Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/129 E. 2019/280 K. 20.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/129 Esas – 2019/280
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/129 Esas
KARAR NO : 2019/280 Karar

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : … –
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/03/2019
KARAR TARİHİ : 20/03/2019
KARARIN YAZ. TARİH : 28/03/2019
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili 13/03/2019 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından Samsun İcra Müdürlüğü’nde 2019/10941 sayılı dosya ile davacı aleyhine icra takibi başlatıldığı, müvekkiline gönderilen icra takibinde borca neyin veya hangi sözleşmenin neden olduğu, borcun fatura yahut başka bir nedenden mi kaynaklandığının anlaşılamadığını, müvekkili kurumun bir kamu kurumu olduğunu, bu nedenle aldığı mal ve hizmet alımlarının 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu ilgili hükümleri çerçevesinde yapıldığını, davalı ile müvekkili kurum arasında herhangi bir yazılı sözleşme, davalı adına ihale edilmiş bir ihale ve davacı adına davalıya sunulmuş bir faturada bulunmadığını belirterek müvekkili kurumun davalıya borçlu olmadığnını tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller, delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava dilekçesi ekinde 18/02/2019 tarihli gerçek ve tüzel kişilerin borç ve alacakları konulu yazı sunulmuştur.
Dava, ticari satımdan kaynaklanan menfi tespit davasıdır.
Tüm dosya kapsamından davalı tarafından davacı aleyhine Samsun İcra Müdürlüğü’nün 2019/10941 sayılı dosyası üzerinden cari hesap alacağına dayalı genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davacı tarafından davalıya hiçbir borcun bulunmadığı belirtilerek icra takibi sebebiyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi için eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce dosya üzerinden dava şartları yönünden inceleme yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir.
Eldeki davadaki talep cari hesap alacağına dayalı başlatılan takip sebebiyle davacının borçlu olmadığının tespitine yönelik olup davacı …’nın tacir sıfatının bulunmadığı sabittir. Davanın her iki tarafının da tacir olmaması sebebiyle eldeki dava nispi ticari davalardan sayılamaz. Mutlak ticari davalar arasında da olmayan eldeki davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Ayrıca eldeki davanın ticari davalardan sayılması kabul edilse dahi 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesinden sonra gelmek üzere ‘Dava şartı olarak arabuluculuk’ başlıklı 5/A maddesi eklenmiş olup konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerini içerir ticari davalar hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Yasanın yürürlük tarihi 01.01.2019’dur.
7155 sayılı Kanun’un 23. Maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesine ‘arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olarak kabul edilmesi halinde arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olmakla eldeki dava dilekçesinde arabuluculuğa başvurulduğu bildirilmediğinden bu yönüyle de davanın usulden reddine karar vermek gerekmektedir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1.Davanın HMK ‘ nın 114/1-c, 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2. HMK’nın 20. maddesi uyarınca, dosyanın karar kesinleştiğinde ve iki hafta içerisinde başvurulması halinde görevli Samsun Asliye Hukuk .Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3. Yargılama gideri ve harç açısından HMK’nın 20 ve 331. maddeleri nazara alınarak süresinde başvurulması halinde görevli mahkemece nazara alınmasına, süresinde başvurulmaz ise, talep halinde mahkememizce karara bağlanmasına.

Dair, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Samsun Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.20/03/2019

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.