Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/56 E. 2023/343 K. 17.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/56 Esas – 2023/343
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/56 Esas
KARAR NO : 2023/343

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/02/2019
KARAR TARİHİ : 17/03/2023
KARARIN YAZ. TARİH : 12/04/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesini özetle; müvekkili … ile … arasında muhtelif dönemlerde proje çizim işlerine ilişkin ticari faaliyetler gerçekleştiğini, proje çizim bedeli olarak müvekkilince düzenlenen faturaların davalı şirkete tebliğ edildiğini, bedellerinin davalı tarafından ödenmediğini ve akabinde Samsun İcra Dairesinin 2018/7032 Esas sayılı takip dosyası üzerinden 12/01/2018 tarihinde icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi sonucunda takibin durduğunu, taraflar arasında ticari satımdan kaynaklanan uyuşmazlığın çözümlenmesi için arabuluculuk kurumuna başvurulduğunu, ancak anlaşma sağlanamadığını belirterek, fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile gerçekleştirilen ticari işin karşılığı olarak ödenecek bedelin borçlunun temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte şimdilik 1.000TL’sinin davalıdan tahsiline, yargılama ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin davacıya borcunun olmadığını, Samsun İcra Müdürlüğünün 2018/6233 Esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinin haksız ve kötü niyetli olarak başlatıldığını, icra takibine süresi içerisinde ettiklerini, davacının müvekkili lehine proje çizdiğine ve ticari satışa ilişkin iddialarını kabul etmediklerini, müvekkiline husumet yöneltilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının alacak talebinin zamanaşımına uğramış olduğunu belirterek, davacının belirsiz alacak davasının müvekkilinin taraf sıfatı bulunmaması ve hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ekinde, arabuluculuk son tutanağı aslı ibraz edilmiştir.
Samsun 9 İcra Müdürlüğünün 2018/6233 esas sayılı dosyası uyap sistemi üzerinden dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı vekili tarafından 08/10/2019 havale tarihli delil listesi ile ekinde davacının işyeri sicil dosyası ve bir kısım fatura suretleri ibraz edilmiştir.
Canik Belediyesine yazılan yazıya cevap verilmiş, ekinde … parsele ilişkin zemin etüd raporları gönderilmiştir.
Ayvacık Belediyesine yazılan yazıya cevap verilmiş, ekinde … parsele ilişkin zemin etüd raporu dosya kapağı, proje kapağı ve yapı ruhsatı suretleri gönderilmiştir.
Kavak Belediyesine ve Atakum Belediyesine yazılan yazıya cevap verilmiştir.
Mali Müşavir bilirkişiden 06/11/2020 havale tarihli rapor aldırılmıştır.
İlkadım Belediyesine yazılan yazıya cevap verilmiş, ekinde 10 adet CD gönderilmiştir.
Mahkememizin 2021/63 Esas 2022/489 Karar sayılı dosyası kül halinde dosyamız arasına alınmıştır.
İnşaat Mühendisi ve Jeoloji Mühendisi bilirkişi heyetinden 19/09/2022 tarihli rapor aldırılmıştır.
Kavak Belediyesine yazılan yazıya cevap verilmiş, … parsele ilişkin proje suretleri gönderilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında var olduğu ileri sürülen proje hizmet sözleşmesinden doğan ücret alacağı istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından; davacının davalı ile arasında varolduğu iddia edilen proje hizmet sözleşmesinden doğan alacağın ödenmediğinden bahisle eldeki alacak davasını açtığı anlaşılmıştır.
Davalının, davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığına dair itirazının incelenmesinde; her ne kadar iddia edilen alacak miktarının davacı tarafça bilinebilir olması nedeni ile HMK’nın 107.maddesi gereği belirsiz alacak davası açamayacağı değerlendirilmiş ise de davaya anılan Yasanın 109. Maddesi gereği kısmi dava olarak devam edilmiş, davalının, davanın reddine yönelik talebi yerinde görülmemiştir (Bkz; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2019/11-220 Esas, 2022/376 Karar sayılı ilamı).
Davacı, taraflar arasında, davalıya proje çizim hizmeti verileceğine dair bir sözleşme bulunduğunu ve hizmetin ifa edildiğini ileri sürüp, ücret alacağının tahsilini talep etmiş, davalı ise sözleşme ilişkisini reddetmiştir. Buna göre, davacı, öncelikle taraflar arasında bir sözleşme ilişkisi bulunduğu ispat etmeli ve akabinde ücrete hak kazandığını usulü dairesinde ortaya koymalıdır.
Mahkememizce tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, alınan 28/10/2020 tarihli raporda özetle; taraf defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olduğu, ancak taraf defterlerinin birbirini doğrulamadığı, davacı taraf defter kayıtlarına göre davalı taraftar 38.158,76 TL alacaklı göründüğü, davalı taraf defter kayıtlarında ise herhangi bir kayıt bulunmadığı, faturaların davalı yana teslim edildiğine ilişkin bir belgenin de dosyada bulunamadığı, bu kapsamda davalının takip tarihi itibariyle davacıya borcunun bulunmadığı tespit ve değerlendirilmesi yapılmıştır.
TTK’nın 83/2. maddesinde, HMK’nın senetlerin ibrazı zorunluluğuna ilişkin hükümlerinin ticari işlerde de uygulanacağı düzenlenmiş olup, 6100 sayılı HMK’nın 220. maddesinde genel olarak ticari belgelerin,  222. maddesinde (22.07.2020 T. ve 7251 S.K/Madde 23. maddesi ile değişik) ise özel olarak ticari defterlerin ibrazı ve delil olması hususları ayrıca hüküm altına alınmıştır.
HMK’nın 222. maddesinde ise, münhasıran ticari defterlere ilişkin olarak, ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için; Kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmaları, açılış ve kapanış onaylarının yaptırılması ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamaları gerekmekte olup bu şartlara uygun biçimde tutulmuş defter kayıtlarının, sahiplerinin lehine delil olarak değerlendirilmesi ise diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi  yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması şartlarına bağlı bulunmaktadır. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları ise ancak sahibi aleyhine delil teşkil eder.
Somut olayda tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutuldukları, ancak defter kayıtlarının birbiri ile örtüşmediği, davacı tarafça düzenlenen faturaların davalı defterlerinde kaydının bulunmadığı görülmekle davacının iddiasını ticari defter kayıtları ile ispat edemediği değerlendirilmiştir.
Davacı, düzenlemiş olduğu projelerin belediye başkanlıklarından sorulup celp edilmesi durumunda, davalıya verilen hizmetin ortaya çıkacağını ileri sürmüş ve mahkememizce davacının düzenlemiş olduğu projeler dosyaya kazandırılmış ise de; zemin etüdü raporlarının incelenmesinde işlerin davacı tarafça yapıldığı görünmekte ise de, işin davalı tarafça yaptırıldığı hususu tespit edilememiş, zemin projelerin bağlantılı olduğu inşaatların davalı ile ilgisi kurulamamış, inşaat sahiplerinin arsa maliki olan üçüncü kişiler olduğu görülmüştür. Yani davacının üçüncü kişilere ait inşaatlar için proje çizdiği, başka bir deyişle davacıdan hizmet satın alan kişilerin davacı değil üçüncü kişiler olduğu anlaşılmıştır.
Burada, davacının zemin etüdü projesini düzenlediği inşaatların yapı mimarının davalı olmasının, davacı ile davalı arasında doğrudan sözleşme ilişkisi kurulduğu şeklinde yorumlanamayacağının ayrıca izahı gerekir. Zira; yapı inşası ile ilgili eser sözleşmelerinde kural, bu tür sözleşmelerin yapı sahibi ile yüklenici arasında akdedilmiş olmasıdır. Aksinin ileri sürülmesi, yani somut olaydaki gibi zemin etüdü projesinin yapı mimarı davalı tarafından üstlenilip davacıya taşere edildiğinin iddia edilmesi durumunda, bu iddianın TMK m. 6 ve HMK m. 190 uyarınca, davacı tarafından, HMK m. 200’de vazolunan usule uygun ispatı gerekir.
Davacının sözleşme ilişkisinin varlığını yazılı olarak ispat edememiş olması karşısında mahkememizce davacı yanın yemin deliline dayandığı anlaşılmakla yemin delili hatırlatılmış, davacı tarafından verilen kesin süre içerisinde yemin deliline dayanılmadığı anlaşılmıştır.
Anlaşıldığı üzere; davacı, davaya konu ettiği ve aynı zamanda ticari defterlerine kaydettiği faturalarla ilgili olarak, taraflar arasında zemin etüdü projesi hazırlanması işi ile ilgili bir sözleşme ilişkisi bulunuğunu ispat edememiştir. Hal böyle olunca; sözleşme ilişkisinin ispat edilemediği değerlendirilmiş, davanın reddine karar verilmiştir.
7155 sayılı yasanın 23. maddesi ile değişik 6125 sayılı kanunun 18/A-13 maddesi gereği davadan önce davacının arabuluculuk başvurusu yaptığı, davalının görüşmelere katıldığı, anlaşma sağlanamadığı görülmekle, tespit edilen arabuluculuk ücretinin davacıdan yargılama gideri olarak tahsili ile hazineye irat kaydına karar verilmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL karar ilam harcından peşin alınan 44,40TL’nin mahsubu ile bakiye karar ilam harcı olan 135,50 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Zorunlu arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 1.000-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde, müracaat etmeleri halinde kalemde, müracaat etmemeleri halinde dosyaya hesap numarası bildirmiş ise hesaba aktarmak sureti ile, hesap numarası da bildirilmemiş ise masrafı gider avansından karşılanmak sureti ile PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Samsun Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usülen anlatıldı.17/03/2023

Katip
¸e-imza

Hakim