Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/203 E. 2022/163 K. 14.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/203 Esas – 2022/163
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/203 Esas
KARAR NO : 2022/163

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : İstirdat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …

MAHKEMEMİZİN BİRLEŞEN 2020/521 ESAS SAYILI DAVA DOSYASI

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …

KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : …

Mahkememizde görülen İstirdat / İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Samsun İcra Dairesi’nin 2019/74716 Esas sayılı takip dosyasında davacı aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe girişildiğini, ancak takibe dayanak senedin bedelsiz olduğunu, zira senedin dava dışı … ile davalı … arasındaki 28.06.2018 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında …’a kullandırılan kredinin geri ödeme aracı olarak düzenlendiğini ve davacının da kredinin kefili olduğu düşüncesiyle aval imzasının alındığını, oysa kefalet sözleşmesindeki kefilin sorumlu olduğu azami miktara ilişkin yazı ve rakamların davacıya ait olmadığını ve buna göre kefalet sözleşmesinin geçerli kabul edilemeyeceğini, davacıdan takip dosyasında cebri icra yolu ile 20.09.2019 tarihinde 1.188-TL, 17.10.2019 tarihinde 1.450-TL, 18.11.2019 tarihinde 1.450-TL, 17.12.2019 tarihinde 1.355-TL, 17.01.2020 tarihinde 1.355-TL ve 27.01.2020 tarihinde 97.440-TL tutarında tahsilat yapıldığını, oysa geçersiz kefalet sözleşmesine istinaden düzenlenen senedin bedelsiz olduğu veçhile takip dosyasından yapılan tahsilatların faiziyle birlikte iade edilmesi gerektiğini beyanla, fazlaya dair talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla 20.000-TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülebileceğini, davacının Samsun 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nde ikame ettiği 2019/514 Esas sayılı davanın derdest olduğunu ve aynı mahiyetteki eldeki davanın derdestlik sebebiyle reddi gerektiğini, istirdat talepli davanın kısmi dava şeklinde açılamayacağını, takibe dayanak senedin kambiyo vasfında olduğunu ve genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak verildiğinin yazılı delille ispatı gerektiğini, borcun kabul edilerek ödendiğini ve ihtirazı kayıt olmadan ödeme yapıldığından iadesinin istenemeyeceğini beyanla, davanın reddini ve davacının tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
Samsun İcra Dairesi’nin 2019/74716 Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş olup, incelenmesinden: Takip alacaklısı davacı tarafından takip borçlusu … … ile davacı aleyhine 84.000-TL bedelli senede istinaden toplam 82.709,05-TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe girişildiği ve takip borçlusu davacının 20.09.2019 tarihinde 1.188-TL, 17.10.2019 tarihinde 1.450-TL, 18.11.2019 tarihinde 1.450-TL, 17.12.2019 tarihinde 1.355-TL, 17.01.2020 tarihinde 1.355-TL ve 27.01.2020 tarihinde 97.440-TL tutarında ödeme yapmak suretiyle takip dosyasının 27.01.2020 tarihinde infazen kapandığı görülmüştür.
Mahkememizin birleşen 2020/521 Esas sayılı dava dosyasında;
