Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/817 E. 2022/111 K. 31.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/817 Esas – 2022/111
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/817 Esas
KARAR NO : 2022/111

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/12/2019
KARAR TARİHİ : 31/01/2022
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 28/02/2022

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Müvekkili davacının, davalıya 06.05.2019 tarih ve 26.909,29-TL bedelli, 08.05.2019 tarih ve 19.936,59-TL bedelli, 11.05.2019 tarih ve 21.161,95-TL bedelli, 13.05.2019 tarih ve 16.038,85-TL bedelli, 15.05.2019 tarih ve 24.575,77-TL bedelli 5 adet fatura ile sebze satıp teslim ettiğini ancak davalının kısmi ödeme yaptığını ve bakiye 87.419,67-TL’yi ödemeye yanaşmadığını, alacağın tahsili için başlatılan takibe de itiraz ettiğini, ayrıca davadan önceki zorunlu arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını beyanla, Samsun İcra Dairesi’nin 2019/102829 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin devamını ve davalının icra-inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.

Samsun İcra Dairesi’nin 2019/102829 Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş olup incelenmesinden: Takip alacaklısı davacı tarafından takip borçlusu davalı aleyhine 06.05.2019, 08.05.2019, 11.05.2019, 13.05.2019 ve 15.05.2019 tarihli faturalara istinaden 87.419,67-TL üzerinden ilamsız icra yolu ile takibe girişildiği, ancak takip borçlusu davalının süresinde ileri sürdüğü itirazları üzerine takibin durduğu ve işbu davanın süresi içinde açıldığı görülmüştür.
Tarafların 2019 yılı Nisan ve Mayıs dönemine ilişkin Ba/Bs formları celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizce davacının ticari defterleri hakkında bilirkişiden aldırılan raporda özetle: Davacının, 2019 yılı defter kayıtlarına göre davalıya, davaya konu 5 adet fatura dahil 11 fatura karşılığında toplam 245.419,67-TL tutarında mal sattığı ve davalıdan toplam 158.000-TL tahsilat yaptığı, bakiye alacağının takip tarihi itibariyle 87.419,67-TL (takip tutarı kadar) olduğu mütala edilmiştir.
Davalıya, 2019 yılı ticari defterlerinin ibrazı için meşruhatlı davetiye çıkarılmış ve davetiye … (Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’ndeki ilana göre, davalı şirketin tek ortağı ve yetkili temsilcisi) imzasına tebliğ edilmiş, ancak davalı ticari defterlerini ibrazdan kaçınmıştır.
Bilirkişi raporu taraflara usulünce tebliğ edilmiştir.
Davalı vekilinin, tahkikat safhasında vekaletname ibraz edip ödeme iddiasında bulunması üzerine dekont örnekleri ilgili bankalardan celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Dava, satış sözleşmesinden kaynaklı faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı, davalıya satışı yapılıp teslim edilen sebze niteliğindeki malın bedelinin bir kısmının ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise davaya cevap vermemiştir. Bununla birlikte tahkikat aşamasında, takibe konu fatura bedellerinin eksiksiz ödendiğini ve borcun sona erdiğini ileri sürmüştür. Bu durumda, davalı yan, fatura bedellerinin eksiksiz ödendiğini usulü dairesinde ispat etmelidir.
Burada öncelikle ticari defterlerin delil olma niteliği konusunda değerlendirmelerde bulunulacak, akabinde davalı vekilinin ödeme iddiası üzerinde durulacaktır.
6100 sayılı HMK’nın “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesinin ilk üç fıkrasına göre; mahkeme, ticari davalarda, kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine tarafların ticari defterlerinin ibrazına karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Bir önceki cümlede belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Somut olayda, davacının ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinden, defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun tutulduğu, açılış ve kapanış onaylarının yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı görülmüş, takibe konu faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve davacının alacak bakiyesinin takip tutarı kadar alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Davalının ticari defterlerinin incelenmesi için çıkarılan davetiye ise karşılıksız kalmış ve davalı defterlerini ibrazdan kaçınmıştır. Davalı vekili, ilk defa ibraz ettiği 06.04.2021 tarihli dilekçesinde tebligatların usulsüz olduğunu ve davalının defterlerinin de incelenmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de, gerek defterlerin ibrazı hakkındaki meşruhatlı davetiye ve gerekse öncesindeki tüm tebligatlar Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nden davalı şirketin tek ortağı ve yetkili temsilcisi olduğu anlaşılan İlknur Yeğen imzasına tebliğ edilmiştir. Buna göre, davalı vekilinin usulsüz tebligat itirazı yersizdir ve defterlerin ibrazı ihtarını içerir meşruhatlı tebligat ile öncesindeki tüm tebligatlar usulünce yapılmıştır.
