Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/700 E. 2019/519 K. 24.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/700 Esas – 2019/519
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLET ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/700
KARAR NO : 2019/519

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 16/10/2018
KARAR TARİHİ : 24/05/2019
KARAR YAZIM T. : 31/05/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili 16/10/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle;davacı banka ile davalı arasında 17/10/2014 tarihli kefalet sözleşmesi ile 100.000,00 TL’ye kadar dava dışı …’ın kullandığı ve kullanacağı tüm kredilere müştereken ve müteselsilen kefil olduğunu, dava konusu kredinin 55.626,99 TL nakit 41.280,00 TL gayrinakit vadesinde ödenmemesi üzerine davalılara 24/11/2017 tarihinde ihtarname gönderildiğini, buna rağmen borcun ödenmemesi üzerine Samsun İcra Müdürlüğü’nün 2017/158462 Esas sayılı takip dosyası ile takibin başlatıldığını, davalının borca itiraz ettiğini, takibin durduğunu beyanla 53.269,67 TL asıl alacak, 43.560,00 TL gayrinakit alacağın tahsili için Samsun İcra Müdürlüğü’nün 2017/158462 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptalini, takibin devamını asıl alacağa 25/11/2017 tarihinden itibaren %72 oranında temerrüt faizi işletilmesini, faizin %5’i oranında gider vergisi işletilmesini, takibe ve alacağa haksız ve kötüniyetli olarak itiraz eden davalıların alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 22/11/2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle;davaya konu kredi sözleşmesinin ticari kredi olmadığını görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunu, kefalet sözleşmesinin eş rızası eksikliği nedeniyle geçersiz olduğunu, asıl borçluya ihtarname tebliğ edilmeden müvekkiline işlem başlatıldığını, bu durumun yasaya aykırı olduğunu beyanla davanın reddini, icra takibinde ve dava açmakta haksız ve kötü niyetli olan davacı hakkında ise İİK 67 uyarınca takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.

Toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi:
Davacı vekili dava dilekçesi ekinde, ihtarnamenin tebliğ şerhli sureti ile kefalet sözleşmesi suretini ibraz etmiş, davalı vekili cevap dilekçesi ekinde örnek Yargıtay kararları, ihtarname suretini ibraz etmiştir.
Samsun 9. İcra Dairesi’nin 2017/158462 Esas sayılı dosyası uyap üzerinden dosya içerisine eklenmiştir.
Davacı bankadan ihtarname sureti, kredi çerçeve sözleşmesi suretini ve ekli taahhütname sureti, faiz oranlarına ile gayri nakdi alacağın miktarına ilişkin bilgi ve belgeler celp edilmiştir.
Samsun Esnaf ve Sanatkarlar Sicil Müdürlüğü’nün 17/01/2019 tarihli cevabi yazısından davalının aktif esnaf sicil kaydına rastlanmadığı anlaşılmıştır.
Davacı banka şubesi tarafından verilen 04/03/2019 tarihli cevabi yazıda asıl borçlusu …, kefili … olan krediye ilişkin banka tarafından kullandırılan hazine destekli kredinin bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
Bankacı bilirkişi …’dan 04/04/2019 tarihli rapor alınmış, dava konusu kredinin ticari kredi olduğu, davacı banka ile dava dışı … arasında imzalanmış olan Kredi Çerçeve Sözleşmesine müteselsil kefil olarak imza atmış olan davalı …’ın bu kefalet için eş muvaffakitinin bulunmadığı, TBK’nun 584. maddesine göre kefaletin geçerli olmadığı, bu durumda davalı …’ın dava konusu alacak yönünden herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı tespit edilmiş, rapor taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekili ve davalı vekili rapora karşı ayrı ayrı beyan/itiraz dilekçesi ibraz etmiştir.
Dava, kredi sözleşmesine dayalı olarak yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından, davacı tarafından davalı aleyhine 9. İcra Müdürlüğü’nün 2017/158462 Esas sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 18/12/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 20/12/2017 tarihinde borca itiraz ettiği, davacının ise itirazın iptali ve takibin devamını sağlamak için iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
İcra dosyası ve dava dosyası kapsamında takibin dayanağının davacı banka ile dava dışı … arasında yapılan 13/10/2013 tarihli kredi ve kefalet sözleşmesi olduğu, sözleşmeyi davalının 100.000,00 TL’lik kısmına 17/10/2014 tarihinde kefil olarak imzaladığı görülmektedir.
Davalı icra dosyasındaki itiraz dilekçesinde eş rızasının bulunmadığından geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunmadığını ileri sürmüş, davalı vekili de yargılama aşamasında aynı hususu bildirerek kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığını bu nedenle davalının borçlu olmadığını beyan etmiştir. Davaya konu kredi sözleşmesinin tanzim tarihi itibariyle uygulanması gerekli 6098 Sayılı TBK’nun 581 vd. maddelerinde kefalet sözleşmesi düzenlenmiştir. TBK 583. maddeye göre kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı şekilde yapılması, kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihinin belirtilmesi, müteselsil kefil olunması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girildiğinin kefilin el yazısıyla belirtilmesi gerekmektedir.
TBK 584. maddesindeki düzenlemeye göre ise eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir, bu rızanın da sözleşmenin kurulmasından önce yada engeç kurulma anında verilmesi gerekir. 28/03/2013 tarihinde yürülüğe giren 6455 sayılı kanunun 77. maddesiyle TBK 584. maddede değişiklik yapılmıştır. Değişikliğe göre ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak yada yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verecek kefaletler, mesleki faaliyetleriyle ilgili olarak esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkarlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı ”kamu sermayeli bankalar tarafından yürütülen faiz destekli kredi kullandırılmasına dair kanun” kapsamında kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmayacaktır.
Dosya kapsamından takibin dayanağının 13/10/2013 tarihli kredi sözleşmesi olduğu, davalının ise 17/10/2014 tarihinde 100.000,00 TL bedel ile müteselsil kefil olmayı kabul ettiği, dosya kapsamından davalının evli olduğu tespit edilmiş olup, çözülmesi gereken sorun eş rızasının gerekli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dava konusu kredi sözleşmesi 13/10/2013 tarihli olmakla, TBK’nun 584. maddesinde yapılan ve 28/03/2013 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikten sonrasına ait olmakla, madde metnindeki istisnai hallerin bulunması halinde eş rızasının gerekmeyeceği görülmektedir. Dosyadaki … Bankası A.Ş. 04/03/2019 tarihli cevabi yazısından davaya konu kredinin Hazine Destekli Esnaf Kredisi olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda kefaletin geçerli olabilmesi için nüfus kayıtlarından evli oldukları anlaşılan davalının eş rızasını gerekli olduğu ve istisna kapsamında eş rızasının gerekli olmayan bir durumun bulunmadığı kanaatine varılmış, dosya kapsamından eş rızasının olmadığı anlaşılmıştır.
Bankacı bilirkişi …’dan alınan 04/04/2019 tarihli bilirkişi raporundan da dava konusu kredinin ticari kredi olduğu, davalıya müracaat şartlarının gerçekleştiği, davalının kefaletinin geçerli olabilmesi için eş muvafakatinin gerektiği ve bulunmadığından kefaletin geçerli olmadığının tespit edildiği anlaşılmaktadır. Böylece, davanın dayanağı olan kredi sözleşmesi, sözleşme tarihi ve kredinin niteliği nazara alındığında davalının kefaletinin geçerli olabilmesi için eş rızasının gerekli olduğu ve böyle bir rızanın bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddi gerekmiştir.
Davalı vekili görev itirazında bulunmuş ise de bilirkişi raporundan kredinin ticari mahiyette bir kredi olduğu anlaşılmakla Mahkememizin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Davalı taraf alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminat talebinde bulunmuş ise de İİK 67. maddesine göre tazminata hükmedebilmek için davacının haksız ve kötü niyetli olduğunun sabit olması gerektiği, dava reddedilmiş olmakla, davacı haksız olmakla birlikte aynı zamanda takibi başlatmakta kötü niyetli olduğuna dair kanaat verici bilgi, belge bulunmadığından bu talebinde reddi gerektiği kanaatine varılmış, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1.Davanın REDDİNE,
2.Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3.Alınması gereken 44,40 TL harcın peşin yatırılan 909,72 TL harçtan mahsubu ile fazla 865,32 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4.Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT 13/2 maddesi uyarınca hesaplanan 6.210,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine.
5.Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına.
6.Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine.
7.Kullanılmayan gider avansın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine.
Dair, karar taraf vekillerinin yüzünde tebliğden itibaren iki hafta içinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça anlatıldı, usulen tefhim edildi.24/05/2019
Katip

Hakim