Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/324 E. 2022/102 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/324 Esas – 2022/102
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/324 Esas
KARAR NO : 2022/102

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI :…
VEKİLİ : …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZ. TARİH : …
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesini özetle; Davalı şirkete 13 adet fatura düzenlendiğini ve faturalardaki malların davalı şirkete teslim edildiğini, müvekkilinin edimini yerine getirdiğini, ancak davalı tarafından fatura bedellerinin ödenmediğini, bakiye alacakla ilgili olarak Samsun İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının tüm borca ve ferilere itiraz ettiğin beyanla, Samsun İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazların takip talebinde yer alan 24.486,39 TL asıl alacağa icra takip tarihinden itibaren işleyecek avans faiz ile birlikte tahsiline imkan verecek şekilde iptali ile takibin devamına, alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Arabuluculuk sürecinden davalının haberdar edilmediğini, müvekkilinin ikametgah adresinin … olduğunu ve Samsun Mahkemelerinin yetkili kılan bir yetki sözleşmesinin olmadığını, davaya bakmakla mahkememizin yetkisiz olduğunu, Samsun İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında da yetki itirazında bulunduklarını, müvekkilinin dava konusu faturalar sebebiyle herhangi bir borcunun bulunmadığını, faturaların ve malların müvekkiline teslim edilmediğini, faturalar üzerinde imza var ise de bu imzanın davalıya ait olmadığını beyanla, davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ekinde, takibe dayanak fatura fotokopilerinin, takip talebinin, arabuluculuk son tutanak fotokopisinin ve vekaletnamenin ibraz edildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin … tarihli cevap dilekçesi ibraz ettiği anlaşılmıştır.
Samsun İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının Uyap sistemi üzerinden dosyamız arasına alındığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin … tarihli cevaba cevap dilekçesi ibraz ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin 14/10/2020 tarihli beyan dilekçesi ibraz ettiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin 28/10/2020 tarihli dilekçesi ile davacı şirkete ait 2019 yılı yevmiye, defter-i kebir ve envanter defterinin sunulduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin 04/11/2020 tarihli delil ve beyan dilekçesi sunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememiz dosyasının mali müşavir bilirkişi …’ya tevdi edildiği ve bilirkişinin … havale tarihli raporunu ibraz ettiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin 28/11/2020 tarihinde … tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin 23/11/2020 tarihinde … tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin 27/09/2021 tarihli dilekçesi ile arabuluculuk son tutanak aslının sunulduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin 29/09/2021 tarihinde Mahkememizin 23/09/2021 tarihli celsesinin 2 nolu ara kararından rücu edilmesi talepli beyan dilekçesi ibraz ettiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturadan kaynaklı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
Tüm dosya kapsamından; taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden davacı şirketin davalı şirkete 13 adet fatura kestiği, fatura konusu malları teslim etmesine karşılık bedellerinin ödenmediği gerekçesi ile Samsun İcra Dairesi’nin … Esas sayılı ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı şirkete 28/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilince 04/02/2020 tarihli dilekçe ile icra dairesinin yetkisine, borca ve faize itiraz edildiği, itirazın süresi içerisinde ileri sürüldüğü, eldeki davanın da süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili icra dairesinin yetkisine itiraz ettiğinden öncelikle icra yetkisinin itirazın değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira itirazın iptali davasının ön şartı yetkili icra dairesinden yapılmış, geçerli bir takibin bulunmasıdır.
2004 sayılı İİK’nın 50/1. maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, 6100 sayılı HMK’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir. Yani, HMK’daki yetki kuralları ilâmsız icra takiplerinde kıyasen uygulanır. HMK’nın 6. maddesine göre, ilâmsız icrada genel yetkili icra dairesi borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesi iken, yasanın 10.maddesi ile, sözleşmeden doğan para borçlarının takibi için başlatılan takipte sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili kılınmıştır. 6098 sayılı TBK’nun “ifa yeri” başlıklı 89.maddesine göre, borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir ve aksine bir anlaşma yoksa para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Buna göre, tarafların sözleşmenin yerine getirileceği yer hakkında açık veya örtülü iradelerinin anlaşılamadığı hallerde sözleşmenin ifa edileceği yer TBK’nın 89/1. maddesine göre belirlenir. TBK’nun 89. maddesine göre para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödenir.
