Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/557 E. 2021/243 K. 14.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/557 Esas – 2021/243
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/557
KARAR NO : 2021/243

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 05/09/2019
KARAR TARİHİ : 14/04/2021
KARAR YAZ. TARİHİ : 19/04/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili Mahkememize verdiği 05.09.2019 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı şirket arasında herhangi bir mal alım satımı olmamasına rağmen davalı tarafından müvekkili aleyhine Samsun 7.İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını, borcun sebebi olarak da döviz cinsinden düzenlenen iki adet senedin gösterildiğini, davacının alacaklı olarak görünen tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatıldığını, davalının borcu ödemeye mecbur bırakmak maksadıyla icra takibi yaptığı ve davacının maaşına haciz koyulduğunu, konulan bu haksız haciz nedeniyle davacının maddi ve manevi zarara uğradığını beyanla davalı tarafa davacının herhangi bir borcunun olmadığının tespitine, davacının borçlu olmadığı halde ödemek zorunda kaldığı paranın yasal faizi ile davacıya iadesine, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği 14.10.2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle, dava dilekçesindeki belirtilen hususların haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının tüm taleplerinin zaman aşımına uğradığını, borca konu senedin düzenlenme tarihinin …, vade tarihinin …, icra takibinin ise 2010 yılı olduğunu, davacının taleplerinin haksız ve kötü niyetli olup çıkar sağlamaya yönelik olduğunu, takip kapsamında borçluya usulüne uygun tebligat yapıldığını, tebligata rağmen süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunmadığından takibin kesinleştiğini, bono üzerindeki imzalara herhangi bir itiraz söz konusu olmadığından dava konusu senetlerin imzası ikrar edilmiş bono niteliğinde olduğunu, imzası ikrar edilmiş bonoya dayalı alacağın aksini ispat yükünün davacı yanda olduğunu, davacının iddiasını ispata yarar herhangi bir delil ibraz etmediğini, yalnızca davalının ticari defterlerine dayanmış olmasının kabul edilemeyeceğini beyanla haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan deliller;
Arabuluculuk son tutanağı, Samsun İcra Dairesinin … E. (Kapatılan Samsun 7.İcra Dairesinin … E.) sayılı dosyası, senet suretleri, Adana 1.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından davalı … Tic.Ltd.Şti. temsilcisi …’ın yemininin eda edilmesine ilişkin 02.07.2020 tarihli tutanağı, davacı vekilinin delil listesi.
Delillerin tartışılması, değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava, senede dayalı olarak yapılan kambiyo senetlerine mahsus yolla yapılan takibe karşı açılan menfi tespit talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından, davalı tarafından davacı aleyhine Samsun İcra Dairesinin … E. (Kapatılan Samsun 7.İcra Dairesinin … E.) sayılı dosyası ile 07.12.1999 tanzim tarihli vade tarihleri 30.11.2008 ve 30.11.2008 olan 32.000 USD bedelli iki adet senede dayalı olarak toplam 81.353,63 USD bedelli kambiyo takibinin başlatıldığı, davacının ise takip konusu senetlerle borcu olmadığını, ticari ilişkisi bulunmadığını ileri sürerek menfi tespit talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Türk Ticaret Kanunu 778. maddesinin yollamasıyla 749. maddesi gereği poliçeyi kabul edene karşı ileri sürülecek poliçeden doğan istemler vadenin geldiği tarihten itibaren 3 yıl geçmekle zaman aşımına uğrar. Takip konusu senetler incelendiğinde her ikisinin tanzim tarihinin … vade tarihinin ise …, … olduğu, takibin ise … tarihinde yapılmasına göre zaman aşımının dolmadığı görülmektedir. Öte yandan takibin 17.02.2010 tarihinde yapılması davanın ise 05.09.2019 tarihinde açılmasına göre 10 yıllık dava zaman aşımının da gerçekleşmediği tespit edilmekle davalı tarafın zaman aşımı definin reddi gerekmiştir. (Yargıtay 19.HD. 2017/3489 E. 2019/5118 K. Sayılı ilamı)
Bononun şekil şartları TTK. nın 688. maddesinde gösterilmiştir. Maddede gösterilen şekil şartlarından bir kısmı zorunlu şartlar olmakla birlikte seçimlik şartlarda vardır. Bonoya isteğe bağlı olarak faiz, bedelin nakden yada malen alındığı yahut yetkili mahkeme kayıtları da konulabilir. Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere bonolara özgü seçimlik unsurlardan birisi de temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik bedel kaydıdır. Bu kayıt keşidecinin senedin lehtarından karşı edayı aldığını ispata yarar ve daha çok keşideci ile lehtar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat bakımından önem taşır, kişisel defi nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır. Söz edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir.