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Davacı banka ile dava dışı … … arasında 28.06.2018 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve borçluya kredi kullandırıldığını, davalı …’ın ise mezkur kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, bu esnada mezkur sözleşmeye istinaden borçlu ve kefilden 84.000-TL’lik senet alındığını, kredinin geri ödenmesi sırasında aksaklıklar yaşanması üzerine hesabın kat edilip borçlu ve kefile hesap kat ihtarnamesi gönderildiğini, borcun atıfet süresi içinde de ödenmediğini, bunun üzerine mezkur senedin tahsili için Samsun İcra Dairesi’nin 2019/74716 Esas sayılı takip dosyasından borçlu ve kefil aleyhine takibe girişildiğini ve kefil-davalı …’ın ödeme yaparak takip dosyasını kapattığını, ancak borcun faizi ve fer’ilerinin ödenmediğini ve GKS borcunun halen devam ettiğini, bakiye kısmın tahsili için bu kez Samsun İcra Dairesi’nin 2020/10700 Esas sayılı takip dosyasından borçlu ve kefil aleyhine ilamsız icra yolu ile takibe girişildiğini, ancak takibin davalı …’ın itirazı üzerine durduğunu beyanla, itirazın iptali ile takibin devamını ve davalının icra-inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Davalının, 28.06.2018 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin kefili olduğu iddiasıyla takip başlatılmış ve dava açılmış ise de kefalet sözleşmesinin sözleşmedeki kefilin sorumlu olduğu azami miktara ilişkin yazı ve rakamların davalıya olmaması sebebiyle geçersiz olduğunu beyanla, davanın reddini ve davacının tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
Samsun İcra Dairesi’nin 2020/10700 Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş olup, incelenmesinden: Takip alacaklısı davacı tarafından takip borçlusu … ile davalı aleyhine 18.232,01-TL asıl alacak ve 911,60-TL faiz olmak üzere toplam 19.143,61-TL üzerinden ilamsız icra yolu ile takibe girişildiği, ancak takip borçlusu davalının süresinde ileri sürdüğü itirazları üzerine takibin durduğu ve işbu davanın süresi içinde açıldığı görülmüştür.
Kredi dosyası celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı yanın, Samsun İcra Dairesi’nin 2019/74716 Esas sayılı takip dosyasına dayanak 84.000-TL bedelli senedin 28.06.2018 tarihli GKS kapsamında kullandırılan kredinin geri ödeme aracı olup olmadığı konusunda yemin teklifi üzerine, davet edilen davalı yetkilisi yemini tahtında, dayanak senedin kredinin geri ödeme aracı olarak alındığını beyan etmiştir.
Davacı asil isticvap edilmiş ve düzenlenen istiktap tutanakları dosya arasına alınmıştır.
Tatbike medar yazı örnekleri ilgili birimlerden celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizce, kefalet sözleşmesindeki kefilin sorumlu olduğu azami miktara ilişkin yazı ve rakamların davacı …’a aidiyeti konusunda ATK Fizik İhtisas Dairesi’nden rapor alınmış olup, raporda özetle: “1.000.000 TL” ve “Birmilyon türk lirası” yazılarının davacı …’ın eli ürünü olmadığı belirtilmiştir.
Davacı vekili 15.01.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile; talep miktarını toplam 104.238-TL’ye artırmış, 1.188-TL’nin 20.09.2019, 1.450-TL’nin 17.10.2019, 1.450-TL’nin 18.11.2019, 1.355-TL’nin 17.12.2019, 1.355-TL’nin 17.01.2020 ve 97.440-TL’nin 27.01.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesi davalı vekiline usulünce tebliğ edilmiştir.
Dava bedelsizliğe dayalı istirdat istemine ve birleşen dava ise bankacılık iş ve işlemlerine dayalı kefalet sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptaline ilişkindir.
Burada öncelikle davalı vekilinin görev, derdestlik ve davanın kısmi dava şeklinde açılamayacağına dair dava şartı itirazları irdelenecek, akabinde davanın esasına yönelik değerlendirmelerde bulunulacaktır.
6102 sayılı TTK’nın 4/1-f maddesine göre; bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır ve Kanun’un “ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler” başlıklı 5/1. maddesi uyarınca davaya bakma görevi Ticaret Mahkemesine aittir. Buna göre, davalı banka vekilinin görev dava şartı itirazı yerinde değildir.
Derdestlik, bir davanın açılmış ve halen görülmekte olduğunu ifade etmekte olup, davanın taraflarının, sebebinin yani maddi vakıaların, konusunun yani netice-i talebin aynı olması durumunda dava derdestlik dava şartı sebebiyle reddedilir (HMK m. 114/1-ı). İcra Hukuk Mahkemesinde görülen bir davanın tarafları ve sebebi, Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen bir davanın tarafları ve sebebi ile aynı olabilir ise de netice-i talebin aynı olması mümkün değildir. Somut olayda da, Samsun 2. İcra Hukuk Mahkemesi’ndeki davada takibin iptali talep edilmiş iken mahkememizdeki davada istirdat isteminde bulunulmuştur. Buna göre, davalı banka vekilinin derdestlik dava şartı itirazı yersizdir.
İstirdat davasının kısmi dava olarak açılamayacağına ve davacının kısmi dava açmakta hukuki yararının bulunmadığına dair itiraza gelince; kısmi davanın hangi hallerde açılabileceği 6100 sayılı HMK’nın 109. maddesinde vazedilmiş olup, istirdat davasının kısmi dava şeklinde açılamayacağına dair bir kaide yoktur. Ancak, istirdat davasının kısmi dava olarak açıldığı durumda, fazlaya ilişkin hak saklı tutulmuş olsa bile bununla saklı tutulan bölüm için bir yıllık hak düşürücü sürenin korunmayacağının bilinmesi gerekir (Bkz: Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 02.04.2015 tarih ve 17596/4746 sk.).
2004 sayılı İİK’nun 72/7. maddesine göre; kendisine karşı başlatılan bir takipte borçlu alacaklıya karşı menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı bir yıl içinde istirdat davası açabilir. Bu süre, hak düşürücü niteliğindedir ve mahkemece re’sen gözetilir. Bir yıllık dava açma süresi, borç olmayan paranın tamamen ödendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Yani, borçlunun bu parayı doğrudan doğruya alacaklıya veya icra dairesine ödediği veya borçlunun haczedilen mallarının satılıp bedelinin icra dairesine ödendiği tarihte, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlar. Borç, takside bağlanmış ise süre son taksitin ödendiği tarihten itibaren işlemeye başlar (Bkz: Prof. Dr. … İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Baskı, 2013, syf.395 vd.). Somut olayda, davacı … öğretmen olup, maaşından her ay belli miktarda kesinti yapılmış ve icra dosyasına aktarılmıştır. Nitekim, takip dosyası 27.01.2020 tarihinde yapılan 97.440-TL tutarındaki ödeme ile infazen kapatılmıştır. Dava, 02.03.2020 tarihinde açılmış ve ıslah 15.01.2021 tarihinde yapılmış olup, davanın açılması ve ıslahın yapılması işlemleri bir yıllık hak düşürücü süre içinde gerçekleşmiştir; davalı banka vekilinin bu yöne ilişkin itirazı yersizdir.
Davanın esasına gelince; davacı vekili, 84.000-TL bedelli senedin dayanağının 28.06.2018 tarihli GKS olduğunu ve kullandırılan kredinin geri ödeme aracı olarak alındığını, oysa kefalet sözleşmesinin şekil şartlarına aykırılık sebebiyle geçersiz olduğunu ve dayanağı geçersiz olan senedin bedelsiz kabul edilmesi gerektiğini iddia etmekte, davalı vekili ise senedin kambiyo vasfında olduğunu ileri sürüp bedelsizlik iddiasını reddetmektedir.
Maddi vakıaları ileri sürüş biçimine göre davacı, senedin teminat senedi olduğunu ve teminat niteliğinin kefalet sözleşmesinin geçersizliği sebebiyle ortadan kalktığını iddia etmektedir. Davacı, bu yöndeki iddiasını yani senedin teminat senedi olduğunu ancak kesin delillerle ispat edebilecektir. Davacı, bu yolda yemin deliline dayanmış ve davalı banka yetkili temsilcisi duruşmada yemini tahtında, senedin kredinin geri ödeme aracı olarak düzenlendiğini açıkça beyan etmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 776/1. maddesinin (b) bendinde, bono veya emre yazılı senedin kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini içermesi gerektiği, 777. maddesinde de bu unsuru içermeyen bir senedin bono sayılmayacağı vazedilmiş olup, somut olayda davaya konu senedin kredinin geri ödeme aracı olarak verildiği, yani şarta bağlı olduğu ve teminat senedi olarak düzenlendiği ispat edilmiştir. Bu halde, teminat senedinin geçerli olabilmesinin temel koşulu, dayanağı kefalet sözleşmesinin geçerli olmasıdır. Başka bir deyişle, kefalet sözleşmesi geçersiz ise teminat senedi de geçerli olmaktan çıkacaktır.
