi, …parselin üzerinde (açık adresi: Toptepe Mahallesi, … …../SAMSUN) bulunan ve 04.07.2012 tarihinde Samsun’da meydana gelen kuvvetli yağış neticesinde … … A.Ş’ye … poliçe noIu İnşaat … Poliçesi ile sigortalı bulunan …’in … AVM İşyerinde meydana gelen hasar ile İlgili olarak; mevcut dosyasında bulunan resmi evrakların incelemesinde ve yapılan araştırmalarda Mali Müşavir açısından incelendiğinde; Dosyaya ibraz edilen fatura ile envanter kayıtları tek tek kontrol edilmesi neticesinde … eksperi tarafından düzenlenen … tarihli kesin raporun kapsamı itibariyle doğru olduğu ve bu bağlamda dava dışı sigortalı firmanın 04.07.2012 olay tarihinden bir gün öncesi itibariyle, birbirini teyit eden fatura ve envanter kayıtlarına göre olay tarihi itibariyle gerekli sözleşmede öngörülen muafiyet indirimleri de uygulandıktan sonra 38.236,00TL demirbaş ve dekorasyon hasarı oluştuğu, buna göre toplam hasarın 38.236,00TL olduğu tespit edildiği, 01.10.2012 tarihi itibariyle 38.236,00 TL için reeskont avans oranında faiz hesaplanması gerektiğinin tespit edildiği, Hukuki Yönden yapılan incelemede; 04.07.2012 tarihinde oluşan sel nedeniyle dava dışı sigortalı … Tic. A.Ş.’in … AVM deki işyeri Dekorasyon İnşaatında meydana gelen hasarın oluşmasında dava dışı … Belediyesi ile davalı … AŞ. nin asli ve tali kusurlu olduğu, diğer davalı … AŞ nin herhangi bir kusurunun bulunmadığı, hasarın meydana gelmesinde kusurlu olan dava dışı Büyükşehir belediyesi ile davalı … AŞ nin meydana gelen zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, bu bağlamda, dava dışı zarar gören sigortalısı …’a 38.236,00 TL ödeme yaparak TTK’nınnin 1472. Maddesi gereğince sigortalısının halefi olan davacının ödediği bedelin tamamını müştereken ve müteselsilen sorumlu olan davalı … AŞ. den 01.10.2012 ödeme tarihinden itibaren uygulanacak reeskont faiziyle birlikte talep etmekte haklı olduğu, diğer davalı … AŞ. den ise her hangi bir bedel talep edemeyeceği” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı görülmüştür. Bilirkişi raporu usulüne uygun şekilde taraflara tebliğ edilmiştir.
Mahkememiz benzer 2020/478 esas sayılı heyet dosyasında aldırılan bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmış incelenmesinde; AVM’nin maliki … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.nin olayın meydana gelmesinde kusurlu olduğu, ayrıca … Belediye Başkanlığı, … Belediye Başkanlığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve Karayolları Genel Müdürlüğü’nün de olayda ihmallerinin bulunduğu kanaatine varıldığı görülmüştür. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Dosya kapsamından … 8 nolu ”İnşaat … Poliçesi” ile …-22/07/2012 tarihleri arasında sigortalanan ve … tarihlerinde meydana gelen sel baskını sonucu hasarlanan sigortalı işyerinin hasarının davacı … şirketi tarafından ödendiği ve iş bu dava ile öncelikle TTK’nun 1472 maddesi gereği halefiyet esasına dayalı olarak, olmadığı taktirde TBK’nun 183 vd. maddesinde düzenlenen alacağın temliki hükümlerine göre ödenen bedelin rücuen tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır. Buna göre öncelikle TTK’nun 1472. maddesindeki rücu koşullarının oluşup oluşmadığı ve bu arada somut olay bakımından işyeri … poliçesinin geçerli olup olmadığı irdelenmeli, bu irdeleme sonucunda sözleşmenin ve dolayısıyla poliçenin geçerli olmadığı saptanır ise rücu talebinin “alacağın temliki” hükümlerine göre kabul edilebilir olup olmadığına bakılmalıdır.
6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlıklı 1472/1. maddesine göre, “Sigortacı, … tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.”
Sigortacının kanuni halefiyetinden söz edilebilmesi için; a-geçerli bir … sözleşmesinin olması, b-sigortacının bu … sözleşmesine dayalı tazminat ödemesi ve c-ödeme yaptığı sigortalının zarar verene karşı bir talep ve dava hakkının bulunması gerekir. Bu üç şartın birlikte gerçekleşmesi durumunda, sigortacının halefiyeti kanun gereği kendiliğinden doğar.
Geçerli bir … sözleşmesinin bulunması, sigortacının … tazminatı ödeme borcunun hukuki sebebini teşkil etmektedir. Dolayısıyla … tazminatı ödemesinin geçersiz ve yürürlükte olmayan bir … sözleşmesine dayalı olarak yapılmış olması durumunda sigortacının kanuni halefiyetinden söz edilemez. Böyle bir durumda, sigortacının yapmış olduğu ödemeye ilişkin olarak zarar sorumlusuna talep yöneltebilmesinin yegâne yolu, 6098 sayılı TBK’nun 183 vd. hükümlerine göre alacak ve dava hakkını devralmış olmasıdır.
3572 sayılı İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında; ilgililerin, işyeri açma ve çalışma ruhsatı adlı belgeye dayanarak işyeri açabileceği belirtilmiş, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik’in 6. maddesinde de, yetkili idareden usulüne uygun işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmadan açılan işyerlerinin yetkili idarelerce kapatılacağı düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nun “Geçerli olmayan …” başlıklı 1404. maddesinde, … ettirenin ya da sigortalının, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı bir fiilinden doğabilecek bir zararını teminat altına almak amacıyla … yapılamayacağı; 1452. maddesinde ise, 1404 ve 1408. madde hükümleriyle 1429. maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesine aykırı sözleşmelerin geçersiz olduğu düzenlenmiştir.

İşbu davada davacı … şirketince düzenlenen işyeri … poliçesinin … tarihli olduğu ve rizikonun 03-… tarihinde gerçekleştiği, riziko tarihi itibariyle işyeri açma ve çalıştırma ruhsatının bulunmadığı, … Belediyesi tarafından 30/11/2012 tarihinde alındığı, davacının işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı olmayan bir işyeri hakkında poliçe düzenlemek suretiyle yasanın yukarıda işaret edilen emredici hükümlerine aykırı davrandığı, … sözleşmesinin 6102 sayılı TTK’nun 1404. maddesi delaletiyle 1452. maddesi gereğince geçersiz olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, davacı … şirketi geçersiz bir sözleşmeye göre ödeme yapmış olup, kanuni halefiyete göre ikame ettiği işbu davada zarar sorumlularından ödediği tutarın rücuen tazminini talep etmektedir. … sözleşmesinin açıklanan sebeplerle geçerli olmadığı sonucuna varıldığına göre, kanuni halefiyetin ilk şartı olan “ortada geçerli bir sözleşme bulunması” koşulu gerçekleşmemiştir ve davacı … şirketinin davalılardan 6102 sayılı TTK’nun 1472. maddesi kapsamında tazminat talep etmesi mümkün değildir.
Davacının, “alacağın temliki” hükümlerine göre rücu isteminde bulunup bulunamayacağına gelince; sigortacının kanuni halefiyeti, kanuni temlik niteliğinde olduğundan, alacağın devrine ilişkin TBK’da yer alan düzenlemeler, niteliğine aykırı düşmedikçe sigortacının kanuni halefiyeti bakımından da uygulanır. Bunun yanı sıra, sigortacının kanuni halefiyetine ilişkin şartların mevcut olmadığı bir durumda, sigortacının TBK’da düzenlenen alacağın temliki hükümlerine dayalı olarak sigortalının zarar sorumlusuna karşı alacak hakkını devralması da mümkündür. Nitekim uygulamada … şirketleri, kanuni halefiyet şartlarının oluşmaması ihtimaline karşı, ödeme yaptıktan sonra sigortalıya “Temlikname” adı altında bir belge imzalatmakta ve bu suretle sigortalının zarar sorumlusuna karşı alacak hakkını devralmaktadır. Geçerli bir … sözleşmesine dayanmaksızın ya da … teminatı kapsamında olmayan bir rizikoya ilişkin olarak sigortalıya ödeme yapılmış olması durumunda sigortacının sigortalıya ait alacak hakkını devralarak zarar sorumlusuna rücu etmesi mümkündür. Aynı şekilde, geçerli bir … sözleşmesi olmakla birlikte mevcut … tazminatında yanılgıya düşülerek bir “hatır ödemesi” yapılması durumunda da sigortalının 6098 sayılı TBK’nun 183 vd. maddeleri uyarınca alacak ve dava hakkını sigortacıya devredebileceği kabul edilmektedir. Bu şekilde, sigortacı kanuni halefiyetinden bağımsız olarak, alacağın temliki hükümleri uyarınca ödemiş olduğu tazminat tutarını zarar sorumlusundan talep edebilmektedir.
