Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/792 E. 2019/152 K. 14.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/792 Esas – 2019/152
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/792 Esas
KARAR NO : 2019/152 Karar

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALI : 1- …
VEKİLİ :
DAVALI : 2- … –
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2018
KARAR TARİHİ : 14/02/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili 03/10/2013 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin …’de ağaç ürünleri işi ile uğraştığını, … Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan mobilya fabrikalarında hammadde olarak kavak ağacından elde edilen kereste kullanıldığını, bu nedenle müvekkilinin Samsun’dan kereste aldığını, davalı …’ın Samsun ili … ilçesinde esnaf olup davalının kendisine ve yakınlarına ait bahçelerde bulunan kavak ağaçlarını kestirerek tomruk olarak sattığını, davalı … ile müvekkili şirketin kavak tomruğu alımı hususunda anlaştıklarını, davalı …’ın müvekkiline göndereceği ürünler için, müvekkili şirketçe keşide edilen, alacaklısı davalı … olan 10.07.2013 tanzim tarihli 18.09.2013 vadeli 70.000 TL bedelli ve 18.10.2013 vadeli 70.000 TL bedelli iki adet bononun davalı …’a teslim edildiğini, her iki bonoda da bono bedelinin “malen” ahzolunduğunun açıkça belirtildiğini, buna karşılık davalı …’ın müvekkiline herhangi bir mal teslimi yapmadığı gibi bonoları da iade etmediğini, davalı …’ın bonoları ciro yoluyla diğer davalı …’ya devrettiğini, …’nın talebi üzerine 18.09.2013 vadeli bono için … … Şubesi’nce … 3. Noterliği’nin 20.09.2013 tarih ve 13430 yevmiye nolu ödememe protestosunun müvekkili şirkete gönderildiğini, 18.10.2013 vadeli diğer bononun da aynı şekilde ciro yoluyla diğer davalı …’ya devredildiğini ancak bu bono için müvekkili şirkete ulaşan protesto bulunmadığını, müvekkili şirket kayıtları ile davalı …’ın kayıtları ile tüm defter ve belgeler incelendiğinde müvekkiline herhangi bir mal teslimi yapılmadığının ve dolayısıyla müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığının anlaşılacağını, öncelikle İİK. 72/1 maddesine göre icra takibinden önce menfi tespit davası açılmış olması nedeniyle müvekkilinin “malen” kaydı bulunan bono ile borçlu bulunmamasına rağmen bono lehtarı tarafından müvekkiline herhangi bir mal verilmediğinden müvekkili şirketin mağdur olmaması için İİK. 72/2 maddesine göre alacağın % 15’i mukabilinde ileride başlatılacak icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, 10.07.2013 tanzim, 18.09.2013 ve 18.10.2013 vade tarihli her biri 70.000 TL bedelli 2 adet bonolar sebebiyle müvekkili şirketin borçlu bulunmadığının tespitine, İİK. 72/5 maddesi gereği davanın müvekkili şirket lehine hükme bağlanması halinde takibin durmasına karar verilmesini, müvekkilini menfi tespit davası açmaya zorlayan durumun haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle İİK. 72/5 maddesi gereği takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere alacağın % 100’ü oranında davalı tarafın kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili 12.11.2013 havale tarihli cevap dilekçesi ile; davanın yetkisiz yer mahkemesinde açıldığını, müvekkilinin Samsun’da ikamet ettiğini ve … ilçesinde işyeri bulunduğunu, başlamış bir icra takibi olmadığından icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkisinden söz edilmesinin mümkün olmadığını, icra takibinin yapılmasından önce açılacak davalar için yetkili mahkemenin genel kural (HMK. m.6) gereği davalı alacaklının ikametgahı yer mahkemesi olduğunu, bu sebeple mahkemece yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili Samsun Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, asıl ilişkinin tarafı olmayan ve senedi ciro yoluyla teslim alan müvekkilinin dava konusu senedin vadesi gelmesine rağmen senet miktarının tarafına ödenmemesi sebebiyle iyi niyetli olarak keşideciye ödememe protestosu gönderdiğini, müvekkilinin iyi niyetli olarak vadesinde ödenmeyen alacağını tahsil yoluna gittiğini, bu sebeple kötü niyet iddiası sebebiyle talep edilen tazminatın dayanağının bulunmadığını ve reddi gerektiğini, davacı tarafın talep ve iddialarının yasal dayanağının bulunmadığını, bu konudaki her türlü iddianın yazılı belgeyle ıspatının zorunlu olduğunu, öncelikle yetkisiz yer mahkemesinde açılan işbu davanın yetkili yer mahkemesi olan Samsun Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, aksi takdirde davanın reddi ile müvekkili lehine % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 