6098 sayılı TBK’nın 583. maddesinde kefaletin şekil yönünden geçerlilik şartları sayılmış olup, ‘kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifade ile yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi’ şarttır. Maddede sayılan unsurlardan birinin eksik olması kefalet sözleşmesinin geçersizliği sonucunu doğuracaktır. Bu şekil şartları, kefalet sözleşmesinin geçerli olarak kurulmasına ilişkindir ve taraflarca ileri sürülmese de mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır (Bkz: Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 05.10.2017 tarih ve 12055/6644 sk.).
Somut olayda, kefalet sözleşmesindeki kefilin sorumlu olduğu azami miktara ilişkin yazı ve rakamların davacı …’ın eli ürünü olmadığı ATK Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan rapor ile saptanmış olup, kefalet sözleşmesinin şekil şartlarında eksiklik bulunduğu açıktır. Bu halde, kefalet sözleşmesi geçersizdir ve geçersiz sözleşmeye dayalı olarak davacı …’ın sorumluluğuna gidilmesine olanak yoktur.
Bu tespit ve değerlendirmeler muvacehesinde; davaya konu senedin teminat vasfının, dayanağı kefalet sözleşmesi geçersiz olduğundan ortadan kalktığı değerlendirilmiş, senedin bedelsiz hale geldiği kabul edilmiştir. Nitekim aynı değerlendirmelerin yapıldığı Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15.10.2015 tarih ve 1206/899 sayılı kararı Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 29.09.2016 tarih ve 1802/12743 sayılı kararı ile onanmıştır. Bu durumda, icra tehdidi altında yapılan ödemeler dayanaksız hale gelmiştir ve davacıdan cebri icra yolu ile tahsil edilen tutarlar faiziyle birlikte iade edilmelidir.
Bu sebeplerle, istirdat davasının kabulüne karar verilmiş, uyuşmazlığın ticari olduğu ve avans faizi işletilmesi gerektiği nazara alınıp her bir ödemenin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davacıya iadesine hükmedilmiştir.
Birleşen dava dosyasında da; kefalet sözleşmesi geçerli olmadığı veçhile davalı …’dan talepte bulunulamayacağından davanın reddine karar verilmiş, yargılama giderleri davacı bankaya tahmil edilmiştir. Davalının tazminat talebi, davacı bankanın kötü niyetle takibe giriştiği ispat edilemediğinden reddedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Mahkememizin 2020/203 Esas sayılı dava dosyası bakımından;
1-Davanın KABULÜNE; 1.188-TL’nin 20.09.2019, 1.450-TL’nin 17.10.2019, 1.450-TL’nin 18.11.2019, 1.355-TL’nin 17.12.2019, 1.355-TL’nin 17.01.2020 ve 97.440-TL’nin 27.01.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 7.120,49-TL karar ve ilam harcından peşin alınan harcın mahsubu ile 5.340,36-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan toplam 2.100,45-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 13.852,61-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
B-Mahkememizin birleşen 2020/521 Esas sayılı dava dosyası bakımından;
1-Davanın REDDİNE;
2-Davalının tazminat talebinin reddine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 150,51-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 5.100-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.14/02/2022

Katip …
¸

Hakim …

5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5’inci maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.