Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/211 E. 2019/346 K. 04.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/211 Esas – 2019/346
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/211 Esas
KARAR NO : 2019/346Karar

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/03/2018
KARAR TARİHİ : 04/04/2019
KARARIN YAZ. TARİH : 30/04/2019

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İddia ve savunmaların özeti;
Davacı vekili 22.03.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; Rekabet Kurulu’nun Türkiyde faaliyet gösteren on iki bankanın mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri alanında anlaşma veya uyumlu eylem içerisinde bulunmak suretiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un (RKHK) 4. Maddesini ihlal edip etmediğinin 4. Maddesini ihlal edip etmediğinin tespiti amacı ile yürütülen soruşturma sonucunda vermiş olduğu 08.03.2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı nihai karar ile aralarında davalı bankanında olduğu on iki bankanın mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri alanında RKHK’un 4. Maddesini ihlal ettiklerine karar verildiğini, müvekkilinin davalı bankanın … Şubesinden 04.06.2008 tarihinde kredi kullandığını, kredinin toplam tutarının 65.000 TL olduğunu, iş bu davada ihlal döneminde müvekkilin satın almış olduu krediyi kullanmış olması sebebiyle söz konusu ihlal nedeniyle serbest rekabet ortamında ödeyeceğinden daha yüksek faiz ödemek zorunda kalarak zarara uğradığını, Rekabet Hukukunda özel hukuk yaptırımları ve tazminat sorumluluğu olduğunu, davalının eyleminin hukaka aykırı olduğu, rekabetin kısıtlanması nedeniyle maddi zarar oluştuğunu, davalının hukuka aykırı eyleminin zarara sebebiyet verdiğini, hukuka aykırı eylemi zarara sebebiyet verdiğini, hukuka aykırı eylem ile zarar arasında illiyet bağı olduğunu, davalının hukuka aykırı eylemde bulunması kusur şartını oluşturduğunu, fazlaya ilişkin hak ve alacaklarımız ve dava açma hakkı saklı kalmak kaydıyla Rekabet Kurulu kararına konu ihlal olmasaydı müvekkilin daha az ödeyeceği kredi faiz oranının ve Rekabet Kurulunun 08.03.2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı nihai kararı ile idari para cezasına konu olan ve aralarında davalının da bulunduğu kartel nedeniyle müvekkile uygulanan yüksek faiz oranı nedeniyle oluşan tahmini 7.000 TL zararın gerçek miktarının hesaplanması ve RKHK’nın 58. Maddesi uyarınca belirlenen bu zararın üç katı tutarındaki alacağın zarar tarihi olan 04.06.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tazmini ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine dair karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili 05/04/2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka hakkında açılanın genel yetki kuralı çerçevesinde, müvekkil bankanın Genel Müdürlüğünün bulunduğu İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, bu nedenle davanın kesin yetki kuralı kapsamında yetkili ve görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, davaya konu edilen kredinin kullandırım tarihleri ve davacının zarardan haberdar olduğu tarih dikkate alındığında 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğinin açık olduğunu, davacının hak talep ettiği kredinin 2007 tarihinde kullanılmış olup 10 yıllık genel zamanaşımı dahi olduğunu, Rekabet Kurulu kararında soruşturmaya konu dönemin 21.08.2007-22.09.2011 olduğunun açıkca belirtildiğini, davacının kredi kullanım tarihinin ise 13/03/2007 olduğunu, bu nedenle Rekabet Kurulu kararında geçen dönemden önce kullanılan iş bu kredi yönünden tazminat talebinin hiç mevcut olmadığının aşikar olduğunu, Rekabet Kurulu kararı hakkında müvekkil banka tarafından İdari yargıda iptal davası açıldığını, her ne kadar bu davanın Ankara 2.