Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/481 E. 2021/942 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/481 Esas – 2021/942
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/481
KARAR NO : 2021/942

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : ………
VEKİLİ :
DAVALI : … … … ….
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARARIN YAZ. TARİH : …

Mahkememizde görülen Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunduğu … havale tarihli dava dilekçesinde özetle, davacının almak istediği … ürünleri için … tarihinde davalı ile 18.000 TL üzerinde anlaştıklarını, 18.000 TL nin 3.000 TL sinin banka aracılığı ile geri kalan 15.000 TL nin ise Vakıflar Bankası… Şubesi … seri numaralı … vade tarihli çekin davalı firmaya teslimi ile olduğunu, aydınlatma ürünlerinin 2018 yılının Nisan ayının ilk haftasında davacıya teslim edilecek iken bu teslimatın gerçekleşmediğini, … 2.Noterliğinin … tarih … yevmiye nolu ihtarnamenin tebliğ edildiğini, ihtarnameye rağmen çekin davalı firma tarafından davacıya teslim edilmediğini, davalı tarafın çeki ciro yoluyla devir etmesinin mümkün olduğunu, davalı tarafından yükümlülüklerinin yerine getirilmediğini beyanla davalı lehine keşide ettiği çek karşılığında davalıya herhangi bir borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunduğu … havale tarihli cevap dilekçesinde özetle, davacının söz konusu iddialarına dayanak olarak gösterdiği satış sözleşmesi ile dahi çelişen iddia ve beyanlarda bulunduğunu, söz konusu satış sözleşmesinin … tarihinde düzenlenmiş olup, dava konusu ürünlerin aydınlatma ürünü olmadığını, taraflarca teslimat tarihinin Nisan ayının sonu olarak kararlaştırıldığını, davacı ile davalının 18.000 TL tutar üzerinden anlaşmadıklarını, davacının davalı şirkete olan toplam borcunun 22.500 TL olduğunu ve tutardan ödenmeyen 4.500 TL nin mevcut olduğunu, davacı her en kadar ileri vadedeki planlarının ürünlerin gecikmesi sebebi ile altüst olduğunu iddia etmiş ise de somut gerçeklerin tam tersi olduğunu, davacının evlilik planlarının bozulmasını bahane ederek tüm yasal cayma hak ve süreleri geçtikten sonra ürünleri almaktan kaçındığını ve davalı firmayı zor duruma düşürdüğünü, ürünlerin tamamının teslimata hazır şekilde davalı firma bünyesinde halihazırda teslimat tarihinden bu yana bekletildiğini, satış sözleşmesi ile de sabit olduğu üzere toplam 22.500 TL bedelin yalnızca 3.000 TL sinin ödendiğini, geri kalan 15.000 TL lik kısmı için Vakıflar Bankası… Şubesinin … seri numaralı 20.07.2018 vade tarihli çekin düzenlendiğini, geri kalan 4.500 TL için ise herhangi bir ödeme yapılmadığını beyanla haksız ve hukuka aykırı olan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davacı taraf ile ilgili olarak tacir araştırması yapılmış, davacının gerçek usulde gelir vergisi mükellifi olduğu, bilanço esasına göre defter tuttuğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce dosyamız Mali Müşavir bilirkişiye tevdii edilmiş, bilirkişi 18.11.2020 tarihli raporunda özetle, davalı ve davacı yana ait incelemeye sunulan herhangi bir ticari defter ve belge ibraz edilmediği, davalı ile davacı arasında 17/03/2018 tarih ve 4126 sıra numaralı satış sözleşmesi bulunduğu, satış sözleşmesinin toplam tutarının 22.5000 TL olduğu, gerek davacının dava dilekçesinde, gerekse davalının cevap dilekçesinde satış sözleşmesi fotokopilerinin aynı şekilde mevcut olduğu, her ikisinin de aynı ibareleri içerdiği, satış sözleşmesi üzerinde “satış notları” bölümünde 22.500,00 TL sözleşme bedelinin ne şekilde ödeneceği ile bilgiler bulunduğu buna göre 1.000 TL gün içinde hesaba atılacak, 2.500 TL’nin 20 sine kadar havale yapılacak, 4.000 TL nin Nisan ilk haftası havale yapılacak, 15.000 kalan hafta içi 15.07.2018 vadeli çek olmak üzere toplam 22.500 TL toplam sözleşme tutarı şeklinde olduğu, yemek odası takımı, sandalye, masa, koltuk, sehpa ürünlerini içeren malzeme alımı karşılığı satış sözleşmesi tanzim edildiği, sözleşmeye konu malzemelerin teslim tarihi olarak teslimat nisan sonunda yapılacak ibaresinin satış sözleşmesi üzerinde yazılı olduğunun tespit edildiği mütalaa edilmiştir.
Dava, taraflar arasındaki satış sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
Ticari davalar TTK’nun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesinin k bendinde tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi, l bendinde de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmış, anılan kanunun 73. maddesinde de tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı itibariyle yapılan değerlendirme neticesinde; taraflar arasındaki 17/03/2018 tarihli satış sözleşmesinin bulunduğu, satış bedelinin 22.500,00 TL olduğu davaya konu 15.000,00 TL’lik çekin satış bedeline ilişkin olarak davalıya verildiği hususunda herhangi bir uyuşmazlık olmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı ve davalı tacir ise de taraflar arasında akdedilen sözleşme ticari satışa ilişkin değildir, davacı gerçek kişi tacir ticari işletmesi ilgisi bulunmayan bir iş yapmış olup taraf beyanları, satış sözleşmesine konu mobilyanın niteliği ve kullanım amacı ve TTK’nun 19. Maddesi göz önünde bulundurularak borcun adi sayılması gerektiği ticari olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu sebeple eldeki dava nisbi ticari dava olarak nitelendirilemeyecektir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık satış bedeline ilişkin olarak verilen çeke ilişkin olmayıp tarafların sözleşmeden kaynaklanan edimlerinin ifasında temerrüde düşüp düşmedikleri, sözleşmeden dönme/fesih şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkindir .Buna göre, taraflar arasında uyuşmazlık kambiyo senedinden kaynaklanmayıp temel ilişki sözleşme ilişkisi olduğundan davanın mutlak ticari dava olarak nitelendirilmesi de mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle davacının tüketici konumunda olduğu da dikkate alınarak ticari olmayan davada görevsizlik kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Bkz.Yargıtay 20. Hukuk Dairesi … esas ve … karar, Samsun BAM 2. Hukuk Dairesi’nin … esas ve 2021/84 karar sayılı ilamı)
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin eldeki davaya bakmakta görevsizliği nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114(1)-c), 115/(2), 138(1) maddeleri gereğince davacının dava dilekçesinin dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Davaya bakmakta görevli mahkemenin Samsun Tüketici Mahkemesi olduğuna,
3-Kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli Samsun Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
4-Gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
5-Mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş olduğundan 6100 sayılı yasanın 331/2 hükmü gereğince davaya başka bir mahkeme tarafından bakılması halinde yargılama harç ve giderlerinin söz konusu mahkeme tarafından hüküm altına alınmasına, mahkememiz kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden bu durumun tespiti ile yargılama harç ve giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair;davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzünde, verilen kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek dilekçe veya zabıt katibine sözlü beyanın tutanağa bağlanması suretiyle Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin ilgili hukuk dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.
….

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza