Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/548 E. 2022/225 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/548 Esas – 2022/225
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/548
KARAR NO : 2022/225

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : ..
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/09/2019
KARAR TARİHİ : 02/03/2022
KAR. YAZIM TARİHİ : 09/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili mahkememize verdiği 02/09/2019 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 31/12/2015 tarihli ”SAP ERP – SAP HANA Entegrasyonu ve SAP HANA Spatial / Gerçek Zamanlı Mekansal Veri Replikasyonu ile Kurumsal Mekansal Veri Yönetimi Sistemi” isimli 5 yıl süreli, 5.310.000,00 USD bedelli sözleşme imzalandığını, sözleşmeye göre ödemelerin her üç ayda bir fatura karşılığı yapılacağını, müvekkilinin sözleşme yükümlülüklerini tam ve zamanında yaptığının tespiti amacıyla Mahkememizin 2018/878 D-İş nolu dosyasından tespit yaptırdıklarını ve bilirkişi heyeti raporundan müvekkilinin sözleşme kapsamındaki işlerinin eksiksiz ve zamanında yaptığının tespit edildiğini, davaya konu sözleşme kapsamında düzenlenen 10.döneme ait 03/04/2018 tarihli ve 247.800 USD bedelli faturayı teslim aldığını ancak bunun 82.800 USD’lik kısmını müvekkiline ödediğini, kalan 165.200 USD tutarındaki borcunu ödemediğini, müvekkili tarafından davalı tarafa gönderilen ihtarnameden 7 hafta sonra davalının müvekkiline gönderdiği 28/10/2018 tarihli e-posta ile cari hesap borcunun 165.200 USD olduğunu kabul ettiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Samsun İcra Müdürlüğünün 2019/54550 Esas sayılı dosya üzerinden icra takibi yapıldığını, davalının kötüniyetli olarak takibe itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, bu nedenlerle davalının itirazının iptaline, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili 11/10/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davaya dayanak teşkil eden Samsun İcra Müdürlüğünün 2019/54550 Esas sayılı dosyasının takip çıkışı 6.082.836,52 TL iken dava dilekçesinde harca esas değerin 5.898.790,01 TL olarak gösterildiğini, öncelikle eksik harcın tamamlattırılması gerektiğini, davacı tarafın müvekkiline ayıplı hizmet sunduğunu, bu nedenle ortada likit bir alacak olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, mahkememizin 2019/751 D-İş sayılı tespit dosyasında alınan bilirkişi raporunda davacının sözleşme ile yüklendiği yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkilinin yazılım eksikliklerini dışarıdan tamamlamak zorunda kaldığından zarara uğradığını, davacının yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle taraflar arasındaki sözleşmenin müvekkili tarafından haklı sebeple feshedildiğini, davacı tarafın tespit dosyasında müvekkilinin personelinin yokluğunda yapılan keşif sonucu aldırılan bilirkişi raporunun gerekli hukuki niteliklere haiz olmadığını ve taraflı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine, davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davacı vekili 04/11/2019 tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; davaya konu fatura alacağının yabancı para cinsinde olduğunu, icra takibinin yapıldığı gün USD kuru ile davanın açıldığını, USD kuru arasında fark olduğu için ödenen harç miktarlarının TL üzerinden farklılık gösterdiğini, davalının davaya konu faturayı teslim alıp defterine işlediği ve kısmi ödeme yaptığını, davalının ayıp, eksik ürün yada hizmet sunulduğu iddiasında bulunmadığını, davalının sırf borcunu ödemeyi geciktirmek amacıyla takibe itiraz ettiğini, davalının aldırdığı bilirkişi raporunun hukuken geçersiz olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 09/12/2019 havale tarihli ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın faturaların hangi hizmet veya mala karşılık düzenlendiğini kötüniyetli olarak belirtmediğini, cevap dilekçesini tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan deliller.
Arabuluculuk son tutanağı, taraflar arasında imzalanan 31/12/2015 tarihli sözleşme, 247.800 USD bedelli fatura, Beyoğlu 20.Noterliğinin 08/09/2018 tarih 18451 yevmiye nolu ihtarnamesi, 26/10/2018 tarihli e-posta çıktısı, TCMB kur fiyatları, davacı vekilinin 05/11/2019 tarihli dilekçesiyle flash bellek ile ibraz ettiği delilleri, Samsun İcra Müdürlüğünün 2019/54550 Esas sayılı dosyası, Samsun Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/32468 Soruşturma, 2020/34358 Soruşturma nolu dosyaları, davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla mali müşavir bilirkişi …’dan alınan 07/12/2020 tarihli rapor, davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla talimatla mali müşavir Mehmet Yorulmazer’den alınan 08/01/2020 tarihli rapor, mahallinde 26/03/2021 tarihinde bilirkişiler …’dan oluşan heyetle yapılan keşif ve akabinde alınan 22/11/2021 tarihli rapor, tarafların raporlara karşı beyan ve itirazları, yargı kararları ile tüm dosya kapsamı.