İdare Mahkemesinin 05/12/2014 tarih ve 2014/137-139 E. K. Sayılı kararı ile reddedilmiş, red kararının temyiz edildiğini, Danıştay 13.Daire Başkanlığı’nın 2015/2974 E. 2015/4612 K. Sayılı dosyası üzerinden temyiz talebinin red edildiğini, bu red kararına karşı taraflarınca Danıştay nezdinde karar düzeltme talebinde bulunulduğu, karar düzeltme taleplerinin Danıştay 13. Daire Başkanlığı nezdinde 2016/4017 E. Sayılı dosyası üzerinden devam ettiğini, öncelikle Rekabet Kurulu’nun kararı hakkındaki sürecin sonuçlanmasının bekletici mesele yapılmasını, davacının zararının söz konusu olmadığını, davacının ticari krediler konusunda belirtilen tesbitler dışında ticari krediler açısından Rekabet Kurulunda başkaca bir tesbitte bulunulmadığı ve bu konuda inceleme yapılacak bir konu tesbit edilmediği göz önüne alındığında bir zararının söz konusu olması mümkün olmadığını, yetki itirazlarının doğrultusunda dosyanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, HMK 165. Maddesi gereğince Rekabet Kurulu kararına karşı açılacak davanın bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini, Rekabet Kurulu’nun gerekçeli kararı hakkındaki yargılama süreci sona erdiğinde, açıklayıcı ve tamamlayıcı delil ve beyan sunma haklarının saklı tutulmasına, usul ve esasa ilşkin savunmaları doğrultusunda davanın reddine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi:
Davacı vekili dava dilekçesi ekinde davacı ….’ye ait kredi müşteri hesap ekstresi örneği ibraz etmiştir.
Davalı … Müdürlüğünden davacıya ait kredi bilgileri, kredi hareketleri/kredi kullanımını gösteren mevduat hesap hareketleri celp edilmiştir.
Rekabet Kurumu’ndan 08.03.2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı kararı celp edilmiştir.
Dosyamız bilirkişi …’den rapor alınmış, 11/12/2018 havale tarihli raporda, dava konusu 04/06/2008 tarihli … nolu kredinin 13/03/2007 tarihinde kullandırılan krediden ayrı ve bağımsız, yeni bir kredi olduğu, yapılandırma kredisi niteliğinde olmadığı, 04/06/2008 tarih ve … nolu kredinin ödenmemesi nedeni ile banka tarafından Samsun 6.İcra Müdürlüğü’nün 2009/3587 E. Sayılı dosyası ile 20/10/2009 tarihinde yasal takibe geçildiği, Samsun 2.Noterliğinin 24/11/2009 tarih ve 17622 yev. Sayılı temliknamesi ile banka tarafından davacı şirketin bankaya olan borçlarından dolayı Samsun 6.İcra Müdürlüğü’nün 2009/3585 E. , 2009/3587 E. , 2009/3589 E. Sayılı dosyalar ile yasal takibe geçilen alacağın, 3.kişi Ali Zengin’e devir ve temlik edildiği, dolayısı ile dava konusu kredi borcunun davacı şirket tarafından yasal takibe intikal etmesine rağmen ödenmemiş olduğu, dava konusu ticari kredinin, Rekabet Kurulu’nun 08.03.2013 tarihli ve 13-13/198-100 sayılı kararı kapsamında olup olmadığı hususunda takdir Sayın Mahkemeye ait olmakla birlikte eğer sayın Mahkemede bu hususta olumlu kanaat oluştuğu, kredi tarihinin 04/06/2008 olması karşısında, iş bu kredinin Kurul’un kararında belirtilen tarih arasında tesis edilmiş olduğu, uyuşmazlık konusu kredinin aylık faiz oranı %3 olup, bu durumda uygulanması gereken faiz oranının 2,90 olması gerektiği, dava konusu kredinin ödeme planı doğrultusunda aylık %3 faiz oranından ödenecek toplam miktarın 93.695,24 TL olduğu, faiz oranının %2,90 üzerinden esas alınması halinde ise ödenecek toplam kredi tutarının 92.646,51 TL olduğu, bu durumda kartel faizi nedeni ile aradaki farkın 93.695,24 (-) 92.646,51=7.032,29 TL olduğu bildirilmiştir.
Davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazı doğrultusunda bankacı bilirkişi …’dan rapor alınmış, 28/01/2019 havale tarihli raporda; dava konusu olaya dayanak teşkil eden Rekabet Kurulu kararı incelendiğinde görülecektir ki davalının, rekabeti ihlal edici davranışları olmakla beraber dava konusu olan ticari kredilere ilişkin herhangi bir tespite rastlanılmadığını, kurul bireysel veya ticari ürünler ayırımı yapmadan rekabet ihlali tespitinde bulunmuş olup bireysel ihlalleri rakamsal olarak raporunda belirtirken ticari ihlallerin rakamsal karşılıkları bulunmadığını, davacı tarafından 04.06.2008 ve 13.03.2007 tarihlerinde kullandırılan krediler aynı olmakla birlikte kredilerin (banka tarafından, karşılıklı anlaşma ile bir kredi kapatılarak yeni bir kredi kullandırıldığını) çeşidi ve kullanım tarihleri farklı olduğundan 04.06.2008 tarihli taksitli kredi rekabet kurulunun 08.03.2013 tarihli kararı kapsamına girdiğini ancak Rekabet Kurulu raporu ve kurulun beyanı doğrultusunda dava konusu kredilerin 2007 ve 2011 yılları içindeki kullanımları kapsam içinde olmakla birlikte, raporda bankaların anlaşmalı olarakyüksek faiz oranı belirledikleri tespit edilen kredilerin tüketici kredisi olduğu, ticari kredileri kapsamadığı, kurul raporunda davalının ihlale konu tüm ürünlerinin bireysel nitelikli olduğu, yine Danıştay 13.Dairesinin kararında da davalının ihlalde bulunduğu ürünlerin bireysel ürünler olduğu, ticari krediler ile ilgili bir ihlal tespiti bulunmadığı, davacının kullandığı kredilerin ticari krediler olması sebebi ile davacı şirketin zarara uğradığına yönelik bulguya rastlanılmadığı, davacının iş bu ticari krediler yönünden de herhangi bir zararının söz konusu olmadığı kanaatine varıldığının bildirdiği görülmüş, rapor taraflara tebliğ edilmiştir.
Dava, rekabet ihlali iddiasıyla açılan tazminat talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından, davacının davalı bankanın Buğdaypazarı şubesinin 04.06.2008 tarihinde davaya konu yapılan krediyi kullanıldığı, Rekabet Kurumu’nun 08/03/2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı nihai kararı ile idari para cezasına konu olan ve aralarında davalınında bulunduğu kartel nedeniyle müvekkiline uygulanan yüksek faiz oranı nedeniyle oluşan 7.000 TL zararın gerçek miktarının hesaplanması ve RKHK’nın 58. Maddesi uyarınca belirlenen bu zararın üç katı tutarındaki alacağın zarar tarihi olan 08.07.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce Rekabet Kurumu’nun 08/03/2013 tarihli kararı ve diğer tüm deliller celp edilmiş, bankacı bilirkişiden 28/01/2019 havale tarihli rapor alınmıştır.
Davanın dayanağını oluşturun Rekabet Kurumu’nun 08/03/2013 tarihli kararı incelendiğinde; aralarında davalı bankanında yer aldığı 12 bankanın 21/08/2007 – 22/09/2011 tarihleri arasında mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetlerine yönelik fiyat tespit etmek amacıyla uzlaşma tesis ettikleri ve uzlaşma kapsamında gerçekleştirdikleri anlaşma veya uyumlu eylem içerisinde bulunmak suretiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun 4. maddesini ihlal ettikleri, bu sebeple aynı yasanın 16. maddesine istinaden kararda geçen 12 bankaya idari para cezası verildiği anlaşılmaktadır. Davalı banka anılan karar lehine İdari Yargı’da dava açmış, Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin 2014/136 Esas 2014/1396 Karar sayılı ilamıyla dava reddedilmiş, temyiz üzerine Danıştay 13. HD’nin 2015/3038 Esas 2015/4613 Karar sayılı ilamıyla kararın onandığı ancak bu karara karşıda karar düzeltme yoluna gidildiği, bu konuda henüz karar verilmediği, dolayısıyla İdari Yargı yönünden kesinleşmiş bir kararın bulunmadığı görülmektedir.
