Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/214 E. 2020/640 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/214 Esas – 2020/640
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/214 Esas
KARAR NO : 2020/640 Karar

HAKİM :
KATİP :
DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : …SATIŞ VE PAZARLAMA A.Ş. – Halide Edib Adıvar Mah. Çiftecevizlerderesi Sok. Akın Plaza No:2 Kat:9 Şişli/ İSTANBUL
VEKİLLERİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 02/11/2010
KARAR TARİHİ : 22/10/2020
KARARIN YAZ. TARİH : 12/11/2020
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle, davalı taraf ile imzaladıkları 24/01/2007 tarihli hizmet sözleşmesi ile 03/08/2007 tarihli … uyarınca, Samsun ve Sinop il sınırları içinrde davalı şirketin ürün listesinde yer alan tüm tütün ürünlerinin satış ve dağıtımını yapma hususunda anlaşmaya varıldığı ve gerekli izinlerin kamu otoritesinden alındığını, tütün ürünlerinin dağıtımında kullanılmak üzere, kredili olarak 9 adet özel donanımlı araç için 429.7389,02 TL … ve ofis malzemeleri için 91.267,77 TL ödemede bulunduklarını, 2009 yılı karı 201.000 TL iken 2010 yılı kar beklentilerinin 300.000 TL olduğunu, teminat mektuplarının dahi sürelerinin davalı şirketin talebiyle uzatıldığı halde, sözleşmenin davalı tarafından 21/12/2009 tarihinde haksız ve hukuka aykırı olarak feshedildiğini, fakat döströbütörlük sözleşmesinin 15.4 maddesinde tüm hesapların kapatılması ve üç ay önceden yazılı bildirim ile feshin gerçekleşeceği ve bu hususa aykırı bir feshin söz konusu olduğunu, davalının basiretli bir tacir gibi davranmayarak, müvekilinin müspet ve menfi zararlarının oluşmasına sebebiyet verdiğini bu nedenle müvekkili şirkete ihtarname çekerek, araç yatırımı için 429.738,02 TL ofis ve demirbaşlar için 91.267,77 TL ve mahrum kalının 300.000 TL kar da dikkate alınarak toplam 821.005,79 TL ödenmesini talep ettiklerini, davalının ise bir başka ihtarname ile fesih protokolü ile birbirlerini ibra ettiklerini bildirmiş, oysaki kendilerinde böyle bir fesih protokolü bulunmadığını, ve böyle bir belgede imzalarının olmadığını belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, müspet ve menfi z ararlarına karşılık 10.000,00 TL’nin fesih tarihi olan 21/12/2009 dan itibaren işleyecek ticari avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; 03/08/2007 tarihli distribütörlük sözleşmesinin 20.1.a hükmü ile davacı ile aralarında daha önce akdedilmiş olan bütün sözleşmelerin sona erdiğini, 21/12/2009 tarihinde ise karşılıklı olarak distribütörlük sözleşmesini sona erdiklerini, davalıya bir fesih bildirimi göndermediklerini, tarafların ortak iradeleri ile fesih protokolü yapılarak birbirlerini ibra ettiğini, davacının beyanının aksine bu fesih protokolünde davacı şirketin kaşesinin ve yetkilisinin imzası bulunduğunu, bunun davacı tarafından bilinmemesinin mümkün olmadığını, davacı ile yapılan görüşmeler sonucu sözleşmeyi sonlandırma kararı alındığını ve davacının elinde bulunan 70.746,25 TL değerindeki ürünleri davalıya iade ettiğini ve 18/12/2009 tarihinde de müvekkil şirket nezdindeki cari hesaptaki tüm borçları kapattığını, fesih protokolü sonrasında davacının müvekkil şirkete tek bir siparişte bile bulunmasının bu fesih protokolünü bildiğine işaret ettiğini, distribütörlük sözleşmesinin 16. Maddesi gereği, sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde distribütörün herhangi bir tazminata veya sair ödemeye kazanamayacağını, davacının karşılıklı olarak yapılan feih protokolünden uzun bir süre sonra talepte bulunduğu, kaldı ki tazminat olarak istediği araç ve demirbaşın bedellerinin de bunların satışıyla karşılanabileceği göz önüne alınırsa davacının kötü niyetli olduğunun anlaşılacağını, söz konusu olayda davacının ileri sürdüğü gibi bir fesih bildirimi kabul edilse dahi kar mahrumiyetinin 300.000 TL değil, fesih bildirim süresi olan 3 ay üzerinden hesaplanması gerektiğini, bu kar mahrumiyeti hesabında davacının bir önceki yılın değil, genel piyasa koşullarına göre hesap yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER :
… Tarihli … Fesih Protokolünün Bir Sureti, 08/04/2013 Tarihli Bilirkişi Raporu, Yargıtay 11. Hukuk Dairsenin 2014/8413 Esas 2015/5663 Karar Sayılı İlamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/9476 esas 2016/6367 karar sayılı İlamı, Bafra İcra Müdürlüğünün 2014/5351 Esas Sayılı İcra Emri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizde görülmekte olan dava , davalı şirket arasında hizmet sözleşmesi ve … yapıldığını, davalı şirket tarafından sözleşmelerin fesh edilmesi nedeniyle davacı şirketin uğramış olduğu müspet ve menfi zararları olmasından dolayı açılan alacak davasıdır.
… Tarihli … Fesih Protokolünün Bir Sureti İncelendiğinde; taraflar Ekim 2008 tarihli olarak aralarında … akdettiklerini, taraflar mutabakata vararak 21/12/2009 tarihi itibari ile münakid Distribütörlük sözleşmesini feshettiklerini, taraflardan Distribütör Ekim 2008 tarihli … gereği yerinde bulunan ekipman listesi ile Imperial’dan almış olduğu ürünleri, alış fiyatı üzerinden, 21/12/2009 fesih tarihinden itibaren yine Imperial Asya Bölgesinde bulunan deposuna teslim etmeyi kabul beyan ve taahhüt ettiğini, taraflar Distibütörlük Sözleşmesinin feshi ile gerek feshedilen … gerekse başka surette birbirlerinden herhangi bir nam altında hak ve alacaklarının kalmadığını beyan kabul ve taahhüt ettikleri anlaşılmıştır.
08/04/2013 Tarihli Bilirkişi Raporu İncelendiğinde; davacı şirketin 65.344,062 TL kar mahrumiyeti sebebi ile ve 08/04/2013 tarihi itibariyle işleyecek 15.532,19 TL faiz ödemesi olmak üzere toplam 80.876,26 TL, … sebebiyle 19.432 TL zarar ve 08/04/2013 tarihi itibariyle işleyecek 4.618,96 TL faizi ile toplam 24.050,96 TL (bu tutardan ofis … ve malzemelerinin ikinci el fiyatlarının düşülmesi gerekmektedir.) genel toplamda ise 84.776,062 TL zarar ve 08/04/2013 tarihi itibariyle işleyecek 20.151,15 TL faizi ile toplam 104.927,22 TL tazminatın söz konusu olduğu sonucuna ulaşıldığı anlaşılmıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairsenin 2014/8413 Esas 2015/5663 Karar Sayılı İlamı İncelendiğinde; dava, taraflar arasındaki 03/08/2007 tarihli distribütörlük sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle doğduğu iddia edilen müspet ve menfi zararın tahsili istemine ilişkin olup mahkemece benimsenen bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda davacının davalıdan kar mahrumiyeti ve … zararını isteyebileceği sonucuna varılarak yazılı şekilde hüküm tesis edildiği, oysa davalının feshinin sözleşmeye aykırılığı ve feshin haksız olduğu isabetle saptanmış ise de mahkemece davacının sözleşme çerçevesinde ve esasen müspet zararın oluşması için yapmak zorunda olduğu … zarar kalemini istemeyeceği gözardı edilerek bu kalem isteğin dahi davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş şeklinde mahkememiz kararının bozulduğu görülmüştür.