Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/242 E. 2019/199 K. 28.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/242 Esas – 2019/199
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/242 Esas
KARAR NO : 2019/199 Karar

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : … –
VEKİLİ :
DAVALI : … –
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/04/2018
KARAR TARİHİ : 28/02/2019
KARARINYAZILDIĞI TARİH : 15/03/2019
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; belediye ile yapılan … ihale kayıt numaralı ihale ile Cumhuriyet Meydanı Çevresindeki Bina Dış Cephelerinin Yenilenmesi işi alındığını, anılan işin tamamlanarak 07/04/2017 tarihinde eksiksiz ve noksansız olarak teslim edildiğini ve geçici kabulünün de yapıldığını, kesin hakedişin imzalanması sırasında, işin yapılması sırasında gerekli olan belediyece gerekli görülen ilave-ek işlerin bedellerinin de ödeneceği sözü verildiğini ve hak edişlerin hakları saklı tutma şerhi konulmadan imza altına alındığını, iş bu davanın YİGŞ 23/1 maddenin uygulanıp uygulanmayacağına dayanmakta olduğunu, bunun da hak edişlerin imzalanmasında ihtirazi kayıt beyan etmemeleri olduğunu, ama yapılan işlerin idarenin talep ve istekleri doğrultusunda yapıldığını ve bedellerinin ödeneceği sözü verildiğini, bu nedenlerle; haklı davanın kabulü ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00 TL tazminatın faiz ve masraflar ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Cumhuriyet Meydanı Çevresindeki Bina Dış Cephelerinin Yenilenmesi işi kapsamında Paslanmaz Çelik Mesh sistemlerinin imalatı ve yerine montajı işinin, ihaleye ait Genel ve Özel Teknik Şartnamenin 2.8. Cephelere Mesh Takılması maddesinin İmalat Çizimleri, İmalat ve Montaj Programı başlıklı bendi uyarınca davacı yüklenici firma tarafından Seray Mühendislik-Serkan Güleşen firmasına hazırlatılan ve proje mükellifi Mimar Barış Tomrukçu tarafından onaylanan proje uyarınca yapıldığını, davacı tarafça iş bu projelerle ilgili öne sürülen idarece kabul edildiği, kabul gördüğü vb iddiaların tamamen gerçek dışı olduğunu, sunulan projenin yapılacak imalatlara uygun olmadığı için 17/03/2017 tarihli yazı ile reddedildiğini, yeni revize projede ihaleye esas projeye göre artan imalatlar olduğu kadar, yapımından vazgeçilen ve eksilen imalatların da mevcut olduğunun tespit edildiğini, imalat için uygulayıcı ve deneyimli iki firmanın da revize proje ile ihaleye esas proje arasında herhangi bir fiyat farkı bulamadığını, davacının tüm beyanlarının yersiz olduğunu ve müvekkili aleyhine açılan iş bu davanın reddini, dava masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan deliller, dellilerin tartışılması ve değerlendirilmesi:
Samsun ve Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan yazıya cevap verildiği anlaşılmıştır.
Dava taraflar arasında yapılan eser sözleşmesine dayalı alacak davasıdır.
Ticari davalar TTK’nun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre her iki tarafından ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın TMK rehin karşılığında ödünç verme işiyle uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969.maddelerinde, 6098 sayılı TBK’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmenin birleşmesi ve şekil değişmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, rehin sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ile 545, ticari mümessiller ticari vekiller ve diğer tacir yardımcılarına ilişkin öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmesini düzenleyen 561 ila 580.maddelerinde; geçici mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi yahut açılan davanın maddede sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmesiyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunundan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
HMK 138.maddesi ”Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmakta olup, davacı taraf ilave iş bedeli talep etmektedir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında uyuşmazlık TTK 4.maddesinde düzenlenmediğinden mutlak ticari dava olarak kabul edilemez. Davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için ise her iki tarafın tacir olması gerekmektedir. Oysa davalı Büyükşehir Belediyesi tacir sıfatına sahip değildir. Bu nedenlerle işbu davada mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin genel mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır.
6100 Sayılı HMK ‘nun 138.maddesine göre dava şartları ve ilk itirazlar ön incelemede karara bağlanması gerekir. Ön inceleme ise dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesinden sonra yapılır (HMK 137/1, 139/1 ilk cümle). Buna göre usule ilişkin bir kararın verilebilmesi için dava dilekçesinin davalıya tebliği, cevap süresinin beklenmesi, süresi içerisinde cevap verilmesi halinde davacıya tebliği, onun cevap verme süresinin beklenmesi, davacı cevaba cevap verdiğinde bununda davalı tarafa tebliği ile ikinci cevap süresinin beklenmesi gerekmektedir. Ön inceleme duruşması yapılmaksızın dosya üzerinden karar verilebilmesi için davanın ön inceleme aşamasına getirilmiş olması gerekmekte olup, HMK’nun 137.maddesinde ön incelemenin karşılıklı verilmesinden sonra yapılacağının açıkça ön görülmüş olması karşısında (Samsun BAM 1.Hukuk Dairesinin 2018/1146-1150 Esas Karar sayılı ilamı), işbu davada dilekçeler aşaması tamamlandığından, ön inceleme duruşması yapılmaksızın karar verilmesi mümkündür.
Yukarıda açıklandığı üzere davanın niteliğine göre mutlak ticari dava olmadığı, davalı Büyükşehir Belediyesinin de tacir olmaması sebebiyle işbu davada mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin genel mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu ve dilekçeler aşaması tamamlanarak dosya ön inceleme aşamasına hazır hale getirilmiş olması sebebiyle ön inceleme duruşması yapılmadan dosya üzerinden karar verilmesi de mümkün olduğundan usul ekonomiside gözetilerek dosya üzerinden mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği davanın USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20. madde gereği karar kesinleştiğinde ve iki haftalık yasal sürede talep halinde dosyanın görevli Samsun Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağının ihtarına,
3-Yargılama gideri ve harç açısından HMK’nun 20 ve 331. maddeleri nazara alınarak süresinde başvurulması halinde görevli mahkemece nazara alınmasına, süresinde başvurulmaz ise, talep halinde mahkememizce karara bağlanmasına.
Dair taraf vekillerinin yüzünde tebliğden itibaren iki hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere usulen ve alenen tefhim olundu.28/02/2019

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza