Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/615 E. 2021/500 K. 13.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/615 Esas – 2021/500
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/615 Esas
KARAR NO : 2021/500

HAKİM : …
KATİP :
DAVACI : …
VEKİLLERİ : ……
DAVALI : …
VEKİLİ : …

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ …

Mahkememizde görülen Alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Taraflar arasında satış sözleşmesi bulunduğunu ve bu kapsamda davacının … yılında davalıya polyester malzemesi satıp teslim ettiğini, cari hesaptaki borcun bir kısmını ödeyen davalının bakiye kısım için … vade tarihli …-TL bedelli bonoyu verdiğini ancak bonoyu vadesinde ödemediğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından başlatılan takipte bonodaki imzaya itiraz ettiğini ve İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından alınan raporda keşideci imzasının davalıya ait çıkmadığını, böyle olunca davanın davalı lehine sonuçlandığını ve davacının tazminata ve para cezasına mahkum edildiğini, cari hesaptaki alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından başlatılan takipte ise yetkiye itiraz edildiğini ve dosyanın yetkisizlik kararı üzerine Samsun İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı sırasına kaydedildiğini, ödeme emrine itiraz üzerine bu dosyadaki takibin de durduğunu, oysa satış sözleşmesine konu malın sevk irsaliyesi ile davalıya gönderildiğini ve davalının …-TL daha ödeme yapması gerektiğini beyanla, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla …-TL’nin reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, ayrıca İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından davacı aleyhine hükmedilen para cezası ile tazminatın İİK’nun 170/4 ve 169/a-5 maddeleri gereğince kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Davacının, müvekkili davalıdan herhangi bir alacağı bulunmadığını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … ve … Esas sayılı takip dosyaları ile İstanbul.. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Tarafların …/Mayıs ilâ …/Şubat dönemine ait 10 aylık Ba/Bs formları celp edilmiş olup incelenmesinden; davacının, … yılı Haziran ayında …-TL (KDV dahil …-TL) ve Kasım ayında …-TL (KDV dahil …-TL), 2017 yılı Şubat ayında ise …-TL (KDV dahil …-TL) tutarında mal sattığı, davalının da 2017 yılı Şubat ayında …-TL (KDV dahil …-TL) tutarında mal satın aldığı, davalının 2016 yılında işletme hesabı esasına göre defter tuttuğundan bu yıla ait alış bildiriminin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalıya, ticari defterlerini ibraz etmesi için meşruhatlı davetiye çıkarılmış ve ayrıca davalı vekiline bu konuda kesin süre verilmiş, ancak ne davalı defterlerini ibraz etmiş, ne de davalı vekili ihtar gereğini yerine getirmiştir.
Davacının ticari defterleri incelenmiş olup, alınan bilirkişi raporunda özetle: Davacının … ilâ … yılı ticari defterlerinin incelendiği ve delil niteliği taşıdığı, …-TL bedelli satış faturasının …, …-TL bedelli satış faturasının … ve …-TL bedelli satış faturasının … yevmiye tarihli olarak kayıtlı olduğu, buna göre davalıya toplam …-TL tutarında mal satıldığı, … yevmiye tarihli iade fatura bedeli …-TL ile …-TL tutarındaki çek tahsilatına göre, davacının bakiye alacağının (…-TL – …-TL) …-TL olduğu mütala edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara usulünce tebliğ edilmiştir.
Dava, satış sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
Davacı, taraflar arasında satış sözleşmesi bulunduğunu ve malın üç sipariş fişine istinaden ve üç ayrı irsaliyeli fatura ile davalıya teslim edildiğini, sipariş tutarı …-TL’nin çek ile ödenen …-TL dışındaki kısmının ödenmediğini ileri sürerek …-TL’nin reeskont faizi ile tahsilini talep etmiş, davalı vekili ise davacının alacağının bulunmadığını belirtmiştir. Bu durumda, davacının önce akdi ilişkiyi, akabinde faturalara konu malı davalıya teslim ettiğini yazılı delille ispat etmesi gereklidir.
Ba formu, bilanço esasına göre defter tutan kişilerin, …-TL ve üzerinde mal ve hizmet aldıkları durumda kendi adlarına düzenlenen fatura karşılığında yaptıkları bildirime ilişkin olup, somut olayda davalının … yılı … ayına ait Ba formu ile davacıdan …-TL tutarında mal-hizmet satın aldığına ilişkin bildirimde bulunduğu görülmektedir. Buna göre, davalı, bildirimde bulunmakla, davacıdan …-TL tutarında mal aldığını kabul etmiştir. Bildirime konu tutarın KDV dahil karşılığının …-TL olduğu ve bu tutarın davaya dayanak …faturadaki tutar ile aynı olduğu, ayrıca mezkur Ba formunun davacının Bs formu ile örtüştüğü görülmektedir. Buradan, taraflar arasında satış sözleşmesi ilişkisi bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