Burada, davalının ihtara ve tebliğe rağmen ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olmasının hukuki sonuçlarına değinmekte yarar vardır. Şöyle ki, davalının tacir olduğu ve ticari defter tutma yükümlülüğünün bulunduğu, uyuşmazlığın tarafı davalının ticari defterleri olduğu halde bunları mahkemeye ibraz etmek istememesi durumunda, defterleri kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş ve açılış ve kapanış tasdikleri yapılmış olan davacının birbirini doğrulayan defterlerindeki kayıtların davalı aleyhine delil kabul edilmesi gereklidir (Bkz: Prof. Dr. …, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, Legal Yayınevi, Ağustos 2016, syf: 387). Bu hususlar, yukarıda işaret edilen HMK’nın 222. maddesinin ilk üç fıkrası ile birlikte değelendirildiğinde, davacının ticari defterlerindeki kayıtlara göre değerlendirme yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Davalı vekilinin ödeme iddialarına gelince; davalı, davacı şirkete ait banka hesabına 06.05.2019 tarihinde 35.000-TL, 10.05.2019 tarihinde 38.000-TL, 13.05.2019 tarihinde 20.000-TL, 17.05.2019 tarihinde 23.000-TL ve yine aynı tarihte 25.000-TL, 20.05.2019 tarihinde 17.000-TL olmak üzere toplam 158.000-TL havale yapmış olup, bu ödemeler zaten davacının ticari defterlerinde kayıtlıdır. Davacı bu ödemeleri nazara alıp takibe girişmiştir.
Davalı vekili , mezkur bu ödemelerin yanında, davacı şirket yetkilisi …’e ait banka hesabına 09.11.2018 tarihinde 20.000-TL ve 30.11.2018 tarihinde 14.000-TL havale yapıldığını gösterir dekontları da ibraz edip bu ödemelerin de davaya konu faturalar için yapıldığını ileri sürmüştür. Ancak; bu iki ödeme diğer ödemelerin aksine davacı şirkete ait banka hesabına değil, davacı şirket yetkilisi …’e ait banka hesabına yapılmıştır ve bu iki ödeme davacının ticari defterlerinde kayıtlı 11 faturanın ilk fatura tarihi olan 22.04.2019 tarihli faturadan da öncedir. Ayrıca, dekontlarda herhangi bir açıklama yoktur. Havale, hukuksal niteliği itibariyle bir ödeme vasıtası olup (TBK m. 555 vd.), bu iki dekonta konu ödemenin …’e olan borcun ödenmesi amacıyla yapıldığının karine olarak kabulü gerekir. Davalı, karinenin aksini, yani bu iki ödemenin davaya konu faturalar için yapıldığını usulü dairesinde ispat edememiştir.
Yine, davacı vekili, müvekkili şirket tarafından davacı şirket yetkilisi … emrine düzenlenmiş 03.08.2019 keşide tarihli, dördü 26.000-TL ve biri 27.000-TL bedelli olan beş adet senet ibraz ederek, bu senetlerin da davaya konu faturalar için düzenlendiğini ileri sürmüştür. Ancak, davalı, senetleri davacı şirket emrine düzenleyebilecek iken bunu yapmamış, … emrine düzenlemiştir. Senetteki konumuna göre alacaklı, davacı … değil, …’dir. Bu halde, davalının, senet alacaklısının davacı olduğunu, başka bir deyişle senetlerin davaya konu faturalar için düzenlendiğini ispat edemediği değerlendirilmelidir.
Anlaşıldığı üzere, davalı vekili, … adına yapılan ve toplam tutarı 34.000-TL olan iki havale ile onun emrine düzenlenen ve toplam tutarı 131.000-TL olan beş adet senedi borcun tümüyle ödendiği iddiasına delil göstermektedir. Oysa, davacının alacak iddiasına konu tutar 87.419,67-TL’dir. Buradan dahi, davalının ödeme yönündeki iddiası ile gerçek durumun örtüşmediği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu sebeplerle, davacının takip tutarı kadar alacaklı olduğu kabul edilmiş, takibe itirazın iptaline karar verilmiştir. Alacağın faturaya bağlı olduğu nazara alınıp likit kabul edilmesi gerektiği değerlendirilmiş, davacı yararına icra-inkar tazminata hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; Samsun İcra Dairesi’nin 2019/102829 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptali ile alacağa takip tarihinden itibaren %19,50 oranını aşmayacak şekilde avans faizi işletilmek suretiyle takibin devamına,
2-2004 s. İİK’nın 67. maddesi uyarınca 17.483,93-TL icra-inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 5.971,63-TL karar ve ilam harcından peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 4.915,82-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 2.350,91-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 12.164-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.
31/01/2022

Katip …

Hakim …

5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5’inci maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.