Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/36 E. 2021/675 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : …
DAVALI : 2- …

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZ. TARİH : …

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesini özetle; Davacı banka ile davalı … arasında kredi sözleşmesi akdedildiğini, diğer davalının müşterek borçlu müteselsil kefil olduğunu, borcun ödenmemesi üzerinde … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalıların borca itirazı üzerine takibin durduğunu, davalıların itirazlarının haksız olduğunu ve arabuluculuk aşamasında anlaşma sağlanamadığını belirterek icra dosyasına vaki itirazların iptaline, takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle; 6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi ile getirilen zorunlu arabuluculuk sürecinin usulüne uygun yürütülmediğini, toplantı tutanağının usulüne uygun tebliğ edilmediğini, müvekkilinin davaya konu sözleşmede kefaletinin söz konusu olmadığını, müvekkilinin takip öncesinde temerrüde düşürülmediğini, ayrıca takibe konu alacağın dayanağının takipte gösterilmediğini, müvekkilinin sözleşme içerisinde sorumlu olacağı kefalet limitinin ayrıca ve açıkça gösterilmediği gibi kefillerin sorumluluğuna dair muayyen bir miktar da gösterilmediğini belirterek, takibe konu alacaktan müvekkilinin sorumlu olmaması nedeniyle davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. … Ltd. Şti tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ekinde, davaya konu GKS, Hızır Hesap Sözleşmesi, ihtarname, faiz genelgesi, arabuluculuk son tutanağı sunulmuştur.
… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası uyap sistemi üzerinden celb edilmiştir.
Davacı vekili … tarihli cevaba cevap dilekçesi sunmuştur.
Davacı vekili tarafından … tarihli dilekçe ekinde GKS, Hızır Hesap Sözleşmesi ve hesap ekstrelerinin onaylı suretleri sunulmuştur.
Bankacı bilirkişiden … havale tarihli rapor aldırılmıştır.
Davacı vekili rapora karşı beyanlarını içerir … tarihli dilekçe sunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı ilamsız takibe karşı yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından; davacı banka ile davalı …. Turz. Nak. Gıda San. Tic. Ltd. Şti. arasında … tarihli Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, davalı …’in Genel Kredi Sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, kredi geri ödemelerinin aksaması üzerine … 11.Noterliğinin … yevmiye nolu … tarihli ihtarname ile hesabın kat edilerek … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla takip başlatıldığı, asıl borçlu davalıya çıkartılan ödeme emrinin bila döndüğü, davalı …’e gönderilen ödeme emrinin … tarihinde tebliğ edildiği, davalıların … tarihli dilekçesiyle takibe itiraz ederek durdurduğu, itirazın yasal 1 haftalık süresinde yapıldığı, davacı tarafın da itirazın iptalini sağlamak için süresi içinde işbu davayı açtığı anlaşılmıştır.
Davalılar vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde öncelikle dava şartı olan arabuluculuk görüşmelerinin usulüne uygun yapılmadığını, arabuluculuk toplantısının tebliğ tarihlerinden önce yapıldığını, müvekkilin toplantıya katılmasının mümkün olmadığını, davanın usulden reddi gerektiğini iddia edilmiştir.
TTK’nun 5/A maddesi gereğince Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. … tarihli 30439 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin “Dava şartı olarak arabuluculukta arabulucunun görevlendirilmesi” kenar başlıklı 24. Maddesinde; “(3) Taraflara ait iletişim bilgileri, görevlendirilen arabulucuya adliye arabuluculuk bürosu tarafından verilir. Arabulucu bu iletişim bilgilerini esas alır, ihtiyaç duyduğunda kendiliğinden araştırma da yapabilir. Elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya tarafları ve varsa avukatlarını birlikte davet eder. Bilgilendirme ve davete ilişkin işlemlerini belgeye bağlar. Arabulucu taraflara ulaşamaması hâlinde, ulaşmak için hangi yolları denediğini ve hangi sebeplerle ulaşamadığını son tutanakta belirtir” denilmiştir. Bu yönetmelik hükümlerine göre arabulucunun tarafları her türlü iletişim vasıtası ile toplantıya davet etmesi mümkün olup arabulucunun tarafları toplantıya davet etmesi için herhangi bir tebliğat usulü öngörülmemiştir. Şu halde davacının dava tarihinden önce arabuluculuğa başvurması ile dava şartını gerçekleştirdiği anlaşılmış, mahkememizce yapılan incelemede 13/01/2020 tarihli son arabuluculuk tutanağında davalılar adına ilk olarak Yurtiçi Kargo ile davet mektubu çıkartıldığı, alıcıların bulunmaması sebebi ile aynı adrese bu kez PTT aracılığı ile davet mektubu çıkartıldığı, tebligatların iade edildiği, ikişer kez tebligat çıkartılarak davet yapılmasının kanuna ve yönetmeliğe uygun olduğu anlaşılmış, davalının arabuluculuk dava şartına itirazlarına itibar edilmemiştir (Bkz; Gaziantep BAM 11. HD’nin 18/06/2021 tarihli 2021/488 Esas, 2021/1081 Karar sayılı kararı; İstanbul BAM 29. HD’nin 07/07/2021 tarihli 2021/1716 Esas, 2021/1731 Karar sayılı kararı; Gaziantep BAM 9. HD’nin 21/10/2021 tarihli 2019/1049 Esas, 2021/1199 Karar sayılı kararı)
