Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/333 E. 2021/1092 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/333 Esas – 2021/1092
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/333 Esas
KARAR NO : 2021/1092

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : … –
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
DAVA TARİHİ : 05/06/2020
KARAR TARİHİ : 20/12/2021
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 01/01/2022

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı … plakalı araç ile davacının sevk ve idaresindeki motosikletin çarpışması şeklinde gerçekleşen 01.01.2019 tarihli trafik kazasında davacının yaralandığını, geçici ve sürekli olacak şekilde iş-güçten kaldığını, kazanın sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile gerçekleştiğini, zararın tazmini için davadan önce davalıya müracaat edildiğini ancak sonuç alınamadığını, davadan önceki zorunlu arabuluculuk görüşmelerinin de olumsuz sonuçlandığını beyanla, talep miktarını artırma hakkı saklı kalmak kaydıyla 500-TL geçici ve 500-TL sürekli işgöremezlik olmak üzere şimdilik 1.000-TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi ve davalının yerleşim yerine göre İstanbul mahkemelerinde ikame edilmesi gerektiği, ayrıca davaya konu taleplerin zamanaşımına uğradığını, … plakalı aracın davalıya20.07.2018-2019 vade tarihli ZMMS ile sigortalı olduğunu ancak sorumluluğun sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davaya konu taleplerin poliçe teminatı kapsamında bulunmadığını, tarafların kusurları ile davacının maluliyeti ve zararının rapor ile belirlenmesi gerektiğini beyanla, davanın reddini dilemiştir.
Davacıya ait hasta dosyası ile hasar dosyası celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Davaya konu kazaya ilişkin Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/8930 Soruşturma sayılı dosyası celp edilmiş olup, incelenmesinden: (davacı) …’in mağdur ve … plakalı araç sürücü …’in şüpheli olduğu soruşturmanın şikayet yokluğundan KYOK ile sonuçlandığı görülmüştür.
Davaya konu kaza sebebiyle davacıya rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı SGK’dan sorulmuş olup, 11.06.2020 tarihli cevabi yazı ile; ödeme kaydına rastlanmadığı bildirilmiştir.
Davacının kaza tarihi itibariyle ehliyeti bulunup bulunmadığı İlkadım İlçe Nüfus Müdürlüğü’nden sorulmuş olup, 29.01.2021 tarihli cevabi yazı ile; A1 ve M sınıfı ehliyet müracaatının (kazadan sonra) 07.03.2019 tarihli olduğu ve sürücü belgesinin davacıya 12.03.2019 tarihinde teslim edildiği bildirilmiştir.
Mahkememizce trafik kazalarında kusur alanında uzman bilirkişiden alınan 25.01.2021 tarihli raporda özetle: … plakalı araç sürücü …’in trafik zabıtası veya trafik işaret levhası veya ışılı trafik işaret cihazları bulunmayan kavşaklarda, bölünmüş yola çıkan sürücülerin bu yoldan geçen araçlara ilk geçiş hakkını vermek zorunda oldukları kuralını ihlal ettiği, davacı motosiklet sürücüsünün de aracının hızını kavşağa yaklaşırken azaltmadığı ve bu suretle kural ihlalinde bulunduğu mütala edilmiştir.
Mahkememizce ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 04.11.2021 tarihli raporda özetle: Kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücü …’in %75 ve davacı motosiklet sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce OMÜ’den alınan 28.04.2021 tarihli maluliyet raporunda özetle: Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre, davacının özür oranının %3 olduğu ve iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir.
Mahkememizce aktüerya alanında uzman bilirkişiden alınan 03.06.2021 tarihli raporda özetle: TRH 2010 yaşam tablosuna ve progresif rant hesaplama yöntemine, ayrıca davacının %25 oranında kusurlu olduğu kabulüne göre; davacının oluşan zararının, 12.345,89-TL geçici ve 41.536,16-TL sürekli işgöremezlik olmak üzere toplam 53.882,05-TL olduğu mütala edilmiştir.
Davacı vekili 29.11.2021 tarihli dilekçesi ile talep miktarını 12.345,89-TL geçici ve 35.256,21-TL sürekli işgöremezlik zararı olmak üzere toplam 47.602,10-TL’ye artırdığını bildirmiş, kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Bilirkişi raporları ve talep artırım dilekçesi davalı vekiline usulünce tebliğ edilmiştir.
Dava, trafik kazası sebebiyle oluşan maluliyete dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının 01.01.2019 tarihli trafik kazası sebebiyle oluşan geçici ve sürekli işgöremezlik zararının tazminini talep etmiş, talep miktarını bedel artırım dilekçesi ile artırmıştır. Davalı vekili ise davanın reddini dilemiştir.
Burada öncelikle davalı vekilinin görev dava şartı itirazı ile yetki ilk itirazı ve zamanaşımı def’i değerlendirilecek, akabinde davanın esasına yönelik değerlendirmelerde bulunulacaktır.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 s. Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın TTK’da düzenlenen hususlardan doğan uyuşmazlıklar ticari dava olarak görülür. TTK’nın 5/1. Maddesine göre, ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleridir. 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre, göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Eldeki davada, davalı sigorta şirketine, zarara sebep olduğu ileri sürülen aracın zorunlu trafik sigortacısı olması sebebiyle husumet tevcih edilmiştir. Sigorta hukuku TTK’nın 6. kitabında 1401 vd. maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda, TTK’da düzenlenen hususlardan olduğu veçhile, uyuşmazlık ticari dava olarak Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülecektir ve davanın mahkememizde ikame edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur (Bkz: Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 14.10.2019 tarih ve 18839/9369 sk.).