27.11.2013 havale tarihli cevap dilekçesi ile; müvekkili aleyhine açılan davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, takip öncesi menfi tespit davalarının, davalının ikametgahı mahal mahkemesinde açılabileceğini, müvekkili adresinin … ilçesi olması nedeniyle … Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkisiz olduğunu, bu nedenle yetkiye itiraz ettiğini, öncelikle yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili ve görevli olan … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesini talep ettiğini, hukuki mesnetten yoksun dava dilekçesini ve davayı kabul etmediklerini, bononun sebepten bağımsız borç ikrarı olup herhangi bir nedenle ya da hukuki ilişkiye bağlı olma zorunluluğunun olmadığını, bononun hukuksal niteliği gereği sebebini içermeyen birborç ikrarı senedi olduğunu, bu nedenle bononun sebebi borç alınan para olabileceği gibi başka bir sebep de olabileceğini, soyut borç ikrarını içeren senedin bedelsizliğini ileri süren tarafın önce senedin belli bir sebebi olduğunu sonra da bu sebebin gerçekleşmediğini yasal ve yazılı ispat etmek zorunda olduğunu, böyle bir delille iddiasını kanıtlayamayan senet borçlusunun delil olarak dayanmışsa ancak karşı tarafa yemin teklif etmeye hakkı olduğunu, mahkemece müvekkiline yemin etme hakkının hatırlatılmasına ve bu yönde karar verilmesini talep ettiklerini, mahkemece verilen tedbir kararının sadece davacının soyut, hukuki dayanaktan yoksun iddialarına itibar edilmek suretiyle tesis edildiğini, teminat olarak öngörülen miktarının müvekkilinin zararını karşılamaya yetmeyecek miktarda olduğunu, maddi olarak zor günler geçiren davacı şirketin maddi durumunun daha da kötüye gitmesi durumunda müvekkilinin alacağını almakta sorun yaşayacağını, bu nedenlerle müvekkilinin mağduriyetinin giderilmesi için tedbir kararının kaldırılmasını ya da alacağın % 115’i oranında teminata hükmedilmesini talep ettiklerini, haksız ve kötü niyetli olarak açılan davanın reddi ile % 20 icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalı …’a verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
… 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkisizlik kararı vermesi üzerine davacının kararı temyizi ile, Yargıtay 19.H.D.nin 2014/13740 sayılı ilamı ile yetkisizlik kararının onayladığı ve mahkememizin yetki ve görevinin kesinleşmesi üzerine, dosyanın mahkememize geldiği görülmüştür.
Toplanan deliller, dellilerin değerlendirilmesi ve gerekçe
Mahkememizin 05/11/2015 tarih 2015/77 esas 2015/824 karar sayılı kararı ile; davacının davasını ispat edememesi nedeniyle reddine, dava değeri olan 140.000,00 TL üzerinden %20 kötü niyet tazminatının davacıdan alınıp davalıya verilmesine karar verilmiş olup dosyanın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesine gönderilmiş, 26/09/2018 tarih 2016/17105 esas 2018/8352 karar sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiş ve mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin 25/04/2016 havale tarihli feragat dilekçesi sunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 14/02/2019 tarihli duruşmasında Yargıtay 13.HD. 26/09/2018 tarih ve 2016/17105 esas 2018/8352 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 14/02/2019 tarihli duruşmasına katılan davacı vekili beyanında; daha önce Yargıtay aşamasındaki iken dosyaya sunulan feragat dilekçesi doğrultusunda karar verilmesini beyan etmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 312/1. Maddesine göre feragat beyanında bulunan taraf aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilir. Yasal düzenleme karşısında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın feragat nedeni ile REDDİNE,
2-… 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.10.2013 tarih ve 2013/230 E. Sayılı dosyası üzerinden verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına,
3-Alınması gereken 44,40 TL harcın peşin alınan 2.418,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye; 2.374,50 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
4-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden avukatlık asgari ücret tarifesinin 6. maddesi ve 3/2 maddesi gereğince red sebebi ortak olmakla 2.750,00 TL’nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine,
7-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzünde, davalı tarafın yokluğunda tebliğden itibaren 15 gün içinde Yargıtay yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça anlatıldı, usulen tefhim edildi. 14/02/2019

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza