Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/12 E. 2022/500 K. 25.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/12 Esas – 2022/500
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/12 Esas
KARAR NO : 2022/500

HAKİM :
KATİP :

DAVACILAR :

VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/12/2018
KARAR TARİHİ : 25/04/2022
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 26/04/2022

Mahkememizde görülen Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Samsun 9. İcra Dairesi’nin 2016/192477 Esas sayılı takip dosyası üzerinden müvekkili davacı (dava sırasında vefat eden) … aleyhine takibe girişildiğini, ancak takibe dayanak … numaralı yirmi adet bonodaki keşideci imzalarının davacıya ait olmadığını, sonradan öğrenildiğine göre imzaların davacı …’in oğlu …’e ait olduğunun anlaşıldığını ancak davacının oğlu …’e kambiyo senedi düzenleme konusunda vekalet vermediğini, senetlerin geçersiz olduğunu beyanla, davacının 20 adet bono sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitini ve davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili CEVAP dilekçesi ile özetle: Davadan önceki zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini, davanın süresinden sonra açıldığını, senetlerdeki keşideci imzalarının davacıya ait olduğunu, aksi ispat edilecek olur ise bu kez davacının bir üçüncü kişiye senet keşide etme konusunda yetki verip vermediğinin araştırılması gerekeceğini beyanla, davanın reddini ve davacının tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 08.02.2019 tarihli ara kararında tedbir kararı verilmiş, ancak teminat yatırılmadığından karar infaz edilmemiştir.
Davacı …’in davanın devamı sırasında vefat etmesi üzerine mirasçıları davaya devam etmiş ve dava onların huzurunda görülüp sonuçlandırılmıştır.
Samsun 9. İcra Dairesi’nin 2016/192477 Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş olup incelenmesinden: Takip alacaklısı davalı tarafından takip borçlusu davalı aleyhine, keşideci davacı olan ve davalı emrine düzenlenen … numaralı toplam yirmi adet senede istinaden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine girişildiği ve takibin derdest olduğu görülmüştür.
Davacı …’in tatbike medar imzalarının bulunduğu belge asılları ilgili yerlerden celp edilerek dosya arasına alındıktan ve davacı istiktap edildikten sonra dosya davaya konu senetler üzerindeki keşideci imzalarının davacıya aidiyeti hususunda rapor düzenlenmek üzere ATK Fizik İhtisas Dairesine gönderilmiştir. ATK’nın 09.09.2021 tarihli raporunda özetle; keşideci imzalarının davacı …’in eli ürünü olmadığı belirtilmiştir.
Davacının, kıymetli evrak düzenleme konusunda üçüncü bir kişiye yetki verip vermediğinin araştırılması kapsamında ticari defterleri üzerinde istinabe yolu ile inceleme yapılıp olup, düzenlenen 24.03.2022 tarihli raporda özetle: Taraflar arasında bir ticari ilişki bulunduğu ve davacı tarafından yapılan tüm ödemelerin nakit olarak yapıldığı, defterlerde senet kaydı bulunmadığı, davaya konu senetlerin de davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacının oğlu … tarafından davacıya vekaleten imzalanan ya da … tarafından düzenlenip davacı tarafından ödenmek suretiyle icazet verilen bir senede rastlanmadığı mütala edilmiştir.
ATK raporu ile bilirkişi raporu taraflara usulünce tebliğ edilmiştir.
Dava, sahtecilik iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile, takip dosyasına dayanak senetlerdeki keşideci imzalarının davacı/müteveffa …’e ait olmadığını ileri sürerek menfi tespit isteminde bulunmuş, davalı vekili ise davanın reddini dilemiştir.
Cevap dilekçesinde, davadan önce zorunlu arabulucuya başvurulmadığından bahisle dava şartı itirazında bulunulmuş ise de, ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabulucuya müracaat dava şartı değildir (Bkz: Yargıtay 19. HD.nin 13.02.2020 tarih ve 85/454 sk.). Davalı vekilinin bu yöndeki itirazı yersizdir.
Davalı vekilinin, davanın süresinde açılmadığına dair itirazına gelince; menfi tespit davası, İİK’da bu tür davaların açılabileceği bir zaman dilimi öngörülmediğinden, borç ilişkisi devam ettiği sürece, başka bir deyişle borç ödeninceye kadar her zaman açılabilir. Meğerki, davada dayanılan hukuki sebebin ileri sürülebilmesi maddi hukuk bakımından (hata, hile, tehdit gibi) bir süre ile sınırlandırılmış olsun. Somut olayda, sahtelik iddiasında bulunulmuş olup, bu yönde bir iddia üzerine açılan menfi tespit davası süreye bağlı değildir ve buna göre davalı vekilinin itirazı yersizdir.
Senede karşı mutlak def’iler senede hamil olan herkese karşı ileri sürülebilir. Senedin hükümsüzlüğünü gerektiren defiler senet ve eklentilerinden anlaşılsın anlaşılmasın bütün ya da bir kısım sorunları bakımından hükümsüz sayılmasını gerektiren def’ilerdir. Bu def’ilerin bir kısmı mutlak, bir kısmı nispi (kişisel) def’i niteliğindedir. Hangisinin mutlak, hangisinin nisbi def’i sayılacağı, “görünüşe itimat (güven)”, “iyiniyet” ilkesiyle, “kambiyo senetlerine ilişkin işlemlerdeki emniyetin korunması” ilkelerinden hangisine öncelik tanınacağı sorunuyla ilgilidir. Bu iki çıkarın karşılıklı olarak çatıştığı bazı durumları yasa yapıcı özel olarak ele alıp hangi çıkarın korunacağını kendisi (örn.; TTK m. 659/2, 680, TBK m. 19/2, 605/2, TMK m. 990’da olduğu gibi) düzenlemiştir. Kanunda öngörülüp açık bir hükümle düzenlenen bu durumların dışında gerek doktrinde ve gerekse de uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış olması” vb. def’iler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. Bu nedenledir ki, borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde sahtekarlık (tahrifat) iddiası mutlak def’idir ve mahkemece bu iddia incelenmelidir. Nitekim Hukuk Genel Kurulu’nun 05.05.2010 tarih ve 12-74/243 sayılı kararı ile 06.07.2011 tarih ve 19-413/476 sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı/borçlu, takip dosyasına dayanak senetlerdeki keşideci imzalarının kendisine ait olmadığını ve üçüncü bir kişiye de senet düzenleme konusunda yetki vermediğini ileri sürerek senetlerin sahte olduğunu iddia ettiğine göre, sahtelik iddiasının mutlak def’i olup herkese karşı ileri sürülebileceği açıktır; kaldı ki davalı senetlerde lehtar konumundadır. İmzaların davacıya ait olmadığı ATK’dan alınan rapor ile saptanmış olup, Hukuk Genel Kurulu’nun 30.05.2018 tarih ve 12-708/1152 sayılı kararına göre de ispat yükü ve buna bağlı olarak delil avansını yatırma yükümlülüğü davalıdır; ancak davalı rapor masrafının bakiye kısmı olan 2.110-TL’yi 7 nolu celse 3 nolu ara karardaki kesin süreye ve ihtara rağmen tamamlamamıştır. Ayrıca davacının üçüncü bir kişiye senet düzenleme konusunda yetki verdiğini veya üçüncü kişi tarafından düzenlenmiş senet bedellerini ödemek suretiyle bu yönde icazetinin bulunduğunu usulü dairesinde ispat edememiştir. Hal böyle olunca, senetlerdeki keşideci imzalarının davacıya ait olmadığı değerlendirilmiş ve davacının senetler sebebiyle davalıya borçlu olmadığına hükmedilmiştir.
Bu sebeplerle; davanın kabulüne karar verilmiş, davaya konu senetlerde davacının keşideci ve davalının lehtar olduğu nazara alınıp davalının imzası davacıya ait olmayan senetlere istinaden takibe girişmekte kötü niyetli olduğu değerlendirilmiş, davacı lehine dava değerinin %20’si üzerinden tazminata hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; davacıların Samsun 9. İcra Dairesi’nin 2016/192477 Esas sayılı takip dosyası ve bu takibe konu … numaralı yirmi adet bono sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-2004 s. İİK’nın 72/5. maddesi uyarınca 19.260,63-TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 6.578,46-TL karar ve ilam harcından peşin harcın mahsubu ile bakiye 4.933,84-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Mahkememizin 8 nolu celse 1-i nolu ara kararı uyarınca resmi ödenekten karşılanan 2.110-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 349,32-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacılar, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihindeki AAÜT’ye göre belirlenen 13.098,80-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
8-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı. 25/04/2022
Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır
5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5. maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.