Delilerin tartışılması, değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava, faturaya dayalı ilamsız takibe itirazın iptaline ilişkindir. Tüm dosya kapsamından; taraflar arasında 31/12/2015 tarihli hizmet sözleşmesi yapıldığı, sözleşme kapsamında 10.döneme ait 03/04/2018 tarih 247.800 USD bedelli faturanın 165.200 USD tutarındaki kısmının ödenmediği bu nedenle Samsun İcra Müdürlüğünün 2019/54550 sayılı dosyasıyla yapılan ilamsız takip dosyasında çıkarılan ödeme emrinin 27/05/2019 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davalının 29/05/2019 tarihli süresinde verdiği dilekçe ile borca faize ve tüm ferilerine itiraz ettiği, davacı tarafın ise yasal süre içerisinde itirazın iptali takibin devamını sağlamak için iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Samsun İcra Müdürlüğünün 2019/54550 sayılı dosyasındaki ilamsız takibin dayanağı olarak “03/04/2018 tarihli UNİ 2018000000008 nolu fatura ve borçlu şirket tarafından gönderilen 30/09/2018 tarihi itibariyle cari hesap bakiyeniz açıklamalı E – posta da belirtilen ve mevcut taraflar arasındaki cari hesaba mahsuben 165.200 USD alacağın tahsili talebi ” gösterilmiştir. Bu nedenle öncelikle fatura ve faturanın delil olma niteliğine ilişkin değerlendirmelerin yapılması gerekmektedir.
TTK ‘da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 229 . Maddesinde yer alan tanımlama ise ” fatura satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır. ” şeklindedir. Aynı kanununun 232. maddesinde fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu konusunda düzenleme yapılmıştır. TBK’nun 21/2.maddesinde ise ” bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır . ” hükmü yer almaktadır. Açıklanan yasal düzenlemelerden çıkan sonuç faturan düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetler bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura niteliğinde olmayıp ancak icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK 21/2 maddesi anlamında uyarınca sonuç doğurması beklenemez. Yani TTK 21/2 maddesi uyarınca gönderilen faturaya 8 gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için fatura düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş ya da iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TKK 21/2 hükmü ile fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip süresinde itiraz edilmemekle, münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Buna göre fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yaralanabilmesi için fatura tanzim eden ile adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifası ile ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisi olması şarttır.
TTK 21/2,3 maddelerindeki karine aksi ispat edilebilen bir adi karinedir. İkinci fıkra gereği 8 gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu, fatura düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Faturaya karşı alıcının 8 günlük itiraz süresinin başlayabilmesi için faturanın satıcı tarafından alıcıya tebliğ edilmiş olması gerekir. Faturaya karşı yapılan itiraz, hem bir ihbar hem de faturanın düzenlenip muhataba gönderilmesi ile vücut bulan TTK 21 maddesinde ” bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. ” şeklinde ifade edilen karineyi bertaraf anlamı taşıdığı için yazılı olması gerekir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 Esas 2011/608 karar sayılı ilamında aynı hususlara yer verilmiştir.
TTK 21/2 maddesi gereği 8 günlük yasal süresi içinde itiraz edilmeyerek, kesinleşen faturadaki alacakla ilgili olarak süresi geçtikten sonra faturaların doğrudan iade edilmesi veya iade fatura kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmaz. Faturaya itiraz edilmemesi sözleşme ilişkisini kanıtlamaz ise de sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde bu sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir. ( Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2019/1984 Esas 2020/62 Karar sayılı ilamı. ) Diğer yandan borçlunun faturaları kendi defterine kaydetmesi ( faturaları deftere kayıt öncesinde veya sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde hizmet vermiş olsun ya da olmasın HMK ‘nın 222 ve TTK ‘nın 64 vd. maddeleri uyarınca alacağın ispatladığının kabul edilmesi gerekmektedir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/3319 Esas 2016/314 Karar sayılı ilamı.)
