Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/989 E. 2019/237 K. 12.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/989 Esas – 2019/237
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/989 Esas
KARAR NO : 2019/237 Karar

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : …. –
VEKİLİ :
DAVALI : …
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 12/03/2019
KARARIN YAZ. TARİH : 19/03/2019
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili 28/12/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davalının davacı şirketten servis hizmeti aldığını, fatura borcunu ödemediğini, cari hesap alacağı sebebiyle Samsun İcra Müdürlüğünün 2018/40789 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek, davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı 22/01/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; icra takibinde borcun kaynağının belirtilmediğini, dava dosyasında da borcun kaynağına ilişkin belge olmadığını, taleplerin zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Deliller, dellilerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Davacı vekili dava dilekçesi ekinde cari hesap dökümü örneği sunmuştur.
Samsun 9. İcra Müdürlüğü’nün 2018/40789 sayılı dosyası uyaptan dosyamız arasına alınmıştır.
19 Mayıs Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 10.01.2019 havale tarihli yazı cevabında davalının 2017 takvim yılında işletme hesabı ile defter tuttuğu, kazancının 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177. maddesinde belirtilen hadleri aşmadığı tespit edildiği anlaşılmıştır.
Dava, cari hesap alacağına dayalı başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Tüm dosya kapsamından davacı tarafından davalı aleyhine Samsun 9. İcra Müdürlüğü’nün 2018/40789 sayılı dosyası üzerinden cair hesap alacağına dayalı genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlattııldığı, ödeme emrinin borçluya 14/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından 21/12/2018 havale tarihli dilekçe ile süresi içerisinde borcun tamamına itiraz edildiği, takibin durdurulmasına karar verildiği ve 1 yıllık hak düşürücü süresi içerisinde eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce öncelikle dava şartları yönünden değerlendirme yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir.
Eldeki davada uyuşmazlık konusu; taraflar arasında akdi ilişki bulunup bulunmadığı, davacının icra takibine konu cari hesap alacağı sebebiyle alacaklı olup olmadığına ilişkin olup dava mutlak ticari davalardan değildir. Sermaye şirketi olan davacının tacir sıfatını haiz olduğu sabit ise de 19 Mayıs Vergi Dairesinin yazı cevabından davalının tacir sıfatını haiz olmadığı anlaşıldığından nisbi ticari dava kapsamında da bulunmayan davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu görüşüne varılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanının görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nın 20.maddesi gereği karar kesinleştiğinde ve iki haftalık yasal sürede talep halinde dosyanın görevli Samsun Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağının ihtarına, ( ihtarat yapıldı )
3-Yargılama gideri ve harç açısından HMK’nun 20 ve 331. maddeleri nazara alınarak süresinde başvurulması halinde görevli mahkemece nazara alınmasına, süresinde başvurulmaz ise, talep halinde mahkememizce karara bağlanmasına.
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/03/2019

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır.