Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/767 E. 2021/126 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/767 Esas – 2021/126
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///

T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/767 Esas
KARAR NO : 2021/126

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/11/2018
KARAR TARİHİ : 22/02/2021
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 23/02/2021

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Müvekkili davacının davalıya satıp teslim ettiği mallar karşılığında düzenlediği faturalara ve cari hesaba göre davalıdan 33.959,05-TL alacaklı olduğunu, alacağın tahsili için davalı aleyhine takibe girişildiğini ancak itiraz üzerine takibin durduğunu, davadan önceki zorunlu arabuluculuk görüşmelerinin de olumsuz sonuçlandığını beyanla, Samsun İcra Dairesi’nin 2017/145944 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptali ve takibin devamını, davalının icra-inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 19.02.2019 havale tarihli dilekçesi ile özetle: Dava dilekçesinin tebliğine ilişkin işlemlerin usulsüz olduğunu ve davadan ön inceleme duruşma davetiyesinin tebliği tarihi olan 29.01.2019 tarihinde haberdar olunduğunu, takibe konu 33.959,05-TL’nin farklı tarihlerde … ve …’e teslim edilen senetlerle tamamen ödendiğini beyanla, davanın reddini ve davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Samsun İcra Dairesi’nin 2017/145944 Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş olup incelenmesinden: Takip alacaklısı davacı tarafından takip borçlusu davalı aleyhine 33.959,05-TL asıl alacak 2.893,73-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 36.852,78-TL üzerinden ilamsız icra yolu ile takibe girişildiği ancak takip borçlusu davalının süresinde ileri sürdüğü itirazı üzerine takibin durduğu ve işbu davanın süresinde açıldığı görülmüştür.
Davacının 2015 ilâ 2017 ve davalının 2016 ilâ 2017 yıllarına ait ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme ile düzenlenen bilirkişi kök ve ek raporunda özetle: Davacının 2015 yılı ticari defterindeki kayıtlara göre 2016 yılı açılışı itibari ile davalıdan 24.807,60-TL alacaklı olduğu ancak bu alacağın davalının 2016 yılı açılış kaydında gözükmediği, 31.03.2016, 30.05.2016 ve 20.07.2016 tarihli faturaların her iki tarafın 2016 yılı ticari defter kayıtlarında yer aldığı ve bu faturaların toplam tutarının 22.151,45-TL olduğu, davacının defterlerinde sadece her biri 5.000-TL bedelli 50519 ve 50520 numaralı çek ile 3.000-TL bedelli 4256 numaralı çekin kayıtlı olduğu, davalının defterlerine göre ise ödemelerin davacının defterindeki kayıtlardan başka her biri 2.000-TL bedelli 31.07.2016, 31.08.2016 ve 30.09.2016 vade tarihli senet, 01.09.2016 vadeli 1.330-TL bedelli çek ve 31.10.2016 vadeli 2.000-TL bedelli çek, 22.05.2017 vadeli 2.000-TL bedelli senet ve ayrıca 30.05.2017 tarihli 821,64-TL nakit ile yapıldığı, 31.07.2016, 31.08.2016 ve 30.09.2016 vade tarihli senet bedellerinin ödendiğinin banka dekontlarından anlaşıldığı, davacının davalıdan olan alacak toplamının 25.959,05-TL olduğu mütala edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara usulünce tebliğ edilmiştir.
Garanti Bankası ile Akbank’tan gelen cevabi yazılarak dosya arasına alınmıştır.
Dava, satış sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili talebi ile başlatılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı, davalıya satıp teslim ettiği mal bedelinin tahsilini talep etmekte, davalı ise takibe konu tutarın senetlerle ödendiğini ileri sürmektedir. Buna göre, ödeme iddiasında bulunan davalının, iddiasını usulünce ispat etmesi gereklidir.
Açık hesap ilişkisi, taraflar arasında bulunan bir sözleşme kapsamında, önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz. Takibe sıkı sıkıya bağlı olan eldeki davada taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından, aradaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Tarafların 2016 yılı ticari defterlerindeki mal satışına ilişkin kayıtlar birbiri ile örtüşmekte olup, her ki tarafın ticari defterinde kayıtlı olan 3 fatura karşılığında davalıya 22.151,45-TL tutarında mal satılıp teslim edildiği uyuşmazlık dışıdır.
Davalı vekili ilk rapora itirazında müvekkilinin 2015 yılı ticari defterleri üzerinde de inceleme yapılmasını istemiş ancak 5.celsede yapılan ihtara rağmen müvekkilinin 2015 yılı ticari defterlerini ibraz etmemiş, takip eden 6.celsede de 2015 yılı ticari defterlerin kayıp olduğunu ve bu sebeple ibraz edemediklerini bildirmiştir. Hal böyle olunca, davalının 2015 yılı ticari defterleri incelenememiş, davacının 2015 yılı ticari defterinde kayıtlı ve toplam tutarı 24.807,60-TL olan faturaların davalının ticari defterinde kayıtlı olup olmadığı tespit edilememiştir.
Davacının 2015 yılı ticari defter kayıtlarının lehine delil olarak değerlendirilmesi durumunda alacak toplamının (22.151,45-TL + 24.807,60-TL) 46.959,05-TL olduğu anlaşılmakta ise de bu faturalara konu malın davalıya teslim edildiğine dair davacının ticari defterlerinden başka bir delili yoktur. Davacı yemin deliline de dayanmamıştır. Bununla birlikte, davalı ödeme savunmasında bulunurken takibe konu asıl alacak miktarı olan 33.959,05-TL’nin senetlerle ödendiğini ileri sürerek davacından 3 fatura toplam tutarına tekabül eden 22.151,45-TL’den daha fazla mal aldığını ikrar etmiştir. Buna göre, davacının davalıya 33.959,05-TL tutarında mal satıp teslim ettiği kabul edilmeli ve bu kabul doğrultusunda yapılan ödemeler değerlendirilmelidir.
Davalının ödeme iddiası kapsamında ileri sürdüğü, her biri 5.000-TL bedelli 50519 ve 50520 numaralı çek ile 3.000-TL bedelli 4256 numaralı çek davacının ticari defterinde de kayıtlıdır. 3.000-TL bedelli 4256 numaralı çek, davalının defterinde kayıtlı değil ise de davacının bu çeki kendi defterine kaydetmiş ve iadesine yönelik bir kayıt ya da itiraz ileri sürmemiş olmasına göre, bu çekin de ödendiğinin kabulü gerekmektedir. Buna göre, cevap dilekçesi ekindeki 17.05.2016 tarihli belgede yazılı çekler tahsil edilmek suretiyle davacıya toplam 13.000-TL ödeme yapılmıştır.
Cevap dilekçesi ekindeki 06.05.2016 tarihli belgedeki senetlere gelince; her biri 2.000-TL bedelli 31.07.2016, 31.08.2016 ve 30.09.2016 vade tarihli bonolar davacının ticari defterlerinde kayıtlı değil ise de, davacı bu bonolarda lehtar konumundadır ve 31.07.2016 ile 31.08.2016 vade tarihli senetlerin Garanti Bankası, 30.09.2016 vade tarihli senedin de YapıKredi Bankası’nca davalıya ait hesaptan ödendiği banka dekontlarından anlaşılmaktadır. Buna göre, bu senetlere tekabül eden toplam 6.000-TL’nin de davacıya ödendiği kabul edilmelidir.
Davalının defterinde kayıtlı olan ancak davacının defterinde olmayan 31.10.2016 ödeme tarihli 2.000-TL bedelli çekin davalı emrine ve 30.04.2017 ödeme tarihli 1.330-TL bedelli çekin (bu çek davalının defterinde 01.09.2016 vadeli olarak gösterilmiştir) hamiline düzenlenmiş olup ilk cirantanın davalı olduğu, davacının ciro zincirinde yer almadığı ve çeklerin üçüncü kişilere ödendiği anlaşılmaktadır. Buna göre, davacının bu çeklerle ilgisi yoktur ve davalı bu çeklerle ödeme yapıldığı iddiasını ispat edememiştir.
Yine, davalı, kendi defterinde kayıtlı olan ancak davacının defterine olmayan 22.05.2017 vade tarihli 2.000-TL bedelli bono ile 31.05.2017 tarihli 821,64-TL tutarındaki nakit ödemenin varlığını ispat edememiştir.
Ayrıca, cevap dilekçesi ekindeki 18.06.2016 tarihli belgede yazılı senetler ne davacının ne de davalının defterinde kayıtlı olup, bu senetlerin fotokopileri dahi yargılama sırasında ibraz edilememiştir. Davalının, bu senetler ile ödeme yaptığı yönündeki iddiasını da ispat edemediği değerlendirilmiştir.
Hal böyle olunca, davalının 50519, 50520 ve 4256 numaralı çekler ile 31.07.2016, 31.08.2016 ve 30.09.2016 vade tarihli bonolar sebebiyle toplamda 19.000-TL ödeme yaptığı ve bakiye borcun (33.959,05-TL – 19.000-TL) 14.959,05-TL olduğu değerlendirilmiştir.
Takibe konu alacağın belirlenebilir ve likit olduğu nazara alınarak davacı yararına, ödeme yapılmış olmasına rağmen takibe girişilmiş olması sebebiyle davalı yararına, kabul ve reddedilen asıl alacak miktarları üzerinden tazminata hükmedilmiştir.
Takip öncesi dönem için temerrüt faizi istenebilmesinin temel koşulu, borcun belli bir günde ödenmesi taahhüt edilmemişse, borçlunun temerrüde düşürülmesidir. Eldeki davada, davalı borçlunun TBK m.117’de belirtilen şekilde temerrüde düşürüldüğü ileri sürülmemiş ve bu yönde herhangi bir delil bildirilmemiştir. Buna göre, davacının takip öncesi dönem için işlemiş faiz talep etmesi mümkün değildir ve bu sebeple birikmiş faiz talebi reddedilmelidir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile Samsun İcra Dairesi’nin 2017/145944 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın kısmen iptaline, 14.959,05-TL üzerinden ve alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-2004 s. İİK’nın 67.maddesi gereğince 2.991,81-TL icra-inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ve 3.800-TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 1.021,85-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 629,36-TL’nin mahsubu ile bakiye 392,49-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından ödenen 629,36-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 459,40-TL yargılama giderinden davanın kabul-ret oranına göre belirlenen 186,47-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan toplam 608,40-TL yargılama giderinden davanın kabul-ret oranına göre belirlenen 361,44-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 4.080-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 4.080-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; davacı şirket yetkili temsilcisi ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Samsun BAM’da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.
22/02/2021

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5’inci maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.