Mahkememizce öncelikle davacının kullandığı kredilerin tarihleri ve niteliği itibari ile Rekabet Kurumu’nun 08/03/2013 tarihli kararı kapsamında olup olmadığının tespiti yönünde banka kayıtları da incelenerek bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen 12/11/2018 havale tarihli raporda da açıklandığı ve dava dilekçesi ile davacı banka tarafından gönderilen kredi sözleşmelerinden de anlaşılacağı üzere davacının davalı bankadan Rekabet Kurumu’nun ihlal tespitinde bulunduğu tarih aralığında ticari kredi kullanıldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar Rekabet Kurumu’nun 08/03/2013 tarihli kararının sonuç kısmında kredi türü yönünden bir ayrım yapılmadan 12 bankayla ilgili rekabetin ihlal edildiği sonucuna varıldığı belirtilmiş ise de bilirkişi raporunda da izah edildiği üzere kararın içeriğinden davalı bankayla sınırlı olmak üzere yapılan incelemede ticari kredilerle ilgili olarak yapılan herhangi bir fiyat artışının tespitinin bulunmadığı “J.2.18 belge 18,24 ve 28” başlıklı tespit haricinde fiyatlara dair bir bilginin bulunmadığı, bu başlıkta da FTP oranlarının söz konusu bankalar tarafından paylaşıldığı fakat bu oranların piyasa kanallarında da ulaşılabilir olması sebebiyle fiyat tespiti uzlaşması kapsamında değerlendirilmediğinden bahsedildiği anlaşılmakla bu şekilde davalı banka yönünden ticari kredilerle ilgili rekabetin ihlaline yönelik bir tespitin bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Mahkememizce alınan bilirkişi raporuna davacı vekili itiraz etmiş ise de itirazın somut bir gerekçesinin bulunmadığı mahkememizce yeni rapor alınması yoluna gidilmemiş, bu şekilde sabit olmayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu ile ilgili olarak özel bir zamanaşımı süresi bulunmamaktadır. Ancak eylem niteliği itibari ile haksız fiil olduğundan haksız fiilin tabi olduğu zamanaşımı süresine tabi olmalıdır. Buna göre tazminat davasının, dava tarihine göre TBK’nun 72. maddesi gereği zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve herhalde 10 yıl içinde açılması gerekmektedir. 10 yıllık zamanaşımı süresinin haksız fiilin sona erdiği tarihten itibaren yani 22/09/2011 tarihinden itibaren, iki yıllık sürenin ise Rekabet Kurumu’nun kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren başlaması gerekmektedir. Rekabet Kurumu’nun kararı henüz kesinleşmediğinden, dava tarihi nazara alındığında 2 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerinin dolmadığı tespit edilmiştir.
Her ne kadar İdari Yargı sürecinin kesinleşmediğinden bekletici mesele yapılması talep edilmiş ise de kararımızın gerekçesi nazara alındığında bekletici mesele yapılması gerekmemiş, bu şekilde davalı tarafın usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiş, aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1.Davanın REDDİNE,
2.Alınması gerekli 44,40 TL harcın peşin alınan 119,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 75,15 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı tarafından yapılan 14,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,

4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine.
5.Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına.
6.Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine.
7.Kullanılmayan gider avansın karar kesinleştiğinde davacı ve davalı tarafa iadesine.
Dair, karar taraf vekillerinin yüzünde tebliğden itibaren iki hafta içinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça anlatıldı, usulen tefhim edildi.04/04/2019

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza