Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/322 E. 2023/349 K. 20.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/322 Esas – 2023/349
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/322 Esas
KARAR NO : 2023/349

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
DAVA TARİHİ : 14/05/2020
KARAR TARİHİ : 20/03/2023
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 31/03/2023

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Davacının sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davalı …’in sevk ve idaresindeki … yabancı plakalı aracın çarpışması şeklinde gerçekleşen 29.08.2018 tarihli trafik kazasında davacının yaralandığını, kazanç kaybına uğradığını ve maluliyeti sebebiyle efor kaybı zararı oluştuğunu, ayrıca bakıma muhtaç hale geldiğini ve tedavisi sürecinde masraflar yaptığını, kazanın davalı …’in kusuru ile gerçekleştiğini, zararın tazmini için davalı Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu’na müracaat edildiğini ve büro tarafından bir kısım ödeme yapıldığını ancak gerçek zararın karşılanmadığını, davadan önceki zorunlu arabuluculuk sürecinin de olumsuz sonuçlandığını beyanla, fazlaya dair talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla 1.500-TL geçici ve 4.800-TL sürekli işgöremezlik zararı ile 1.000-TL bakıcı gideri ve 2.700-TL tedavi gideri zararı olmak üzere toplam 10.000-TL maddi tazminatın, ayrıca husule gelen manevi zarara karşılık 100.000-TL manevi tazminatın davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Davacıya işbu davadan evvel 09.03.2020 tarihinde 32.253,10-TL tutarında ödeme yapıldığını ve davalı büronun yeşil kart sigorta poliçesinden kaynaklı sorumluluğunun sonra erdiğini, aksinin kabulü durumunda ise yapılan ödemenin güncellenmesi, kusur, maluliyet ve aktüerya konusunda rapor aldırılması gerektiğini, manevi tazminat istem tutarının fahiş olduğunu beyanla, davanın reddini dilemiştir.
Davalı … vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Davalıya atfı kabil kusur bulunmadığını ve gerek kusur, gerekse maluliyet ve aktüerya konusunda rapor aldırılması gerektiğini, manevi tazminat istemine konu tutarın fahiş olduğunu beyanla, davanın reddini dilemiştir.
Davacıya ait hasta dosyaları ile hasar dosyası, tarafların sosyo-ekonomik durumları hakkında kolluk tarafından düzenlenen tutanaklar celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Davaya konu kaza sebebiyle davacıya rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı SGK’dan sorulmuş olup, 02.06.2020 tarihli cevabi yazı ile; ödeme yapılmadığı ve gelir bağlanmadığı bildirilmiştir.
Kazaya ilişkin Çarşamba 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 22.03.2022 tarih ve 195/282 sayılı kararı celp edilmiş olup, incelenmesinden: (davacı) …’in katılan/sanık ve (davalı) …’in katılan/sanık sıfatıyla yer aldığı davada, polis bilirkişiden alınan 03.04.2019 tarihli kusur raporunda kazanın münhasıran (davalı) …’in kusuru ile gerçekleştiği yönünde değerlendirme yapıldığı, İTÜ Trafik Kürsüsü’nden alınan 11.03.2021 tarihli raporda ise (davacı) …’in tali, (davalı) …’in ise asli kusurlu olduğunun belirtildiği, raporlar arasında çelişki husule gelmesi sebebiyle ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden rapor alındığı ve 09.08.2021 tarihli ATK raporunda, (polis bilirkişi raporunda yapılan tespit gibi) kazanın münhasıran (davalı) …’in kusuru ile gerçekleştiği yönünde tespit yapıldığı, mahkemenin 03.04.2019 tarihli polis bilirkişi raporu ile 09.08.2021 tarihli ATK raporundaki tespitlere istinaden sonuca gittiği ve (davacı) … hakkında beraat, (davalı) … hakkında ise neticeten HAGB kararı verildiği görülmüştür.
Mahkememizce Adli Trafik Uzmanı bilirkişiden alınan 03.02.2021 tarihli kusur raporunda özetle: Kazanın gerçekleşmesinde her iki tarafın kural ihlalinin bulunduğu mütala edilmiştir.
Tarafların itirazları ve ceza mahkemesince alınan raporlar arasındaki çelişkiler sebebiyle Mahkememizce ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden rapor alınması yoluna gidilmiş olup, 12.07.2021 tarihli ATK raporunda, özetle: Kazanın münhasıran davalı …’in kusuru ile gerçekleştiği, davacının kusurunun bulunmadığı mütala edilmiştir.