Eldeki dosyada davacı yanın şirket adresinin İlkadım/Samsun olduğu anlaşılmakla, Samsun İcra Dairesinin ve mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmış olup, davalı vekilinin yetki itirazı kabul edilmemiştir.
Mahkememizce 15/10/2020 tarihli celsede ticari defterlerin incelenmesine karar verilmiş, defterleri sunmak üzere taraflara 2 haftalık süre tayin edilmiş, bu hususta gelmeyen tarafa muhtıra çıkartılmasına karar verilmiş, davacı vekilince davacı yanın ticari defterleri ibraz edilmiş, ancak davalının ticari defterlerinin celbi için vekile muhtıra çıkartıldığı anlaşılmıştır. Davalı vekilince müvekkiline ait defterlerin ibraz edilmediği anlaşılmakta ise de, bu husustaki ihtarın vekile değil asile yapılması gerektiği (Bkz: Yargıtay 19. HD.nin 21.11.2018 tarih ve 20524/5981 sk.), yine davalı şirket adresinin …/Tokat olması nedeni ile talimat yazılması gerektiği değerlendirilmiş, 23/09/2021 tarihli celsede usulüne uygun olarak davalı yanın defterlerinin incelenmesi hususunda ara karar tesis edilerek gerekli delil avansını yatırmak üzere davalı vekiline kesin süre verilmiş, davalı vekilince süresi içerisinde delil avansı yatırılmadığı gibi herhangi bir beyanda da bulunulmamıştır.
Bilindiği üzere; mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK m. 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (HMK m. 222/2) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Ek cümle: 22.07.2020 – 7251 S.K./23. Md) Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (HMK m. 222/3) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (HMK m. 222/4) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. (HMK m. 222/5)Bu kapsamda ticari defterlerin sahibi lehine delil olması için kural olarak işin ticari olması, her iki tarafın tacir olması ve iki tarafında ticari defterlerinin incelenmesi ya da belirli şartlara göre tek başına ona dayanması gerekir.
Davacı yanın ticari defterlerinin incelenmesine ilişkin alınan … tarihli raporda özetle; davacı yanın defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, lehine delil olarak kabul edilebileceği, davalının davacı defterlerinde alıcılar hesabında takip edildiği, 2019 yılı düzenlenen fatura toplamının 40.125,89 TL olduğu, takibe konu edilen 8 adet faturanın peşin satış olarak gösterildiği, dolayısıyla bu fatura bedellerinin takipteki alacaktan düşülmesi gerektiği kanaatine varıldığı, bu halde davacının davalıdan takip tarihi itibariyle talep ettiği miktar da dikkate alınarak 14.697,84 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine usulüne uygun tebliğ edilmiş olup, taraflarca rapora karşı ayrı ayrı itiraz dilekçeleri sunulmuştur. Mahkememizce itirazlar çerçevesinde yapılan değerlendirmede; davalı vekilince faturaların altındaki imzaların müvekkiline ait olmadığı ileri sürülmüş ise de; imza inkarı icra dosyasında açıkça ileri sürülmemiş olup, cevap dilekçesi de süresi içerisinde sunulmamış, süresi içerisinde sunulmayan imza inkarı savunmanın genişletilmesi olarak kabul edilmiş, yine bir kısım faturalarda imza bulunmadığı görülmüş, imza incelemesinin mümkün olmadığı anlaşılmış, davalı yana faturaların ve malların teslim alınmadığı savunmasına ilişkin defter incelemesi hususunda ticari defterlerini sunması ve avans yatırması için süre verilmiş, süresi içerisinde herhangi bir beyanda bulunulmaksızın ticari defterler incelemeye sunulmamıştır. HMK 222/3 gereği davalı taraf ticari defterlerini sunmadığından ve davacı defterleri lehine delil olduğundan malların teslim edildiği kabul edilmiştir. Kaldı ki davaya konu faturaların bir kısmı üzerinde imza olmaması, bir kısmının ise isimsiz imza olması karşısında imza incelemesi yapılamayacak olması tek başına malların davalıya teslim edilmediği hususunu ispatlamaya elverişli kabul edilmemiş olup, davalının defterlerini incelemeye sunmamış olması da dikkate alındığında imza inkarının TMK 2 dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı değerlendirilmiştir. Şu durumda ispat yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalı yanın faturaları ve faturalara konu malları teslim aldığının kabulü gerekmektedir.