Sigortacının kanuni halefiyetinin yanında alacağın aynı zamanda temlik edilmiş olduğu durumlarda, sigortacının kanuni halefiyetine ilişkin hükümler uyarınca dava açmış olmasına rağmen hakimin alacağın temliki hükümlerine göre karar verip veremeyeceğine ayrıca değinmek gerekir. Öğretide çoğunluğun da kabul ettiği üzere, davanın maddi vakıaların imkan tanıdığı kanun hükümlerinden yalnızca birine dayanılarak ikame edilmesi halinde, hakim, tarafın dayanmadığı kanun hükmü uyarınca da karar verebilecektir; meğerki davacı davasını taleplerden yalnızca birine hasretmiş olsun. Böyle bir durumda, hukuku re’sen uygulamakla yükümlü hakim, gerekliliği konusunda öğretide aksi görüşler olsa da ıslaha dahi gerek olmaksızın, alacağın temliki hükümlerine göre karar verebilecektir. Nitekim, Yargıtay’ın, sigortacının alacağı devraldığı hallerde, davanın kanuni halefiyet ile ilgili sınırlamalara bağlı kalınmaksızın ele alınması, gerekmesi durumunda alacağın temliki hükümlerine göre yargılama yapılması gerektiği yönünde müstakar uygulamaları mevcuttur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/1024 Esas 2014/8041 Karar sayılı ilamı).
Davaya konu olaya ilişkin İdareler aleyhinde açılan tam yargı davalarında verilen kararları inceleyen Danıştay 8. Dairesi, sigortalı işyerinin riziko tarihi itibariyle işyeri açma ve çalıştırma ruhsatının bulunmamasını sözleşmenin geçersizliği şeklinde bir sonuca bağlamış ve işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı olmayan yer hakkında poliçe düzenleyen … şirketinin ağır kusurlu olduğunu kabul edip, … şirketinin ağır kusurunun İdarelerin hizmet kusurları ile zarar arasındaki illiyeti kestiğini içtihat etmiştir. Ancak eldeki davada, bu şekilde değerlendirme yapılması, yani … şirketinin ruhsatı olmayan bir işyeri hakkında poliçe düzenlemiş olması sebebiyle ağır kusurlu kabul edilip onun bu ağır kusurunun davalılar ile zarar arasındaki illiyeti kestiğinin kabul edilmesi mümkün değildir; zira tam yargı davalarındaki hizmet kusuru ve illiyet bağının içeriği, TBK’nun haksız fiile ilişkin 49 vd. maddelerinde unsurların içeriğinden farklı olup, eldeki davada davacının tazminat isteminin dayanağı mahkememizin değerlendirmesi ve kabulüne göre, alacağın temliki ve 6098 sayılı TBK’daki haksız fiile ilişkin hükümlerdir.
Tazminat talebinin kanuni dayanağı “alacağın temliki” hükümleri olduğuna göre, uyuşmazlığın alacağı temlik eden sigortalı Necari Uçar ile davalılar arasındaki hukuki ilişkiye bakılarak çözüme kavuşturulması gereklidir. Sigortalı ile davalılar arasında ise TBK’nun 69. maddesindeki yapı eseri malikinin sorumluluğu kapsamında bir ilişki bulunmaktadır. Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğu, yapı eserinin yapımındaki bozukluğa veya bakımındaki eksikliğe dayanmakta olup, sorumluluğun doğmasında, yapılıştaki bozukluk – bakım eksikliği ayrımının bir önemi yoktur. Zira, malikin sorumlu olması için bakım eksikliği veya yapılıştaki bozukluktan herhangi birinin varlığı yeterli görülmektedir. Her iki olasılıkta da yalnızca malikin sorumluluğu söz konusu olmaktadır. Bina veya yapı eseri malikinin sorumlu tutulabilmesi için; yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden zararın doğması, yapım bozukluğu veya bakım eksikliği ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterlidir. Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğu bakımından bulunması zorunlu unsur olan illiyet bağı yönünden ise, bu bağın kesilmesine yol açacak sebeplerin somut olayda gerçekleşmemiş olması gereklidir. İlliyet bağını kesen sebepler ise; mücbir sebep, zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurudur. Zarar, aradaki illiyet bağını kesecek derecede bir mücbir sebepten, zarar görenin ya da üçüncü bir kişinin kusurundan doğmuş ise yapı malikinin sorumluluğu söz konusu olmaz (Yargıtay HGK’nun 2017/3-439 Esas ve 2017/1463 Karar sayılı ilamı).
Mahkememizce Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 04/12/2019 tarih 2017/4085 Esas 2019/11497 Karar sayılı bozma ilamı uygun görülerek, bozma doğrultusunda aynı olaya ilişkin idari yargıda açılan dava dosyası tespit edilerek sonucu beklenmiş, Samsun 1. İdare Mahkemesi’nin 2017/761 Esas 2018/1652 Karar sayılı davanın reddine ilişkin ilamı ve kesinleşme şerhi dosya içerisine alınmıştır.
Mahkememizce gerek bozmadan önce ve gerekse bozmadan sonra alınan bilirkişi raporlarında, AVM’nin maliki … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.nin olayın meydana gelmesinde kusurlu olduğu, ayrıca … Belediye Başkanlığı, … Belediye Başkanlığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve Karayolları Genel Müdürlüğü’nün de olayda ihmallerinin bulunduğu mütala edilmiş olup, birden çok kişinin birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacağından tarafların olayın meydana gelmesinde ne oranda kusurlu olduklarının bir önemi yoktur. Nitekim bozmadan önceki kararda da AVM’yi işleten … şirketi ile AVM’nin maliki … şirketinin birlikte sorumluluklarına hükmedilmiş, davalı … şirketinin birlikte sorumluluğa ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmeyip reddedilmiştir.
Alacağı temlik eden sigortalıya ait işyerinin olay tarihi itibariyle işyeri açma ve çalıştırma ruhsatının bulunmuyor oluşunun müterafik kusur kabul edilip edilmeyeceğinin de ayrıca değerlendirilmesi gerekir.
Davada, işyeri sahibinin zararın artmasına etkili bir davranışının bulunduğu yönünde bir iddia ileri sürülüp ispat edilmiş değildir. Salt işyeri açma ve çalıştırma ruhsatının bulunmuyor oluşunun, gerçekleşen olay karşısında kusura veya zararın doğmasına / artmasına bir etkisi yoktur. Nitekim, rücuen tazminat talepli benzer Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen 2019/192 Esas 2020/156 Karar sayılı dava dosyasında, sigortalı işyerine ait işyeri açma ve çalıştırma ruhsatının bulunmaması müterafik kusur olarak görülmemiş, KASKİ vekili 18/03/2020 tarihli temyiz dilekçesinde Danıştay 8. Dairesi’nin işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı olmayan işyerleri hakkında poliçe düzenleyen … şirketlerinin ağır kusurlu olduğu ve bu durumun idarelerin hizmet kusuru ile zarar arasındaki illiyeti keseceği yönündeki içtihatlarına dikkat çekip müterafik kusur itirazında bulunmuş ise de temyiz itirazlarının tamamı Yargıtay 17.HD.nin 16/03/2021 tarih ve 2334/2753 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Ayrıca, aynı sel olayında davalı …’e ait olup … tarafından işletilen AVM’deki başka bir işyerinde oluşan hasarın rücuen tazmini talebi ile açılan Mahkememizin 2014/593 Esas sayılı dosyasında müterafik kusur indirimi yapılmadan sonuca gidilip karar verilmiş ve davanın tam kabulüne ilişkin karar Yargıtay 11. HD.nin 25/12/2017 tarih ve 13649/7564 sayılı kararı ile onanmıştır.
Böylece meydana gelen olayda davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu müterafik kusur indiriminin yapılmasına gerek olmadığı tespit edildikten sonra tazminat miktarının belirlenmesi gerekmektedir. Temyiz dilekçeleri, yargıtay bozma ilamı, dosyaya sunulan zarara ilişkin belgeler birlikte değerlendirildiğinde bozma öncesi mahkememizce yaptırılan hüküm kurmaya ve denetime elverişli 02/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda davacının talep edebileceği hasar miktarı 38.226,00 TL belirlenmiş olmakla ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamı sonrası Samsun 2. İdare Mahkemesi’nin 2017/739 esas 2019/358 karar sayılı dosyanın kesinleşmesi beklenmiş, bu dosyada dava konusu işyerine ait işyeri açma çalıştırma ruhsatının … sözleşmesinin imzalandığı tarihte ve en geç rizikonun gerçekleştiği … tarihi itibariyle mevcut olmaması sebebiyle davacının sigortalısının ağır kusuru sebebiyle tazminat talebi reddedilmiş ise de, her iki yargı kolunda zarar ve sorumluluğa dolayısıyla illiyet bağına ilişkin yapılan değerlendirmede dikkate alınan unsurlar birbirinden farklı olmakla ve hususiyle mahkememizce TBK’nun 69. maddesi kapsamında değerlendirme yapılmış olmakla İdare Mahkemesince davacının sigortalısının ağır kusuruna ilişkin tespitlerin kabulü mümkün görülmemiştir. Esasen mahkememizce de İdari Yargı gibi poliçenin geçerli olmadığı değerlendirmesi yapılmış, ancak ”alacağın temliki” hükümlerinin hükümlerinin uygulanması ile sonuca gidilmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
38.226,00 TL nin ödeme tarihi olan 01.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 2.611,22 TL harçtan peşin ve tamamlama harcı olarak alınan 721,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.939,62 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 24,30 TL başvuru harcı, 653,00 TL peşin harç ve tamamlama harcı olarak yatırılan 68,60 TL harç toplamı olan 745,90 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 213,30 TL dosya masrafı, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.013,30 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine.
5-Davalı tarafların yapmış olduğu 212,40 TL yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 5.733,90 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine.
7-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine.
8-Kullanılmayan gider avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine.
Dair; davacı vekili ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı. …

Katip …
¸

Hakim …
¸