6100 sayılı HMK’nın haksız fiillerde yetkiyi düzenleyen 16. maddesine göre; “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” Bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Eldeki davada, hem davacının yerleşim yeri hem de davaya konu kazanın gerçekleştiği yer İlkadım/Samsun olduğuna göre davalı vekilinin yetki ilk itiraz yerinde değildir.
2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinin ilk iki fıkrası; “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” şeklindedir. Buna göre, KTK’nın 109/2. maddesi, 6098 s. TBK’nın 72/1. maddesi c.2’ye koşut bir hüküm içermektedir. Anılan maddeye göre; tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. Eldeki davada, kazanın 01.01.2019 tarihinde gerçekleştiği ve davanın 05.06.2020 tarihinde ikame edildiği anlaşılmakta olup, dava süresi içinde açılmıştır ve buna göre davalı vekilinin zamanaşımı def’i yerinde değildir.
Davanın esasına gelince; toplanan delillerden, davaya konu trafik kazasının, davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı … plakalı araç ile davacının sevk ve idaresindeki motosikletin çarpışması şeklinde gerçekleştiği ve davacının %3 oranında malul kaldığı, ayrıca iyileşme süresi olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabilecek şekilde yaralandığı, kazanın %25 oranında davacının ve %75 oranında sigortalı araç sürücünün kusuru ile gerçekleştiği, TRH 2010 yaşam tablosuna ve progresif rant hesaplama yöntemine, ayrıca %25 oranında kusurlu olmasına göre davacının 41.536,16-TL sürekli işgöremezlik zararı oluştuğu anlaşılmaktadır.
Burada, davacı yararına geçici işgöremezlik tazminatına hükmedilip edilmeyeceği hususunun irdelenmesi gereklidir. Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi hali 6098 s. TBK’nun 54. maddesinde özel olarak hükme bağlanmış olup, bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddi zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar şeklinde düzenlenmiştir. Somut olayda, davacının 18 yaşından küçük (17 yıl 1 ay) olduğu ve gelir getiren bir işte çalışmadığı, dolayısıyla tedavi müddeti boyunca mahrum kaldığı herhangi bir kazancı olmadığı veçhile geçici işgöremezlik zararı oluşmadığı açıktır (Bkz: Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 27.10.2021 tarih ve 3974/7670 sk.). Davacının efor kaybı ve buna ilişkin tazminat talebi ise, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 17.10.2017 tarih ve 3443/9234 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sürekli maluliyetin varlığı halinde göz önünde bulundurulmalıdır. Buna göre, davacının geçici işgöremezlik zararı oluşmamıştır ve bu yöne ilişkin 12.345.89-TL tutarındaki talebin reddi gerekmektedir.
Davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığına ve bu yöne ilişkin tazminat talebinden indirim yapılması gerekip gerekmediğine gelince; zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 s. TBK’nun 52. maddesinde düzenlenmiş olup, zarara uğrayan, zararı doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir. Somut olayda; davacının kaza tarihi itibariyle ehliyetinin bulunmadığı, yani ehliyetsiz araç kullandığı anlaşılmaktadır. Bu halde, davacının müterafik kusurunun var olduğu kabul edilmeli ve tazminat miktarı üzerinden indirim yapılarak sonuca gidilmelidir. Bu sebeplerle, rapor ile belirlenen 41.536,16-TL tutarındaki sürekli işgöremezlik zararı üzerinden %20 oranında indirime gidilmiş, 33.228,92-TL’ye hükmedilmiştir. Ancak, sürekli işgöremezlik zararı olarak talep edilen tutarın reddedilen kısmına tekabül eden yargılama giderleri Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 04.12.2017 tarih ve 5792/11224 sayılı kararı ve yerleşik içtihatlar uyarıca davalıya tahmil edilmiştir.
Bu sebeplerle; davacının geçici işgöremezlik zararı hakkındaki talebi (12.345,89-TL) reddedilmiş ve bu tutara tekabül eden yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmış, sürekli işgöremezlik zararı hakkındaki talebi ise hakkaniyet indirimi ile 33.228,92-TL üzerinden kabul edilmiştir. Davalının, müracaat tarihi olan 07.02.2020 tarihinden 8 iş günü sonrasına tekabül eden 20.02.2020 tarihinde temerrüte düştüğü kabul edilmiş, bu tarihten itibaren yasal faize hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE;
i-33.228,92-TL’nin 20.02.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
ii-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gerekli 2.269,86-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 163-TL’nin mahsubu ile bakiye 2.106,86-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından ödenen 163-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 807,15-TL yargılama giderinden davanın kabul-ret oranına göre belirlenen 588,49-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Adli Yardım hükümleri uyarınca resmi ödenekten karşılanan toplam 1.450,60-TL yargılama giderinden 393,60-TL’nin davacıdan ve 1.057-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 5.100-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 5.100-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinden 358-TL’nin davacıdan ve 962-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
9-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı. 20/12/2021
Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5’inci maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.