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/9476 esas 2016/6367 karar sayılı İlamı İncelendiğinde;Taraflar arasındaki sözleşmenin 03.08.2007 tarihli ve 3 yıl süreli olduğu, davalı tarafından 21.12.2009 tarihinde ve haksız şekilde feshedildiği, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da zarar hesabının 21.12.2009 fesih tarihi ile sözleşme süresinin son bulduğu 03.08.2010 tarihi arasındaki dönem için yapıldığı, davalının sözleşmeyi haksız feshi üzerine, öncelikle davacının sözleşmenin feshinden sonra aynı veya emsal nitelikte bir işi ikame etmesi için gereken makul süre tespit edilip, bu süreye karşılık gelen zarar miktarına hükmedilmelisi gerektiği, Somut uyuşmazlıkta ise taraflar arasındaki sözleşmenin 15.4. maddesinde, “tüm hesapların usulüne uygun olarak kapatılması şartı ile taraflardan biri 3 ay öncesinden yazılı ihbarda bulunarak işbu sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirme imkanına sahiptir” hükmünün düzenlendiğini, taraflarca sözleşmenin başlangıcında böyle bir makul süre öngörüldüğüne göre, sözleşmenin haksız feshinde dahi yeni bir sözleşme yapılabilmesi için gereken makul sürenin de bu süre ile sınırlı olduğunun kabulünün gerekeceği, bu durum karşısında, mahkemece davalının sözleşmeyi haksız şekilde feshettiği 21.12.2009 tarihinden itibaren 3 ay süreyle sınırlı şekilde zarar hesabı yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle de hükmün bozulması gerektiğinden, davalı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Bafra İcra Müdürlüğünün 2014/5351 Esas Sayılı İcra Emri İncelendiğinde; 132.683,61 TL tutarındaki toplam alacağın icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek (74.983,03 TL yıllık %11,75 avans faizi, 12.399,92 TL yıllık %9,00 yasal faiz) faiz ile tahsili emridir. (Fazlaya dair ve faiz oranlarındaki artıştan doğan talep hakkımız saklıdır) TBK. 100. Mad. Gereğince kısmi ödemeler öncelikle işlemiş faiz, masraf ve ferrilere mahsup edileceği anlaşılmıştır.
Dosyada 2010/388 esas 2014/96 karar sayılı kararı ile 74.776,06 TL’nin 04.09.2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/8413 esas 2015/5663 karar sayılı ilamı ile; davacının sözleşme çerçevesinde ve esasen müspet zararın oluşması için yapmak zorunda olduğu … zarar kalemini istemeyeceği gözardı edildiği gerekçesiyle mahkememiz hükmünün bozulmasına karar vermiştir.
Davalı vekilince karar düzeltme yoluna gidilmiş olunup Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 09.06.2016 tarih 2015/9476 esas 2016/6367 karar sayılı ilamı ile; Taraflar arasındaki sözleşmenin 03.08.2007 tarihli ve 3 yıl süreli olduğu, davalı tarafından 21.12.2009 tarihinde ve haksız şekilde feshedildiği, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da zarar hesabının 21.12.2009 fesih tarihi ile sözleşme süresinin son bulduğu 03.08.2010 tarihi arasındaki dönem için yapıldığı, davalının sözleşmeyi haksız feshi üzerine, öncelikle davacının sözleşmenin feshinden sonra aynı veya emsal nitelikte bir işi ikame etmesi için gereken makul süre tespit edilip, bu süreye karşılık gelen zarar miktarına hükmedilmelisi gerektiği, Somut uyuşmazlıkta ise taraflar arasındaki sözleşmenin 15.4. maddesinde, “tüm hesapların usulüne uygun olarak kapatılması şartı ile taraflardan biri 3 ay öncesinden yazılı ihbarda bulunarak işbu sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirme imkanına sahiptir” hükmünün düzenlendiğini, taraflarca sözleşmenin başlangıcında böyle bir makul süre öngörüldüğüne göre, sözleşmenin haksız feshinde dahi yeni bir sözleşme yapılabilmesi için gereken makul sürenin de bu süre ile sınırlı olduğunun kabulünün gerekeceği, bu durum karşısında, mahkemece davalının sözleşmeyi haksız şekilde feshettiği 21.12.2009 tarihinden itibaren 3 ay süreyle sınırlı şekilde zarar hesabı yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle de hükmün bozulması gerektiğini belirttiği bu nedeninde Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 22.04.2015 tarih 2014/8413 esas 2015/5663 karar sayılı ilamına 3 numaralı bent olarak eklenmesine karar verdiği görülmüştür.
