Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/199 E. 2019/464 K. 14.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/199 Esas – 2019/464
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/199
KARAR NO : 2019/464

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/04/2019
KARAR TARİHİ : 14/05/2019
KARARIN YAZ. TARİH : 16/05/2019
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların anne oğul olup davacıdan cari hesap ile akaryakıt aldıklarını, zaman zaman kısmi ödemeler yaptıklarını, 23/08/2018 den sonra bakiye borçlarını ödemediklerini, bakiye alacak için Samsun İcra Müdürlüğünün 2019/17120 sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, davalıların kısmi itiraz ettiğini belirterek icra takibine vaki itarızın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; 8.724,38 TL’lik ödemenin cari hesaptan düşülmediği, … nolu veresiye fişlerindeki imzaların davalılara ait olmadığını, davalıların maddi hata yaparak icraya fazla ödeme yaptıklarını, davacının haksız davasının reddine ve kötü niyet tazminatı ile yükümlü tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller, dellilerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Davacı vekili dava dilekçesi ekinde arabuluculuk son tutanağı, 01/01/2018 – 01/11/2018 tarihleri arası cari kartı hareket dökümü, veresiye fişleri örneği sunulmuştur.
Samsun İcra Müdürlüğü’nün 2019/17120 sayılı dosyası uyaptan dosyamız arasına alınmıştır.
19 Mayıs Vergi Dairesi Müdürlüğü ve Samsun Ticaret ve Sanayi Odası’ndan davalı yönünden tacir araştırması yaptırılmıştır.
Dava, itirazın iptali taleplidir.
Tüm dosya kapsamından davacı tarafından davalar hakkında Samsun İcra Müdürlüğü’nün 2019/17120 sayılı dosyası üzerinden cari hesap alacağına dayalı genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalılara 20/02/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalılar tarafından sunulan 25/02/2019 havale tarihli itiraz dilekçesi ile borcun 14.688,36-TL’sine itiraz itiraz edildiği, davalıların icra dosyasına vaki itirazının iptaline karar verilmesi talebiyle 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce öncelikle dava şartları yönünden değerlendirme yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1-Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanununun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2-Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci maddede belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir.
Eldeki davada uyuşmazlık konusu; taraflar arasındaki açık hesap akaryakıt alım satımından kaynaklı bakiye alacak olup olmadığına ilişkin olduğundan davanın mutlak ticari davalardan sayılması hukuken mümkün değildir. Davacı şirketin tacir sıfatını haiz olduğu sabittir. Ancak 19 Mayıs Vergi Dairesi Müdürlüğünün 24/04/2019 tarihli cevabi yazısı ile davalı Sercan Arslan’ın 2010 yılında resen terkin kaydının bulunduğu, davalı Meryem Arslan’ın ise işletme esasına göre defter tuttuğu ve kazancının Vergi Usul Kanununun 177/1 Maddesinde belirtilen limitleri aşmadığı bildirildiğinden, davalıların tacir sıfatını haiz olmadığı anlaşılmıştır. Davanın her iki tarafının tacir olmaması sebebiyle nisbi ticari dava kapsamında da bulunmayan eldeki davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu görüşüne varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanının görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nın 20.maddesi gereği karar kesinleştiğinde ve iki haftalık yasal sürede talep halinde dosyanın görevli Samsun Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağının ihtarına,( ihtarat yapıldı)
3-Yargılama gideri ve harç açısından HMK’nun 20 ve 331. maddeleri nazara alınarak süresinde başvurulması halinde görevli mahkemece nazara alınmasına, süresinde başvurulmaz ise, talep halinde mahkememizce karara bağlanmasına.
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/05/2019

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.