Yukarıdaki bilgileri göre dava dosyası incelendiğinde; taraflar arasında 31/12/2015 tarihli ” Sap Erp- Sap Hana Entegrasyonu ve Sap Hana Speatial / Gerçek Zamanlı Mekansal Veri Replikasyonu ile Kurumsal Mekansal Veri Yöntemi Sistemi Sözleşmesi ” nin aktedildiği sözleşmenin davacını yüklenici, davalının ise işveren olduğu, sözleşmenin 4. Maddesinde ödeme planının düzenlendiği bu kapsamda davacı yüklenici tarafından 10. Döneme ait 03/04/2018 tarihli 247.800 USD bedelli faturanın tanzim edildiği, dosya kapsamıyla sabit olup uyuşmazlı bulunmamaktadır.
07/12/2020 tarihli Yeminli Mali Müşavir bilirkişi … tarafından düzenlenen raporda, davacı tarafından davalı adına düzenlenen 03/04/2018 tarihli toplam 247.800 USD karşılığı 980.718,06 TL bedelli temel faturanın 03/04/2018 tarih ve 131071 nolu yevmiye maddesiyle davalının yasal defter kayıtlarına işlendiği ve davalı tarafından bu dönem için verilen BA bildirgesinde söz konusu faturanın dahil edildiği, 12/06/2018 tarih 244565 sayılı yevmiye maddesi ile toplam 372.822.36 TL ödeme yapıldığı tespit edilmiştir. Aynı raporda davalının 29/08/2019 tarih YD02019000000571 sayılı 165.200 USD karşılığı 958.060,88 TL tutarlı fatura düzenlediği bu faturanın diğer yasal defter kayıtları ile değerlendirildiğinde davalı adına düzenlenen 03/04/2018 tarihli 247.800 USD bedelli faturadan ödenmeyen arta kalan 165.200 USD ye tekabül eden iade faturası olduğu, davacının ise bu faturaya karşılık 29/08/2019 tarih UNI 2019000000039 sayılı 958.060,88 TL tutarlı iade fatura düzenlediği, bu faturanın ise davalının yasal defter kayıtlarında olmadığı bildirilmiştir.
08/01/2020 tarihli SM Mali Müşavir Mehmet Yorulmazer tarafından düzenlenen raporda ise, 03/04/2018 tarih UNI 2018000000008 numaralı hizmet bedeli 10. Dönem açıklamalı 247.800 USD tutarlı e-faturanın davacı şirket defterlerinde 03/04/2018 tarihine kayıtlı olduğu, davalı tarafından davacı şirket adına düzenlenen 29/08/2019 tarihli YDO2019000000575 nolu 165.200 USD ve iade şerhi olmayan faturanın davacı defterlerine kayıtlı olmakla birlikte aynı tarihte aynı miktarda davalı adına iade faturasının düzenlendiğinin bildirildiği görülmektedir.
Öte yandan dava dilekçesine ekli ve davalı tarafından itiraza uğramayan ” Eylül 2018 cari mutabakat ” konulu 26 Ekim 2018 tarihli e-posta ile davalı şirket 30/09/2018 tarihi itibariyle davacının cari bakiyesinin 165.200 USD olduğunu bildirmiştir. Davacı tarafından Beyoğlu 20. Noterliğinin 08/10/2018 tarih 18451 yevmiye numaralı ihtarı davalıya çekilerek 03/04/2018 tarihli faturada kalan alacağın 82.600 USD olduğu bildirilmiş ise de dosya kapsamı ve beyanlardan bu hususun zuhulen yazıldığı bu kısmın ödenen olup kalan kısmın 165.200 USD olması gerektiği anlaşılmaktadır. İhtarname davalı tarafa 10/10/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce taraflar arasında aynı sözleşme kapsamında çıkan uyuşmazlık sebebiyle 2018/549-550 Esas sayılı dosyalarda bulunduğu görülmekle, 26/03/2021 tarihli mahallinde keşif yapılmış bilirkişi heyeti tarafından 22/11/2021 tarihli raporda, tarafların üzerine mutabık kaldıkları ve anlaşamadıkları hususlar tespit edildikten sonra eksik ve ayıplı işler ve diğer hususlarla ilgili ayrıntılı rapor hazırlanmıştır.