Mahkememizce OMÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Adli Tıp ABD’ndan alınan 28.04.2021 tarihli maluliyet raporunda, özetle: Davacının, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre, yaralanmasının sürekli maluliyetine neden olmadığı, ancak iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 3 haftaya kadar uzayabileceği, bakıcı gereksiniminin bulunmadığı mütala edilmiştir.
Tarafların itirazı üzerine mahkememizce ATK İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’ndan alınan 28.03.2022 tarihli raporda, özetle: Davacının, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre, tüm vücut engelliklik oranının %0 olduğu ve iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 3 haftaya kadar uzayabileceği, tedavi sürecinde dahi bakıma muhtaç olmadığı mütala edilmiştir.
Mahkememizce, davacının kazadan önceki fiziki görüntüsüne kavuşabilmesi için yapılması gerekli tıbbi müdahalenin niteliği (estetik vb.) ve bunun için yapılması gerekli masrafın ne olduğu konusunda OMÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden alınan 24.08.2022 tarihli raporda, özetle: Davacının mevcut skarlarının kalıcı olduğu ve herhangi bir ameliyat ile geçmesinin mümkün olmadığı, alın bölgesindeki ciltteki kalınlık farkının kalıcı olarak geçmesine olarak bulunmadığı mütala edilmiştir.
Mahkememizce, davacının tedavisi için gerekli olan kanıtlanan ve kanıtlanamayan ancak yapılması zorunlu olan giderlerin ne olduğu, bu giderlerden hangilerinin 2918 sayılı KTK’nın (6111 sayılı Yasanın 59. maddesi ile değiştirilen) 98. maddesi kapsamında kaldığı, hangilerinin KTK kapsamı dışında bırakıldığı konusunda Ali Tıp uzmanı bilirkişiden alınan 13.10.2022 tarihli raporda; KTK’nın 98. maddesi dışında kalan, kaçınılmaz belgeye bağlı olan 2.700-TL’lik masraf ile hayatın olağan akışı gereği faturalandırılmamış 1.800-TL’lik masraf toplamı 4.500-TL’nin tedavi gideri olarak talep edilebileceği mütala edilmiştir.
Mahkememizce aktüerya bilirkişisinden alınan 27.12.2022 tarihli raporda özetle: Davacının 3 haftalık geçici işgöremezlik zararının 1.122,18-TL olduğu mütala edilmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile talep miktarını tedavi gideri yönünden 4.500-TL’ye artırdıklarını bildirmiş ve bu tutarın davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Bilirkişi raporları ve ıslah dilekçesi davalılara usulünce tebliğ edilmiştir.
Dava, trafik kazası sebebiyle oluşan maluliyete dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, 29.08.2018 tarihli trafik kazası sebebiyle oluşan maluliyetine dayalı geçici (kazanç kaybı) ve sürekli işgöremezlik (efor kaybı) zararı ile bakıcı ve tedavi gideri zararının, ayrıca husule gelen manevi zararının tazminini talep etmiş, tedavi gideri zararı hakkındaki talep miktarını ıslah dilekçesi ile artırmıştır. Davalılar ise davanın reddini dilemişlerdir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nın 85. maddesinde, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı vazedilmiştir. Somut olayda; davaya konu kazanın, davacının sevk ve idaresindeki araç ile davalı …’in sevk ve idaresindeki yabancı plakalı aracın çarpışması şeklinde gerçekleştiği ve davalı …’e yabancı plakalı aracın maliki ve sürücüsü olması, Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu’na ise yabancı plakalı aracın yeşil kart sigorta poliçesi bulunması hasebiyle husumet tevcih edildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, uyuşmazlık, 2918 sayılı KTK ve 6098 sayılı TBK hükümleri ile 28 Haziran 2008 tarih ve 26920 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunun Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, ayrıca ZMMS Genel Şartları’nın Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih ve 2019/40-2020/40 sayılı kararı uyarınca TBK’ya aykırı olmayan hükümlerine uygun şekilde çözüme kavuşturulmalıdır.
Davaya konu kazaya ilişkin Çarşamba 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/195 Esas sayılı dosyasında öncelikle adli trafik uzmanı bilirkişiden rapor alınmış olup, o raporda kazanın münhasıran davalı …’in kusuru ile gerçekleştiği belirtilmiştir. Ancak itirazlar üzerine İTÜ Trafik Kürsüsü’nde vazifeli bir heyetten yeni bir rapor alınması yoluna gidilmiş ve bu kez davacının tali, davalı …’in asli kusurlu olduğu ifade edilmiştir. İki rapor arasında çelişki oluşması üzerine ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden rapor alınmış ve bu raporda (adli trafik uzmanı bilirkişi raporunda yapılan tespit gibi) kazanın münhasıran davalı …’in kusuru ile gerçekleştiği saptanmıştır. Hal böyle olunca, ceza mahkemesince, kazanın münhasıran davalı …’in kusuru ile gerçekleştiği kabul edilerek sonuca gidilmiş ve davacı hakkında beraat, davalı … hakkında ise neticeten HAGB kararı verilmiştir. Mahkememizce yürütülen tahkikat kapsamında adli trafik uzmanı bilirkişiden alınan raporda kazanın gerçekleşmesinde her iki tarafın kural ihlalinin bulunduğu belirtilmiş, fakat ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan (sonraki tarihli) 12.07.2021 tarihli raporda kazanın münhasıran davalı …’in kusuru ile gerçekleştiği saptanmıştır. Mahkememiz, bütün bu raporları birlikte değerlendirmiş ve kazanın münhasıran davalı …’in kusuru ile gerçekleştiği sonucuna ulaşmış, davacının müterafik kusur düzeyinde de olsa kusurunun bulunmadığı kanaatine varmıştır.
Dava dilekçesi ile, davacının yaralanmasının sürekli maluliyetine neden olduğu ve buna bağlı olarak efor kaybı zararı oluştuğu, ayrıca bakıma muhtaç hale geldiği ileri sürülmüş ise de, gerek OMÜ’den alınan 28.04.2021 tarihli raporda ve gerekse ATK’dan alınan 28.03.2022 tarihli raporda davacının yaralanmasının sürekli maluliyetine neden olmadığı ve bakıcı gereksiniminin bulunmadığı saptanmıştır. O halde, davacının sürekli işgöremezlik (efor kaybı) zarar talebi ile bakıcı gideri zarar talebi reddedilmelidir.
Davacının iyileşme süresi, bilirkişi raporlarında 3 hafta olarak belirlenmiş olup, bu yöndeki zararının karşılanması, yani geçici işgöremezlik (kazanç kaybı) zararının tazmini gerekmektedir.
Tedavi gideri hakkındaki zarar talebine gelince; davacının tedavisi için gerekli olan kanıtlanan ve kanıtlanamayan ancak yapılması zorunlu olan giderlerin neler olduğu, bu giderlerden hangilerinin 2918 sayılı KTK’nın (6111 sayılı Yasanın 59. maddesi ile değiştirilen) 98. maddesi kapsamında kaldığı, hangilerinin KTK kapsamı dışında bırakıldığı konusunda Ali Tıp uzmanı bilirkişiden rapor alınmış olup, bu konudaki toplam zararın 4.500-TL olduğu görülmüştür.
Davalı Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu vekili, ZMMS Genel Şartları’na atıfla, geçici işgöremezlik (kazanç kaybı) zararı ile tedavi gideri zararının teminat kapsamında olmadığını ileri sürmüş ise de; 6098 sayılı TBK’nun 54. maddesinde, tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıpların, bedensel zararlar kapsamında olduğu vazedilmiştir. Kanun’un mezkur hükmü ile Anayasa Mahkemesi’nin 09.10.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2019/40 Esas ve 2020/40 sayılı kararı karşısında, Genel Şartların bu yöne ilişkin hükümlerinin uygulanma olanağı yoktur. Buna göre, geçici iş göremezlik (kazanç kaybı) zararı ile tedavi gideri zararı davalının sorumluluğundadır ve tazmin edilmelidir; davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazları yerinde değildir (Bkz: Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 31.05.2021 tarih ve 3131/2015 sk. ile 03.11.2021 tarih ve 6030/8056 sk.).
Davacı, kazadan önceki fiziki görüntüsüne kavuşabilmesi için yapılması gerekli masrafların tazminini de talep etmiş ise de, bu konuda OMÜ’den alınan 24.08.2022 tarihli raporda, davacının mevcut skarlarının kalıcı olduğu ve herhangi bir ameliyat ile geçmesinin mümkün olmadığı, alın bölgesindeki ciltteki kalınlık farkının kalıcı olarak geçmesine olarak bulunmadığı saptanmış olup, mahkememizce zararın hesaplanabilir olmadığı değerlendirilmiş, davacının bu durumuun manevi tazminatın takdirinde nazara alınması gerektiği kabulü ile sonuca gidilmiştir.
