Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/157 E. 2019/431 K. 07.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/157 Esas – 2019/431
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/157
KARAR NO : 2019/431

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2019
KARAR TARİHİ : 07/05/2019
KARARIN YAZ. TARİH : 10/05/2019
Davacı tarafından davalı aleyhine Samsun 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/124 Esas 2019/64 Karar sayılı dosyası üzerinden açılan davada görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosyanın Mahkememize gönderilmesi sebebiyle yapılan yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sahibi bulunduğu işyerinin su abonesi olduğunu, şirketin Ocak 2013- Haziran 2017 dönemleri arası tahakkuk eden dönemsel su borçlarının birçoğunu ödememesi sebebiyle hakkında Samsun İcra Müdürlüğü’nün 2019/6189 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, yapılan itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Deliller, dellilerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Samsun Ticaret Ve Sanayi Odasına yazılan yazıya verilen 05/04/2019 tarih 1171 sayılı yazı cevabında …’nun şirket ortaklığı ve firma kaydı bulunmadığı bildirilmiştir.
Samsun Vergi Dairesi Başkanlığına yazılan yazıya Alaçam Mal Müdürlüğünün 16/04/2019 tarihli 22265 sayılı yazısı ile cevap verilmiş, …’nun Vergi Usul Kanununa göre tacir sayılamayacağı bildirilmiştir.
Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Tüm dosya kapsamından; davalının … sicil sayılı su aboneliği ile davacıdan su hizmeti aldığı, davalı tarafından su borçlarının ödenmemesi sebebiyle davalı hakkında Samsun 9. İcra Müdürlüğü’nün 2019/6189 sayılı dosyası üzerinden genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından borca itiraz edilmesi üzerine, davacı tarafından itirazın iptali talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir.
Eldeki davada uyuşmazlık konusu; abonelik kapsamında sağlanan su bedeli alacağına ilişkin olup dava mutlak ticari davalardan değildir.
6102 Sayılı TTK’nın 16/1 maddesinde ticaret şirketleri ile amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, İl Özel İdaresi, Belediye ve Köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşların da tacir sayılacağı belirtilmiştir. 2560 Sayılı Kanun ile kurulmuş olan İSKİ Genel Müdürlüğü özel hukuk hükümlerine göre idare edilen bir kamu kuruluşu olması yanında ticari şekilde veya iktisadi esaslara göre işletilmekte, yaptığı işler itibariyle de ticarethane sayılmakta ve tacir sıfatını taşımaktadır. Nitekim YHGK’nın 21/09/1983 tarih 1980/11-2721 Esas 1983/323 Karar sayılı kararında da 2560 Sayılı Kanuna tabi olan İSKİ Genel Müdürlüğünün gördüğü hizmet kamu hizmeti ise de, faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapması nedeniyle tacir sayılacağı kabul edilmiştir. 2560 Sayılı yasanın ek 5.maddesine göre bu kanun diğer Büyükşehir Belediyeleri hakkında da uygulanacaktır. Gerek 6102 Sayılı TTK’nın 16/1 maddesi gerek 2560 sayılı Yasanın ek 5.maddesine göre davalı SASKİ tacir sıfatını haizdir.
Ancak Alaçam Mal Müdürlüğünün 16/04/2019 tarihli cevabi yazısı ile davalının 01/01/2002 tarihi itibariyle mükellef kaydının bulunduğu, ancak Alaçam Belediyesinin iş yerlerini yıkması sebebile 31/12/2017 tarihi itibariyle soner erdirildiği, mükellef kazancının Vergi Usul Kanununun 177/1 Maddesinde belirtilen sınırları aşmadığı, bu nedenle tacir olarak sayılamayacağı bildirildiğinden davalının tacir sıfatını haiz olmadığı anlaşılmıştır. Davanın her iki tarafının tacir olmaması sebebiyle nisbi ticari dava kapsamında da bulunmayan eldeki davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu görüşüne varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanının görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20. madde gereği karar kesinleştiğinde ve iki haftalık yasal sürede talep halinde dosyanın görevli Samsun Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerekmekte ise de kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde Samsun 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/02/2019 tarih 2019/124 Esas 2019/64 Karar sayılı kararı ile Görevsizlik Kararı verilmiş olduğundan, HMK’nın 22/2 ve 5235 sayılı yasanın 36/3 maddesi gözetilerek yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Samsun BAM 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
3-Yargılama gideri ve harç açısından HMK’nun 20 ve 331. maddeleri nazara alınarak süresinde başvurulması halinde görevli mahkemece nazara alınmasına, süresinde başvurulmaz ise, talep halinde mahkememizce karara bağlanmasına.
Dair, mahkememiz gerekçeli kararının taraflara tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde Samsun Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/05/2019

Katip
¸

Hakim
¸