6100 s. HMK’nın “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222’nci maddesinin ilk üç fıkrasına göre; mahkeme, ticari davalarda, kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine tarafların ticari defterlerinin ibrazına karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Bir önceki cümlede belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Somut olayda, davacının ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde, defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun tutulduğu, açılış ve kapanış onaylarının yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı görülmüştür. Ayrıca, davacının … yılı Haziran ayına ait …-TL (KDV dahil …-TL) tutarındaki Bs bildiriminin … tarih ve …-TL bedelli 1. fatura, Kasım ayına ait …-TL (KDV dahil …-TL) tutarındaki Bs bildiriminin … tarih ve …-TL bedelli 2. fatura, … yılı Şubat ayına ait …-TL (KDV dahil …-TL) tutarındaki Bs bildiriminin de … tarih ve …-TL bedelli … fatura ile ilişkili olduğu, mezkur üç faturanın da davacının defterlerinde kaydının bulunduğu anlaşılmıştır.
Ticari defterlerinin incelenmesi için davalıya meşruhatlı davetiye tebliğ edilmiş, ancak davalı defterlerini ibraz etmemiştir. Burada, davalının ihtara ve tebligata rağmen ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olmasının hukuki sonuçlarına değinmekte yarar vardır. Şöyle ki; davalının … yılı itibariyle tacir olduğu ve ticari defter tutma yükümlülüğünün bulunduğu, uyuşmazlığın tarafı davalının ticari defterleri olduğu halde bunları mahkemeye ibraz etmek istememesi durumunda, defterleri kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş ve açılış ve kapanış tasdikleri yapılmış olan davacının birbirini doğrulayan defterlerindeki kayıtların davalı aleyhine delil kabul edilmesi gereklidir (Bkz: Kuru, Baki, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, Legal Yayınevi, Ağustos 2016, syf: 387). Bu hususlar, yukarıda işaret edilen HMK’nın 222’nci maddesinin ilk üç fıkrası ile birlikte değelendirildiğinde, davacının ticari defterlerindeki kayıtlara göre değerlendirme yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır (Bkz: Yargıtay 11. HD.nin 04.10.2017 tarih ve 2759/5005 sayılı kararı).
Burada değinmek gerekir ki; tarafların … yılı … ayına ait Ba/Bs bildirim formları örtüşmekte, ancak davacının … yılı Haziran ve Kasım ayına ait bildirim formu var iken davalının bulunmamakta ise de, bu durum davalının … yılında işletme hesabı esasına göre defter tutması sebebiyle bu yıla ait Ba bildiriminin bulunmamasından kaynaklanmaktadır.
Bu tespit ve değerlendirmeler muvacehesinde; taraflar arasında satış sözleşmesi ve açık hesap ilişkisi bulunduğu, … tarih ve …-TL bedelli 1. faturaya, … tarih ve …-TL bedelli 2. faturaya ve … tarih ve …-TL bedelli 3. faturaya konu malların davalıya satılıp teslim edildiği kabul edilmiş, iade fatura bedeli ….TL ile …-TL tutarındaki çek tahsilatı sebebiyle davacının bakiye alacak tutarının (…-TL – …-TL) …-TL olduğu değerlendirilmiştir.
Davacının, İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında aleyhine hükmedilen inkar tazminatı ve para cezasının kaldırılması yönündeki talebine gelince; 2004 s. İİK’nun 169/a-5 hükmü uyarınca, genel hükümlere göre dava açma hakkı saklı olan alacaklı genel mahkemede dava açarsa, inkar tazminatı ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve alacaklı bu davayı kazanırsa hakkında verilmiş olan inkar tazminatı ve para cezası kalkar. Somut olayda, davanın konusu İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına dayanak bono değildir; yani işbu davada takibe konu bonoya istinaden alacak iddiasında bulunulmamış, bono ne irdelenmiş ne de incelenmiştir. Davacı, taraflar arasındaki satış sözleşmesine, açık hesap ilişkisine ve faturaya istinaden alacak isteminde bulunmuştur. Oysa, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında kambiyo evrakına istinat edilmiş ve borçlunun kambiyo evrakındaki imzaya itirazı üzerine icra mahkemesince yapılan incelemede imzanın borçluya ait olmadığı belirlenip, davalı aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmiştir.
Bu sebeplerle, İİK’nun 169/a-5 hükmü koşullarının oluşmadığı değerlendirilmiş, davacının istemi yerinde görülmemiştir. Bu yöndeki talep, dava konusu şeklinde ileri sürülmediğinden ve harçlandırılmaya müsait olmadığından davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemiş, yargılama giderlerinin tamamı davalıya tahmil edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın, alacak istemine ilişkin kısım yönünden kabulü ile …-TL’nin dava tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli …-TL karar ve ilam harcından peşin harcın mahsubu ile bakiye 6.181,67-TL’ninn davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan toplam 2.728,07-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen …-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı. …

Katip …
¸

Hakim …
¸

5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5’inci maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.