Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/729 Esas – 2021/604
/// TÜRK MİLLETİ ADINA ///
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/729 Esas
KARAR NO : 2021/604
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : …
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : …
Mahkememizde görülen Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili DAVA dilekçesi ile özetle: Dava konusu çeklerdeki keşideci imzasının müvekkiline ait olmadığını, sahte olarak atıldığını, müvekkilinin durumdan davaya konu olmayan … keşide tarihli çeki ödemek suretiyle haberdar olduğunu, bu çeki ticari itibari zedelenmesin diye ödediğini, müvekkilinin davalı taraf ile hiç bir şekilde ticari ilişkisinin bulunmadığını, yani davalının müvekkilinden herhangi bir alacağının olmadığını, davalı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu beyanla, davalıya borçlu olunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, CEVAP dilekçesi ile özetle: Müvekkili ile davacı arasında ticari ilişki olduğunu, davacının yetkilisi olduğu … Tekstil San. Tic. Ltd. Şti’nin malik olduğu Tekkeköy’de bulunan arsa üzerine inşaat yapımı için anlaşma yapıldığını, bu konuda mutabakatlarını gösterir sözleşmeyi Tekkeköy Belediyesine sunduklarını, müvekkilinin davacıdan ve … Şirketinden halen alacaklı olduğunu, davaya konu 11 adet çekin mevcut olup … keşide tarihli … numaralı …. tutarındaki çek ile hiç bir alakalarının olmamakla birlikte diğer çekler davacının halen maliki olduğu Tekkeköy ilçesinde bulunan inşaatın kullanılan malzeme ve hizmet bedeli olarak davacıdan alındığını ve yine bu çekleri aynı şekilde ciro edilerek malzeme ve hizmet karşılığı olarak ve ciro edilerek alacaklı firmalara devredildiğini, davacının müvekkili şirket yetkililerine yukarıda anılan çekleri imzalayarak verdiğini, davacının imza inkarının ve müvekkili ile ticari ilişkisi olmadığını iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının müvekkiline olan borcunun bir kısmı olan 41.500-TL’yi havale ile ödediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkememizin11.09.2015 tarih ve 272/693 sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine karar Yargıtay 19. HD.nin 09.11.2016 tarih ve 4226/14486 sayılı ilamı ile onanmıştır. Davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine karar bu kez Yargıtay 19.HD.nin 10.09.2018 tarih ve 1394/3980 sayılı ilamı ile, “davaya konu 11 çekten 8’inin incelendiği, … tarihli 7.000-TL’lik, … tarihli 20.122,80-TL’lik ve … tarihli …-TL’lik çekteki imzanın da incelenmesi gerektiği” gerekçe gösterilerek bozulmuştur. Dosya mahkememiz esasının yukarıdaki sırasına kaydedilmiş ve bozma ilamına uyularak tahkikat yürütülmüştür.
Mahkememizce ATK Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan 02.06.2020 tarihli raporda, özetle: … tarihli 7.000-TL’lik çek ile … tarihli …-TL’lik çekteki keşideci imzalarının davacı Cemal Koloğlu’nun eli ürünü olduğu mütala edilmiştir.
Davaya konu … tarihli 20.122,80-TL’lik çekle ilgili yapılan araştırma ve Anadolu Bank A.Ş.nin … tarihli cevabi yazısından; Çekin Artı Yemek şirketi tarafından takas merkezine ibraz edildiği ancak tedbir sebebiyle ödeme yapılmadığı bildirilip, ibraz anındaki arkalı-önlü görüntüsü gönderilmiş, davacı Cemal Koloğlu tarafından hamiline düzenlendiği ve çek arkasında …’in, …’ın ve Artı Yemek şirketinin ciro imzalarının bulunduğu, çekin davalı ile ilgisinin olmadığı görülmüştür.
Dava, kambiyo senedi hakkında sahtelik iddiasına dayalı menfi tespit davasıdır.
Senede karşı mutlak defiler senede hamil olan herkese karşı ileri sürülebilir. Senedin hükümsüzlüğünü gerektiren defiler senet ve eklentilerinden anlaşılsın anlaşılmasın bütün ya da bir kısım sorunları bakımından hükümsüz sayılmasını gerektiren defilerdir. Bu defilerin bir kısmı mutlak, bir kısmı nispi (kişisel) defi niteliğindedir. Hangisinin mutlak, hangisinin nisbi defi sayılacağı, “görünüşe itimat (güven)”, “iyiniyet” ilkesiyle, “kambiyo senetlerine ilişkin işlemlerdeki emniyetin korunması” ilkelerinden hangisine öncelik tanınacağı sorunuyla ilgilidir. Bu iki çıkarın karşılıklı olarak çatıştığı bazı durumları yasa yapıcı özel olarak ele alıp hangi çıkarın korunacağını kendisi (örneğin; TTK m. 659/2, 680, TBK m. 19/2, 605/2, TMK m. 990’da olduğu gibi) düzenlemiştir. Kanunda öngörülüp açık bir hükümle düzenlenen bu durumların dışında gerek doktrinde ve gerekse de uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 05/05/2010 gün ve 12-74/243 sayılı kararı ile 06/07/2011 gün ve 19-413/476 sayılı kararında da aynı ilke benimsenmiştir.
Eldeki davada; keşide yerinde davacının adı yazılı 11 adet çekin sahte olarak düzenlendiği ve keşideci imzasının davacıya ait olmadığı ileri sürülmüş, … tarihli 20.122,80-TL’lik çek dışındaki 10 çek hakkında sahtelik iddiası reddedilmiş, anılan çekin ise davalı ile ilgisinin bulunmadığı iddia edilmiştir.
Gerek bozmadan önceki ve gerekse sonraki ATK raporlarında, … tarihli 20.122,80-TL’lik çek dışında kalan 10 adet çekteki keşideci imzasının davacıya ait olduğu saptanmış olup, bu çekler hakkındaki sahtelik iddiası ispat edilememiştir.
… tarihli 20.122,80-TL’lik çek ise davacı tarafından hamiline düzenlenmiş ve arkasında …’in, …’ın ve Artı Yemek şirketinin ciro imzaları bulunmakta olup, Artı Yemek şirketi tarafından takas merkezine ibraz edilmiş, ancak tedbir sebebiyle ödeme yapılmamıştır. Anlaşıldığı üzere, mezkur çekin davalı ile ilgisi bulunmamaktadır ve bu çek hakkında davalıya karşı dava açılmasında hukuki yarar yoktur.
Bu sebeplerle, davanın reddine karar verilmiş, şartları gerçekleştiğinden bozmadan önce olduğu gibi davacı yararına tazminata hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-2004 sayılı İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca 29.224,56-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcının peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiye 2.436,45-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 385-TL masrafın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı, davayı vekil marifetiyle takip ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 17.831-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer emsal mahkemeye verilecek bir dilekçe ile Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere karar verildi, anlatıldı.
…
Katip …
¸
Hakim …
¸
5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5’inci maddesi kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.