Emsal Mahkeme Kararı Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/206 E. 2021/438 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAMSUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/206 Esas – 2021/438
T.C.
SAMSUN
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/206 Esas
KARAR NO : 2021/438 Karar

HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1- …
: 2- … –
VEKİLİ : Av.
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/03/2018
KARAR TARİHİ : 08/07/2021
KARARIN YAZ. TARİH : 03/08/2021
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı borçlu … Şti’nin müvekkili bankanın Ünye Şubesinden ticari krediler kullandığını, davalı … ve … nın ise imzalanan sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalamak suretiyle borçtan sorumlu olmayı kabul ettiklerini, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, Samsun 9.İcra Müdürlüğünün 2018/19202 sayılı dosyası üzerinden genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların icra takibine itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek, davalılarca icra dairesine yapılan itirazın iptalini ve borçlunun haksız itirazı sonucu alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazlarının olduğunu, yetki kuralı gereğince müvekkillerinin yerleşim yeri olan Ünye Mahkemelerinin görevli olduğunu, kefalet sözleşmesinin hukuka aykırı olduğunu, tarafların arasındaki kefalet sözleşmesinin hangi sözleşmeye bağlayacağı belirlenmiş olmaması sebebiyle davanın her iki müvekkil bakımından reddi gerektiğini, müvekkillerinin takibe itirazlarının kötü niyetli olmadığını, huzurdaki dava bakımından icra inkar tazminatına hükmolunmaması gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı vekili dava dilekçesi ekinde; 24/03/2017 tarihli kredi genel sözleşmesi, ihtarname, banka kayıtları, hesap özetleri, banka faiz oranları hakkında genelge ibraz etmiştir.
Samsun İcra Müdürlüğünün 2018/19202 sayılı dosyası uyap sistemi üzerinden dosyamız arasına alınmıştır.
Ünye Ticaret Sicil Müdürlüğünün 18/04/2018 tarihli yazıları ekinde gazete fotokopilerinin gönderildiği anlaşılmıştır.
Bankacı bilirkişiden 12/06/2019 havale tarihli, 28/10/2019 havale tarihli, 19/02/2020 havale tarihli rapor ve 05/10/2020 havale tarihli ek rapor ve 13/11/2020 havale tarihli ek rapor aldırılmıştır.
Davacı vekili tarafından rapora ve ek rapora karşı itiraz dilekçesi sunulmuştur.
Dava; bankacılık işlemlerinden kaynaklanan itirazın iptali davasıdır.
Tüm dosya kapsamından davacı tarafından davalı aleyhine Samsun İcra Müdürlüğünün 2018/19202 sayılı dosyası üzerinden genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalılara 28/02/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve davalılar vekili tarafından süresi içerisinde borcun tamamına itiraz edildiği, davacının itirazın iptali ve takibin devamı için süresi içerisinde iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
İcra dosyası incelendiğinde; alacaklının … A.Ş, borçlların …, …, …, … olduğu, 139.296,82 TL asıl alacak, 18.961,32 TL işlemiş faiz, 1.188,86 TL ihtar masrafı, 948,07 BSMV olmak üzere toplam; 160.395,07 üzerinden takip başlatıldığı, borcun sebebinin kredi sözleşmesi olduğu, itirazın alacaklıya böyle bir borcun bulunmadığından bahisle borcun tamamına ilişkin olduğu görülmüştür.
Dava ve cevap dilekçesine göre uyuşmazlık davalıların Samsun İcra Müdürlüğünün 2018/19202 sayılı dosyasına vaki itirazının iptalinin gerekip gerekmediği noktasındadır.
Burada öncelikle davalıların, yetki itirazlarının değerlendirilmesi gerekmekte olup, takibe dayanak ve davaya konu kredi sözleşmenin 19. maddesinde, sözleşmeden doğacak her türlü anlaşmazlıklarda Samsun mahkeme ve icra dairelerinin de yetkili olduğu açıkça belirtilmiştir. Kredi sözleşmesi ticari nitelikte bir sözleşme olduğundan anılan yetki kaydı HMK’nın 17. maddesi uyarınca asıl borçlu yönünden geçerli olup, yetki kaydı kefaletin fer’iliği ilkesi ile 6102 sayılı TTK’nın 7. maddesindeki ticari teselsül karinesi uyarınca müteselsil kefilleri de bağlayacaktır. Buna göre, davalıların yetki ilk itirazı yerinde olmadığından reddine karar verilmiştir.
Davalılar vekilince 6741 sayılı Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 8.maddesinin 2.fıkrasının Anayasa’ya aykırılığı iddiası ile maddenini iptali için mahkememizce somut norm denetimine başvurulması talep edilmiştir. Anayasanın 152. maddesi “Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.” hükmünü amirdir. Mahkememizce yapılan incelemeler sonucunda; 6741 sayılı Kanunun 8. Maddesi uyarınca Şirket ve Türkiye Varlık Fonu ile Şirket tarafından kurulacak şirketler ve alt fonların her türlü dava ve icra işlemlerinde teminat yatırma mükellefiyetlerinden muaf olduğu, bunun gerekçesi olarak finansal piyasaların dinamik yapısı nedeni ile bu kuruluşların esnek bir yapı oluşturmasının amaçlandığı ifade edilmiştir. Yine 6219 sayılı Türkiye Vakıflar Bankası Türk Anonim Ortaklığı Kanunu
‘nun Geçici 5.Maddesinde “Sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar, kredi alacaklarının tahsili amacıyla Banka tarafından açılmış veya açılacak dava veya takiplerde 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 2 nci, 23 üncü ve 29 uncu maddeleri ile 30/6/1934 tarihli ve 2548 sayılı …e Mahkeme Binaları İnşası Karşılığı Olarak Alınacak Harçlar ve Mahkûmlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanunun 1 inci maddesi Banka hakkında uygulanmaz.” hükmü düzenlenmiştir. Tüm yasal mevzuat, davacı banka ortaklığının büyük oranda kamuya ait olması ve harç ile teminat muafiyetinin gerek kamu gerekse şahıslar bazında hak kaybına sebebiyet verecek nitelikte olmaması hususları birlikte değerlendirilmiş, davacının Anayasa aykırılık iddiası, kanun koyucunun yasayı çıkartış amacı ve niteliği nazara alındığında, ciddi ve yeterli bulunmamıştır.
Davaya konu kredi genel sözleşmesinin incelenmesinde, davacı banka ile davalı asıl borçlu … Ürünleri İnşaat Gıda San. İç ve Dış Tic.Ltd.Şti arasında 24/03/2017 tarihinde 150.000,00 TL limitli seri numarası F sıra numarası 095248 olan kredi genel sözleşmesi imzalandığı, davalı kefil …, davalı kefil …, dava dışı kefiller … ve …’ ın kredi genel sözleşmesine kefalet hükmüne bağımsız müteselsil kefil sıfatlarıyla 300.000,00 TL lik kefalet imzalarının bulunduğu, buna göre davalı kefillerin 300.000,00 TL lik kefalet limitlerinin olduğu anlaşılmıştır.
Davalılar vekilince …’nın evli olması ve eş rızasının bulunmaması, ayrıca kefalet sözleşmesinin hangi sözleşmeye bağlanacağının belirli olmaması nedeni ile verilen kefaletlerin geçerli olmadığı ileri sürülmüştür. Öncelikle Mahkememizce Ünye Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalıların dava dışı asıl borçlu … Ltd.Şti ile ortaklığı olup olmadığı hususu sorulmuş, sicil müdürlüğünün 18/04/2018 tarihli cevabi yazısında; davalı …’nın sözleşme tarihi itibarıyla şirket ortağı olduğu, davalı …’nın da şube müdürü olarak görev yaptığı belirtilmiş, buna ilişkin ticaret sicil gazetesi örnekleri mahkememiz dosyasına gönderilmiştir. Yapılan incelemede; davalı …’nın 06/05/2015 tarihli kararla 10 yıl süreyle ticari temsilci olarak şube müdürü sıfatı ile atandığı, şube kaydının 06/07/2017 tarihinde terkin edildiği, bu hususun 12/07/2017 tarihinde gazetede ilan edildiği görülmüş, kefalet tarihinde şube müdürü olarak görev yaptığı anlaşılmış, yine kefalet tarihi ile sözleşme tarihinin aynı olması, ayrıca kredinin ilk sayfasında davalıların da imzasının bulunması hususları birlikte değerlendirilmiş, kefaletin davaya konu sözleşmeye bağlı olduğu ve verilen kefaletlerin TBK’nın 584/3 maddesi uyarınca geçerli olduğu anlaşılmıştır.