Mahkememize ait 2016/766 esas 2016/816 karar sayılı 15/12/2016 tarihli kararı; Usul ve yasaya uygun Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 22.04.2015 tarih 2014/8413 esas 2015/5663 karar sayılı bozma ilamının 2 numaralı bozma hükmü doğrultusunda 65.344,06 TL nin 04/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, davalı vekilinin 03/02/2017 havale tarihli temyiz dilekçesi ile kararın temyiz edildiği, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 08/01/2019 tarih 2017/1390 esas 2019/118 karar sayılı kararının; davalının sözleşmeyi haksız şekilde feshettiği, 21/12/2009 tarihinden itibaren aynı veya emsal nitelikteki bir işi ikame edip etmediği, etmemiş ise ikame etmesi için makul sürenin ne olduğunun tespiti ve bu sürenin 3 aydan az olması halinde bu süre için 3 aydan fazla olması halinde ise sözleşmenin 15.4 maddesi uyarınca en fazla 3 ay süreyle sınırlı şekilde zarar hesabı yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak ek rapor tanziminin istendiği, dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişiler tarafından 29/05/2020 tarihli ek rapor düzenlendiği, ek raporda özetle; davacı şirketin 26.137,63 TL kar mahrumiyeti sebebi ile ve 08/04/2013 tarihinden raporun hazırlandığı 29/05/2020 tarihine kadar işleyecek 23.021,164 TL faiz ödemesi olmak üzere toplam; 49.158,79TL, … sebebiyle 19,432,00TL zarar ve 08/04/2013 tarihinden raporun hazırlandığı 29/05/2020 tarihine kadar işleyecek 17.115,07TL faizi ile toplam 36.547,07TL (bu tutardan ofis … ve malzemelerinin ikinci el fiyatlarının düşülmesi gerekmektedir) genel toplamda ise; 45.569,629 TL zarar ve 08/04/2013 tarihinden raporun hazırlandığı 29/05/2020 tarihine kadar işleyecek 40.136,231TL faizi ile toplam; 85.705,86TL tazminatın söz konusu olduğuna dair ek rapor düzenlendiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; Yargıtay ilamında belirtildiği gibi her iki tarafın defterlerine göre yapılan hesaplama ile daha önceki raporda esas alınan 225 gün üzerinden yapılan hesaplamaların mezkur Yargıtay bozma ilamı çerçevesinde 3 ay üzerinden yapılması gerektiği kanaati ile davacı şirketin 90 gün olarak hesaplanan kar mahrumiyetine göre, davacı şirketin alacağının 26.137,63TL olarak belirlenmesi usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurma yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davanın kısmen kabulüne kısmen reddine,
1-26.137,63TL’nin 04/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.785,46 TL harçtan peşin ve ıslahta alınan (148,50 TL peşin harç ile ıslah harcı 1.277,00 TL olmak üzere toplam ) 1.425,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 359,96 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına.
3-Davacı tarafça yapılan; 148,50 TL peşin harç, 1.277,00 TL ıslah harcı, 17,15 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 1.442,65TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 259,00TL posta masrafı, 3.750,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.009,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.236,03 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan 100,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 69,17 TL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 3.920,64 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 8.430,80 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
8-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
9-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde, müracaat etmeleri halinde kalemde, müracaat etmemeleri halinde dosyaya hesap numarası bildirmiş ise hesaba aktarmak sureti ile, hesap numarası da bildirilmemiş ise masrafı gider avansından karşılanmak sureti ile PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Samsun Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usülen anlatıldı.22/10/2020

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.