Dava itirazın iptaline ilişkin olup bu tür davalarda değerlendirme ve inceleme ancak takip konusu ile sınırlı olarak yapılması gerekmektedir (Yargıtay 19.H.D. 2016/6367 Esas 2017/4461 Karar sayılı örnek ilamı). İş bu davada Samsun İcra Dairesinin 2019/54550 Esas sayılı dosyayla yapılan ilamsız takibe itirazın iptali talep edildiğine göre öncelikle takip dayanağının tespiti ve bu tespite göre taraflar arasındaki hukuki ilişkinin değerlendirilmesiyle alacak ve borç ilişkisinin belirlenmesi gerekmektedir. Takibin dayanağı taraflar arasındaki sözleşme kapsamında düzenlenen 03/04/2018 tarihli fatura ile cari hesap bakiyesi başlıklı e – posta kapsamında ödenmeyen bakiye 165.200 USD fatura alacağına ilişkindir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesi için alınan bilirkişi raporları ve sözleşme hükümleri ile tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında hizmet sözleşmesi bulunduğu, sözleşme kapsamında davacı yüklenici tarafından kesilen 03/04/2018 tarih UNI 2018000000008 sayılı 247.800 USD bedelli faturayı davalı işverenin aynı tarihte 13171 yevmiye maddesiyle yasal defterlerine kaydettiği ve bu dönem için verilen BA formlarına faturayı dahil ettiği davalı işverenin TTK 21/2 maddesi gereği yasal 8 günlük süre içerisinde faturaya itiraz ederek, bu süre içerisinde iade etmediği buna göre taraflar arasındaki akdi ilişkinin sabit hale geldiği gibi davalının fatura münderacatını kabul etmiş sayıldığı ve fatura bedelinin kesinleştiği tespit edilmiştir. Her ne kadar davalı işveren 29/08/2019 tarihinde ödenmeyen kısım yönünden fatura düzenleyerek davacıya göndermiş, davacı da bu faturayı defterine kaydetmiş ise de aynı tarihte yasal süre içerisinde iade faturası kestiği anlaşılmış olmakla davalının yasal süreden sonra davacıya gönderdiği iade faturasının sonuç doğurmayacağı aşikardır. Öte yandan davalı 12/06/2018 tarihinde kısmi ödeme yapmış ve davalı tarafından davacıya gönderilen 26/10/2018 tarihli e-postada davalı davacının bakiyesinin 165.200 USD olduğunu açıkça bildirmiştir. Açıklanan tüm bu deliller muvacehesinde davacının yapılan hizmet karşılığı davalıdan bakiye 165.200 USD asıl alacağının sabit olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı tarafından davalıya 18/10/2010 tarihli Beyoğlu 20. Noterliği’nin ihtarnamesi gönderilerek dava konusu alacak talep edilmiş, ihtarname 10/10/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Verilen 7 günlük süreye göre davalı 18/10/2018 tarihinde temerrüte düşmüş olmakla bu tarih ile 13/05/2019 takip tarihi arasında temerrüt faizinin tespiti gerekmektedir. Mahkememizce bu dönem arası temerrüt faizi takip talebi ve 3095 sayılı yasa nazara alınarak kamu bankalarınca 1 yıllık mevduata uygulanan en yüksek faiz oranına göre hesaplama yapılmış hesaplamada dava tarihindeki USD nin efektif satış kuru nazara alınmış ( 207 gün x değişken faiz oranı x 165.200 USD / 36.000) yöntemi ile 5.281,03 TL USD temerrüt faizi tespit edilmiştir. ( hesaplamayla ilgili evrak dosya içerisindedir. )
Asıl alacak faturaya dayalı yani taraflarca hesap edilebilir, likit olmakla İİK 67 maddesi gereği icra inkar tazminatına hükmedilmelidir. İcra inkar tazminat hesabı yapılırken asıl alacağın dava tarihine göre tespit edilen TL karşılığı olan 962.058,72 TL nin esas alınması gerekmekte olup bu bedelinin % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davalı taleplerinin/itirazlarının incelenmesi: Davalı vekili 28/02/2022 tarihli dilekçesiyle iş bu dava dosyasının aynı taraflar arasındaki 2019/550 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep etmiştir. Mahkememizin 2019/550 Esas sayılı dosyası incelendiğinde, taraflar arasındaki aynı sözleşmeye ilişkin olarak Samsun İcra Müdürlüğü’nün 2019/59325 Esas sayılı dosyasında yapılan takibe itirazının iptaline ilişkin olduğu, takibin dayanağının ise sözleşme kapsamında ödenmediği ileri sürülen 11. 12. 13.ve 14. Döneme ait hizmet bedelinin tahsiline yönelik olup bu dönemler için kesilen faturalar sebebiyle alacaklı olunduğunun iddia edildiği anlaşılmaktadır. Yani her iki dosyanın dayanağı faturalar farklı dönemlere aittir. Bu dönemler ise sözleşmede ödeme kısmında açıkça gösterilmiştir. Öte yandan bu iki dosyadaki delil durumu da birbirinden farklıdır. İşbu dosyada davanın dayanağı faturanın kesinleşmiş olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa 2019/550 Esas sayılı dosyada tüm faturaların kesinleşmesi söz konusu değildir. Yine bilindiği üzere itirazın iptali davaları icra takibinin sıkı sıkıya bağlı dava türlerindendir. Bu nedenle tarafların alacak-borç durumunu takibe konu faturalarla sınırlı olarak incelenmesi gerekmektedir. ( Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/15633 Esas 2018/652 Karar sayılı ilamı.) Açıklanan bu gerekçelerle birleştirme talebi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekili 28/02/2022 tarihli dilekçesiyle ek rapor talebinde bulunulmuş ise de bu dosyadaki faturaların kesinleşmiş olması gerekçesiyle davanın kabulü cihetine gidilmiş olmakla ve ek rapor konusu nazara alındığında ek rapor alınmasının sonucu etkili olmayacağı anlaşılmakla talebin reddi gerekmiştir.