Bono bağımsız borç ikrarı içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunun ileri süren tarafa aittir. Ancak senette borcun nedeni “mal” yada “nakit” olarak belirtilmişse davacının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. (HMK 191/1, TMK 6) Eğer taraflardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan ihdas nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir ve bu halde ispat yükü kaydın aksini iddia edene ait olmaktadır. Bonodaki bedel kaydının her iki tarafça talil edilmesi halinde ise ispat yükü borçlu üzerindedir yani yer değiştirmez.
İİK 72. Maddesi gereği borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığının ispatı için menfi tespit davası açabilir. Kural olarak bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. Bu genel kural menfi tespit davaları içinde geçerlidir. Yani bu davalarda bir vakıadan kendi lehine hak çıkaran taraf o vakıayı ispat etmelidir. Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını, yada borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlunun borcun varlığını inkar etmesi halinde ispat yükü davalı durumunda olmasına rağmen alacaklıya düşer. Alacaklı hukuki ilişkinin varlığını ispatlamak zorundadır.
Dosya kapsamından, davalı tarafından davacı aleyhine zaman aşımına uğramamış ve “malen” kaydı olan iki adet senet dayanak gösterilerek kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yapıldığı görülmektedir. Öte yandan davalının senedin düzenlenme sebebini yani “malen” kaydını talil etmediği görülmektedir. Senetlerin bağımsız borç ikrarını içermesi, bir illete bağlı olmaması, düzenlenme sebebinin “malen” olması, zaman aşımına uğramaması ve davalı tarafından talil edilerek ispat yükünün üzerine alınmaması sebebi ile davacının takip konusu senetlerle borçlu olmadığını senet miktarına göre kesin/yazılı delillerle ispatlaması gerekmektedir, ancak dosya kapsamında bu yönde ibraz edilmiş bir delili bulunmamaktadır. Delil listesi nazara alınarak davacı tarafa son delili olan yemin delili hatırlatılmış, yemin metninin sunulması üzerine davalı şirketin tarih itibari ile yetkilisi olduğu anlaşılan … talimat yolu ile yemini eda ederek davacıdan alacaklı olduğunu, senetlerin bedelsiz olmadığını, borcunun ödenmediğini bildirmiş, yemininde ısrar etmiştir. Böylece davacı dava konusu senetler dolayısıyla takipte borçlu olmadığını yasal delillerle ispatlayamadığından davanın bu nedenle reddi gerekmiştir.
Davacı taraf davalının ticari defterlerinin incelenmesini talep etmiş ise de, ticari defterlerin saklanma süresinin yasal olarak 10 yıl olup bu süre geçtikten sonra da saklanmasını beklemek mümkün olmadığından ve davalı vekili de bu yönde talepte bulunduğundan ayrıca davacı münhasıran davalı tarafın ticari defterlerine dayanmadığından ticari defterlerin incelenmesi mümkün olmadığı gibi dava değeri HMK 200 v.d maddesi gereği tanıkla ispat sınırı üzerinde olduğundan tanık dinlenmesi de mümkün görülmemiştir.
Davalı taraf tazminat talebinde bulunmuş ise de İİK 72. maddesi gereği tazminata karar verilebilmesi için bir ihtiyati tedbir kararının bulunması ve bu tedbir sebebi ile davacı alacaklının alacağına geç kavuşmuş olması gerekmekte olup, mahkememizin 16.09.2019 tarihli ara kararıyla %15 teminat karşılığı icra veznesine yatacak paranın ödenmemesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmiş ancak teminat yatırılmadığından tedbir uygunlanmamış olup bu nedenle tazminat talebinin yasal şartlarının gerçekleşmediği anlaşılmakla reddi gerekmiştir.
Takip dosyasındaki alacağın toplam 81.353,63 USD olduğu görülmekle dava tarihindeki TCMB nin efektif satış kuruna göre dava değeri 461.170,62 TL olarak tespit edilmiş eksik harçlar buna göre tamamlattırılmıştır.
6325 sayılı kanunun 18/A-11 maddesi gereği dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması dava şartı olduğundan davacı tarafından arabuluculuk başvurusu yapılmış davalının arabuluculuk görüşmelerine katıldığı, arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri olarak davacıdan tahsiline karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının tazminat talebinin yasal şartları oluşmadığından reddine,
3-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 44,40 TL ve tamamlama harcı olarak alınan 7.834,57 TL toplamı 7.878,97 TL’den mahsubu ile bakiye 7.834,57 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince belirlenen 40.108,53 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320-TL arabulucuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,

6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına.
7-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine.
8-Kullanılmayan gider avansın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine.
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı mahkememiz gerekçeli kararının taraflara tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/04/2021

Başkan
✍ e-imzalıdır
Üye
✍ e-imzalıdır
Üye
✍ e-imzalıdır
Katip
✍ e-imzalıdır