Beşiktaş 26.Noterliğinince dava dışı esas borçlu … Ltd.Şti ile dava dışı kefiller ve davalı kefiller … ve … ya gönderilen 19/01/2018 tarih ve … yevmiye no lu ihtarname ile kredi hesaplarının 15/01/2018 tarihi itibariyle kat edildiği ve 15/01/2018 tarihli hesap özetine göre oluşan toplam; 152.902,41 TL kredi borcunun tebliğden itibaren bir gün içerisinde bankaya ödenmesinin talep edildiği, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağının belirtildiği, ihtarnamenin taraflara tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Tüm deliller toplandıktan sonra dosya bankacı bilirkişiye tevdi edilmiş, bankacı bilirkişi tarafından 12/06/2019 havale tarihli, 28/10/2019 havale tarihli, 19/02/2020 havale tarihli rapor ve 05/10/2020 havale tarihli ek rapor ve 13/11/2020 havale tarihli ek rapor sunulduğu anlaşılmış olup 13/11/2020 havale tarihli ek raporda özetle; takip tarihine göre dava dışı asıl borçlu … Ürünleri İnşaat Gıda San. İç ve Dış Tic.Ltd.Şti den olan alacağın nakdi tutarının; 139.050,86 si asıl alacak olmak üzere toplam; 152.494,26 TL olarak hesaplandığı, takip tarihine göre davalı kefil …’dan olan alacağın nakdi tutarının; 139.050,86 TL’si asıl alacak, 11.575,97 TL işlemiş faiz, 578,80 TL BSMV, 1.188,86 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 152.394,49 TL olarak hesaplandığı, takip tarihine göre davalı kefil …’dan olan alacağın nakdi tutarı 139.050,86 TL si asıl alacak, 11.480,95 TL işlemiş faiz, 574,04 TL BSMV, 1.188,86 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam; 157.294,71 TL olarak hesaplandığı, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile dava dışı asıl borçlu … Ürünleri İnşaat Gıda San. İç ve Dış Tic.Ltd.Şti den asıl alacağına temerrüt tarihinden alacağın tamamının tahsiline kadar işleyecek %39 oranında gecikme faizi ve faizin %5 i oranında BSMV nin olduğu kanaatine varıldığına dair rapor düzenlendiği görülmüş, rapor hüküm kurmaya elverişli, yasal ve yeterli görülmüş, tespit edilen toplam borçtan davalı kefillerin sorumlu olması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Ayrıca alacağın likit ve belirlenebilir olduğu değerlendirilmiş (Bkz: Yargıtay 19.HD.nin 06.12.2018 tarih ve 2827/6400 sayılı kararı), kabul edilen alacak toplamı üzerinden davacı yararına icra-inkar tazminatına hükmedilmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18A/13 maddesine göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden sayılır. HUAK Yönetmeliği’nin 26/2 maddesine göre Hazine tarafından arabulucuya ödenen tutar yargılama sonunda haksız çıkan taraftan alınarak hazineye gelir kaydedilir. Yargılama giderleri olarak hükmedilen tutar 6183 sayılı kanuna göre tahsil edilir. Eldeki dava açılamdan önce TTK’nın 5/A maddesi gereğince zorunlu arabuluculuğa başvurulduğu, anlaşamama son tutanağının dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulduğu, incelenmesinde davalının oturumlara katıldığı ancak anlaşma sağlanamadığından bahisle son tutanağın düzenlendiği görülmüştür. Mahkememizce dava öncesi ödenen arabuluculuk ücretine ilişkin makbuz da dosyamız arasına alınmış, 1.320,00TL bedelin ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere şimdilik mevcut suçüstü ödeneğinden adı geçen arabulucuya ödenmesine dair karar verildiği görülmüştür. Belirtilen yasal gerekçeyle 1.320,00TL arabuluculuk ücreti de kabul red oranına göre hüküm altına alınmıştır.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE;
a-Samsun 9. İcra Dairesi’nin 2018/19202 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın kısmen iptali ile 139.050,86-TL asıl alacak, 11.575,97-TL temerrüt faizi, 578,80-TL BSMV ve 1.188,86 TL masraf olmak üzere toplam 152.394,49 TL üzerinden (davalı kefil … yönünden 139.050,86-TL asıl alacak, 11.480,95 TL temerrüt faizi, 574,04 TL BSMV ve 1.188,86 TL masraf olmak üzere toplam 152.294,71-TL ile sınırlı olması kaydıyla) takibin devamına,
b-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren %39 oranında temerrüt faizi yürütülmesine ve faizin %5’i oranında BSMV uygulanmasına,
c-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-2004 s. İİK’nun 67. maddesi uyarınca toplam alacağın likit kabul edilen 151.205,63 TL nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 10.410,07 TL karar ilam harcının davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-1.320,00 TL arabulucu ücretinin kabul/red oranına göre hesaplanan 1.257 TL’sinin müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak, 63 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan 900,00 TL bilirkişi ücreti ve 225,50 TL yargılama gideri olmak üzere toplam; 1.122,50 TL yargılama giderinden kabul/red oranına göre hesaplanan 1.065,81 TL’nin davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazla kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 18.418,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine.
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara tarafa verilmesine.
8-Kararın talep halinde Yazı İşleri Müdürü tarafından taraflara tebliğine.
9-Kullanılmayan gider avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine.
Dair, taraf vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Samsun Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usülen anlatıldı.08/07/2021

Katip
¸e-imzalıdır¸

Hakim
¸e-imzalıdır¸