Mahkememizce yerinde inceleme yetkisi de verilerek bankacı bilirkişiden … tarihli rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda özetle; davacı banka ile davalı …. Turz. Nak. Gıda San. Tic. Ltd. Şti. arasında … tarihli 50.000,00 TL bedelli GKS imzalandığı, davalı …’in sözleşmede müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzasının mevcut olduğu, kefalet limitlerinin 50.000,00 TL olarak belirlendiği, kredi hesaplarının … 11.Noterliğinin … yevmiye nolu … tarihli ihtarnamesi ile … tarihi itibariyle kat edildiği, ödemenin derhal yapılmasının istenildiği, ihtarnamenin asıl borçlu şirkete 01/03/2018, davalı …’e 07/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, verilen ödeme süresine göre asıl borçlu şirketin 02/03/2018, davalı …’in 08/03/2018 tarihinde temerrütlerinin gerçekleştiği, akdi faiz oranının yıllık %22,08 olduğu, sözleşme hükümlerine göre temerrüt faiz oranının ise %30,24 olduğu, en son … tarihinde tahsilat yapıldığı, bu tarihten sonra kalan kredi borcunun 14.017,79 TL olduğu, ayrıca 11/01/2018 tarihinde 300,00 TL, 12/03/2018 tarihinde 500,00 TL ödeme yapıldığı, davacı bankanın takip tarihi itibariyle asıl alacak 13.217,79 TL, işlemiş akdi faiz 258,00 TL, işlemiş temerrüt faizi 6.202,74 TL, BSMV 348,28 TL olmak üzere toplam 20.026,81 TL alacaklı olduğu, takipten sonra %30,24 temerrüt faizi işletilmesi gerektiği, 256,87 TL’lik masrafa ilişkin dosya içerisinde belge bulunmadığının anlaşıldığı belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalılar tarafından rapora itiraz edilmediği anlaşılmış, davacı vekili tarafından sunulan … tarihli beyan dilekçesi ile ihtarname masrafının 256,87 TL olduğu belirtilerek buna ilişkin noterlik makbuzu sunulduğu görülmüştür. Masrafın belgelenmiş olması nedeni ile takip talebinde ileri sürülmüş olan 256,87 TL ihtarname gideri de bilirkişi raporunda belirlenen alacağa eklenmiştir.
Davalı kefil …hakkındaki kefaletin geçerliliğine ilişkin olarak yapılan incelemede; her ne kadar Genel Kredi Sözleşmesine Ek Sözleşme’de kefalet limiti belirtilmemiş ise de sözleşmenin son sayfasında kefil olunan miktarın açıkça 50.000,00 TL olarak belirtildiği ve buna ilişkin imza atıldığı görülmüştür. Kaldı ki sözleşmenin imzalandığı tarih dikkate alındığında mülga 818 sayılı BK’nun yürürlükte olması nedeniyle dava konusu somut olaya da BK’nun kefalete ilişkin hükümlerinin uygulanmasının zorunlu olduğu, 818 sayılı BK’nun ilgili hükmü gereğince sözleşmede kefalet miktarının yazılı olması bir geçerlilik şartı olarak kabul edilmiş olmakla birlikte 12.04.1944 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince sözleşmede kefalet limiti açıkca gösterilmemiş olsa bile sözleşme içeriğinden sorumluluk limitinin belirlenebildiği hallerde geçerli bir kefalet sözleşmesinin var olduğunun kabul edildiği hususu dikkate alındığında davalı …’in verdiği kefaletin geçerli olduğu kabul edilmiştir.
Yukarıda tespit edilen alacak miktarı asıl borçlu şirket yönünden olup, davalı …’in kefil olmasına göre sorumluluğu kefalet limitiyle kendi temerrütlerinin sonuçları ile sınırlıdır. Takip konusu GKS nazara alındığında kefalet limitinin 50.000,00 TL olduğu, dolayısıyla tespit edilen asıl ve toplam alacaktan davalı kefilin de sorumlu olması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Toplam alacağın likit kabul edilen ihtar masrafı dışındaki 20.026,81 TL’sinin %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
Davadan önceki zorunlu arabuluculuk sürecinde davalıların arabuluculuk toplantılarına bir mazeret bildirmeksizin katılmadığı ve arabuluculuk faaliyetinin bu sebeple sona erdiği görülmüş, Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücreti ile yargılama giderlerinin tamamı davalılara tahmil edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,
1-13.217,79 TL asıl alacak, 258,00 TL işlemiş akdi faiz, 6.202,74 TL işlemiş temerrüt faizi, 348,28 TL BSMV, 256,87 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 20.283,68 TL alacak hakkındaki itirazın iptaline, takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Asıl alacağa takip tarihinden sonra %30,24 temerrüt faizi uygulanmasına,
3-Toplam alacağın likit kabul edilen ihtar masrafı dışındaki 20.026,81 TL’nin %20 oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.385,58 TL karar ilam harcından peşin alınan 261,62 TL’nin mahsubu ile bakiye karar ilam harcı olan 1.123,96 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı ile peşin karar ilam harcı olarak yatırılan 261,62 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından ödenen 174,50 TL tebligat ve posta gideri, 500,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 674,50 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
9-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
10-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde, müracaat etmeleri halinde kalemde, müracaat etmemeleri halinde dosyaya hesap numarası bildirmiş ise hesaba aktarmak sureti ile, hesap numarası da bildirilmemiş ise masrafı gider avansından karşılanmak sureti ile PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usülen anlatıldı….

Katip
¸

Hakim
¸

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.