Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/165 E. 2021/342 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/165 Esas – 2021/342
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/165 Esas
KARAR NO : 2021/342
HAKİM :
KATİP :
DAVACI : …
VEKİLİ : Av
DAVALI : …
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/02/2020
KARAR TARİHİ : 10/06/2021
KARARIN YAZ. TARİH : 17/06/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının davacı şirket nezdinde sözleşme hesabına bağlı ticarethane sınıflı abonenin tescilli sahibi olduğu, davalı abonenin 1.775,43 TL enerji tükettiği, bunun üzerine abone aleyhine 2019/988815 MTS takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine MTS yönetmeliğine göre takibin durduğunu, icra takibinin devamını sağlamak amacıyla da iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davalıya dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ancak cevap dilekçesini sunmadığı anlaşılmıştır.
Toplanan deliller, dellilerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava dilekçesi ekinde arabuluculuk son tutanağı, 2019/988815 MTS takibi, borç müfredat tablosu, abonelik sözleşmesi, kira sözleşmesi dosyaya ibraz edilmiştir.
YEPAŞ Aş tarafından davalı ile şirketleri arasında imzalanan abonelik sözleşmesine istinaden Merkezi Takip sisteminin 2019/988815 sayılı takip dosyasında borca dayanak tüm faturalar dosyaya ibraz edilmiştir.
Samsun 19 mayıs Vergi Dairesinin yazısı ile İbrahim Çağların 2016 tarihi itibariyle başladığı faaliyetini 31/12/2018 tarihinde terk ettiği, 2016,2017 hesap döneminde işletme hesabına, 2018 yılında bilanço hesabına göre ticari defter tutuğunu gösterir bilgi ve belgeleri dosyaya gönderdiği anlaşılmıştır.
Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Tüm dosya kapsamından davalı tarafından davalı aleyhine 2019/988815 MTS takibi başlatıldığı, davalının 24/12/2019 tarihinde takibe itiraz ettiği, takibin devamını sağlamak amacıyla da iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce öncelikle dava şartları yönünden değerlendirme yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4/1. maddesinde tanımlanmış olup, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Somut olayda, uyuşmazlık, abonelik sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme yoktur. Bu durumda, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ile uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesince çözülebilmesi, her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesine bağlıdır. Eldeki davada, davacının tüzel kişi tacir ve uyuşmazlığın ticari işletmesiyle ilgili olduğu sabit olup, bu durumda davalının tacir olup olmadığına ve ayrıca uyuşmazlığın onun ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğup doğmadığına bakılmalıdır.
Burada üzerinde önemle durulması gerekli husus; uyuşmazlık konusuna dayanak abonelik sözleşmesinin başvuru formunda her ne kadar abone tipinin ticari olduğu vurgulanmış ise de; uyuşmazlıkla ilgili davanın doğrudan “ticari dava” olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığıdır. Başka bir deyişle; uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması, davanın kendiliğinden ticari dava olması sonucunu doğurmaz. Yargıtay 20. HD.nin 05.12.2019 tarih ve 5524/7143 sayılı kararında da belirtildiği üzere, işin ticari iş olması, davanın kendiliğinden ticaret mahkemesinde görülmesine gerektirmez. Zira; TTK, nispi ticari davayı tanımlarken ticari işi değil, ticari işletmeyi ve taciri esas almıştır.
Toplanan delillerden; davacının her ne kadar 2018 yılında bilanço esasına göre defter tutmuş ise de, 31.12.2018 tarihinden itibaren mükellefiyet kaydının bulunmadığı, davaya konu faturaların 2019 tarihli olduğu, davacının borcun doğumu anında ve dava açıldığı sırada tacir olmadığı ve ticari işletmesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu sebeplerle, uyuşmazlığın mahkememizin görevi dışında kaldığı, mahkememizin görevi dışında kalan uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesince çözüme kavuşturulması gerektiği değerlendirilmiş, dava dilekçesi, bu sebeple reddedilmiştir.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Dava dilekçesinin mahkememizin görevsizliği nedeniyle REDDİNE,
2-Dosyanın, kararın kesinleşmesini müteakip 2 haftalık kesin süre içinde ve HMK m.20 ile vazolunan usule uygun başvuru olması halinde görevli SAMSUN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş olduğundan 6100 sayılı HMK’nın 331/2 hükmü gereğince davaya başka bir mahkeme tarafından bakılması halinde yargılama harç ve giderlerinin söz konusu mahkeme tarafından hüküm altına alınmasına, mahkememiz kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden bu durumun tespiti ile yargılama harç ve giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe veya tutanağa bağlanacak beyan ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.10/06/2021
Katip
¸

Hakim
¸
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.