Yine davacı vekilince bilirkişi tarafından peşin satış olarak tespit edilen faturaların ödendiği hususunun davalı tarafça yazılı delil ile ispat edilemediği ileri sürülmüş ise de; davacı bahsi geçen faturaları kendi defterine peşin satış olarak işlemiş olup, basiretli tacir olması ve kayıtlarında sehven peşin satış olarak girildiğine ilişkin herhangi bir düzeltmenin bulunmaması, defter kayıtlarında görülen nakit tahsilatın peşin satış faturaları ile örtüşüyor olması ve eldeki itirazın iptali dosyasının takibe sıkı sıkıya bağlı olması dikkate alındığında davacının kendi defterlerine göre her ne kadar 2019 yılı sonunda 26.805,20 TL alacaklı olduğu görülmüş ise de, takip konusu edilen faturalar sebebi ile davalıdan 14.697,84 TL alacaklı olduğu kabul edilmiştir.
Takip öncesi dönem için temerrüt faizi istenebilmesinin temel koşulu, borcun belli bir günde ödenmesi taahhüt edilmemişse, borçlunun temerrüde düşürülmesidir. Eldeki davada, davalı borçlunun TBK’nun 117. maddesinde öngörülen şekilde temerrüde düşürüldüğü ileri sürülmemiş ve bu yönde herhangi bir delil bildirilmemiştir. Kaldı ki davacı yanın dava dilekçesinde asıl alacak üzerinden takibin devamını talep ettiği görülmüş, işlemiş faiz yönünden değerlendirme yapılmamış, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına hükmedilmiştir.
Takibin faturaya dayanması sebebi ile alacağın likit kabul edilmesi gerektiği değerlendirilmiş, hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden davacı yararına % 20 oranında icra-inkar tazminatına hükmedilmiştir (Bkz: Yargıtay 19.HD.nin 11.06.2020 tarih ve 250/986 sayılı kararı).
Davadan önceki zorunlu arabuluculuk sürecinde davalının ticaret sicil adresine davet kağıdı çıkartıldığı, davalının arabuluculuk toplantılarına bir mazeret bildirmeksizin katılmadığı ve arabuluculuk faaliyetinin bu sebeple sona erdiği görülmüş, Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücreti ile yargılama giderlerinin tamamı davalıya tahmil edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,
1-14.967,84-TL asıl alacak hakkındaki itirazın iptaline, takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Asıl alacağa takip tarihinden sonra avans faizi uygulanmasına,
3-Asıl alacak likit kabul edilmekle 2004 s. İİK’nun 67/2.maddesi gereğince 2.993,57 TL icra-inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.022,45 TL karar ilam harcından peşin alınan 291,72 TL’nin mahsubu ile bakiye karar ilam harcı olan 730,73 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı ile peşin karar ilam harcı olarak yatırılan 291,72 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından ödenen 52,00 TL tebligat ve posta gideri, 600,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 652,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
8-Davalı tarafın sarf ettiği yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
9-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
10-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde, müracaat etmeleri halinde kalemde, müracaat etmemeleri halinde dosyaya hesap numarası bildirmiş ise hesaba aktarmak sureti ile, hesap numarası da bildirilmemiş ise masrafı gider avansından karşılanmak sureti ile PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Samsun Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usülen anlatıldı…

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.