Davadan önce 09.03.2020 tarihinde davacıya 32.253,10-TL tutarında ödeme yapılmak suretiyle yeşil kart sigorta poliçesinden kaynaklı sorumluluğun sona erdiğini yönündeki iddiaya gelince; davacıya yapılan ödemenin, sürekli işgöremezlik (efor kaybı) zararına ilişkin olduğu, ödemeye esas aktüerya raporundan anlaşılmaktadır. Oysa, mahkememizce hüküm altına alınan alacak, geçici işgöremezlik (kazanç kaybı) zararı ile tedavi gideri zararına ilişkindir. O halde, davacının sürekli maluliyeti oluşmamış ve buna bağlı efor kaybı zararı doğmamış olsa bile yapılan ödemenin, geçici işgöremezlik (kazanç kaybı) ile tedavi gideri zararını da kapsadığını söylemeye olanak yoktur.
Bu sebeplerle; davacının sürekli işgöremezlik (efor kaybı) zarar talebi (4.800-TL) ile bakıcı gideri zarar talebi (1.000-TL) reddedilmiş, geçici işgöremezlik (kazanç kaybı) talebinin kısmen kabulüne (1.122,18-TL kabul, 277,82-TL ret) karar verilmiş, tedavi gideri zarar talebi ise ıslah edilen tutar (4.800-TL) üzerinden kabul edilmiştir. Hal böyle olunca, davacı yararına toplam (1.122,18-TL + 4.800-TL) 5.622,18-TL tazminata hükmedilmiş, dava (4.800-TL + 1.000-TL + 277,82-TL) 6.077,82-TL yönünden reddedilmiştir. Temerrütün, davalı … yönünden kaza, diğer davalı yönünden 05.11.2018 tarihli müracaattan 8 iş günü sonrasına tekabül eden 16.11.2018 tarihinde gerçekleştiği değerlendirilmiştir.
Manevi tazminat, zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünde tutularak 6098 sayılı TBK’nın 56. maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, TMK’nın 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olayda; işaret edilen hususlar ve Yargıtay’ın 22.06.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtilen esaslar dahilinde inceleme yapılmış, tarafların kazadaki kusur oranları ile davacının maluliyet durumu, paranın kaza tarihindeki alım gücü ve tarafların sosyo-ekonomik durumları gibi hususlar hep birlikte değerlendirilmiş, özellikle davacının yaralanmasının yüzünde sabit izle sonuçlanmış ve estetik ameliyatla da olsa şifa bulamayacağının tıbben saptanmış olması sebebiyle davacı yararına 75.000-TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
İşbu davanın zorunlu arabuluculuk dava şartı hükümlerine tabi olmadığı gözetilerek (Bkz: Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 20.01.2022 tarih ve 23273/901 sk. ile 29.09.2021 tarih ve 14429/5729 sk.) davadan önceki zorunlu arabuluculuk ücreti davacı üzerinde bırakılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Maddi Tazminat davası hakkında olmak üzere;
1-Davanın kısmen kabulüne;
i-5.622,18-TL’nin davalı … yönünden 29.08.2018 ve Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu yönünden 16.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
ii-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 384,05-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 149,34-TL’nin mahsubu ile noksan 234,71-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından ödenen 149,34-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 4.995,20-TL tutarındaki yargılama giderinden davanın kabul-ret oranına göre belirlenen 2.379,99-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 5.622,18-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/3. maddesine göre belirlenen 5.622,18-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
8-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
B-Manevi Tazminat davası hakkında olmak üzere;
1-Davanın kısmen kabulüne;
i-75.000-TL’nin davalı … yönünden 29.08.2018 ve Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu yönünden 16.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
ii-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 5.123,25-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 375,71-TL’nin mahsubu ile noksan 4.747,54-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 11.250-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalılar, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 9.200-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, maddi tazminat davasında davalılar yönünden 6100 sayılı HMK’nın 341/2. maddesi uyarınca KESİN, diğer hususlar bakımından gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.
20/03/2023

Katip
¸

Hakim
¸

5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5. maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.