Davalı vekili 28/02/2022 tarihli dilekçesiyle kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuştur. İİK nın 67 maddesi gereği davacı alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için takibinde haksız ve kötü niyetli olması gerekmektedir. Davanın kısmen reddi sebebiyle davacının haksızlığı sabit ise de kötü niyetli olarak takip yaptığı hususu ispatlanamamıştır. Davacı ödenmeyen fatura bedelini takibe koymuş asıl alacak tam kabul edilmiş, işlemiş faiz ise mahkememizce yapılan hesaplama sonucu hüküm altına alındığından davacının kötü niyetinden söz edilemeyeceğinden talebin reddi gerekmiştir.
İş bu dosyada ileri sürülen diğer delillerin incelenmesi, kabul gerekçesine göre gerekmemektedir. Bu cümleden olmak üzere davalı tarafından yapılan şikayet üzerine Samsun Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/34358 Soruşturma 2021/29819 Karar sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararın Samsun 3.Sulh Ceza Hakimliğinin 12/01/2022 tarih 2022/394 D-iş sayılı kararıyla kaldırıldığı ve bu karara karşı Samsun Cumhuriyet Başsavcılığının 13/01/2022 tarihli yazısı ile kanun yararına bozma yoluna gidildiği anlaşılmaktadır. Mahkememizin gerekçesi nazara alındığı iş bu soruşturmanın ve sonucunda açılacak kamu davasının mahkememiz kararını etkileyeceği bir yönü bulunmayacağından sonucu beklenmemiştir.
Taraf vekillerinin diğer tüm delil ve ileri sürdükleri hususların iş bu davadaki delillere ve kararın gerekçesine göre incelenmesi gerekmemiştir.
7155 sayılı yasanın 23. maddesi ile değişik 6125 sayılı kanunun 18/A-13 maddesi gereği davadan önce davacının arabuluculuk başvurusu yaptığı, davalının görüşmelere katıldığı, anlaşma sağlanamadığı görülmekle, tespit edilen arabuluculuk ücretinin de davalı taraftan yargılama gideri olarak tahsili ile hazineye irat kaydına karar verilmiştir.
Kabul edilen toplam 170.481,03 USD nin dava tarihindeki efektif satış kuru olan 5.8236 TL üzerinden hesaplandığında dava değeri 992.813,32 TL olup vekalet ve harç bu miktar üzerinden değerlendirilmiş, dava dilekçesindeki miktara göre fazla kısım reddedilmiş, davanın kısmen kabulü ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,
1-165.200 USD asıl alacak, 5.281,03 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 170.481,03 USD alacak hakkındaki itirazın iptaline, takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Asıl alacağa takip tarihi sonrası 3095 sayılı Yasa gereği Devlet Bankalarının USD cinsinden açılan 1 yıllık mevduata uyguladığı en yüksek oranda faiz uygulanmasına,
3-165.200 USD asıl alacağın dava tarihine göre tespit edilen TL karşılığı 962.058,72 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Alınması gerekli 67.819,07 TL harçtan peşin alınan 11.977,76 TL harcın mahsubu ile bakiye 55.841,32 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 66.690,67 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince reddedilen miktar üzerinden belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
7-Davacı tarafça sarf edilen posta masrafı 840,00 TL, bilirkişi ücreti 18.900,00 TL olmak üzere toplam 19.740,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre hesaplanan 19.369,06 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafça sarf edilen posta masrafı 17,70 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre hesaplanan 0,33 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan peşin harç, başvuru harcı ve vekalet harcı toplamı 12.028,56 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
10-7155 sayılı yasanın 23. maddesi ile değişik 6325 sayılı kanunun 18/A-11 maddesi gereğince 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
11-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
12-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı mahkememiz gerekçeli kararının taraflara tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/03/2022